İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) toplantısına küresel çapta 90 Müslüman örgütün açık mektubu damga vurdu. Mektupta İİT’ye Doğu Türkistan’daki Müslüman halklara yönelik insanlık suçları konusunda sessizliğini bozma ?
Dünya Uygur Kongresi’nin de aralarında olduğu dünya çapında 90 Müslüman örgüt İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) açık bir mektup yazarak Doğu Türkistan’daki Uygur, Kazak ve diğer Müslüman halklara yönelik soykırım konusunda sessizliğini bozma çağrısı yaptı.
İİT’nin dün Pakistan’ın başkenti İslambada’daki Dışişleri Bakanları Konseyi 17’nci Olağanüstü Toplantısı öncesi yayınlanan mektup şu ifadelerle başlıyor: Biz, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanları temsil eden Güney Doğu Asya’dan 90’ın üzerinde sivil toplum kuruluşu ve Parlamento üyelerinden oluşan bir koalisyonuz.
19 Aralık’ta İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Meclisi öncesinde, İİT’yi Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) Uygurlara, Kazaklara ve Doğu Türkistan’daki diğer Müslümanlara karşı işlediği soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlara karşı kamuoyunda güçlü bir duruş sergilemeye çağırıyoruz. Mektupta, 2016’dan beri milyonlarca Uygur, Kazak ve diğer Müslümanın, sistematik işkence, tecavüz ve zorunlu çalışmaya maruz kaldıkları Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında keyfi olarak gözaltına alındığına işaret edilerek, “Gözaltı kampı sistemi, ÇHC’nin, İslam ve Uygur dini kimliğine yönelik ciddi bir baskıyı içeren, farklı bir Uygur etnik kimliğinin her ifadesine yönelik hedefli saldırısının bir parçasını oluşturuyor. Kuran’a sahip olmak, dua etmek, sakal bırakmak veya peçe takmak gibi sıradan dini davranışlar, Uygurların ve diğerlerinin tutukluların domuz eti yemeye ve alkol içmeye zorlandıkları toplama kamplarından birinde alıkonulma nedenleridir. Ayrıca Doğu Türkistan’da binlerce cami, türbe, mezarlık ve diğer dini öneme sahip yerler yıkılmış veya hasar görmüştür. Çin Halk Cumhuriyeti’nin eylemleri yalnızca Müslüman halk olarak Uygurlara ve diğerlerine karşı bir saldırı teşkil etmiyor, aynı zamanda hükümet yetkililerinin İslam’ı tedavi edilmesi gereken bir “ideolojik hastalık” olarak tanımladıkları ve aynı zamanda İslam’ın kendisine karşı bir saldırı teşkil ediyor” ifadeleri yer aldı.
ÇHC’nin Uygurlara, Kazaklara ve diğer Müslümanlara yönelik sistematik insan hakları ihlallerinin, ABD hükümeti ve yedi ulusal parlamento tarafından insanlığa karşı suç ve soykırım olarak kabul edildiği hatırlatıldı. Son zamanlarda, bu suçların, Soykırım Sözleşmesi uyarınca “ÇHC’nin … soykırım işlediğine dair makul şüphenin ötesinde” bulunan Londra’daki bağımsız Uygur Mahkemesi tarafından doğrulandığı da vurgulandı. Mektup şöyle devam etti:
“Kanıtlar açıktır ve artık göz ardı edilemez. İslam dünyasının ortak sesi olduğunu iddia eden İİT üyeleri olarak, milyonlarca Müslüman kardeşinizin korkunç akıbetine gözlerinizi kapatmanız, vicdansızca kendi ahlaki değer ve ilkelerinizi hiçe saymaktır. ÇHC’nin Uygurlara, Kazaklara ve diğer Müslümanlara karşı işlediği korkunç suçlara karşı sessiz kalmaya devam etmek, İİT’in güvenilirliğine ve uluslararası duruşuna büyük zarar verir. Sadece Uygurlar ve Kazaklar değil, dünya çapındaki Müslümanlar da doğru olanı yapmanızı bekliyor.