Türkiye geneli aynı anda gerçekleştirilen Hayvan Hakları Protesto Gösterisine Gelecek Partisi Sivil Toplum ve Halka İlişkiler Başkanlığı katılım sağlayarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı altında imzası bulunan Hayvan Hakları Kanununa uygu
Ankara Ulus Meydanında, tüm hayvan severler ve hayvan hakları dernekleri bir araya gelerek, Cumhurbaşkanı tarafından ‘köpek toplanması’nın önünü açan konuşmasını protesto etti. Protestoya Gelecek Partisi Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkan Yardımcıları Hakverdi Altuğ, Mehmet Erman katılırken yine Gelecek Partisi Ankara İl Başkanı ve yönetimi de Ulus Meydanındaki gösteriye katılım sağladı. Gelecek Partisi alanda bulunarak söz konusu protestoya destek veren tek parti oldu.
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Belediyeleri sahipsiz hayvanları sokaktan alacak adımları atmaya çağırıyorum” açıklamasının ardından sokakta yaşayan köpeklerin toplatıldığına ilişkin görüntüler sosyal medyada paylaşılmaya başlandı ve görüntüler çok sayıda hayvansever-hayvan haklarını koruma örgütleri başta olmak üzere duyarlı vatandaşları harekete geçirdi.
Ulus meydanında bir açıklama yapan Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı Hakverdi Altuğ, hükümetin baskılar doğrultusunda hayvan hakları yasasını 7 yıl sonra çıkardığını ancakCumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri ile sokakta yaşayan hayvanların toplanmaya başlanarak adeta bir kıyımın yaşandığına dikkat çekti.
Altuğ, “Basında çıkan ve köpeklerin toplanarak toprağa gömülen görüntülerine ilişkin İçişleri Bakanlığı hangi belediyeye hangi işlemi yaptı?” diye sordu.
Hayvan Hakları Kanununun çıkması yönünde 7 yıl boyunca çeşitli demeçler, görüşmeler yapıp ciddi emekler sarf eden Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı Doç. Dr. Selçuk Özdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kendi imzası ile çıkan ‘Hayvan Haklarını Koruma Kanunu’nun yine Cumhurbaşkanının sözleri ile ihlal edildiğini kaydederek, Cumhurbaşkanını yasaya uymaya davet etti.
Özdağ, konuya dair bugüne kadar yaşanan ve gelinen süreci ise şöyle anlattı: “7 yıl önce 24. Dönemde Hayvan Hakları Kanunu Alt Komisyon Başkanlığı yaptım ve Alt Komisyon Başkanlığı yaparken Türkiye’de hemen hemen ilk defa250’ye yakın hayvan sever dernek, vakıfları ile beraber çalıştık. Güzel bir kanun taslağı vardı ve kanun tasarısını Üst Komisyona havale ettik. Üst Komisyon görüşmelerimizde de aynı vakıf, dernek ve kanaat önderleri ile Amerika’nın, Kanada’nın, Avustralya’nın daha önünde bir kanun tasarısını oluşturduk. 2 konuda anlaşamamıştık. Bir, yunus balıkları gösterisi ile ilgili ki bunu da Genel Kurul’da düzelteceğimizi söyledik. İki, deney hayvanları hususunda bir uzlaşamama vardı onunla ilgili de ‘Batı, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avustralya bunu nasıl yapıyorsa aynı şekilde yapacağız’ diyerek her canlının yaşamını korumanın görevimiz olacağını ifade ettik. Bu kanun meclise gitti, Genel Kurula geldi dördüncü sıradaydı fakat seçim kararı alınmış olunması münasebeti ile kadük kaldı. Kadük kaldıktan sonra da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildi. 26. dönemdi, Adalet Bakanlığı bir çalışma yaptı o zaman ben Adalet Bakanlığını aradım: ‘Amerika’yı yeniden keşfetmenize gerek yok taslak orada duruyor 2 maddede problem vardı bunu düzeltin ve bir an önce Genel Kurula getirin’ dedim. Fakat onlar da yeniden bir çalışma içine girerek ipe un serdiler ve o konu orada kaldı.
27. dönemde ise Türkiye Büyük Millet Meclisinde Hayvan Hakları Kanunu ile ilgili Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. Bütün partiler buraya üye verdiler. Burada uzun çalışmalardan sonra bir rapor hazırlandı. Bu sırada Gelecek Partisi kuruldu. Gelecek Partisi’nin Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı olarak arkadaşlarımla beraber İzmir’de, İstanbul’da, Ankara’da ciddi basın toplantıları ve ciddi toplantılar yaptık dernek, vakıf ve kanaat önderleri ile. Burada Sayın Erdoğan’a, Cumhur Koalisyonu’na, Cumhur Partisine, Koalisyon iktidarına çağrıda bulunduk. Sayın Erdoğan zaman zaman söylüyordu ‘hala bu kanun çıkmadı mı?’ diye.
Bizim çağrılarımız, baskılarımız, demeçlerimiz ve basına konuyu yansıtmamız sonucunda hükümet biraz daha elini hızlandırmak istedi ve kanun Genel Kurula geldi. Fakat, Genel Kuruldaki görüşmede kamuoyunun, vakıf ve derneklerin görüşlerine yeteri kadar değer verip, başvurulmadığı için dağ fare doğurdu. Ben yaptım oldu mantığı içinde hareket ettiler. Buna rağmen bir kanunumuz oldu bizim. Son zamanlarda ise bir sitede, saldırgan ırka ait bir köpeğin bir çocuğa saldırması sonucu Türkiye gündemine girdi. Burada önemli olan şuydu; kanunda tasmasız, ağızlıksız, koruyucusuz, sahibi olmadan dışarı çıkması yasak olan bir köpek söz konusuydu. Bu köpeğin sahibi bunların hiçbirine uymamış ve çocuğa zarar vermiş. Burada Sayın Erdoğan, ‘Beyaz Türklere sesleniyorum: Hayvanlarınıza sahip çıkın’ diyerek Türkiye’yi bir kez daha kamplaşma ve kutuplaşmaya götürmek istedi. Bu saldırgan ırklar fakirde de var zenginde de var! Beyaz Türk kim? Türkiye’de beyaz Türk, siyah Türk mü var, yeşil Türk mü var? Sayın Erdoğan’ın bu demeci doğru bir demeç değildi ve ardından Sayın Erdoğan bu sefer bir talimat verdi, ‘Bu köpekler sokaklardan alınmalı ve barınaklara götürülmeli’ diye. Peki, Belediyelerde barınaklar var mı? Yok… Barınağı olan belediyelerde bu barınaklar çağımızın ihtiyaçlarına uygun mu? Hayvanlarımız buralarda sağlıklı bir şekilde barınıp, kısırlaştırılıp yaşayabilir mi, bakılabilir mi, mama verilir mi, bakıcıları var mı? Bunlar eksik… Bu eksikliklere de rağmen Sayın Erdoğan kendi altına imza attığı yasaya muhalefet etmektedir, aykırı cümle kullanmaktadır. Yasada bu hayvanların sokaklarda yaşamasını ama yaşarken de saldırgansa eğer toplanmasını, maskesiz, tasmasız, sahipsiz sokağa çıkmamalarını, kimseye zarar vermemelerini sağlayacak şekilde hususlar belirtilmiştir. Sayın Erdoğan ‘bunları toplayın’ dedi. Ve bu ‘toplayın’ kelimesi ile durumdan vazife çıkaran Belediye Başkanları da Sayın Erdoğan’ın kanunun hilafına yol açan sözünü acımasızca uygulamaya başladılar. Köpekler bir yandan itlaf edilmeye başlandı diğer yandan hiçbir şekilde yaşayamayacakları ortamlara atıldılar. Çok az barınak sağlıklı ve modern iken geri kalan hiçbir barınak değil bir hayvanın herhangi bir canlının asla yaşayamayacağı ortamlara sahip. Bu canlılar bize miras. Müslüman bir toplumuz, Peygamber Efendimiz, bir kedi elbisesinin üzerine oturuyor diye elbisesini keserek ayağa kalktı. Yine Mekke’yi fethettiğinde orada köpekler yavruladı diyerek onları rahatsız etmemek için güzergahını değiştirdi.
Sayın Erdoğan’a yapacağımız çağrı şudur: Altına imza attığınızkanuna uygun cümleler sarf ediniz. Yapılan bir yanlışı ‘Beyaz Türkler’ diyerek ayrıştırma aracı haline getirmeyiniz! Herkes bu kanuna uygun davransın sadece.”