AKP'nin kurucuları arasında yer alan eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, “Birileri ‘Ben ekonomistim’ diyor, ben de kendime ‘iyi bir hukukçuyum’ diyorum. Ama lafı gelmişken söyleyeyim; hukuk fakültesini bitirmek hukukçu olmak için yeter
TBMM Başkanlığı, başbakan yardımcılığı ve en son Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliği yapan Bülent Arınç, Kanal 42’de katıldığı bir programda gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Arınç şunları söyledi:
“Toplum cinnet geçiriyor. Yani ceza, aynı zamanda sosyolojidir. Sosyolojik intihar içerisinde toplum. Suç üretiyor, suçlu üretiyor her gün. Biz bataklığı kurutmazsak sinekleri öldürmekle meşgul olamayız. Ben eskiden terör konusunda konferanslar verirken çözüm sürecini bize havale etmişlerdi. Biz bunları anlatırdık. Ortada bir bataklık var, biz elimize bir şey almışız, çat pat sinek öldürüyoruz. Terörün on tane sebebi var. Bunları ortadan kaldırmazsan terör üremeye devam eder. Terörle mücadele ayrıdır, teröristle mücadelede ayrıdır. Bugün kuvvetli, kudretli İçişleri Bakanı’mızın yaptığı teröristle mücadeledir. ‘Bugün şurayı bombaladık, bugün dört tane adam öldürdük, bugün şunu yaptık.’ Peki terör nerede? Terör olduğu yerde duruyor. Türkiye'den güney sınırlarımıza kaydı. Buradaki sayısı 3 bin-4 binden 300’e indi, oradaki terör sayısı 30 bine çıktı. Nerede? İşte İdlib tarafında, orada, burada.
“BİRİLERİ 'BEN EKONOMİSTİM' DİYOR, BEN DE KENDİME İYİ BİR HUKUKÇUYUM DİYORUM”
Siyasetin dili nezakettir. Siyasetin dili bütün geneli kucaklamaktır. Şiddetin dilini kullanamaz siyaset. Şiddetin dili tehdittir, hakarettir, kötülemektir. Birileri ‘Ben ekonomistim’ diyor, ben de kendime ‘iyi bir hukukçuyum’ diyorum. Ama lafı gelmişken söyleyeyim; hukuk fakültesini bitirmek hukukçu olmak için yeterli değildir. Televizyon programlarında öyle soytarı adamlar izliyorum ki ben, altında ‘profesör’ yazıyor, ‘hukukçu’ yazıyor. Hukuk bir nosyondur, yani ölçüsü olan bir şeydir.
Şu anda bildiğim kadarıyla 100’ün üzerinde hukuk fakültesi açıldı. Bence iyi olmadı. Türkiye’nin her yerine üniversite açmak da iyi olmadı. Bunlar da benim hükümetim zamanında oldu. Yani iddiamız, ‘herkes kendi memleketinde okuyacak’ haline gelmesiydi. ‘Hakkârili, Hakkâri’den kalkıp İstanbul’a gitmesin. Hakkari’de üniversite kuralım’ anlayışındaydık. Onu başardık. Ama eğitim-öğretim durumu, eğitim kalitesi... Şimdi Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’ni açtılar, üniversiteye dekan bulamıyorlar. Bir yardımcı doçent bulmuşlar, ona da istediği parayı vermiyorlar. Biz, zaten vakıflardan finanse ediyorduk üniversiteyi. Yani iyi olanları diğer ana üniversiteler kapmışlar. Ama avukatlar girmeye başladı, başkaları girmeye başladı.
“PKK’NIN DOĞUŞUNUN SEBEBİ, DİYARBAKIR CEZAEVİ’NDE İNSANLARA İNSAN PİSLİĞİ YEDİRİLMESİDİR”
‘Neresi mezuniyet?’ ‘Kırıkkale, Erzincan.’ ‘Neresi? ‘Bilmem şu.’ O arkadaşlarımızı asla küçümsemiyorum. Orada bulunmanın psikolojisi, moral şartları bir de verilen karara hiç saygı duymayan ki haklı olabilir kendisi. Zulmen oraya gönderilmiş insanlar da vardı. Bunlar oradaki telkinlerin tesiri altında kaldılar. 12 Eylül’den sonra Mamak Cezaevi’nden çıkanlar da bu halleri yaşadı. 12 Eylül’den sonra Diyarbakır’da cezaevinden çıkanlar da buna benzer haller yaşadı. PKK’nın doğuşunun sebebi, Diyarbakır Cezaevi’nde insanlara insan pisliği yedirilmesidir. Onlar dışarı çıktıkları zaman çocukları dağa çıktı. 12 Eylül’den sonra başka şeyler de oldu. Çok şükür biz ne dağa çıktık ne başka bir şey yaptık. İçimizden cezaevine girenler çok oldu. Ama biz, kaderin bir tecellisi olarak gördük, isyan etmedik.”