Piyasalarda tüm dikkatler, yarın toplanacak PPK toplantısında alınacak yılın ilk faiz kararına çevrildi. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu başkanlığında bir araya gelecek PPK, yılın ilk faiz kararını kamuoyuyla paylaşılacak. Aralık ayında Merkez Bankası, politika faizini yüzde 14 olarak belirlemişti. Ekonomistler Veysel Ulusoy, Oğuz Demir, Remzi Özdemir ve Yağız Kutay Işık, PPK'nın faiz indirimi yapıp yapmayacağına ilişkin tahminlerini ANKA Haber Ajansı'na şöyle anlattı:
“ENİNDE SONUNDA BİR DÖVİZ KURU PATLAMASINA NEDEN OLACAĞINI BİLİYORUZ”
Veysel Ulusoy: Burada önemli olan, faizin düşürülüp, sabit kalıp ya da yükseltilip yükseltilmediği değil de enflasyon beklentilerinin ne derece yukarılara çekileceği. Önemli olan, burada sadece iç dengeler değil. Fed’in, 3 veya 4 defa artış beklenen faiz oranlarını 2022 yılında açıklama şekli ve zamanlaması da önemli. Zira herhangi bir yurt dışı faiz kıpırdanması, Türkiye'de enflasyon ve döviz kurlarının yukarıya tırmanması ve dolayısıyla faizlerin de artışı olarak karşımıza gelecektir. Kur korumalı mevduat hesaplarının bugünlerde yarattığı sakinliği sabırla beklemek gerektiği düşüncesinde değilim. Türkiye'de böyle denenmiş birtakım yaklaşımların geçmişte hangi sonuçları ortaya çıkardığını biliyoruz. Bunun da temel olarak eninde sonunda bir döviz kuru patlamasına neden olacağını biliyoruz. Küresel enflasyon beklentisinin oldukça yukarılara taşınması ve bu kapsamda faiz artırılması artık yüzde yüz bir olasılığa sahiptir. Yani kesin bir olasılık. Bu kapsamda hem gıda ürünlerinde hem de imalat sanayindeki arz zincirinin kırılmasının yarattığı enflasyonist baskı, Türkiye'de de mevduat faizinin yüzde 14-15’lerde korunamayacağını, eğer inat edilirse de bunun bir faiz patlaması ve veya döviz kuru patlamasıyla sonuçlanacağını söylemek zor değildir. Yani önümüzdeki yıl Türkiye'de finansal piyasalarda dalgalanma, üretimle beraber farklı yapılara gebe diyebiliriz.
“MERKEZ BANKASI'NIN TEKNİK OLARAK FAİZ İNDİRİMİ YAPMAMASI GEREKİR”
Oğuz Demir: Merkez Bankası PPK, 20 Ocak’ta (yarın) yılın ilk toplantısını yapacak. Faiz şu anda yüzde 14’te. Bir önceki toplantıda alınan 100 baz puanlık indirim kararı alındığında Türkiye'de enflasyon yüzde 21’in biraz üstündeydi. Şu an yüzde 36 ve daha yukarı doğru gitmesi de neredeyse kesin gibi. Bu toplantıda Merkez Bankası'nın teknik olarak faiz indirimi yapmaması gerekir. Piyasanın beklentisi de sabit tutulacağı yönünde. Ancak biliyoruz ki faiz indirimleri zaten ekonomik gerekçelerden öte daha ziyade hükümetin beklentileriyle şekilleniyor. Dolayısıyla burada özellikle hükümetin yüzde 14’ün daha altında inmesi gibi bir beklentisi, Sayın Cumhurbaşkanı'nın böyle bir isteği, talebi olursa Merkez Bankası da faizi daha fazla indirebilecek. Peki pas geçerse ne olur, indirirse ne olur? Aslında piyasadaki faizlerle Merkez Bankası politika faizi arasındaki bağ, en son toplantıdan bu yana bir hayli kopmuş durumda. Hem krediler hem mevduat tarafında piyasa yüzde 20’lerin çok üstünde faizlerle karşı karşıya. Merkez Bankası faizi yüzde 14’te, tahvil faizleri yüzde 24’e gelmiş durumda. Bu şartlarda faiz indirmesini ya da sabit bırakmasının piyasa faizleri açısından kritik bir önemi var mı? Emin değilim ama daha fazla faiz indirimi ekonominin üzerinde biriken, uzunca bir zamandır biriktirilen o şoku daha da derinleştirebilir. Daha da sistematik yükleri artırabilir. Burada belirleyici olan Cumhurbaşkanı olacak. Ama şunu biliyoruz ki özellikle faiz kararı hem piyasa faizleri ve kur tarafında önemini yitirdi. Özellikle kur korumalı mevduatla birlikte vatandaşın dolarizasyonu bir miktar durmuş gibi gözüküyor. Türk lirası kaynaklar dövize gitmiyor, her ne kadar dövizde çözülme böyle bir şekilde olmasa da. Dolayısıyla şunu söyleyebiliriz. Belki de son dönemlerin piyasa açısından en sonuçları çok fark etmeyecek PPK toplantılarından birini göreceğiz.
