Avrupa Konseyi’nden Kavala Kararı: İhlal Prosedürü Başladı

Avrupa Konseyi’nden Kavala Kararı: İhlal Prosedürü Başladı

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, oyçokluğuyla Osman Kavala dosyasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) havale edilmesine karar verdi. Böylece, Türkiye'ye karşı ihlal prosedürü resmen başlatılmış oldu.

İş insanı Osman Kavala 1 Kasım 2017’den bu yana Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, tutuklu Kavala hakkında Strasbourg'da toplanarak AİHM’in kararıyla ilgili ihlal prosedürü başlatma konusunda yeni bir oylama yaptı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, oyçokluğuyla Osman Kavala dosyasının AİHM'e havale edilmesine karar verdi.

Dışişleri Bakanlığı yaptığı yazılı açıklama ile karara tepki gösterdi. Bakanlıktan yapılan açıklama şöyle:

“Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 2 Aralık 2021 tarihinde ülkemizin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Kavala kararını uygulayıp uygulamadığının tespiti hususunu AİHM'e havale etme niyetini içeren bir bildirimde bulunmuş ve konuya ilişkin görüşümüzü iletmemizi talep etmişti.

Hükümet görüşümüz, bugüne kadar gösterdiğimiz işbirliği anlayışıyla uyumlu olarak, 19 Ocak 2022 tarihinde Avrupa Konseyi’yle paylaşılmıştı. Görüşümüzde, ülkemizin AİHM kararının gereğini yerine getirdiği, Kavala’nın tutukluluk durumunun halen devam eden başka bir yargı süreci nedeniyle olduğu ayrıntılarıyla açıklanmış ve konunun hukuk ilkeleri temelinde incelenmesi çağrısında bulunulmuştu.

Buna rağmen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bugün Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine dair bir ara kararı oy çokluğuyla kabul etmiştir. Böylelikle, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ülkemizde devam eden bağımsız yargı sürecine müdahale niteliği taşıyan yaklaşımını devam ettirmiş ve yargı sürecine saygı ilkesini ihlal etmiştir.

AİHM kararlarının icrasını denetleyen Bakanlar Komitesi’nin gündeminde başka ülkelerle ilgili çok sayıda uygulanmayan karar bulunurken, Kavala kararının sürekli olarak gündemde tutulmasını, iyi niyetten uzak, kasıtlı ve de tutarsız bir yaklaşım olarak görüyoruz.

İç hukukta devam eden dava süreci gözardı edilerek siyasi saiklerle alınan bu önyargılı kararın Avrupa insan hakları sisteminin itibarını zedelediği aşikardır.

Avrupa Konseyi insan hakları sisteminin etkinliğinin sağlanması için, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tarafgir ve seçici yaklaşımını bir yana bırakması gerekmektedir. Temennimiz, AİHM’in alınan bu kararı hakkaniyetle değerlendirmesi ve bu konuda iç hukukta devam eden dava sürecini dikkate alarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca ilk derece mahkemesi gibi hareket etmeden, içtihat ve ilkeleri doğrultusunda karar almasıdır.