AY: İstanbul AKM’de açılan ve benim de “çok abartılacak” bir çalışma olarak kabul etmediğim Çalgı Sergisi’ndeki panoda sizin gibi bir ismin olmamasını yadırgadık! New York’ta da bir atölyesi olan, uluslararası luthiyemiz Ecevit Tunalı da yok!..Ama, mesela librestist Bertan Rona’nın ismi var…Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından aranmadınız mı?
YAYGINGÖL: AKM’de Sergi Organizasyonunu kim yaptı düzenledi
bilmiyorum. Bakanlıktan herhangi bir aranma da olmadı. Sergiyi akademisyen
hocaların organize ettiğini düşünüyorum. Bu benim için önemli bir konu değil!
Sergi Hayırlara vesile Olsun.! Ben karakterim nedeniyle kendini fazla ön olana
çıkaran birisi değilim; ancak Cremona’da Antonio Stradivari Enstitüsü’nün
müzesinde 2 adet eserim var. Bu çalışmalarım üç yıl arayla muhtelif ülkelerde
teşhir ediliyor. Bir çalışmam ise J.Babtista Pergolesi Conservatorio di Statale’
Fermo/Italia’da sergilenmektedir. Cremona’da eğitim alan ilk Türk olarak
literarüre geçmem ve eserlerimin uluslararası kataloglarda yer alması, ülkem ve
şahsım adına bir gururdur.
AY: Yaylı çalgılar konusunda uzmansınız ve yeni çalgılar üretiyorsunuz. Konuya girmeden önce müzikolog-araştırmacı Dr. Ayhan Sarı’nın “Kemençe Kuartet” çalışması var ve çalgılar ürettirmiş. İncelediniz mi?
YAYGINGÖL: Hayır incelemedim. Ancak Ayhan Bey ile birkaç kez telefonda
görüştüm çalgılarını bana göstermek istedi. İlerleyen zamanlarda belki görme
fırsatım olabilir. Kendisini çabalarından dolayı tebrik ederim.
Bu konuda kişisel görüşümü sorarsanız, belirtmek isterim; Anadolu çalgısı
kemençe bir diğer adıyla tırnak kemençesi. Kemençe tırnak temasıyla çalınan ve
Türk Musikisi için çok önemli bir yaylı çalgıdır. Tırnak temaslı icra,
kemençenin ton tını ve ses rengini belirler. Bana göre, kuartet kemençelerin de
tırnak temasıyla icra edilecek şekilde, matemetiksel orantı hesaplamalarının
yapılarak projelendirilmesi gerekir. Kuartet çalgılarını klasik kemençe ses
rengi ve tarzıyla düşünmek lazım. Kuartet çalgılar, kontrabas veya viyolonselde
olduğu gibi parmak basmalı imal edildilerse, icra tekniklerinde, ton- tını ve ses
rengi özelliklerinde farklılıkları ortaya çıkacaktır. Çalgıların, tonsal
karakterlerinde de uyumlu olması gerekir diye düşünüyorum. Olayı kontrbas ya
da viyolonsel icra tekniğinde olduğu gibi düşünmemek lazım. Kuartet çalgıları
bu saydığım özelliklere göre boyutlandırmak ve özel tel takmak gerekir. Bu da
bilimsel olarak, akustik laboratuvar çalışmalarını gerektirir.
Türkiye’de bu tür çalışmalar hep bireysel çabalarla yapılıyor. İtalya’da örneğin
her sanat alanında ulusal veya uluslararası enstitüler var.
Türkiye’de de ‘’ Ulusal ve Uluslararası Çalgı Yapım ve Tasarım Enstitü’’leri
kurularak, akademik alandaki bu tür araştırmaların desteklenmesi, Türk çalgı
yapımcılığının ve geleneksel çalgılarımızın özelliklerini bozmadan evrensel
boyuta taşınması adına bir gereklilik arz etmektedir.
AY: “Çalgıların çizimini yapan, yapacağı çalgıya uygun ağaçları seçerek çalgı yapımına uygun hale getiren takım ve makineleri kullanan nitelikli kişiye” çalgı yapımcısı deniyor.. Çalgı yapımcısının, iyi derece de yapacağı çalgıyı çalması şart mı?
