Türk Tabipler Birliği, SES Ankara Şube, Ankara Tabip Odası ve Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası dün İstanbul Kartal'da Aile Sağlığı Merkezi'nde Rahmi Uygun'un hemşire Ömür Erez'i öldürmesini Ankara’da protesto etti.
Ankara Üniversitesi İbni Sina Tıp Hastanesi önünde yapılan açıklamaya SES Genel Merkezi'nden Gönül Adıbelli, Nazan Karacabey, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, Dev Sağlık-İş adına Reyhan Tüfekçi ve Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Uğurlu katıldı.
Emek-meslek örgütleri adına yapılan açıklamayı SES Ankara Şube Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey okudu. Karacabey, kadın sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yönelen şiddetin kadına yönelik şiddetten bağımsız düşünülemeyeceğini belirterek şunları söyledi:
'MEVCUT SAĞLIK SİSTEMİNDE HERKES MUTSUZ, EN ÇOK DA SAĞLIK EMEKÇİSİ MUTSUZDUR'
'İki senedir sistemin ve iktidarın liyakatsız beceriksiz yönetimine rağmen insanüstü gayretle pandemiyle mücadele eden sağlık ve sosyal hizmet emekçileri giderek artan sağlık şiddetine de maruz kalmaktadır. Nasıl bir sağlık hizmet düzenidir ki, hastaneler artık sağlıkla değil şiddetle anılmaktadır. Mevcut sağlık sisteminde herkes mutsuz, en çok da sağlık emekçisi mutsuzdur. 'Sağlıktan mutlu olan tek kesim sağlıkta dönüşüm sayesinde oylarımız artmıştır' diyenlerdir.
Hasta yakınlarının tekmeli saldırısına uğrayan gebe hemşire, kafasında mermer blok kırılan hekim, boğazı kesilmeye çalışılan sağlık emekçisi, her gün her dakika elinde bıçakla, tabancayla sağlık emekçilerini canlarıyla tehdit eden yeni bir hasta yakını. Olan biteni akılla, vicdanla, insanlıkla izah edebilmenin olanağı kalmamıştır.'
'SİZ KADINLARA NE DEMEK İSTİYORSUNUZ?'
SES Genel Kadın Sekreteri Gönül Adıbelli'nin konuşması ise şöyle:
'Genel Merkez olarak son dönemlerde sağlıkta yaşanan şiddetle ilgili bugün itibariyle bir haftalık program yapmıştık. Bugün de Genel Merkez'de açıklıyorduk ama dün ne yazık ki yine vahim bir olayla karşılaştık. Biz İstanbul Kartal ASM'de hemşire arkadaşımızın katledildiğini duyduk. Bu ülkede kadınların korunmadığını, sağlık emekçisinin korunmadığını görüyoruz. Her gün neredeyse üç kadının katledildiğini, şiddete maruz kaldığını görüyoruz. Bu ülke böyle bir atmosferdeyken kalkıp kadınları koruyan sözleşmeleri etkin bir biçimde uygulamak yerine bunları kaldırmak gibi bir lükse sahip oluyorlar. Siz kadınlara ne demek istiyorsunuz?'
'GÜVENLİ ÇALIŞMA ALANLARI İSTİYORUZ'
Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Uğurlu ise, olayın hem kadın cinayeti boyutu hem de sağlıkta şiddet boyutu olduğunu belirterek, 'Biz Türkiye'de yaşayan kadınlar olarak aşk, sevgi istiyoruz, işkence istemiyoruz, cinayet, ısrarlı takip istemiyoruz. Biz mütevazi insanlar olarak sevdiklerimizle güzel günler geçirmek istiyoruz. Güvenli çalışma alanları istiyoruz. Sağlık personelinin öldürülmediği güvenli hastane, ASM'ler istiyoruz. Çok şey istemiyoruz, para pul şan şöhret peşinde değiliz. İnsanca yaşamak istiyoruz'
Dev Sağlık-İş'ten Reyhan Tüfekçi, 'Bu bir üzüntü durumu, artık sağlıkta şiddet ve kadına şiddet son bulsun istiyoruz' dedi.
'YENİ BİR SAĞLIKTA ŞİDDET YASASINA İHTİYAÇ VAR'
TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut ise, yetkililerden sağlıkta şiddete karşı etkin politikalar uygulanması için randevu talep ettiklerini kaydetti. Bulut, 'Değişim gerekiyor şiddetin önlenebilmesi için. Ömür Erez cinayeti hem kadın cinayeti hem bir sağlık ortamında cinayet bunu görmemiz gerekiyor. Bu konuda Türkiye'de yeni bir sağlıkta şiddet yasasına ihtiyaç var, caydırıcı olması gerekiyor. Tutukluluk döneminin olması gerekiyor, TBMM'de yasamayı bekliyoruz. TBMM'den bugün itibariyle tekrar randevu istedik. Adalet ve Sağlık Bakanlığı'ndan tekrar randevu talep ettik bu konuları görüşmek için umarım bu taleplerimiz kabul edilir.'
'ÖFKELİYİZ VE ÇOK MUTSUZUZ'
Sağlık çalışanı Birgül Topçu ise, 'Öfkeliyiz ve çok mutsuzuz. Özellikle bir kadın olarak ve bir sağlık emekçisi olarak. Son 20 yıldır kadınlara ve sağlık emekçilerine şiddet çok hızlı artmaya devam ediyor. Sağlık politikaları ve kadın cinayetleriyle ilgili ne yazık ki çok ciddi yaptırımlar uygulanmadı. Biz çok şey istemiyoruz, yaşamak ve yaşatmak istiyoruz' dedi.