“MERKEZ BANKASI ARTIK FAİZ İNDİRİMİ DEFTERİNİ KAPATTI”
Remzi Özdemir: Merkez Bankası'nın bu haftaki toplantısında ben pas geçeceğini düşünüyorum. Bunun aslında ilk sinyallerini bakan Nureddin Nebati verdi bize. Özellikle mart ayına kadar bir süreci olduğunu ifade etti. Aslında Merkez Bankası'na yine örtülü bir talimat verildi diyebiliriz. Merkez Bankası geçmiş dönemlerde de bu tür siyasi mesajlarla hareket ettiğini düşündüğüm için bu defa Merkez Bankası'nın kesin pas geçeceğini düşünüyorum. Ayrıca Merkez Bankası farklı bir karar alma cesaretini de gösterebilecek konumda değil. Neden değil? Yani yeni bir faiz indirimini yapabilme gücüne sahip değil. Bunun tek bir nedeni uluslararası konjonktürdeki gelişmeler. Yani bütün dünya merkez bankaları faiz artırırken bizim Merkez Bankası bir daha cesaret edip de faiz indiremez. Çünkü bugüne kadar yapılan bütün faiz indirimlerinin faturası çok ağır oldu ve yeni bir faiz indiriminin de faturasını ödeyebilecek bir güçte değil. İşte tüm bunları topladığımız zaman, Merkez Bankası’nın özellikle bu toplantısında hatta bir sonraki toplantıda da pas geçeceğini düşünüyorum. Daha sonra ne olur derseniz ki Merkez Bankası'nın zorunlu olarak faiz artışına gideceğine de inanıyorum ama şu anda şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki Merkez Bankası artık faiz indirim defterini kapattı. İstediği kadar siyasilerden talimat gelsin, artık bence bu konuda talimat verecek gücü yok. Çünkü herkes bu işten dersini aldı, siyasiler de aldı. Özellikle dolardaki 18 liralık bir maliyetin ağır faturanın faiz indiriminden kaynaklandığını artık herkes gördü. İktidarın, ekonomi yönetiminin böyle bir karar bir daha alabileceğini de sanmıyorum. Bir taraftan da döviz kurumalı kur hesapları var.
“FAİZLERİN SABİT KALMASINI BEKLİYORUM”
Yağız Kutay Işık: Sayın Kavcıoğlu’nun geçtiğimiz ay yaptığı ‘indirimde sınır tamamlandı’, ifadesine göre yarın yapılacak PPK toplantısında faizlerin sabit kalmasını bekliyorum. Cumhurbaşkanı'nın ‘Ekonomideki şartlara göre yavaş yavaş faiz indirmeye devam edeceğiz’ açıklamasının yanı sıra Bloomberg ve Anadolu Ajansı’nın beklenti anketleri de bu ay sabit kalma ihtimalini arttırıyor.