YAYGINGÖL: Kesinlikle şart! Lutiye yaptığı bir kemanı veya viyolayı
çalamıyor ise akustik test ve reglajını nasıl yapacak? Reglajı yapılmamış bir
kemanı bir icracıya göstermek denemesini istemek doğru bir yaklaşım değildir.
Örneğin Cremona’daki keman yapım okulunun öğrencilerden oluşan bir oda
müziği orkestrası var. Benim yaptığım müfredat programında zorunlu olarak,
keman, viyola, viyolonsel dersleri ile İngilizce ve İtalyanca dersleri
bulunmaktadır.
Liutheria, Fransızca evrensel bir terminoloji. Liutheria Çalgı yapım sanatının
evrensel adıdır. Liuthier ise, evrensel olarak, çalgıyı yapan kişiye verilen ad’dır.
AY: İyi bir çalgı yapımcısı; “fizik, matematik, frekans, müzik v.b. bilgilere sahip olmalıdır” derler. Bu doğru mu?
YAYGINGÖL: Keman, akustik fizik matematik-geometri demek zaten. Bir
kemanda matematiksel oran orantı ile ilgili hassas ölçüm ve hesaplamalar
yanında yüzlerce mikro metrik ölçümlemeler bulunmaktadır. Yapım aşamasında
bu mikro metrik ölçümleri verebilmek ise sabır yanında bir yeteneği gerektirir.
En hassas enstrüman kemandır diyebilirim. Yapacağınız 1mm.’lik hata
büyüyerek sizi akustik ve estetik her türlü sıkıntıya sokar ve kemanınızın akustik
başarısı şansa kalır. Bir kemanın cilası da ayrı bir uzmanlık konusudur.
Formülasyona koyacağınız organik bir madde sizi başarıya da götürür
başarısızlığa da! Bunları deneyip uygulamak sonuçlarını görmek tamam oldu
başardım demeye insanın ömrü yetmez!
AY: Türk müziğinde kullanılan 2-3-4 komalık seslerin mutlaka “frekans” karşılığı olmalı, “biraz tiz, biraz pes olmaz” söylemleri doğru mu?
YAYGINGÖL: Müzikte mutlak frekans tabiri doğru değildir. Her sesin her tınının hatta her
tonun kendi entonasyonu vardır. O yüzden bir ses eşittir; şu frekans demek
müzikal olarak yanlış bir yaklaşımdır. Bazı tonlarda bir ses daha tiz
olabilecekken bazı tonlarda daha pes olması gerekebilir. Örneğin armonik
minörlerde yeden ses daha tiz düşünülebilir. Bu sebeple ses ve ton algısı
müzikal gereksinimlere göre değişiklik gösterebilir. O yüzden mutlak frekans
yaklaşımını doğru bulmuyorum.
Hicaz makamını bile farklı şekilde hissederiz. Her hicaz makamı bir değildir.
Örneğin, Urfa yöresi hicazı ile Türk musikisi’ndeki hicaz farklılık gösterir..
AY: Özgün tasarımlarınız var…Mesela Sessiz Keman! Ve Borulu Lale Keman, bilgi verir misiniz?
YAYGINGÖL: Biliyorsunuz apartman yaşamında keman sesini duymayan
yoktur. Seven olduğu gibi rahatsız olan da vardır. Özellikle konservatuvar
öğrencileri bu sıkıntıyı yaşarlar. Sessiz kemanı, ev ortamında komşuları, çevreyi
rahatsız etmeden, gam çalışmaları, yüksek pozisyonlara geçme, parmak açma
egzersizleri ve etüd çalışmaları yapmak amacıyla tasarladım ve imal ettim.
Sesini ancak çalan duyar. Tek parça bir akçaağaçtan yapılmıştır.
Borulu Lale Kemanın armonik kasa tasarımında lale formundan yararlandım. Türk
Tezhip sanatında Lale, kelime olarak ele alındığında ‘’Allah’’ Lafzını ifade etmektedir.
Lale kültürümüzün kadim bir simgesidir.
