Tarih: 18.02.2022 15:16

Denge ve Denetleme Ağı’nın Parlamenter Sistem Raporunu Siyasi Partilere İletecek

Facebook Twitter Linked-in

Denge ve Denetleme Ağı (DDA) Denge ve Denetlemeli Bir Parlamenter Sistem İçin Temel Ölçütler Çalıştayı’nın sonuç raporu yayımlandı. Raporun, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmasını yürüten siyasi partiler başta olmak üzere tüm siyasi partilerle paylaşılacağı belirtildi.

Demokratik bir sistem için önerilerin sıralandığı raporda, “Yasama süreçlerine sivil toplum ve vatandaşların katılımı oldukça sınırlı seviyede kalmıştır. Demokrasinin kurumsallaştığı birçok ülkede olan dijital alanda vatandaş katılımı, vatandaş inisiyatifi ile denetim komisyonlarının harekete geçebilmesi gibi yasama sürecine vatandaşların katılımını sağlayan yöntem ve teknolojik uygulamalar konusunda, Meclis’te bir kapasite oluşturulamamıştır” değerlendirmesi yapıldı.

“MİLLETVEKİLLİĞİ ADAYLIĞI DEMOKRATİKLEŞTİRİLMELİ”

Raporda demokratik bir yasama süreci için şu maddeler sıralandı:

“. Öncelikle kanun yapma yönünden etkin bir yasama erki için Meclis’i oluşturan milletvekillerinin aday adaylığı sürecinin demokratikleştirilmesi;

. Kanun yapma odağının Genel Kurul olmaktan çıkarılması ve Meclis komisyonlarının çoğulcu, katılımcı ve etkin bir yapıya kavuşturulması;

. Yasama sürecinin bağımsızlığını ve öngörülebilirliğini sağlamaya yönelik olarak kanunlaşma süreci ile ilgili olarak Anayasa’ya hüküm eklenmesi;

. Torba kanun olarak adlandırılan, birden çok konuda düzenleme ile farklı kanunlarda değişiklik öngören kanun teklifi yönteminin yasaklanması gerekmektedir.

. Toplumsal cinsiyet duyarlılığı ve çevresel etki değerlendirmesi gibi yaklaşımlar ile toplumun farklı kesimlerinin görüşlerinin ve taleplerinin yasama sürecinde etkin olmasına yönelik idari ve hukuki altyapı oluşturulmalıdır.”

“GÜNDEMİN BELLİ ORANINI MUHALEFET BELİRLEMELİ”

Yasamanın etkin denetimine ilişkin önerilerin de sıralandığı raporda, “TBMM gündeminin belli bir oranının, muhalefet tarafından belirlenebilmesine imkan sağlanmalıdır” denildi. Raporda, denetime ilişkin şunlar belirtildi:

“. Araştırma komisyonu sisteminin işlerliğinin sağlanması, bu komisyonların belli sayıda vatandaş girişinin talebi doğrultusunda da kurulabilmesi, katılımcı ve şeffaf bir şekilde denetim yapması, bulgu ve önerilerinin yürütme nezdinde takibinin yapılmasına yönelik olarak TBMM bünyesinde bir kapasite kurulması gerekmektedir.

. Sayıştay denetiminin etkinleştirilmesine yönelik olarak Sayıştay’ın işlevsel bağımsızlığının güvence altına alınması, Sayıştay’ın denetim yöntem ve uygulamalarının, milletvekillerinden oluşan bir komisyon tarafından denetlenmesi gerekmektedir.

. Bütçe kanun tasarısı Plan Bütçe Komisyonunda görüşülürken, kesin hesap kanun tasarısı ise kesin hesap komisyonunda görüşülmelidir. Bu iki komisyonun kompozisyonunda mecliste grubu bulunan ve bulunmayan siyasi partiler ve bağımsız milletvekilleri bulunmalıdır. Kesin Hesap Komisyonunun başkanlığı etkin denetimi sağlamak adına muhalefet partilerine bırakılmalıdır. Bu sürece STK katılımının sağlanmasına yönelik idari ve hukuki altyapının tasarlanmalıdır.

