Veli Ağbaba: Utanmasalar ‘Savaşı Kemal Kılıçdaroğlu Çıkardı, CHP Çıkardı’ Diyecekler

Veli Ağbaba: Utanmasalar ‘Savaşı Kemal Kılıçdaroğlu Çıkardı, CHP Çıkardı’ Diyecekler

CHP Esnaf Masası, üç günlük çalışma programına Erzurum'da başladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “Dış politikamız yamalı bir bohçaya benziyor. Bugün ‘siyah’ dediklerine yarın ‘beyaz’ diyorlar. AKP sözcüleri, P

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba başkanlığındaki CHP Esnaf Masası, 13 milletvekili ve parti yöneticileri ile birlikte üç gün sürecek ve dört ili kapsayan çalışma programına bugün Erzurum'da başladı. CHP heyeti, çalışmalarına Gümüşhane, Bayburt ve Erzincan'da devam edecek. Erzurum'da bölge halkı, esnaf ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle görüşecek olan heyet, ilk olarak CHP Erzurum İl Başkanlığı'nı ziyaret etti.

Veli Ağbaba, burada yaptığı açıklamada, “Tüm dünya Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını izliyor. Dünyada son 70 yılın en büyük krizini yaşıyoruz. Bu kriz adeta göz göre göre geldi ve şu an savaşın ortasında halen vatandaşlarımız, öğrencilerimiz var. Tüm dünya kendi vatandaşlarını savaştan tahliye etti ama bizim Ukrayna’da kurtarılmayı bekleyen binlerce öğrencimiz, vatandaşımız var. Maalesef kuru laflarla dış politika yaparsanız, kimseyi dinlemezseniz geleceğiniz nokta da bu olur” diye konuştu.

“KRİZİ MİLLİ MESELE OLARAK ELE ALMAK LAZIM”

“Geçtiğimiz günlerde bir güvenlik toplantısı yaptılar, yaptıkları toplantıya ‘güvenlik zirvesi’ demek bin şahit ister” diyen Ağbaba, “Güvenlik politikaları ile alakası olmayan, AKP sözcülerinin toplandığı bir siyasi parti toplantısı düzenlediler. Şu an yanı başımızda tüm dünyayı etkileyen bir kriz yaşanıyor. Peki ne yapılması lazım? Ülkeyi yönetenlerin bu krizi bir milli mesele olarak görüp ele alması lazım ama öyle bir şey var mı; ne yazık ki yok. AKP sözcüleri basın toplantılarında kimi eleştiriyor? Putin’i eleştirmiyorlar; Kemal Kılıçdaroğlu’nu, CHP’yi eleştiriyorlar. Yani utanmasalar ‘savaşı Kemal Kılıçdaroğlu çıkardı, CHP çıkardı’ diyecek kadar akıllarını yitirmiş durumdalar. Onların akıllarını yitirmiş olmaları sadece kendilerine değil Türkiye’ye zarar veriyor” dedi.

“AFRİKA’DA 2 KABİLE BİRBİRİNE GİRSE TÜRKİYE EKONOMİSİ ETKİLENİYOR”

