Muhammed Okur’un Devr-i Sabık yaratılması tartışmaları üzerine sorduğu soruya Uysal,“Söylediğimizin farkındayız, Türk Tarihindeki bu 19-20 yıllık dönem yarınlarda tarih kitaplarında Cumhuriyetin Fetret Dönemi olarak kaydedilecek. Bir travmatik dönem yaşadık. Böyle bir dönemde maddi varlıklarından Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ele geçireceğiz diyerek tutulduğu muameleye,15 Temmuz darbesine, temel MGK ‘nin geldiği noktayı, bu ülkede yolsuzlukların o kadar çok kanıksanmış bir sistem haline gelmiş ki hem de ülkenin milli güvenliğini tehdit eder hale gelmiştir. Elbette devr-i sabık dediğimiz, kendinden önceki dönemi hukuk önünde de siyaseten de bununla ilgili bir hesaplaşmadır. Hesaplaşmayalım da madalya mı takalım? Elbette, demokratik siyasetin asli vazifesi budur. Bu süreçleri kimi siyasi partiler farklı değerlendiriyor. Hukuk gereğini yapar… Hukukun önüne nasıl gelecek? TBMM, yüce divana sevk etmez ise bu yanlışı yapan siyasi iradenin mensuplarını hukuk nasıl yargılayacak? Ülke böyle bir dönemi yargılamalı ki, yarınlara da emsal teşkil etmeli. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Allah korudu 15 Temmuz’dan. Ülkenin kendi içinden bir Truva atıyla nasıl böyle bir operasyona muamele edilir hale geldiği, bütün bu saydığım siyasi süreçlerde bir koç başı olarak, FETÖ ile beraber… Sanki sayın Erdoğan’ın bilgisi yok. O günlerde de ifade ettim. ”dedi.
Herhangi bir Devr-i Sabık’a maruz kalmamak açısından iktidarın erken seçimi istememe durumu var mı sorusu üzerine Uysal şöyle devam etti;
“İktidarlarını sürdürmenin zımni yorumu, elbette hesap vermekten kaçmalarıdır. İktidarı kaybettiklerinde muhatap olacakları süreç Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri önünde bütün bu süreçlerin hesabını vermektir. Attığınız adımların bedelini kendiniz ödemeyeceksiniz, milyonlarca insan ödeyecek. Sonra Kurtuluş Savaşı veriyoruz diyeceksiniz. Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce, Kurtuluş Savaşı öncesinde Tekalif-i Milliye olarak bildiğimiz bir takım tedbirler alınmış. Ama insanımız bilmiş ki, önde yürüyen lider kadrolar en az kendileri kadar fedakarlık yapmıştır. Vatandaşlardan bekledikleri fedakarlığı, ülkeyi yöneten başta sayın Erdoğan olmak üzere AK Parti kadrolarının hangisi yapıyor? Hiçbirinin yaptığı yok! Anadolu’da bir tabir var, “yörük sırtından kurban kesmek” diye, yani at üstünde orak biçeceksiniz. Kendiniz rahat, meselenin vebalini sadece vatandaş ödeyecek. Yok öyle bir şey!” ifadelerini kullandı.
UYSAL,SİLAHLI KUVVETLERDE BİLİNEN AKTİF FETÖ’CÜLER VAR!
Uysal, Hazine ve Maliye yeni bakanı Nurettin Nebati’nin FETÖ Lideri Gülen ile olan fotoğrafını ise şöyle değerlendirdi ;“Aslında Türkiye’deki FETÖ ile mücadele sürecinin de ne kadar çarpık bir istikamette işlediğinin göstergesi. Sadece FETÖ ile mücadele alanında değil, her alanda olduğu gibi bu alanda da hukuku zamana, şartlara ve iktidara yakınlığına ve de uzaklığına göre uygularsanız böyle bir netice çıkar. Dediğimiz yapının mahiyetini anlamak lazım. Elbette bu yapıyla mücadele etmek de çok zor. FETÖ dediğimiz bu yapı suret-i Hakk’tan görünen, ne kadar çok insan mağdur olursa, o kadar çok sevinen. Bakmayın onların haklarını koruyoruz diyerek, dışarıdan bir takım yayınlar yaptıklarına. PKK’nın stratejisi gibi ne kadar çok terörist öldürülür, ne kadar çok güvenlik görevlisi, koruyucu,asker, polis şehit edilirse kanın kendilerine hizmet ettiklerini düşündükleri gibi nihayetinde o travmayı depreştiriyorsunuz. Sayın Nebati bu fotoğrafı vermiş, fotoğraf karesi içerisinde başkaları olsa başına neler geldiğini biliriz. O açıdan Türkiye’nin temel problemi şudur, FETÖ ile mücadelede. İki tane suç ortağı var. Biri diğerini yargılıyor. Yarınlarda bu işin hesabı da sorulacaktır. FETÖ üyesi olmamakla beraber, bu iktidarın yukarıdan aşağıya bu süreç içerisinde yer almış yöneticilerin büyük çoğunluğu FETÖ üyesi olmamakla beraber bu örgütün amaçlarına hizmet etmekten bir gün gelecek yargılanacaklardır. ” sözlerini paylaştı.
FETÖ ile tam manasıyla bir mücadele var mı sorusu üzerine Uysal, “Kesinlikle düşünmüyorum. İki suç ortağı var. Biri diğerini yargılıyor. Bugün hala silahlı kuvvetlerde ve başka alanlarda hatta özellikle silahlı kuvvetlerde bilinen , kurumun içerisinde tutulan hala pek çok FETÖ’cü var. Sarıklı amiral de FETÖ’cü kimliğini perdelemek için bir başka dini örgütün mensubuymuş gibi görünmenin yoluna gitti benim kanaatimce. Kesinlikle aktif FETÖ’cüler var. İktidar, yetkililer bunları biliyor zaten.” ifadelerini kullandı.
UYSAL: AK PARTİ’NİN GİYDİĞİ GÖMLEĞİN RENGİ DE İSTİKAMETİ DE BELLİ DEĞİL,KENDİLERİNİ MUHALEFET ZANNEDİYORLAR!
Gazeteci Muhammed OKUR’un AK Parti merkez sağ ve muhafazakar kitlenin sizce temsilcisi mi sorusuna “dalından kopmuş yaprak misali savrulup duruyorlar” diyerek şöyle devam etti;
“Gömlek değiştiriyoruz diyerek çıktıkları yolda, epey bir gömlek değiştirdiler. Şimdi giydikleri gömleğin, rengi de istikameti de belli değil. Dalından kopmuş bir yaprak misali hadiselerin önünde savrulup gidiyorlar. Sadece kendileri savrulsalar yine iyi, Türkiye’yi de savuruyorlar. Çünkü kendileriyle özdeş hale getirilmiş, bir parti devletine dönüştürülmek istenmiş bir devlet var karşımızda. Keyfi bir yönetimin doğal sonucu olarak, bugün çift haneli işsizlik rakamlarından çift haneli benzin fiyatlarıyla milletimiz baş başa kaldı. AK Parti 19 yıldır uyguladıkları politikayı, bugün kendileri tekzip eder hale gelmiş. AK Parti bir parti olmaktan çıkmış, sayın Erdoğan’ın funclub’u haline gelmiş, sayın Erdoğan ailesini ve dar bir şürekasının iktidarda kalma mücadelesi aparatı haline gelmiştir. Bunca yıldır iktidarlar, kendilerini muhalefet zannederek bir takım değerlendirmeler yapıyorlar. ”ifadelerini kullandı.