“YETKİ ANAYASA’DA NET BELİRTİLMELİ”

“Yürütme erki demokratik parlamenter sistemlerde olduğu gibi iki farklı bileşenden oluşmalıdır. Bunlar tarafsız, partilerüstü, sembolik yetkilere haiz Cumhurbaşkanı ve yürütme içerisinde esas icra organı olan başbakan ve bakanlar kuruludur” denilen raporda, yürütmeye ilişkin Cumhurbaşkanına tek taraflı kullanabileceği ve önemli siyasi sonuçlar doğurabilecek yetkiler verilmemesi gerektiği kaydedildi.

Raporda, “Cumhurbaşkanının tüm işlemleri karşı imza kuralına tabi olmalıdır. Bunun istisnası niteliğindeki işlemler Anayasa’da net olarak belirlenmeli ve Cumhurbaşkanının sembolik yetkilerinin ötesine geçmemelidir” diye verilecek yetkinin istinası da açıklandı.

“CİNSİYET EŞİTLİĞİ GÖZETİLMELİ”

Raporda icracı yönetimin Başbakan ve bakanlar kurulu olması gerektiği belirtilerek, “Başbakan ve bakanlar kurulundan oluşan hükümet, cinsiyet temsili göz önünde bulundurularak TBMM üyelerinden oluşmalıdır. TBMM dışından seçim mümkün olmamalıdır ya da çok istisnai bir seçenek olarak değerlendirilmelidir” denildi.

Raporda yürütmenin kamuya personel alımında liyakate dikkat etmesi gerektiği, “Kamuya alımlarda mülakat usulü bazı pozisyonlar için (özellikle kariyer mesleklerinde) ve unvan yükseltme süreçlerinde sınavla beraber uygulanmalıdır. Diğer alımlarda temel ölçüt sınav olmalıdır. Tüm sınavların adil, eşitlikçi, rekabetçi, şeffaf ve denetlenebilir bir biçimde uygulanması esas alınmalıdır” diye açıklandı.

Raporda yargının bağımsızlığı için temel üç ilke “Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, yargıda liyakat, etkinlik ve çoğulculuk ile yargıda sivil izleme” olarak sıralandı ve şu değerlendirme yapıldı:

“Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı içsel ve dışsal olarak ikili şekilde sağlanmalıdır. Yargının dışsal bağımsızlığına ilişkin atılacak adımların temelini, yüksek yargı kurulu olarak Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) başta olmak üzere diğer tüm yargı organlarının oluşum süreçlerinde yürütme erkinin etkisinin ortadan kaldırılması ve bu temelde çoğulculuğun sağlanması oluşturmalıdır.”

“YARGI ETKİN İZLENMELİ”

Yargının sivil izlenime açılması gerektiği aktarılan raporda, şunlar kaydedildi:

“Yargının sivil toplum ve dezavantajlı gruplar tarafından etkin izlenebilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Bu çerçevede izlemenin hangi kurumlar tarafından yapılacağı ve izlemenin yapılacağı birimler düzenlemeyle netleştirilmelidir.”

“YÜZDE 10 BARAJI SORUN”

Raporda seçim sistemi ve temsilde adalet için yapılması gerekenlere ilişkin şunlar açıklandı:

“Temsilde adalet: Yüzde10 ulusal baraj temsilde adalet bağlamında temel bir sorun alanı olarak varlığını korumaktadır.

Siyasi istikrar: Siyasi istikrar üretmesi beklenen seçim sistemi bu istikrarı üretememiştir. Türkiye’de özellikle 1990’lı yıllarda parti sistemi parçalı bir karakter sergilemiştir. Bu parçalanmışlık kutuplaşma ile birleştiğinde istikrarsız ve kısa ömürlü koalisyon hükümetlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Siyasi Partiler: Siyasi partilerin örgütsel yapıları önceki dönemde uygulanan parlamenter sistemde aşırı disiplinli ve lider kontrolünde otoriter parti örgütleri olarak faaliyet göstermişlerdir. Önseçim gibi parti içi demokratik mekanizmalar oldukça sınırlı şekilde uygulanmıştır. Siyasi parti kapatma ve siyasi partilerin kuruluşu ve seçimlere katılımı da demokratik rekabet ve temsilde adalet açılarından sorunludur. Siyasi parti finansmanına ilişkin etkin düzenlemelerin yokluğu siyasi kayırmacılık, partizan rant aktarımı ve patronaj gibi demokrasi için oldukça sorunlu uygulamaların önünü açmıştır.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —