Devlet Bahçeli, partisinin dünkü grup toplantısında Ahmet Davutoğlu’na hitaben, “Bak Davutoğlu, benim 28 Şubat 1997’de başbakan yardımcısı olduğumu ispat etmezsen namerdin en önde gidenisin” demişti. Bahçeli, 6 muhalefet partisinin buluştuğu akşam yemeği için “Bu Halil İbrahim sofrasıdır. Onlarınki Kemal Tahir’in dediği gibi kurtlar sofrasıdır” diyen Davutoğlu için 'Onların sofrası Halil İbrahim sofrası, bizim soframız da kurtlar sofrasıymış. Hüsran ve zillet masası olduğunu milletimiz görüyor. Bizim soframızın kurtlar sofrası olduğuna gelince; kurtların olduğu yerde kurtlar sofrası kurulur. Kurdun gözünü kan bürüdü mü Kobani'ye kaçmakla bile kurtulamaz Serok Ahmet” diye konuşmuştu.
Ahmet Davutoğlu, Devlet Bahçeli’ye, bugün sosyal medya hesabında yayınladığı bir videoda yanıt verdi. Davutoğlu, şöyle konuştu:
“KURTLAR SOFRASINDA KURTLAR BİRBİRİNİ YER; KURTLAR BAŞKALARINA SALDIRMAZ”
“Sayın Bahçeli, anlaşılan her hafta sizinle kısa da hasbihal etmemiz gerekecek, çünkü buna ihtiyacınız var. Dün yine grup konuşmanızda, bize ağır hakaretlerde bulundunuz ve Türk siyasetinde ilk defa bir şey gerçekleşti. Bir siyasi parti lideri, yine bir siyasi parti liderini açıktan, kamu önünde tehdit etti. Sayın Bahçeli, grup konuşmalarınızdan önce biraz sakinleşin, biraz Mevlana’dan okuyun, Yunus Emre’den okuyun, Hacı Bektaşi Veli’den okuyun. Daha yakına gelelim; biraz Kemal Tahir, biraz Seyit Ahmet Abbasi, biraz Erol Güngör okuyun. Sizi zihnen sakinleştireceklerdir eminim. Mesela Seyit Ahmet Abbasi der ki ‘Sayılarda anlaşmak kolaydır da kelimeler ve kavramlarda anlaşmak zordur’. Seyit Ahmet Abbasi sizi tanımadan önce bunu söylemiş herhalde, çünkü sizinle sayılarda anlaşmak da çok zor gerçekten. ‘6’yı ters çevirir 9 yaparsınız.’ Birtakım hesaplar işine girersiniz ama kelimeler ve kavramlara geldiğinde Sayın Bahçeli, işte burada işiniz gerçekten zor. Çünkü siz, bizim kurtlar sofrasından ne kastettiğimizi anlamıyorsunuz, bilmiyorsunuz herhalde. Onun için biraz Kemal Tahir okuyun, tavsiye ederim. Kemal Tahir, yakın dönem Türk siyasetini çok iyi anlatır. Orada kurtlar sofrası sizin anladığınız gibi anlatılmaz. Kurtlar sofrasında kurtlar birbirini yer; kurtlar başkalarına saldırmaz. Birbirini yiyen kurtların olduğu yerde de huzur olmaz.
“HER ÖFKE DOLU KONUŞMANIZI DİNLEDİĞİMDE ‘SAYIN BAHÇELİ’NİN DİLİNİ TERBİYE ETMESİ GEREKİR’ DİYE DÜŞÜNÜYORUM”
Sayın Bahçeli, öfke ile konuşuyorsunuz, biraz sakinleşin. Geçen sefer söyledim; yaşınız artık kemale erdi. Biraz sükûnet lütfen. Bu millet öfkede dilinden oldu, bu millet sert sözlerden yoruldu. Sizin her öfke dolu sözünüzü, konuşmanızı dinlediğimde ‘Sayın Bahçeli’nin dilini terbiye etmesi gerekir’ diye düşünüyorum. Ama sonra Hz. Mevlana’nın sözü aklıma geliyor. Der ki Hz. Mevlâna, ‘Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et. Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar’.
Biz, Hz. Mevlana’nın sözüyle amel edenlerdeniz ve onun sözüyle ifade ediyorum. Biz, bu topraklara muhabbet tohumu ekmeye geldik. Kin ve nefret dili ile konuşanlar karşısında ‘muhabbet’ demeye devam edeceğiz. Milleti bölmek isteyen, ayrıştırmak isteyen, dışlamak isteyenlere karşı kardeşliği, birliği, eşitliği kurgulamaya devam edeceğiz. Kim bu duyguların karşısında yer alırsa, kim bu ülkeye kin ve nefret tohumu ekmeye kalkarsa ona da cevap vermeye her zaman hazır olacağız.
“ERDOĞAN İLE BUGÜN DOSTSUNUZ, YARIN NE OLACAĞINIZ BELLİ DEĞİL”
Sayın Bahçeli, gelin 28 Şubat’ta başbakan yardımcılığınız konuşsun. Cümle alem bilir ki 28 Şubat 1997’de alınan kararlar daha sonraki iki hükümet döneminde uygulandı. Özellikle sizin başbakan yardımcısı olduğunuz dönemde ‘Batı çalışma grubu’ çalışmaya devam etti. Ve Sayın Bahçeli, bunlar da o günün gazete manşetleri: ‘Bahçeli şaşırtmadı’. O zaman, o günde yaşayanları şaşırtmadığınız gibi bugün bizi de şaşırtmıyorsunuz. Dün hakaret ettiğiniz, tehdit ettiğiniz, idam urganı fırlattığınız Erdoğan ile bugün dostsunuz, yarın ne olacağınız belli değil. Yine bu genelge de sizin döneminizde, yüz karası bir genelgenin sizin imzanızla yayınlanmış halidir. 28 Şubat zihinlerdeki anısını sürdürdükçe siz de 28 Şubat’la birlikte anılmaya devam edeceksiniz.
“BASKILARA BOYUN EĞMİŞ OLSAYDIK ER MEYDANINDA OLMAZDIK”
Unutmadan Sayın Bahçeli, şu tehdit meselesine de gelelim. Bizi açıktan tehdit ediyorsunuz, eyvallah. Biz çok tehdit gördük. Tehditlere eğer boyun eğmiş olsaydık, baskılara boyun eğmiş olsaydık bugün bu er meydanında olmazdık. Şunu söyleyeyim; biz Toros Dağları’nda doğduk, bu aziz toprağın her bir köşesine gittik. Sizin aksinize, Ankara’nın dışına nadiren çıkmadık. Vatan topraklarının her bir dağına, taşına selam verdik; ırmağından su içtik, havasından beslendik. Dağlarından izzet dersi aldık Sayın Bahçeli. Bu topraklarda doğduk, bu topraklarda yaşıyoruz, bu topraklarda öleceğiz. Nasıl öleceğimizin takdiri ise yine Hz. Mevlana’nın ifadesi ile söyleyeyim, ‘Rabbimize vuslat anını ancak ona itaat ederek bekleriz’. Başka kimseden korkmayız, başka hiçbir tehdit, başka hiçbir vade bizim için geçerli değildir. Nihai hüküm sadece Allah’a aittir.”