CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zonguldak'ta bir buçuk milyar ton kömür rezervinin olduğunu söylerken, 'Burada kömür varken niye dışarıdan kömür getiriyoruz. Bu soru sorulmazsa Zonguldak’ın sorunları çözülür mü, çözülme
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Zonguldak'ta muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve kanaat önderleri ile bir araya geldi. Üretim vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, 'Zonguldak’ın kömürünü işlersek ne olur? Üç temel şey olur. İstihdam yaratırsınız. İki, dışarıdan getiriyorsunuz, döviz ödüyorsunuz. Daha yüksek para ödüyorsunuz. Zonguldaklı kazanmıyor, Türkiye kazanmıyor, dışarıdakiler kazanıyor. Niçin? Üç, ithal ediyorsunuz, dolar, euro ödüyorsunuz. Türk lirasıyla ithal etmiyorsunuz' dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
DÜNYAYA TANITAN İSİM RAHMETLİ BÜLENT ECEVİT’Tİ
İl başkanımız kısa bir konuşma yaptı. Emeğin, alın terinin başkenti dedi Zonguldak için. Zonguldak’ı belki de dünyaya tanıtan isim rahmetli Bülent Ecevit’ti. Ne ezen ne ezilen, insanca, hakça bir düzen bu topraklarda söylendi. Gerçekten de 84 milyon kenetlenmek istiyorsa, 84 milyon evlerinde huzur içinde yaşasın diye düşünülüyorsa ezenin ve ezilenin olmadığı; barışın, huzurun, sevginin olduğu bir toplumu, Türkiye’yi inşa etmek zorundayız.
KİM BURADAN TÜRKİYE’Yİ ÇIKARACAK?
Şimdi her birimizin oturup düşünme zamanı. Memleketin iyiye gitmediğini, işsizliğin olduğunu siz de biliyorsunuz ben de biliyorum. Neden bu hale geldik, siz de soruyorsunuz, ben de soruyorum. Buradan nasıl çıkarız, siz de düşünüyorsunuz, ben de düşünüyorum. Kim buradan Türkiye’yi çıkaracak? Siyaset kurumu. Siyaset kurumu dışında başka bir seçeneğimiz yok. Çünkü ülkeyi yöneten siyaset kurumudur.
DÜNYAYI SORGULARKEN BİZİ YÖNETENLERDEN BAŞLAYARAK SORGULAMAMIZ LAZIM
Her birimizin doğuştan itibaren siyasetle ilişkisi çıkıyor ortaya. Bazen siyaset deriz, bazen demeyiz. Emzik, mama fiyatına zam geldiyse bunu yaratan ortam siyaset kurumunun getirdiği politikalardır. Dolasıyla siyaset kurumu; belediye otobüsüne binerken fiyatı siyaset kurumu belirler. Ülkeyi yönetenler belirlerler. O nedenle dünyayı sorgularken bizi yönetenlerden başlayarak sorgulamamız lazım. Doğruyu, haklıyı bulmak için. Yanlışı da bulmak için. Aynı yanlışı da tekerrür ettirmemek için.
38 MİLYON TON KÖMÜR TÜKETİYORUZ, 35 MİLYON TON İTHAL EDİYORUZ. NİÇİN
Zonguldak, rahmetli Ecevit ile başladık. Zonguldak’ın şöyle bir önemi var. Altında, dağlarında, topraklarında bir hazine var. Kömür diyoruz buna. 38 milyon ton kömür tüketiyoruz 1 yılda. Bunun 35 milyon tonunu dışarıdan getiriyoruz. Zonguldak da haklı olarak şu soruyu sormalı; ‘Burada kömür varken niye dışarıdan kömür getiriyoruz?’ Bu soru sorulmazsa Zonguldak’ın sorunları çözülür mü, çözülmez mi bu tartışmaların hiçbir anlamı yoktur. Doğru düşünceden hareket edeceksek, 38 milyon ton kömür tüketiyoruz, 35 milyon ton ithal ediyoruz. Niçin?
NİÇİN BURADAN KÖMÜR ÇIKARMIYORUZ
Bir buçuk milyar ton kömür rezervi var sadece Zonguldak’ta. Niçin buradan kömür çıkarmıyoruz da dışarıdan getiriyoruz. Neden? Bunun kararını alan da siyaset kurumu. Yanlış mı doğru mu, onu size bırakıyorum.
ZONGULDAKLI KAZANMIYOR, TÜRKİYE KAZANMIYOR, DIŞARIDAKİLER KAZANIYOR
Ülkenin sorunları sadece beni değil, hepimizi ilgilendiriyor. Zonguldak’ın kömürünü işlersek ne olur? Üç temel şey olur. İstihdam yaratırsınız, kömür çıkarırken işçi çalıştıracaksınız. Eskiden burada on binlerce insan çalışırdı, şimdi düştü sayıları. Niçin? Hangi gerekçeyle düştü. Zonguldaklının sorgulaması lazım. Türkiye’nin de sorgulaması lazım. Sorun sadece bir Zonguldak sorunu değil, Türkiye’nin sorunu. İki, dışarıdan getiriyorsunuz, döviz ödüyorsunuz. Daha yüksek para ödüyorsunuz. Zonguldaklı kazanmıyor, Türkiye kazanmıyor, dışarıdakiler kazanıyor. Niçin? Üç, ithal ediyorsunuz, dolar, euro ödüyorsunuz. Türk lirasıyla ithal etmiyorsunuz. Öyle bir noktaya geldik ki Merkez Bankası’nın rezervleri eksi. O zaman bir taşla üç kuş vurmak varken, neden üç ayrı alanda negatif bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz. Bunu düşünmeniz lazım, birlikte düşünmemiz lazım.
ŞİKAYETÇİ İSENİZ OYUNUZUN RENGİNİ DEĞİŞTİRMEK ZORUNDASINIZ
Sorunun çözümü kolay. Siyasi otorite diyecek dışarıdan kömür ithal edilebilir, yeteri kadar kömür çıkarılamazsa, yeteri kadar istihdam yaratamazsam o zaman dışarıdan alacağım. Yeteri kadar işsiz var, kömür de var. Dolar ödemeyeceğiz, Türk lirası ödüyoruz zaten işçiye. Neden biz çıkarmıyoruz? Neden biz kazanmıyoruz da başkaları kazanıyor? Bu bir siyasi tercihtir. Bütün kanaat önderleri, muhtar arkadaşlarıma sesleniyorum, bu siyasi tercihe doğru diyorsanız aynı şekilde oyunuzu gidip mevcut iktidara verin. Bu siyasi tercih yanlıştır, Zonguldak işçi kentiyken emekli kenti oldu diyorsanız ve bundan şikayetçi iseniz oyunuzun rengini değiştirmek zorundasınız. Düşünmek zorundasınız, evlatlarınızı, evinizi, işsizleri düşünün.
İŞSİZLE Mİ MEYDAN OKUNUR? EKSİ REZERVLE Mİ MEYDAN OKUNUR?
Efendim, biz Türkiye olarak dünyaya meydan okuyoruz. İşsizle mi meydan okunur? Eksi rezervle mi meydan okunur? Bir ülkenin dünyanın dünyaya meydan okumasının tek yolu vardır, üretim. Üretirseniz, alın teri dökerseniz güçlüsünüz. İstihdam yaratırsanız güçlüsünüz. O zaman herkes size diyecek ki Türkiye hızla büyüyor, kalkınıyor. İstihdam yaratıyor. O zaman Türkiye’nin saygınlığı ve itibarı artar. Bu iş lafla olmuyor, alın teriyle olur. Bununla olacak, bununla Türkiye büyüyecek.
İŞİN KOLAYCILIĞINA KAÇIP DA DİN, İMAN, ETNİK KİMLİK ÜZERİNDEN EDEBİYAT YAPARSANIZ…:
CHP olarak biz son dönemde sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. İnanç, etnik kimlik, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmıyoruz, sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. Emekliler, muhtarlar, milletvekilleri, yazarlar, apartman görevlileri, manavlar bir sosyal kimliktir. Her bir sosyal kimliğin sorunlarını masaya yatırıp çözerseniz ülkenin sorunlarını çözmeye talip olursunuz. İşin kolaycılığına kaçıp da din, iman, etnik kimlik üzerinden edebiyat yaparsanız ülkeyi bölersiniz ve ayrıştırırsınız. Kutuplaştırırsınız. Kim kendi kimliğini seçme özgürlüğüne sahip? Hanginiz anne, babanızı seçme özgürlüğüne sahipsiniz? Öyle bir özgürlüğümüz, imkanımız yok.
HERKESİN İNANCI KENDİ VİCDANIDIR
Efendim, biz Adem ile Havva’dan geldik, ee, Adem ile Havva’dan geldiysek bu etnik kimlik ayrıştırması da ne demek. İnanç üzerinden siyaset, o da yanlış. Kimin Allah’a daha yakın, uzak olduğunu kim bilir Allah aşkına. Böyle bir yetki kime verilmiştir. Peygambere verilmeyen bir yetkiyi bunlar nasıl ellerinde tutuyorlar diye sormaz mısınız? Herkesin inancı kendi vicdanıdır. Allah ile kulun arasına bir başkasının girmeye hakkı da yetkisi de yoktur.
MİLLİYETÇİLİK, HİÇ KİMSENİN ÖNÜNDE EĞİLMEMEKTİR
Para bizim gururumuz. Parayı cebimizde taşımalıyız. Ama siz parayı alır da yabancı bir paraya endekslerseniz, bütün fiyatları yabancı para üzerinden çözerseniz, artı mevduatınızı da kura ayarlarsanız o zaman kimse kusura bakmasın bunları yapanların ben milliyetçiliğini sorgularım. Milliyetçilik, hiç kimsenin önünde eğilmemektir. Milliyetçilik, bayrağının altında hür yaşamak demektir. Milliyetçilik aynı zamanda siyasi bağımsızlığın, ekonomik bağımsızlıkla taçlandırılması demektir. Ekonomik olarak güçlü değilseniz, siyasi bağımsızlığınız yoktur. Mustafa Kemal Atatürk, ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ diyor.
HANİ DİN VARDI, İMAN VARDI, HANİ GÜNAHTI
Tüketici kredisi, eylül ayında yüzde 23’tü, şimdi 29.55. Hani düşmüştü, hani din vardı, iman vardı, hani günahtı. Kredili mevduat hesabı faizi, yüzde 24.49’tan 26.42’ye çıktı. Taşıt kredisi yüzde 21’den 26’ya… Hani faiz düşmüştü. Milletin derdi geçim. Bunlar olmuyor, tutmuyor. Dolasıyla her birimizin düşünmesi lazım.”