Montrö Sözleşmesi ile ilgili yaptıkları açıklama nedeniyle haklarında ‘anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşmak’ suçundan 12 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan 103 emekli amiralden Alper Tezeren, İstanbul 30. Ağır Ceza
TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili sözleri ve Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın makam aracıyla gittiği tarikat evinde ‘sarık ve cübbe’ ile fotoğrafının ortaya çıkması üzerine, Montrö’nün asla tartışmaya açılmaması yönünde ortak açıklama yapan 103 emekli amiral hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 'anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşmak' suçlaması ve 12 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın duruşması, 21 Mart 2022 tarihinde yapılacak. Açıklamada imzası bulunan emekli Tümamiral Alper Tezeren, ikametinin İstanbul’da bulunması nedeniyle bugün İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ifade verdi. Dün de emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ifade vermişti.
“MESLEKİ SORUMLULUK DÜSTURUYLA HAZIRLANMIŞ OLAN BİR DÜŞÜNCE AÇIKLAMASIDIR”
Hâkim karşısına çıkan emekli Alper Tezeren, savunmasına, 'Huzurdaki yargılamaya konu kamuoyu duyurusu, Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenen ‘ifade hürriyeti’ hakkının kullanılmasından ibarettir. Söz konusu metin, kamu menfaati ve çıkarları doğrultusunda, mesleki sorumluluk düsturuyla hazırlanmış olan bir düşünce açıklamasıdır' sözleriyle başladı. Tezeren, şunları söyledi:
LEKELENMEME HAKKI AÇIKÇA İHLAL EDİLMİŞTİR: “Ne var ki bahse konu açıklama, kamuoyu ile ‘duyuru’ başlığı altında paylaşılmasına rağmen, birtakım kişi ve kurumlar tarafından ‘muhtıra benzeri gibi bir girişim’ olarak yansıtılmak istenmiş ve talihsiz bir şekilde en yüksek yargı organları mensuplarının da dahil olduğu bir karalama; devlete, hükümete karşı bir girişimmiş algısı oluşturularak kötü niyetli bir kampanya başlatılmıştır. Hem sosyal medya platformları ile internet sitelerinde hem de yerel basında, örgütlü ve organize bir şekilde yürütülen anılan karalama kampanyaları ve suç duyuruları ile şahsım ve meslektaşlarım nezdinde ‘masumiyet karinesi ilkesi’ ve ‘lekelenmeme hakkı’ açıkça ihlal edilmiştir.
SÖZ KONUSU GRUP, HABERLEŞME İMKANLARININ ARTIRILMASI GAYESİ İLE TARAFIMCA KURULDU: Yargılamaya konu edilen duyurunun taslak metinlerinin paylaşıldığı ADMEK-2 isimli WhatsApp grubu, 10 yıl kadar önce meslektaşlarım olan emekli amiraller ile birlikte olduğumuz bir yemek sırasında, aramızda telefonlar ve e-posta kullanılarak sağlanan sosyal amaçlı haberleşmenin, modern bir imkan olan WhatsApp uygulaması kullanılarak daha hızlı ve kolayca sağlanması, haberleşme kalite ve miktarının artırılması gayesi ile meslektaşlarımın talebi ve ısrarı üzerine şahsım tarafından kurulmuş ve belirli kurallar çerçevesinde yönetilmiştir.
HASSASİYETLERİMİZİ İFADE EDECEK BİR KAMUOYU AÇIKLAMASI YAPILMASI KONUSUNDA MUTABIK OLUNMUŞTUR: Bahse konu grupta, kamuoyu duyurusunun paylaşıldığı tarihlerde ülkede gündem yaratan ‘Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılabileceği’ ve ‘üniformalı muvazzaf bir amiralin resmi makam aracı ile gittiği tarikat evindeki sarıklı ve cübbeli fotoğraflarının basına yansıması’ konuları, mesleki uzmanlık alanımıza doğrudan temas etmesi sebebiyle tartışılmaya başlanmış ve ilgili konular hakkındaki hassasiyetlerimizi ifade edecek bir kamuoyu açıklaması yapılması konusunda mutabık olunmuştur.
HERHANGİ BİR SUÇ UNSURU BARINDIRMADIĞINA DAİR MÜTALAA ALINMIŞTIR: Zira, bu konuda daha önce emekli büyükelçiler, diplomatlar, siyasetçiler ve hukukçular başta olmak üzere daha birçok meslek grubu tarafından açıklama ve duyuru yapıldığı tarafımızca da bilindiği için, söz konusu duyurunun paylaşılmasında herhangi bir tedirginlik yaşanmamıştır. Hatta süreç o kadar şeffaf ve titiz yönetilmiştir ki duyuru metni kamuoyu ile paylaşılmadan önce biri avukat diğeri Askeri Yargıtay Başkanı olan iki farklı hukukçudan ilgili metnin herhangi bir suç unsuru barındırmadığına dair mütalaa alınmıştır. Bu durum dahi, somut olayda herhangi bir suç kastının mevcut olmadığının kanıtıdır.
SÖZLEŞMENİN ÖNEMİ NOKTASINDA KAMUOYUNU BİLGİLENDİRMEK MESLEKİ YÜKÜMLÜLÜĞÜMÜZDÜR: Kamuoyu duyurusunun ana gündemini oluşturulan ‘Montrö Sözleşmesi’, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bağımsızlığı için bir kilit görev üstlenmektedir. Yıllarca söz konusu Sözleşme’nin uygulayıcıları olarak, bu konuya dikkat çekmek ve önemi noktasında kamuoyunu bilgilendirmek mesleki yükümlülüğümüz dışında en tabii hakkımızdır.
AMİRALİN SARIKLI VE CÜBBELİ FOTOĞRAFLARI HEPİMİZİN TEPKİSİNİ ÇEKTİ: Yine kamuoyu nezdinde de bilindiği üzere; başta Deniz Kuvvetleri Komutanlığı olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri uzun seneler FETÖ yapılanması nedeniyle büyük acılar yaşamış, birçok kişi mağdur olmuş ve nihayetinde 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile bu gibi yapılanmaların ne kadar ciddi tehlikelere sebep olabileceği kamuoyu tarafından da görülmüştür. ‘Emekli Amiraller Duyurusu’nun yayınlanması öncesinde, muvazzaf bir amiralin sarıklı ve cübbeli fotoğraflarının basına yansıması konusu da tam olarak bu sebeple hepimizin tepkisini çekmiş ve bu konuda kamuoyunun bilgilendirilmesi, konunun hatırlatılması düşünülmüştür.
ÜNİFORMAMIZIN İTİBARININ ZEDELENMEYE ÇALIŞILMASI KABUL EDİLEBİLİR BİR DURUM DEĞİLDİR: Ek olarak; uzun seneler büyük bir gururla taşımış olduğum, bizler için şeref ve onur timsali olan üniformamızın bu şekilde itibarının zedelenmeye çalışılması kabul edilebilir bir durum değildir. Diğer yandan, başta Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk ve İstanbul Barosu olmak üzere hukukçular ve hukuk kurumları tarafından yapılmış olan açıklamalarda da suçlandığımız söz konusu kamuoyu duyurusunun ‘ifade hürriyeti’ kapsamında olduğuna ve atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığına vurgu yapılmıştır.
BERAATIMA KARAR VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUM: Sonuç olarak, Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenen ‘düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti’ çerçevesinde hazırlanan yargılamaya konu duyuru hakkında yapılan haksız ve mesnetsiz suçlamaları kabul etmemekteyim. Beraatıma karar verilmesini talep ediyorum.”