Tarih: 26.03.2022 08:05

Tuncay Porsuk: Orman Teşkilatı,”çok tehlikeli meslek grupları” arasındadır..(1)

Facebook Twitter Linked-in

AY: Kendinizi okurlarimiza kisaca tanitir misiniz?

PORSUK: 1973 yilinda Ilgaz da dogmusum, ilk-orta ve lise tahsilimi Anakarada tamamladiktan sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Orman Mühendisligi egitimi aldim. Egitim hayatim Istanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nde Yüksek Lisans ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Doktora ve ikinci üniversite olarak Turizm ile devam etti. 25 yillik mesleki tecrübemi -Asistanlik, Orman Isletme Sefligi ve 20 yili askin süredir de Ormancilik Arastirma Enstitüsü’nde; Arastirmaci, Bölüm Baskani ve yöneticilik görevleriyle sürdürmekteyim.

AY: Orman teskilatinin, ülkemizin yesil dogasini korumaktaki görevi ve sorumlulugu çok büyük. Teskilat deyince kimler akla geliyor? Kaç kisilik bir güçsünüz?

PORSUK: Orman Teskilati, kurulusu 1839’a dayanan ülkemizin en eski teskilat kültürüne sahip kurumlari arasinda yer alan ve alansal (ülkenin üçte birini) yönetim yetkisine sahip, nadir devlet kuruluslarindan biridir. Teskilat deyince “ülkemizin en ücra köselerinde ve ulasilmasi güç bölgelerindeki orman köylerinde görevli orman isçisi ve orman muhafaza memurlarindan, orman isletme sefi, mühendisi, müdürü ve genel müdürüne kadar ormancilik faaliyetlerinde görevli herkes” orman teskilatinin parçasidir. Güncelde orman teskilatinin insan kaynaklari boyutuyla operasyonel gücünün yaklasik 50 bin kisilik bir personelden olustugunu söyleyebiliriz.

AY: Canla basla ve sürekli arazide çalisan orman teskilati mensuplarinin özlük haklari v.b. sorunlari var mi?

PORSUK: Bu sorunuza cevaben, özetle kamuda diger alanlarda yasanan “benzer sorunlarin orman teskilati çalisanlar içinde geçerli oldugunu” söylemek isterim. Ayrica tehlikeli arazi kosullarina sahip çalisma alanlari ile yangin, üretim ve agaçlandirma faaliyetleri bizim meslegimizi “çok tehlikeli sinif meslek gruplari” arasina sokmaktadir. Meslektaslarimizin en önemli sorunlari arasinda “orman yangin isçilerimizin mevsimlik statüde” olmalari, “kadrolu olmamalari”, sosyalite potansiyeli yüksek merkezlerden uzak yerlerde çalisiyor olmalari” nedeniyle, sosyallesememe ve çalisma kosullarina göre “özlük haklarinin benzer kosullarda çalisan meslek gruplarina göre düsük olmasi” sayilabilir.

AY: Orman Genel Müdürlügü sürekli duyuru yapiyor;Küçük bir ihmal büyük bir afete sebep olabilir. Orman yanginina neden olmayin, bu agir vebali almayin. Türkiye’de orman yanginlarinin %90’inin insan kaynakli nedenlerle çiktigini unutmayin.” Neden basarili olamiyoruz?

PORSUK: Orman yanginlari ile mücadelede neden basarili olamiyoruz? sorunuza öncelikle, “sorunu dogru tanimlayamazsaniz”, “dogru çözümler üretemezsiniz” diye cevap verip konuyu açmak isterim. Ülkemizde orman yanginlari yönetimi sürecinde aslinda bir basarisizlik söz konusu degildir. Türkiye, Akdeniz havzasinda orman yanginlariyla mücadelede en basarili ülke konumundadir. Bu söylemler benim subjektif degerlendirmelerim olmayip “FAO gibi uluslararasi kuruluslarin bilimsel yangin istatistik verilerine göre” raporlara yansiyan objektif ifadelerdir. Bu alanda “basarisiz” oldugumuz bir alan ise “algi yönetimidir.” Aslinda dogru tanimlanamayan, kamu çikar ve baski gruplarinda yanlis algiya neden olan algiyi dogru yönetememe sorunudur. Bununda en önemli nedenlerinin basinda ise, orman yangini faaliyetlerinin kamuoyundan uzak bölgelerde meydana geliyor olmasidir. 2021 yilinda yasanan orman yanginlarinin; insan faaliyetlerinin yogun oldugu bölgelere ulasmasi, kamuoyu tarafindan “orman yanginlariyla mücadelenin ne kadar zor ve komplike bir süreç oldugunun” anlasilmasina da önemli katkilar sundu. Türk orman teskilati, orman yangini yönetim sürecinde “teknik olarak bugün dünyanin en gelismis teknolojilerini ve erken uyari sistemlerini kullanan, insan kaynaklari boyutuyla sürekli egitimde olan” bir kaynaga sahiptir.