Yaylı çalgıların ton-tını kabiliyetini anlamak için öncelikli olarak, Sol teli ve
Mi teli üzerindeki, özellikle yüksek pozisyonlardaki çıkan seslerin netliğine
bakmak gerekmektedir. İyi bir çalgıda yüksek pozisyonlardaki bas ve tiz
notalar, net ve doğru bir şekilde duyulur. Şayet enstrüman yeterli ton
kabiliyetinde değilse; yüksek pozisyonlarda notalar net bir şekilde tınlamaz ve
seslerde kapanma, entonasyon bozukluğu meydana gelir.
Borulu Lale Keman’ın ton kabiliyeti iyi bir klasik kemanla mukayese edilebilir
niteliktedir. Lale Keman, çeşitli resitallerde, senfonik orkestralarda, oda
müziğinde ve geleneksel Türk müziğimizde rahatlıkla kullanılabilir bir yaylı
çalgıdır. Borulu Lale Keman, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Devlet
Konservatuvarı’nın kuruluşunun 20. yılı anısına, 2018 yılında ‘’İbrahim
Alimoğlu Müzik Müzesi’’ne bağışladım ve müze envanterine geçirilerek
sergilenmektedir.
AY: Özgün tasarım Viyolanız da var… Bilgi verir misiniz?
YAYGINGÖL: Viyola sapında klasik salyangoz yerine antik kadın başı oyma
tekniği uygulanmıştır. Filato süslemeleri farklıdır. Viyolanın armonik kasa
uzunluğu, 410mm. olup, özel oran orantı ve ölçülere sahiptir. Koleksiyon olarak
kendim çalmaktayım..
AY: “Yaylı Çalgı Yapım Teknolojisi” adlı eseriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
YAYGINGÖL: Bu çalışmam ders kitabı niteliğindedir. I-II-III kitap olarak
kapsamı genişleterek basıldı. Hepsi de Anadolu Üniversitesi yayınıdır. Telif
haklarını 50 kitap karşılığında üniversiteye devrettim. Yöntem böyle. Yaylı
Çalgı Yapım Teknolojisi-III 2010 yılında basıldığı gün bitti. Nasıl bittiğini ben
de anlamadım. Üniversite kütüphanelerine gönderildi kalanlar ise satıldı. Çok
talep oluyor ancak, şu an piyasada yok bulmak zor. Kopya ve fotokopi ile
çoğaltılması yasak ama dinleyen olduğunu sanmıyorum.
Bu arada M.E.B. benim, YAYLI ÇALGI YAPIM TEKNOLOJİSİ-II kitabımın
yaklaşık 35-40 sayfasını bire bir kopyalayıp 2012 yılında proje yapmış.
Bknz: ( T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MÜZİK ALETLERİ YAPIMI
KEMAN PROJESİ VE ŞABLONU )
Proje para demek Bu projeyi kim yaptıysa hiç akademik etik olmamış. Benim
hiçbir şeyden haberim yok. Bir şekilde bana ulaşıp durumu anlatsalar ben zaten
hayır demez kabul eder, gerekli desteği verirdim. Ancak, olayın bu şekilde
gerçekleşmesi gerçekten ilginç oldu. Alıntıların bir yerinde ismim geçiyor ama
kaynak gösterme yöntemi de yanlış. Her sayfa için dip not ve atıf yapılması
gerekirken kitabın neredeyse yarısı kopyalanmış. Dolayısıyla her sayfa için
tazminat hakkı doğuyor.
Bir gün bir öğrencim geldi.
Hocam ! Sizin kitabınızı Milli Eğitim Bakanlığı basmış ‘’deyince önce bir
şaşırdım inanmadım. Ancak, internete baktığımda gerçek olduğunu gördüm.
Kitabın telif hakkı üniversiteye ait olduğu için, üniversitemizin hukuk bürosuna
giderek avukatlarımıza durumu gösterdim. İntihal ve Büyük usulsüzlük var ama
biz bakanlığı karşımıza alamayız dediler. Olay kapandı. Sonuçta bana bir
teşekkür bile edilmedi.
AY: Çok teşekkür eder, başarılı çalışmalarınızın devamını dilerim.
YAYGINGÖL: Çok teşekkür ederim.