Kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesine dair kanun telifinin TBMM Adalet Komisyonu görüşmelerinde İstanbul Sözleşmesi gündeme geldi. CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, “İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiniz
‘Türk Ceza Kanunu ve Bazi Kanunlarda Degisiklik Yapilmasina Dair Kanun Teklifi’nin TBMM Adalet Komisyonu’ndaki görüsmeleri devam ediyor.
“POLITIK IRADE OLMADIGI SÜRECE 100 TANE DAHA KANUN YAPSAK HIÇBIR SEY DEGISMEYECEK”
Komisyonda söz alan TBMM Adalet Komisyonu Üyesi ve CHP Istanbul Milletvekili Turan Aydogan, Istanbul Sözlesmesi’nden çekilme kararini elestirerek sunlari söyledi:
“Aslinda, biz burada bugün neyi konusuyoruz? Istanbul Sözlesmesi'nden çekildiniz, ne yapacaginizi sasirdiniz, onu konusuyoruz. Açikçasi, her sikistiginizda, her problemle karsi karsiya kaldiginizda da temel kanunlarda degisiklik yaparak apar topar bir algi düzenlemesi yapmaya çalisiyorsunuz. Hâlbuki temel kanunlari zaten dogru uygulatiyor olsaniz bu sorunlari yasamayacagiz. Türkiye’nin ana sorunlarindan bir tanesi esitlikçi, özellikle kadin -erkek esitligi temelinde net bir politik iradenin bulunmamasidir. Aslinda bu politik irade olmadigi sürece bu kanunla beraber 100 tane daha kanun yapsak hiçbir sey degismeyecektir.
Türk Ceza Kanunu'nun 96’nci maddesi eziyetle ilgili düzenleme yapmis, kadina karsi islenen hiçbir suçta bugüne kadar hâkimler bu maddeyi çalistirmiyor, sizce niye çalistirmiyorlar acaba? Iste bu politik iradenin zayifligindan dolayi, anayasal anlamda iki süje arasindaki esitlik ilkesini asla kabullenmeyen bir politik iradenin varligindan dolayi. Bu irade zaten Istanbul Sözlesmesi'nden hukuksuzca çekilirken de gündemimize geldi. Niye çekildiniz, biliyorsaniz ben kendimi inkâr edecegim.”
“FARKINA VARIN, O TARIHTEKI AK PARTI DEGILSINIZ”
“Aslinda farkina varin, o tarihteki AK Parti degilsiniz artik siz, o tarihteki iktidar da degilsiniz; çoktan baska yerlere geldiniz. O tarihte, begeniriz, begenmeyiz yaptiginiz güzel seyler vardi, onlardan bir tanesi de buydu, daha özgürlükçü bir durusunuz vardi, daha genis ve hakikaten istisareye dayali bir kanun yapma teknigiyle, anlasma imzalama teknigiyle yol yürüyordunuz; o kadrolar yok artik burada, artik burada tekçi iktidarin gönderdigi kanunlari hayata sürmek isteyen insanlar var; sorununuz bu.”
“ASLINDA GETIRDIGINIZ YER, TAMAMEN KADINI IYICE ZORA SOKACAK BIR YASAL DÜZENLEME”
“Istanbul Sözlesmesi'nden kaynakli birçok hakki tirpanlayan bir kanun teklifi getiriyorsunuz aslinda. O sözlesmedeki israrli takibi kusa çevirdiniz burada ‘israrli takip’ tanimi altinda basit bir is yaparak israrli takip yapacaginizi zannediyorsunuz. Hiçbir kosulda infazi mümkün olmayan ceza artirimlari yaparak insanlara sirinlik yapmaya çalisiyorsunuz. Yok ‘alti aydi, dokuz aya çikardik.’ Çikarsaniz ne olur, çikarmasaniz ne olur? Bu ülkedeki infaz kanunlarindan herhâlde haberiniz yok. Anayasa'nin esitlik ilkesine aykiri kanun yaparak Anayasa Mahkemesinin kucagina atiyorsunuz, kadin esasli agirlastirici tanimlamalar yapmaya çalisiyorsunuz. Kadini süje tanimi içerisine aliyorsunuz ama suçu ‘kadina karsi islenen suç’ taniminin ötesinde, kadina karsi siddet ya da cinsiyet temelli siddet tarifinden uzaklastiriyorsunuz. Aslinda getirdiginiz yer, tamamen kadini iyice zora sokacak bir yasal düzenleme. Yaptiklarinizin hiçbiri de Anayasa'daki esitlik ilkesine uygun degil. ‘Kadin suç islerse su kadar ceza verelim, erkek suç islerse bu kadar ceza verelim.’ Anayasa'nin 10’uncu maddesinde böyle bir düzenleme var da bizim haberimiz mi yok? Neden suçun tipi üzerinden degil de failin kimligi üzerinden yol yürüyorsunuz? Esas olmasi gereken burada kadina karsi siddet, eril siddet, erkek siddeti, esitlikçi olmayan durum olmasi gerekmiyor mu? Bu kanun teklifinin neresinde bu var? Hiçbir yerinde yok. Bana göre, bir makyajlama çalismasiyla beraber Ceza Kanunu'nda aslinda hiç de oynamamaniz gereken yerlerle ilgili oynuyorsunuz.