AY: Geçen yaz çok fazla ve büyük yanginlar çikti.  Yanan bölgeler için nasil bir yol takip ediliyor? Kaç yilda eski haline gelir?

PORSUK: 2021 yilinda yasanan “eksterm meteorolojik gelismelere paralel olarak” güney bölgelerimiz agirlikli olmak üzere ülkemizde rekor sayida orman yangini meydana gelmistir. Kamuoyundaki genel algilarin aksine hukuki boyutta Türkiye Cumhuriyeti Anayasasi ve Orman Kanunu “yanan alanlarin hiçbir sürette orman rejimi disina çikartilamayacagini” hüküm altina almistir. Tabi orman yanginlari konusunda da dogru algilandiginiz kadar anlasilabiliyorsunuz. Bu noktada bir animi sizlerle paylasmak isterim. Evliligimizin ilk yillarinda bir yaz tatili esnasinda esimle sahit oldugumuz bir orman yangininda, esim “ormanlar yakiliyor bu alanlara kim bilir neler yapilacak” dediginde, esime; “bu alanlarin yasa geregi agaçlandirilmak zorunda oldugu ve ormanlastirilacagini” söylemis ama, esimi ikna edememistim. Kendi kendime, bir ormanci olarak esimi dahi ikna edemedigimi hayiflanarak söylemistim. Yillar sonra esimle ayni yerden geçtigimizde esim o alanin agaçlandirildigini ve genç fidanlarla kapli oldugunu gördügünde bana inanmisti. Biz ormancilar yaptigimiz çalismalarin sonuçlarini çok uzun yillar sonra gördügümüz için algiyi yönetmemizde çok kolay olmuyor açikçasi.  Sonuç olarak geçen yil yanan alanlarin tamami ilgili bölgelerdeki müdürlüklerimiz tarafindan yeniden ormanlastiracaktir. Bu alanlarin eski haline gelmesi sahanin duruma göre uzun yillar (20-30-40 yil) alacaktir. Bu alanlarin büyük kisminda teskilat tarafindan çalismalar tamamlanmistir. Bu çalismalarin yapilip yapilmadigini merak eden okuyucularimiz merak ettikleri alanlarin bagli bulundugu müdürlüklerin internet sitelerinden durumlarini takip edebilirler, telefonla arayarak bilgi alabilirler.

AY: 2017’de  Kore Cumhuriyetinden Ginseng Uzmanlari Dr. Sungkyun Mor ile YongDurk ParkIç Anadolu Ormancilik Arastirma Enstitüsü Müdürü olarak siz ve teknik elemanlardan olusan heyetle Gökçebey Orman Fidanligini ziyaret etmissiniz. Yabanci uzmanlarla iletisimin yarari nedir?

PORSUK: Tabi ben arastirmac-ormanci oldugum için kendi alanimizda “ormancilik arastirma projeleri” yürütüyoruz.  Güney Koreli arastirmacilarla bir araya gelisimiz ortak arastirma projesi yürütülmesi gayesiyledir. Yabanci uzmanlarla tecrübe ve bilgi paylasiminin faydasi, arastirma projelerinde her iki taraf tecrübe ve bilgi aktarimi yaparak taraflarin gelisimi ile kurumsal kapasitemizin güçlenmesine katki saglamaktadir. Ayrica “kendi alaninizda uluslararasi network olusturmaniza” da imkan sunmaktadir.

AY: Bildigim kadariyla yangin koordinasyon merkezleriniz, yangin gözetleme kuleleriniz var.. Gece özellikle, hem IHA'lardan alinan  bilgiler hem de “termal drone” destegiyle sevk ve idareyi koordine ediyorsunuz. Dogru mu?

PORSUK: Yukarida da bahsettigim üzere Türk orman teskilati, orman yanginlarini önleme ve mücadele faaliyetlerinde benimsedigi politika ve stratejiler dogrultusunda “yangin mücadele operasyonlarinda en gelismis ve kendine özgü yazilimsal modeller” kullanmaktadir. Bu sistemler inovasyon boyutuyla çok sayida ödüle de sahiptir. Sabit gözetleme kuleleri ve hareketli hava unsurlariyla ülke orman kaynaklarinin tamami 7 gün 24 saat gözlemlenmekte ve olagan üstü gelismelere karsisinda ivedi aksiyon alinmaktadir. Bu baglamda orman yanginlarina yerinde müdahalede ortalama süre 15 dakikanin altina düsürülmüstür.