Ağbaba, “Türkiye ekonomisi o kadar kırılgan bir duruma gelmiş ki Rusya ile Ukrayna savaşa giriyor, bir ruble değer kaybediyor, ikincisi ise Türk lirası değer kaybediyor. Neredeyse Afrika’da iki kabile birbirine girse Türkiye ekonomisi etkileniyor. Bizim 31 milyon dönüm tarım arazimiz üretimden kopartıldı. Biz, geçmişte tarım alanında kendi kendine yeten nadir ülkelerden biriyken şu an aklımıza gelecek her türlü tarım ürününü ithal eden ülke konumuna geldik. Bu savaşın bir de bizim için anlamı var. Savaşan iki ülke, buğdayı en çok ithal ettiğimiz iki ülke. Yani bir başka deyişle ekmeğimiz onlara bağlı. 5 milyon 637 bin ton yani yüzde 69,3’ü Rusya’dan, 1 milyon 410 bin ton yani yüzde 17,3’ü Ukrayna’dan ithal ediyoruz. Bu iki ülkeden buğdayın yüzde 86,6’sını ithal ediyoruz. Yani bu da demek oluyor ki ekmeğimizi birilerinin eline vermişiz. Bu ülkede tarım yok etmekle kalmamışız, en temel besin maddemiz olan ekmeği de Putin’in ağzına vermişiz. Ne yazık ki Türkiye’nin geldiği nokta bu. ‘Yarın ekmeğe muhtaç hale gelebiliriz’ tabiri var ya parayla bile ekmek bulamayacağız. Yarın ekmek 6 lira mı olur, 7 lira mı olur, kimse bunu hesap edemiyor. Maalesef üretimi yok eden, tarımı yok eden bir siyaset, Türkiye’yi ekmekte dahi dışa bağımlı hale getiriyor. Bu iki ülkenin savaşması sadece tarım alanını değil turizm alanını da etkileyecektir. Türkiye’ye gelen her 10 turistten üçü bu iki ülkeden geliyor. Eğer bu savaş devam ederse turizmde de önemli bir gelir kaybına uğrayacağımızı söylemek lazım. Ayrıca doğal gaz ithalatımızın üçte birini de Rusya’dan yaptığımızı unutmamamız lazım” diye konuştu.

“DIŞ POLİTİKAMIZ YAMALI BOHÇAYA BENZİYOR”

“Dış politikamız yamalı bir bohçaya benziyor. Bugün ‘siyah’ dediklerine yarın ‘beyaz’ diyorlar” diyen Veli Ağbaba, şunları söyledi:

“Türkiye’nin dış politikası hiçbir zaman bu kadar savrulmamıştı. Erbakan döneminde, Çiller döneminde, Mesut Yılmaz döneminde, Ecevit döneminde, Menderes döneminde dış politikanın belli bir rayı vardı. O raydan çıkartıp bir sağa çarpıyoruz, bir sola çarpıyoruz. Olan Türkiye’nin itibarına oluyor. Dün ‘şerefsiz’ dediğimiz, ‘15 Temmuz Darbe girişiminin finansörü’ dediğimiz Birleşik Arap Emirlikleri’yle barışmak için ayaklarına gidiyoruz. Daha dün ilişkilerin askıya alındığı, İbrahim Anlaşması’yla hem Birleşik Arap Emirlikleri’nin hem İsrail’in hem de Amerika’nın kınandığı bir dönemde, şimdi İsrail’le barışmak için uğraşıyoruz. AKP Genel Başkanı ne diyordu; ‘Gazze’ye gideceğim, cuma günü gideceğim’. 545 hafta sonunda Recep Tayyip Erdoğan, 9-10 Mart’ta İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’u ağırlayacak. Dış politikanın geldiği nokta bu. Türk mallarına ambargo uygulayan Suudi Arabistan ile de barışmak için uğraşıyorlar. Yakında ‘Rabia işaretini, Sisi, sen dört dörtlük adamsın demek için kullandık’ derlerse şaşırmayın. Böyle dış politikaya sahip bir ülkeyiz. İlişkimizin düzgün, istikrarlı olduğu bir ülke kalmadı.”

Ağbaba, açıklamasının devamında ekonomik ve sosyal verilerden örnekler vererek şöyle konuştu:

“ÇALIŞAN HER 2 KİŞİDEN 1’İ ASGARİ ÜCRETLİ”

“Bu şartlar altında asgari ücretlinin bile beli bükülmüş durumda. Bizi kıskanan ülkelerde tüm çalışanların içinde asgari ücretin oranı yüzde 3’le yüzde 10 arasında değişirken Türkiye’de TÜİK rakamlarına göre yüzde 44, DİSK-AR rakamlarına göre yüzde 56. Yani çalışan her iki kişiden biri asgari ücret ile yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Ocak-şubat ayları arasında, yani sadece son bir ayda asgari ücretlinin sofrasından 20 adet ekmek, 71 adet makarna, 171 adet yumurta, 135 kilo domates, 71 kilo biber, 33 kilo patates, 20 kilo beyaz peynir, 13 adet margarin, 11 kilo zeytin ve çocuğunun 36 litre sütü eksilmiş durumda. Asgari ücret, artık açlık sınırının da altında. 2022 Türkiye’sinde ucuz ekmek kuyrukları akılda kalıyor. Türkiye’nin dört bir yanında insanlar, 25 kuruş daha düşük olduğu için ekmek kuyruğuna giriyor.

“BÜYÜYEN KİM? İFLAS EDEN 101 BİN ESNAF MI”

TÜİK, Türkiye ekonomisinin 2021 yılında yüzde 11 büyüdüğünü iddia etti. Erzurum’da gezeceğiz, büyüyen var mı göreceğiz. Büyüyen kendileri. Büyüyen 5’li çeteleri. Çetenin reisleri. 2021 yılında iflas eden 101 bini 750 esnaf mı, yoksa kapanan 82 bin 235 şirket mi büyüdü? Bir yıldır İŞKUR’dan iş bekleyen 842 bin üniversite mezunu genç işsiz mi büyüdü? Sosyal yardımlarla hayatta kalmaya çalışan 20 milyon yoksul vatandaş mı büyüdü?  Enflasyon üç haneye yükseldi. 2022’den daha kötü durumdayız. Almanya’da ocak ayında enflasyon 4,9, İngiltere’de 5,4, ABD’de 7,5, Rusya’da 8,73, Brezilya’da 10,38. Türkiye’de TÜİK’in makyajlı rakamlarına göre yüzde 48,69. Bir grup başkanvekilleri var, Akbaşoğlu, televizyon ekranlarında ‘Enflasyon yüzde 2’den yüzde 7’ye yükseldi’ dedi. ‘150 liraya dolan poşet 750 liraya doldu’ dedi. AKP yeni bir Ekonomi ve Maliye Bakanı adayı buldu. Akbaşoğlu kendini aşmış durumda. Bunlar değil mi veteriner hekimi TÜBİTAK’ta görevlendiren, pehlivanı kamu bankasının yönetim kurulu üyesi yapan, eski emniyet müdürünü bankanın yönetim kurulu üyesi yapan. Ekonomik bunalımın en çok mağduriyet yarattığı ülkelerin başında Türkiye geliyor. Fransa’da Ocak 2021’de 150 euro olan sepet, 2022 Ocak ayında 154 euro oldu. ABD’de Ocak 2021’de 150 dolar olan sepet, 2022’de 161 dolar oldu. Rusya’da Ocak 2021’de 150 ruble olan sepet, 2022’de 163 ruble oldu. Türkiye’de Ocak 2021’de 150 lira olan sepet, 2022’de 223 lira oldu. Arjantin’de Ocak 2021’de 150 peso olan sepet, 2022’de 226 peso oldu.

“EN BÜYÜK TEŞEKKÜR BARIŞIN GÜVENCESİ KILIÇDAROĞLU’NA”

28 Şubat’ta dünyada eşine rastlanmamış bir olay yaşadık. 6 siyasi parti bir masanın etrafında toplandı. Hepsine teşekkür ediyoruz. Türkiye’nin geleceğine umutla bakmasını sebep oldular. 16 Nisan Referandumu’ndan beri Türkiye’de farklı siyasi görüşleri bir araya getiren, aynı masada oturtan, sarayda kurulan kumpasları bozan, her türlü tahrike rağmen Türkiye’deki barışın güvencesi, bu masanın kurucusu Kemal Kılıçdaroğlu en çok teşekkürü hak eden kişidir. Türkiye’nin geleceği için, refahı için, barışı için o masayı ayakta tutmak hepimizin görevi.”