Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Ukrayna'daki kriz konusuna Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni 'çifte standarda düşmeden, şeffaf biçimde uyguladığını' söyledi. Çavuşoğlu, 'Bir savaş olduğuna göre bu sebep savaşın tarafı olan ülkelerle ilgili Montrö'nün 19. maddesini uygulamak durumundayız' dedi; şubat ayının sonunda Boğazlardan geçmek isteyen dört Rus gemisine de izin verilmediğini söyledi.
Habertürk yayınında konuşan Çavuşoğlu, Sözleşme konusunda 'Genel hükme istisna getiren paragraf da var, ona da uymak durumundayız. Bunu Ruslara da söyledik, diğer ülkelere de söyledik' dedi. '19. madde nedir? Şu anda savaş var, iki tarafı var. Rusya'nın savaş gemisinin fazla olması var. 19. madde savaşın tarafı olan ülkelerin gemilerinin savaş gemilerinin boğazdan geçişinin engellenmesi' diyen Çavuşoğlu, şu açıklamayı yaptı:
'Şöyle bir istisna var. Eğer o savaş gemisi Karadeniz'de kendi üssüne, savaş öncesinde kayıtlı olan üssüne ya da bağlama limanına, daha çok sivil gemiler için kullanılıyor, döneceğini söylerse o zaman o savaş geminin geçişini engelleyemiyoruz. Çünkü üssüne dönecek. En son Rusların 27-28 Şubat'ta 4 gemisinin geleceğini söylenmişti. Bunlardan 3 tanesi Karadeniz'de üslere kayıtlı değildir. Biz 'Bu gemileri göndermeyin' dedik. Montrö'ye taraf olan ülkelere bildirdik. Resmi şekilde bildirdik.'
'Dostane bir şekilde Rusya'ya bu gemileri göndermeyin dedik. O zaman savaş olup olmama kararı yoktu' diyen Çavuşoğlu, 'Burada Rusya veya diğerleri alınganlık göstermesin. Bu dört gemiden üç tanesinin savaş durumunda geçiş hakkı yoktu. Bizdeki bilgiye göre Karadeniz'deki üslere kayıtlı gemiler değildi. Böyle bir durumda gelseydi 1 tanesi geçebilirdi, 3 tanesi geçemezdi' ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu'nun şunları kaydetti:
YARINKİ MÜZAKERE ERTELENEBİLİR
'İki ülke arasında müzakerelerin başlamasını telkinlerimizi ilettik. En son Ukrayna'ya yerin önemli olmadığını, elbette İstanbul'u Ukrayna tercih ediyordu. Biz memnuniyetle ev sahipliği yaparız ama şu aşamada yerin önemi yok. Orta yol buldular. Sınırın Belarus kenarında, nehrin kenarında ilk görüşmeyi yaptılar.
Şu anda taraflarla görüşüyoruz, genel bilgi alıyoruz. Son yaptıkları açıklamada bunu gizli götüreceklerini söylediler. İlk toplantıdan bir netice çıkmadığını biliyoruz. Sonuçta müzakere heyetine katılanları tanıyoruz. Oradan alınan mesajlar liderler düzeyine, başkentlere taşındı. İkinci toplantı konusunda zemin yokluyorlar. Biz olmasını arzu ederiz ama öyle görünüyor ki yarınki toplantı bir iki gün ertelenebilir. Bundan sonra müzakerelerin sonuç odaklı olmasını arzu ediyoruz. Ateşkesle sonuçlanacak müzakere olması lazım.
TARAF TUTMA LÜKSÜMÜZ YOK
Siyasi konuları müzakere etme bakımından yeterince zamanları olacaktır. Şimdi acil olan ateşkes. Çatışmalar, bombardımanlar devam ederken bir netice çıkmaz. Önce ateşkes diyoruz. Sonuçta Türkiye taraf tutmak zorunda değil. Elbette NATO üyesi. NATO'nun kararlarına uyan ve katkı sağlayan ülke. Türkiye ilkesel tutum sergiliyor. Görüş ayrılıklarına rağmen her iki ülkeyle işbirliğini geliştiren ülkeyiz. Savaş olduğu zaman taraf tutmak zorunda değiliz; tam tersi savaşın sona erdirilmesinde her iki tarafta eşit bir şekilde diyalog kurabilen ülkeyiz. Taraf tutma lüksümüz yok. Bir şey yanlışsa onu söylemek durumundayız. Rusya'nın saldırısı uluslararası hukukun ihlalidir. Şu anda insani dramlar var. Bu yanlışları kim yaparsa yapsın biz bunu açıkça söyleriz. Başka krizlerde de ilkesel tutumumuzu sergiledik.
RUSYA'NIN TEMSİL HAKKI SONA ERECEĞİ İÇİN ÇEKİMSER OY KULLANDIK
Burada Türkiye'nin takındığı tavırda çelişki yok. BM Güvenlik Konseyi'ne giden karar tasarısında biz eş sunucuyduk. Aynı şekilde BM Genel Kurulu'nda bir acil özel oturum başladı. 2 Mart'ta Rusya'nın Ukrayna konusu konuşulacak. Burada da taslak karar tasarısını yazan grubun içinde olduk. NATO'da tavrımız açık ve net. Aynı şeyi Avrupa Konseyi'nde yaptık. 23 Şubat'ta tepkimizi gösteren Ukrayna'yı destekleyen karara biz de destek verdik.
İlkesel tutumumuzun sebebini anlatıyorum. 24 Şubat'ta yine saldırıdan sonra Rusya'ya yönelik kınama, ağır ifadeler içeren, yaptırım olabileceği ifade eden tasarıya evet dedik. 25 Şubat'taki karara neden çekimser oy kullandık? O kararda Rusya'nın temsil hakkı sona erdiriliyor. Rusya'nın o örgütteki temsil hakkını askıya alan ya da tamamen kaldıran bir girişim var mı? Bu kadar diyalogdan, müzakereden bahsettik. Sonuçta Rusya'nın buradan atılması demek Rus vatandaşların AİHM'e gidememesi demektir. Buradan bağları kopardığınız zaman bunun faydası ne olacak? İkinci seçenek ortak tamamlayıcı sürecin başlatılması. Yoğun ve etkin diyaloğun başlatılması. Bu seçenek maalesef tercih edilmedi.
TÜRKİYE'YE BATI'DAN BİR YAPTIRIM BASKISI GELMEDİ
Bundan da netice alınamazsa ondan sonra belki askıya alınması. Sonuçta diyaloğun kopmaması için, İnsan Hakları Konseyi'nde oturum olacak. Orada da karar tasarısının içindeyiz. Sonuçta tüm platformda ilkeli şekilde tutum sergilerken diyaloğun kopmasını istemediğimiz için ilkeli şekilde çekimser oy kullandık.
Kabine toplantımızda konu gündeme geldi. Elbette yaptırımlar Rus ekonomisini de etkiler. Bu yaptırım kararını alan AB'yi ve diğer ülkeleri etkiler. Biz tek tek yaptırım kararlarını inceliyoruz. Ekonomimize, enerji arz güvenliğine etkisi ne olacaktır, hava sahasına dahil. Biz yaptırımlara ilkesel olarak katılmadık, katılma eğilimimiz yok. Telefonda görüştüğümüz muhataplarımız da 'Bu yaptırımlara katılacak mısınız' diye soruyorlar. Biz de kendilerine mevcut yaptırımların ekonomimizi nasıl etkileyeceğini sektörlerimizi nasıl etkileyebileceğini söyledik. Herhangi bir talep ve baskı gelmedi bu konuda Türkiye'ye, sadece soruydu.
Orada bir yanlış anlaşılma olmuş. Ayaküstü diplomasi muhabirleriyle sohbet ediyorduk. Biz Montrö Anlaşması'nı harfiyen, çifte standarda düşmeden, şeffaf biçimde uygulayacağımızı söyledik. Kıyıdaş olmayan ülkelerin Karadeniz'e geçireceği gemilerin Boğazlardan geçişleri, Karadeniz'de kalma sürecini, toplam tonajını Montrö düzenliyor. Hiç merak etmeyin uygulayacağız diyorduk. Şimdi savaş durumu var. Bir savaş olduğuna göre bu sebep savaşın tarafı olan ülkelerle ilgili Montrö'nün 19. maddesini uygulamak durumundayız.
TOPLAMDA 5 BİN 850 VATANDAŞI TAHLİYE ETTİK
Ukrayna'da riskli bölgeler var. Bunlardan bir tanesi Harkov. Biz 12 Şubat'tan itibaren duyurularımızı yaptık, vatandaşlarımıza ulaştık. Aslında 12 Şubat'ta biz 16 bin kişiye telefon ve sms ile ulaşmışız. Daha tanıma kararından 10 gün önce. Birçok öğrenci kardeşimiz, vatandaşımız katıldığı programlarda bunu söyledi. Özellikle doğu bölgelerinden ayrılmasını istedik vatandaşlarımızdan. Telefonla tek tek izah ettim. 22 Şubat'ta ayrılmalarını söyledik. 22 Şubat'ta THY ek seferi düzenledik. Maalesef sadece 4 bilet satıldı. Maalesef 4 tane bilet satıldığı için THY iptal etti.
Savaşın başlamasına kadar uyarılarımızla 5 bin kadar vatandaşımız Ukrayna'yı terk etti. Hava savası kapandı, karadan tahliyeleri başlatalım dedik. İlk gün ciddi kaos vardı, otobüslerle 25 Şubat'ta tahliyeleri başlattık. Bugün 3 noktadan kalkan trenlerimizle birlikte güzergah üzerinde farklı şehirlerde durarak vatandaşlarımızı aldılar. Yola çıktı şimdi trenlerimiz. Toplamda bugün itibariyle yola çıkan vatandaşlarımızla 5 bin 850 vatandaşımızı tahliye ettik ve ediyoruz.
TAHMİNİMİZE GÖRE 7 BİN VATANDAŞIMIZ UKRAYNA'DA
Bunlar Romanya sınırına geliyor. Orada bekleyen otobüslerimiz vatandaşlarımızı Bükreş'e getiriyorlar. Bükreş'ten de THY ile konuştuk, düzenlemelerimizi yaptık. İlgili ülkelerde büyükelçilerimizle toplantımızı yaptık. Görev dağılımını yaptık. THY ile Bükreş'ten hızlı bir şekilde getireceğiz. Otobüslerimiz shuttle yapacaklar. Odessa'dan da mutlaka ayrılın dedik. 2 otobüs doldu. Üçüncü otobüse 30 vatandaşımız geldi. 140 vatandaşımız Odessa'dan tahliye edildi. 2 bin 200 vatandaşımız sınırdaki elçilerimizin destekleriyle ayrıldı. Bugün 8 bin 50 vatandaşımızı tahliye ettik. Yaklaşık 20 bin vatandaşımız vardı. Her gün tahliye ilgili rakamlar değişiyor. Bizim tahminimizce 7 bin vatandaşımız halen orada. Yarından itibaren aynı gayretleri göstereceğiz.
Burada Ukrayna demiryolları yetkililerinden bu trenlerle ilgili sürekli çalışma yapıyoruz, fakat saatini alamıyoruz. Orada karmaşa var. Ücretini ödüyoruz. Saati belli olduktan sonra vatandaşlarımıza duyuruda bulunuyoruz. Ukrayna'daki vatandaşlarımızdan rica ediyoruz, duyurularımızı, misyonlarımızın duyurularını takip edin.'
'TAHLİYE ETTİĞİMİZ VATANDAŞLARIMIZIN SAYISI 8 BİN 50'YE YÜKSELDİ'
Bakan Çavuşoğlu canlı yayının ardından Twitter hesabından açıklama yaptı. Çavuşoğlu açıklamada, Rusya'nın askeri harekât düzenlediği Ukrayna'dan tahliye işlemlerinin devam ettiğini belirtti. Çavuşoğlu, 'Bugün Kiev, Harkiv, Odesa, Zaporijya ve Lviv'den Can Azerbaycan vatandaşlarının da dahil olduğu 2 bin 604 kardeşimiz daha yola çıktı. Böylece tahliye ettiğimiz vatandaşlarımızın sayısı 8 bin 50 oldu. Vatandaşlarımızın güvenli tahliyesi için planlamalarımız devam ediyor' dedi.