AY:  IBB  Bir gecede birçok asirlik agaci kesti ve “hastalikliydilar” açiklamasi yapildi, ama çok elestiri aldi. Orman Mühendisleri Odasi Genel Bask. Hasan Türkyilmaz açiklama yapti; “IBB'nin, kalan çinarlar için bütün tedbirleri almasi, güncel planlar yaptirmasi ve kamuoyu ile paylasmasi gerek. Bir kez daha gece yarisi agaç katliami operasyonu yasamak istemedigimizi ve bu konunun takipçisi oldugumuzu belirtiriz” Bir uzman olarak bu agaçlar tedavi edilebilir miydi? Özel bir yöntemi var miydi?

PORSUK: Dünya mirasimiz Istanbul’umuzun tarihi, dogal ve kültürel degerlerinin korunmasi ve sürdürülebilirliginin saglanmasina yönelik gerek merkezi yönetimlerin gerekse yerel yönetimlerin ciddi çalisma ve projeler yürüttügünü biliyoruz. IBB’ nin geçmisten günümüze özellikle Istanbul’un tarihi ve kültürel gelisimine sahitlik etmis dogal degerlerimizden olan “anit agaçlarimizi yasatmak için ciddi çalismalar yaptigini” görebiliyoruz. Özellikle “tek agaç cerrahisi” alaninda IBB bünyesinde geçmis yerel idareler döneminde önemli “bilimsel ve kurumsal birikimler” saglanmis, bu alanda “kitaplar yayinlanmis” ve çesitli “egitim faaliyetleri” düzenlenmistir. Tek agaç cerrahisi kapsaminda, bu tür anit agaçlarin tedavi ve gövde onarim uygulamalarinin yaygin sekilde yapilarak yasam sürelerinin uzatilmaya çalisildigi yönünde güzel örnekler vardir. Tabi her canli gibi agaçlarda tohumdan filizlenmeyle baslayan yasam serüvenini canliligini kaybederek noktalamakta, ölümsüzlük gibi bir durum söz konusu olamamaktadir. Bu noktada özellikle tarihi, dogal ve kültürel degerler tasiyan bu tür kaynak degerlerinin ileriki nesillerle bulusturulmasina yönelik stratejiler ve izleme programlari gelistirilmeli, buna bagli olarak operasyon planlar yapilmalidir. Güncelde IBB nin anit agaç statüsündeki tarihi agaçlari bir gece yarisi kesmesine, kamuoyunun tepkisinin “ilgili paydaslarla yeterince iletisime geçilmemesi” ve “bilgilendirme faaliyetlerinin yapilmamasindan kaynakli oldugunu” düsünüyorum. Anit agaç statüsü tasiyan bu tür agaçlar için, bilimsel gerekçelerle verilen kesim kararlari “kamuoyu özelinde gerekli PR (halkla iliskiler) faaliyetleri yapilmaz ise” ve “kamu çikar ve baski gruplari ikna edilemezse” bilimsel gerçeklerin dahi kamuoyundaki olumsuz algi ve tepkiyi gideremedigini görüyoruz.

Sayet kesilen agaçlar, “bilimsel olarak yasamini tamamlamis, tedavisi mümkün olmayan ve bulasici hastalik tasiyarak” bulundugu lokasyondaki “diger saglikli agaçlari da bulas riskiyle” olumsuz etkileyecek ve is güvenligi yönüyle, toplumsal olarak can ve mal güvenligini tehlikeye atan durumdan dolayi kesilmesi zarurete arz ediyorsa;

Kesilecek her agaç için dijital ve kagit ortaminda dosya olusturulmali, bilimsel inceleme raporlari ve agaçlarin neden kesilmesinin zaruret arz ettigi görsel ve yazili materyallerle desteklenerek kamu çikar ve baski gruplarinin (OMO, TOD, TEMA, KENT KONSEYLERI, vb) erisimine farkli platformlarda sunulmali, gelebilecek itirazlara karsi yerinde itiraz sahiplerine inceleme yapma firsati verilmeli, kamuoyu ikna edilmeliydi.

Bu agaçlarin tedavi edilip edilmeyecegi hususunda kamuoyuna yeterli bilgilendirme yapilmadigi için bilimsel anlamda bir seyler söylemenin çokta dogru olmadigini düsünüyorum.

Sonuç olarak IBB’ nin hakli gerekçeleri olsa bile süreci seffaf yönetememesi kamuoyu açisindan IBB’ yi haksiz çikarmistir.

 

Devam edecek..

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —