Meral Akşener, bugün partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Akşener, özetle şunları söyledi:
DOLANDIRICILARI BİLE KISKANDIRAN YÖNETİM ANLAYIŞI: “Biliyorsunuz; AK Parti iktidarı, 20 Aralık akşamı, ‘Faizi indiriyorum’ deyip aslında faiz artırarak küçük yatırımcıyı çarpmıştı. 31 Aralık gecesi de elektrikten doğal gaza, akaryakıttan köprülere, vergilerden harçlara, iğneden ipliğe kadar yaptığı zamlarla asgari ücretlinin aldığı yüzde 50 zammı da çarptı. Bununla da kalmadı; zammı gece yarısından sonra geçerli ilan ederek zamları enflasyondan kaçırıp, milyonlarca memur ve emeklimizin yeni yıl zammını da çarpmış oldu. Ez cümle; Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının dolandırıcıları bile kıskandıran yönetim anlayışı sağ olsun, yeni yılın daha ilk saatlerine rekor seviyede zamlarla girdik.
TAKKE DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ: Doğal gaza konutta yüzde 25, sanayide yüzde 50 zam geldi. Benzine 68 kuruş zam yapıldı. Sadece aralık ayında LPG fiyatları yüzde 80 arttı. Elektriğe yüzde 52 ila yüzde 130 oranında zam geldi. Köprü geçişlerinde çift yönlü tarifeye geçildi. Artık takke düştü kel göründü. Vicdansızca yapılan bu rekor zamlar, iktidarın beceriksizliğinin bir vesikasıdır. Bu iktidarın bu saatten sonra Türkiye’ye vereceği tek şey, daha çok yoksulluk ve daha çok acıdır. Sayın Erdoğan, biz üzerimize düşeni yaptık. Bu kürsüden seni defalarca uyardık. Yanında iş bilen 3-5 kişi vardı, onların da görevine son verdin. Ekonominin ‘e’ sinden anlamayan insanları göreve getirdin. ‘Damat kadar başınıza taş düşsün’ derken damadının manevi halefi Nurettin Nebati gibi bir liyakat abidesini, ekonominin üstüne meteor gibi düşürdün. Sana kaç kere söyledim: ‘Önce ekonomiye olan güveni tesis edeceksin, bunun başka yolu yok’ dedim. Peki sen ne yaptın? Aynı hataları inatla tekrarladın. Ekonomiye güven aşılayacağına, herkesi dehşete düşüren adımlar attın.
NEBATİ KUYRUKLU YILDIZI: Hazine’nin başına bakan diye getirdiğin ‘Nebati Kuyruklu Yıldızı’, milletimiz çarpıldıkça utanmadan gözlerindeki ışıltıdan bahsediyor. Hal böyleyken şimdi ben de sana sormak istiyorum Sayın Erdoğan; vatandaş çarpıldıkça senin de gözlerin ışıl ışıl oluyor mu? Mesela elektrik faturaları yüzde 127 artınca, kara kışta doğal gaza yaptığın zamdan sonra senin de gözlerin ışıldıyor mu? Mesela TÜİK’in makyajlı rakamlarında bile gıdadaki fiyat artışı yüzde 43,8, ulaşım masrafları yüzde 53,6 artmış. Ev eşyaları yüzde 40,9 zamlanmış. Milletimizi enflasyona ezdirirken senin de gözlerin ışıldıyor mu, Sayın Erdoğan? Mesela üreticinin enflasyonu yüzde 79’a dayanmış; henüz ürünlere yansımamış yüzde 43 zam daha var. Esnaflarımız, KOBİ’lerimiz iflasın eşiğindeyken senin de gözlerin ışıldıyor mu, Sayın Erdoğan? Mesela pek de örtülü olmayan faiz artırımından sonra ‘Dolar düştü, haydi etiketleri indirin’ diye kürsülerden esiyordun. Peki 31 Aralık gecesi, kendi kendini bir kez daha yalancı çıkartıp milletin sırtına zamları bindirince senin de gözlerin ışıldıyor muydu, Sayın Erdoğan?
BOŞ GÜNDEMLERLE TRİBÜNLERE OYNAMAYA GEREK YOK: Bu millet, sana döviz kurlarını arttır diye oy vermedi. Bu millet, sana faizleri yükselt diye oy vermedi. Bu millet, sana hayat şartları iyileşecek, iş imkanları artacak diye oy verdi. Bu millet, sana daha kolay ev sahibi, araba sahibi olmak için oy verdi. Ama sen sözünü tutmadın. Milletimizle yaptığın sözleşmeye ihanet ettin. Artık yeter. Milletimize daha fazla çile çektirmeye hakkın yok. Lafı uzatmaya, boş gündemlerle tribünlere oynamaya gerek yok. Çünkü sen istesen de istemesen de kızsan da bozulsan da millet iradesinden kaçış yok. O sandık elbet bir gün gelecek ve sen, milletimize tutmadığın o sözlerin hesabını vereceksin. Bunun artık lamı cimi yok. Türkiye’nin çözülemeyecek derdi yok. Vizyonumuzla, projelerimizle, liyakatli kadrolarımızla, adil ve merhametli yönetim anlayışımızla, milletimize olan sevdamızla biz varız. Biz buradayız, biz hazırız. Ve emin olun; biz çözeriz. Az kaldı. O sandık çok yakında gelecek ve bu beceriksiz iktidar tıpış tıpış gidecek. Herkes şundan emin olsun ki o gün geldiğinde tek bir insanımız bile kaybetmeyecek. Bu iktidar gidince her bir vatandaşımız daha çok kazanacak. Memlekette bolluk, bereket ve huzur olacak. Hiç merak etmeyin; biz geleceğiz ve Türkiye iyi olacak!
2022 YILINDA DA ‘MİLLETİN PARTİSİ’ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ: Ne yapanlarsa yapsınlar, hangi tezgahı kurarlarsa kursunlar biz, milletimizle buluşmaya devam edeceğiz. Vatandaşlarımızın dertlerini tüm Türkiye’ye duyurmaya devam edeceğiz. Onların kulakları sağır, gönülleri de milletimize kapalı olsa da biz, 2022 yılında da ‘milletin partisi’ olmaya aynen devam edeceğiz.”
TUNÇ: 'HERKESİN ÇOCUĞUNA BAKTIK, KENDİ ÇOCUKLARIMIZA BAKAMADIK'
Akşener, konuşmasının bir bölümünde kürsüyü sağlık çalışanı Derya Tunç’a bıraktı. Pandemi döneminde yaşadıkları sorunları anlatan Tunç, şunları söyledi:
“Hem özlük haklarımız hem mali haklar olması gerekenin, hak ettiğimizin çok çok gerisindedir. 2021 Aralık ayı itibariyle göreve yeni başlayan bir meslektaşımız 2 bin 28 lira temel maaş, emekliliğe yansımayacak şekilde bin 525 TL sabit ek ödeme olmak üzere toplam 4 bin 350 TL gelir elde etmektedir. Görevinde 30 yılını tamamlamış bir hemşire meslektaşımız ise 3 bin 836 TL maaş, sabit ek ödemeyle toplamda 5 bin 785 TL maaş almaktadır. 30 yılın sonunda hak ettiği emeklilik ikramiyesi sadece 129 bin TL’dir. Pandemi sürecini büyük bir özveriyle yürüten sağlık çalışanının en azından ekonomik olarak desteklenmesi gerektiği gün gibi ortadadır. Bizler, evlerimize virüs taşıma kaygısıyla ailelerimizi, çocuklarımızı aylarca göremedik. Kreşler kapalıydı, çocuklarımıza bakıcı bulamadık. Herkesin çocuğuna baktık, kendi çocuklarımıza bakamadık. Bizler, bugüne kadar görevlerimizi en iyi şekilde yerine getirdik; bundan sonra da aynı özveriyle, layıkıyla yerine getirmeye devam edeceğiz.”
Tunç’un konuşmasından sonra kürsüye tekrar çıkan Akşener, şöyle devam etti:
ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA MAAŞ ALAN SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZ VAR, HİÇ Mİ UTANMIYORSUNUZ: “Biliyorsunuz; Sayın Erdoğan, geçtiğimiz sene sağlıkçılarımıza ‘Hakkınız ödenmez’ dedi. Nitekim dediğini de gerçekten yaptı, haklarını ödemedi. ‘Birazcık’ ek ödemeyi aralık ayında verecekti; onu da ödemedi, sonraki bahara bıraktı. Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum; sağlık çalışanlarımız, senin danışmanların gibi 5-10 maaş istemiyor. Istakozlu ziyafetlerde de gözleri yok. 12 bin liralık hesap da ödemiyorlar. Sadece hak ettikleri maaşı almak istiyorlar. Uzun nöbet sürelerine, pandemi dönemindeki yoğun bakım çalışmalarına rağmen bir sağlık çalışanımızın bir saatlik nöbet ücreti sadece 16 lira. Asgari ücretin altında maaş alan sağlık çalışanlarımız var. Hiç mi utanmıyorsunuz? Ayıptır, günahtır! Hak ettiğiniz maaşı almanız için bu konunun takipçisi olacağız. Ama hiç merak etmeyin; onlar yapmazsa İYİ Parti iktidarında hak ettiğiniz koşullara kavuşmanızı biz sağlayacağız.
BU ÇOK ŞUURLU BİR TUTUMUN SONUCU: Sağlık çalışanlarında envaiçeşit, farlı farklı çalışma modelleri var. Öğretmenlerde farklı farklı çalışma modelleri var. Ve her şehre bir üniversite açılıp, o üniversitelerin plansız, programsız bölümlerinden mezun olan ve kimi 86-92 puanlarla mülakatta elenen, 50-60 puanlı arkadaşlarının atandığı gençler var. Aynı işi yapan ve farklı maaş alan insanlar var. Bu ilginç bir şey. Bu sadece iş bilmezlik olamaz. Bu, bilerek, taammüden insanları geçim derdiyle meşgul edip sağına soluna bakmasını engelleyen çok şuurlu bir tutumun sonucudur. Bunu çözmek, insanlarımızı köle olmaktan çıkaracak, devletin içinde çalışanları köle olmaktan çıkaracak sistemi kuracak olan da sizsiniz, biziz, İYİ Parti’dir.
SALUR: 'ELİMİZDE BAŞKA ÇARE KALMADI”
Akşener, Türkiye’deki görevinden istifa edip Londra’ya yerleşen hekim Banu Salur’un kendisine gönderdiği videoyu izlettirdi.
Salur, “Gelecekten umudumu kesmemiz bizi başka ülkelere yönlendirdi. Çünkü elimizde düşünebileceğimiz başka bir çare kalmadı. Geçen sene bin 500’e yakın meslektaşım kendi ülkelerini terk ettiler. Ve 10 binden fazlası gelecek günlerde ülkesini terk etmeyi planlıyor. Biz neden böyle bir şey yapıyoruz? Sevdiklerimizi, ailelerimizi arkamızda bırakıyoruz. Bizi buna iten nedenler, en önemlisi güvensiz çalışma ortamı. Sizden ricam, tekrar güven ve huzur içerisinde yaşayacağımız bir ortam yaratmanız” diye konuştu.
Salur’un videolu mesajının ardından Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sert sözlerle yüklendi. Akşener, şu açıklamayı yaptı:
O SANDIK GELECEK VE TÜRKİYE GÜNEŞLİ GÜNLERE YÜRÜYECEK: “İşte size, Ak Parti iktidarının doktorlarımıza verdiği değer ve sonuçları. Şimdi buradan sormak istiyorum; sayın Erdoğan, bu insanlarımıza yazık değil mi? Bu ailelere yazık değil mi? Onları vergileri ile okutan bu aziz millete yazık değil mi? Bu ülkenin evlatları neden doğup büyüdükleri toprakları terk edip gidiyor? Neden ata yurduna veda ediyor? Neden gurbette gelecek arıyor? Cevabını ben vereyim; senin yüzünden Sayın Erdoğan, senin yüzünden. Çünkü sen, bu insanlarımızın hayallerini çaldın, umutlarını yıktın, geleceklerini kararttın. Çünkü sen, hastaneleri bile küflü zihniyetine alet edip onları AK Parti teşkilatlarının oyuncağı yaptın. 10 ay önce çıktın, ‘Tersine beyin göçünü destekliyoruz. Yerli ve yabancı bilim insanlarını, araştırmalarına Türkiye’de devam etmeye davet ediyorum’ dedin. Söyle bakalım sayın Erdoğan, kaç kişi sözüne itibar etti de geri geldi? Kaç kişi sana inandı, kaç kişi sözüne güvendi? Bir tane örnek verebilir misin? Veremezsin. Çünkü kimse sözüne itibar edip gelmiyor. Artık kimse sana inanmıyor, kimse sözüne güvenmiyor. Buradan, yurt dışına giden ve gitmek için hazırlık yapan çok değerli hekimlerimize sesleniyorum; lütfen sabredin. İlk seçimlerden sonra Sayın Erdoğan ve onun kurduğu bu ucube düzen gidiyor, bundan emin olun. O sandık gelecek ve Türkiye, iyi kadrolarla, iyi insanlarla güneşli günlere yürüyecek.”
Hükümetin eğitim politikalarını da eleştiren Akşener, partisinin hazırladığı İyileştirilmiş Eğitim Sistemi’nin tanıtım videosunu izletti. İktidara geldiklerinde yürütecekleri eğitim politikalarını anlatan Akşener, şöyle konuştu:
EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ: “İyileştirilmiş Eğitim Sistemi’nde ele aldığımız birinci başlık, eğitimde fırsat eşitsizliği. Biz, İYİ Parti iktidarında, 21’inci yüzyılın gereksinimlerine ve zamanın ruhuna uygun olarak, bugün sadece bazı çocukların sahip olduğu fırsatlara tüm çocuklarımızın sahip olduğu adil bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. İyileştirilmiş Eğitim Sistemi kapsamında ele aldığımız ikinci başlık ise eğitimde kalite. Biz, İYİ Parti olarak, öğrenme yoksulluğunun önüne geçmek için, eğitimin kaliteli ve sürdürülebilir olması için ezber temelli eğitimden beceri temelli eğitime, sınav odaklı eğitimden süreç odaklı eğitime geçeceğiz. Öğrencilerimizin erken çocukluk eğitiminden başlamak üzere temel eğitimin tüm kademelerinde ilgi, yetenek ve becerilerini ortaya çıkartacak ‘Dijital Dosyalarla Öğrenci İzleme Yöntemi’ni’, süreç değerlendirmeye uygun olarak uygulayacağız.
YÖNELTME VE YÖNLENDİRME KURULLARI: Temel eğitim boyunca izlenen öğrenciler için okullarda ‘Yöneltme ve Yönlendirme’ kurulları oluşturacağız. Bu kurullarda sınıf öğretmenleri, branş öğretmenleri ve rehber öğretmenler bulunacak. Öğrencilerimizin merkezi olarak yapılacak olan ‘Başarı Ölçme’ sınavlarından aldıkları puanlar, karne notları ve nitel değerlendirme sonuçları, Yöneltme ve Yönlendirme kurullarında değerlendirilecek. Aynı doğrultuda ortaöğretim de süreç odaklı olarak yapılacak, öğrencilerimizin akademik başarıları, performansları ve alanlarına göre her yıl merkezi olarak yapılacak olan ‘Başarı Ölçme’ sınavlarının ortalamaları ile ‘Ortaöğretim Bireysel Başarı Puanları’ birlikte hesaplanacak. Ortaöğretim sisteminde yapacağımız iyileştirmelerden sonra, kademeli bir şekilde merkezi yerleştirme sistemini kaldıracağız. Böylece öğrencilerimiz, ‘Ortaöğretim Bireysel Başarı Puanları’ ile girecekleri ‘Yetkinlik Ölçme’ sınavlarına’ göre istedikleri bölümlere yerleşebilecekler.
TÜM OKULLARDA TEKLİ EĞİTİM: 12 yıllık zorunlu eğitim sistemimizde tüm okullar tekli eğitime geçecek. Ayrıca temel eğitim, 5 yıl süreli ilkokul ve 3 yıl süreli ortaokul eğitiminden oluşacak. Ortaöğretimde ise liseler 4 yıl, mesleki ve teknik eğitim ortaöğretim kurumları da alanlarına göre 3 veya 4 yıl olacak. İlkokullarda yabancı dil, din kültürü ve ahlak bilgisi, müzik, resim, oyun ve fiziksel etkinlik dersleri de branş öğretmenleri tarafından okutulacak. İyileştirilmiş Eğitim Sistemi’nde ele aldığımız üçüncü başlık, eğitimde denetim. Bu doğrultuda, eğitimde kaliteyi yakalamak için denetim sistemini baştan aşağıya yeniden yapılandıracağız. Liyakat esasına uygun bir şekilde görevlendireceğimiz müfettişlerimizle devlet okulları, özel okullar ve kurslar ile bakanlıklara bağlı eğitim kurumlarının ve belediyelere bağlı her türlü eğitim faaliyetinin eğitim politikaları ile tutarlılığını sıkı biçimde denetleyeceğiz.
EĞİTİM BİLİMLERİ LİSESİ AÇILACAK: Nüfusu bir milyonu aşan illerimizde en az bir ‘Eğitim Bilimleri Lisesi’ açacağız. Eğitim fakültelerine girişte taban puanı yükselterek, bu programları başarılı öğrencilerin tercih etmelerini sağlayacağız. Eğitim Bilimleri Liseleri’nden mezun olan öğrencilerimize de kontenjan ve ek puan verip, burs ve sosyal imkânlarla destekleyeceğiz.
ÖĞRETMEN AKADEMİLERİ KURULACAK: Millî Eğitim Bakanlığı’na kanunla bağlı olacak ‘Öğretmen Akademilerini’ de bir an önce hayata geçireceğiz. Bu akademilerde, mesleki ve teknik liselerde öğretmen olmak isteyen ve başvuru kriterlerine uygun adayların pedagojik formasyon eğitimleri almalarını sağlayacağız.
ÖZEL EĞİTİM HİZMETLERİNİN KAPSAMI GENİŞLETİLECEK: İyileştirilmiş Eğitim Sistemi’nin bir diğer başlığı da özel eğitim. İYİ Parti iktidarında, öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği, disleksi, hiperaktivite ve otizm gibi sorunları olan çocuklarımızın eğitim ve öğretime uyumu için özel eğitim hizmetlerinin kapsamını ve niteliğini geliştireceğiz. İyileştirilmiş Eğitim Sistemi önerimiz, İYİ Parti iktidarında, ülkemiz için kritik öneme sahip olan eğitim alanında atacağımız adımların çerçevesini oluşturuyor.
BİZ HAZIRIZ, BİZ ÇÖZERİZ: Hiç merak etmeyin, biz hazırız. Vizyonumuzla, projelerimizle, çözümlerimizle, liyakatli kadrolarımızla biz hazırız. Türkiye’yi barıştırmaya, makulde buluşturmaya, dünya ile zenginlikte yarıştırmaya biz hazırız. Bizim için Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Biz hazırız ve evelallah biz çözeriz.”