CHP, yurt dışı temsilciliklerine yapılan atamaların; Türkiye’nin çıkarlarına ve saygınlığına zarar verdiği gerekçesiyle TBMM tarafından araştırılması için önerge verdi.
CHP; Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç tarafından hazırlanan araştırma önergesi ile Türkiye’nin yurt dışı temsilciliklerine yapılan atamaların araştırılması talep edildi. Önergenin gerekçesinde şu değerlendirmeler yapıldı:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesinin yurtdışında görevlendirilecek kamu personelinin açıktan da atanabilmesine imkân tanıyarak liyakat sistemini ortadan kaldırmıştır. Tek Adam Rejimi, kamudaki atama ve görevden almalarda liyakatin ve görevin gerektirdiği birikim ile becerilerin yerine partiye, belli cemaatlere ve Saray’a sadakati ölçüt saymıştır. Kurum dışından yapılan siyasi atamalarla, atandığı makam hakkında yeterli eğitimi ve devlet hizmeti olmayan, kurumunu dahi tanımayan tecrübesiz kişilerin elinde bakanlıkların birikimi çürütülmüş, devletin refleksleri zayıflatılmıştır. Bakanlıklarda kritik yurtdışı görevlere layık binlerce kamu görevlisinin deneyiminden faydalanılmamış, bu nedenle personelin kurumuna olan inancı sarsılmış ve motivasyonu düşmüş, Bakanlıklardan genç yaşta istifalar artmış, özellikle Tek Adam Rejimi’nde devletin kendi personeline yıllar boyunca yaptığı yatırım heba edilmiştir.
“ESKİ SİYASETÇİ DİPLOMATLAR”
Zorlu sınavlarla kurumlara yerleşmiş kuşakların önemli bir bölümü, uzun yıllar sonunda ancak gelinebilecek yurtdışı temsilciliklerdeki görevlere atanmamıştır. Büyükelçilik ve konsolosluklarda bazı eski bakan, milletvekili, belediye başkanı, belediye meclis üyesi, milletvekili adayı, danışman, parti yöneticisi konumundaki kişiler, aile üyeleri veya hemşehrileri, ihtisas gerektiren alanlarda yeterli teknik bilgi birikimi, devlet tecrübesi ya da yeterli yabancı dilleri olmamasına rağmen unvan sahibi yapılmıştır. Bu kapsamda; Egemen Bağış, Şaban Dişli, Merve Kavakçı, Murat Mercan, Lütfullah Göktaş, Ayşe Hilal Sayan Koytak, Cahit Bağcı ve Mehmet Mustafa Göksu gibi isimleri saymak mümkündür.
“TEKME İLE ANILAN YERKEL ALMANYA’DA RAHATSIZLIK YARATTI”
Son olarak, 13 Mayıs 2014’te yaşanan ve 301 madencimizin ölümüne neden olan Soma Maden Faciası sonrasında madenci Erdal Kocabıyık’ı tekmeleyen dönemin Başbakanlık Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel’in yüksek bir maaşla Frankfurt Başkonsolosluğu Ticaret Ataşesi olarak atandığına ilişkin haberler, kamuoyunda tepkiyle karşılanmış, atamanın usulsüz olduğuna ilişkin tartışmalar ilerlemiş ancak Bakanlıktan net bir açıklama yapılmamıştır. Yusuf Yerkel’in ticaret ve diplomasi alanlarında yeterli deneyim sahibi olmamasına ek olarak, bir kamu görevlisiyken 2014 yılında vatandaşımıza attığı tekme hala hafızalardadır. Vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı Frankfurt kentine yapılan bu atama, ülkemizin itibarını büsbütün sarsmış, yurtdışında da tartışmalara yol açmış, Almanya’daki vatandaşlarımızın tepkisini çekmiş, dış basında geniş yankı bulmuştur.
“TÜRKİYE ZARAR GÖRÜYOR”
Liyakat ve görevin gerektirdiği birikim, devlet hafızasının temelidir. Devlette yükselme ve atanma ölçütlerinin bilgiye, deneyime değil, parti, aile, Saray’a yakınlık, hemşehrilik, cemaatler gibi ağlara bağlanması, liyakatin çöküşünü hızlandırmaktadır. Kurumların hafızası ve birikimlerinin geri plana itilerek siyasi kayırmacı atamaların kurumların önüne geçirilmesi, Türkiye’nin çıkarlarına ve yurtdışındaki imajına zarar vermektedir. Bu hataların yarattığı tahribatın ortaya konması ve yurtdışına personel görevlendirilmesine ilişkin usul ve esaslardaki değişikliklerin ülkemizin itibarına etkisinin araştırılması gerekmektedir.
'TBMM ÖNCÜ ROL ÜSTLENMELİ'
TBMM bu konuda devreye girmeli, kurumların saygınlığı ve Türkiye’nin itibarının korunması için öncü bir rol üstlenmelidir. Adına ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ denilen tek adam düzeninin, başta dış politika alanı olmak üzere devlet kurumlarının kurumsal kültür ve işleyişlerinde yol açtığı nitelik erozyonunun önüne geçilmesi, yurtdışı teşkilatlara yapılan liyakatsiz atamaların Türkiye’nin itibarına verdiği zararın boyutlarının belirlenmesi ve kurumların saygınlığını yeniden güçlendirecek önlemlerin TBMM’de oluşturulması amacıyla Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri kapsamında bir Meclis araştırması açılması konusunda gereğini arz ederiz.”