İzmir Aile Hekimleri Derneği Başkanı Uz. Dr. Muhteber Çolak, aşısızlara yönelik PCR testi zorunluluğunun kaldırılmasına tepki gösterdi. 'Covid-19 Artık Özgür' başlıklı bir açıklama yapan Çolak, 'Bununla artık pandeminin takibi sona
İzmir Aile Hekimleri Derneği Başkanı Uz. Dr. Muhteber Çolak, 'Covid-19 Artık Özgür' başlığıyla bugün yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:
'Bununla artık pandeminin takibi sona ermiş durumda. ‘Aşısız kişileri rahatsız etmeyin; seyahat, sinema, tiyatro gibi ortak etkinliklerde, öğrenci kamplarında, özel ve kamu işyerinde çalışan hiç kimseden PCR testi isteyerek mağduriyete neden olmayın’ deniyor. Yanlış anlaşılmasın; burada sözü edilen mağduriyet, aşısız olan vatandaşların mağduriyeti. Biz, aile sağlığı merkezlerinde her gün ateş ve üst solunum yolu enfeksiyonu bulguları ile gelen hastalarımızı teste yönlendiriyorduk. Çoğunluğu da pozitif çıkıyor. Başta öğrenciler olmak üzere çok fazla pozitif hasta var. Şimdi bu genelge sonrası bu hastalar da teste gitmek istemeyecek büyük ihtimalle. Salgın bütün hızıyla devam ediyor. Karantina süreleri yedi güne indirildiği halde aile hekimleri olarak bizim 'özellikli izlem'de takip ettiğimiz hasta sayısı diğer piklerden fazla. Aile sağlığı merkezlerinde bir taraftan rutin çocukluk çağı aşılamaları başta olmak üzere birinci basamak sağlık hizmeti verirken bir taraftan da çok yoğun bir şekilde Covid-19 aşılaması yapıyoruz. Bugünden sonra Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri ve Sağlık Bakanlığı kararıyla Türkiye’de salgının artık bittiği, İçişleri Bakanlığı tarafından ilan edildi. Bu genelgeyi başka bir şekilde anlamak mümkün değil.'
'SALGIN VE TOPLUM KADERİNE TERK EDİLİYOR'
Uz. Dr. Çolak, açıklamasına şöyle devam etti:
'Başka bir ifade ile siyasal iktidar, ülke olarak pandemi ile mücadele etmekten vazgeçti. Bu genelge ile artık salgının başından beri duyduğumuz filyasyon çalışması da sona ermiş durumda. Bu koşullarda filyasyon yapmanın hiçbir anlamı yok. Biz aile hekimleri, PCR pozitif ve temaslı hastaları karantina süresinde telefonla arıyorduk. Artık bu da anlamsız ve fiilen kaldırılmış oluyor. Vaka sayılarının bu kadar yüksek olduğu bir dönemde ek tedbir almak yerine var olanları da kaldırarak ne hedefleniyor? Sağlık Bakanlığı, ‘Salgın bizim için bitmiştir, herkes başının çaresine baksın’ diyor. Bu genelgeyi biz, hekim olarak anlayamıyoruz. Salgın ve toplum kaderine terk ediliyor. Yoksa bizim bunca emeğimizin anlamı ne? Bir insanı kaybetmemek ve bir an önce salgını sonlandırmak ve bunu en az kayıpla yapmaya çalışmak için bizler çırpınırken bu yaklaşımı anlayamıyoruz. Kabul edemiyoruz. Salgınla bilimsel kurallara göre mücadele edilmeli. Bu genelge geri çekilmeli. Bundan sonra yaşanacak can kayıplarının ve hastanelerdeki doluluk nedeniyle yaşanacak sorunların sorumluları bu genelgeyi çıkaran Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu olacaktır.'