Istanbul Sözlesmesi'ni kaldirdiginiz gün, fiilen Sayin Cumhurbaskaninin tek imzayla ‘uygulamiyorum’ dedigi gün bu Parlamentoda sesi çikmayan her parlamenter bu toplumda her türlü cinsiyet esitsizligi karsisinda suskun kalmakla bir ihanetin içine girmistir.”
GÜLÜM: “GERÇEKTEN BIZ KADINLAR SOKAKTA YÜRÜMEKTEN KORKAR HÂLE GELDIK”
HDP Istanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’de sunlari söyledi:
“Geçenlerde gördügünüz, hepimizin gördügü Yargitay Ceza Genel Kurulu karari, ben okudugumda inanamadim gerçekten. ‘Eger kadin evlilik teklifini kabul etseydi, öldürmeyecekti’ diyor. Böyle bir izah nasil kurulabilir. Ben erkegin evlilik teklifini kabul etmek zorunda miyim? Öldürülmemek için bu teklifi kabul etmek zorunda miyim? Bu nasil tariftir? Bunu veren herhangi bir mahkeme bile degil, Yargitay Ceza Genel Kurulu…Biz boyun mu egecegiz. Yani ‘bir erkek beni öldürmesin, yaralamasin’ diye ben onun isteklerine riza mi gösterecegim. Bu karar budur. Bu karar ‘ riza göstermek zorundasin. Yoksa hayatindan olursun’ diyor. Simdi bu seviyede bir karar vermis bir organ bir yargi kurumu nasil düzeltecek sadece cezayi agirlastirmakla? Çocuga yönelik cinsel istismar, cinsel saldiri meselelerinde. ‘Bagirmadi, rizasi var’ diye kararlar veriliyor. Nasil izah edilebilir bu kararlar. Çocugun rizasi ne demek? Nasil bir anlayis çocuktan riza diye söz edebiliyor? Çocuk ve riza kelimelerini nasil yan yana getirebiliyor. Ama getiriyor. Çünkü, erkegi koruyor. Çünkü, o ‘kutsal aile yapisi’ dedigi yapiyi koruyor. Çünkü, kendince toplumu koruyor. Böyle yaparak toplumu korudugunu zannediyor. Aslinda erkegi koruyor. Böyle bir sistem varken gerçekten sadece madde degistirmek çözmüyor.
Infaz sistemi. Siyasilere gelince inanilmaz, böyle sartli saliverme sürelerini de yakan uygulamalar baslatti cezaevleri denetleme ve gözetleme kurullari. Bunlari sartli salivermeyi bile yakiyor, birakin öyle bir yillik denetimi, sunu, bunu, tam süresinde yatirmaya basladi ama bu tür suçlara gelince infaz sistemimiz öyle muhtesem ki on yil ceza alan bile çok kisa bir süreli yatarak çikabiliyor. Simdi, biz burada alti ayi bir yila çikarmisiz, bir yili iki yila çikarmisiz, ne gibi bir sonuç üretecek? Cezaevinde bir iki gün kalip, belki birkaç ay kalip çikacak ve ayni tehditlerine devam edecek. Bu, çözüm üretecek mi gerçekten? Bu infaz sistemiyle, bu yargi sistemiyle, bu toplamdaki anlayisla nasil çözecegiz kadina yönelik erkek siddetini? Yani topyekûn bir mücadele kuramiyorsak, aslinda erkek siddetini engelleyecek topyekûn bütüncül politikalar üretemiyorsak çözemeyiz. Ya, bir gelin, buradan tartisalim, buradan konusalim, parçali is yapmayalim. Gerçekten kadinlar katlediliyor, gerçekten biz kadinlar sokakta yürümekten korkar hâle geldik, kiyafetlerimizden çekinir hâle geldik, yasam biçimlerimizden çekinir hâle geldik.'
“NIYE 6284’ÜN UYGULANMASI HER GEÇEN GÜN MAHKEMELERDE DAHA DA FAZLA ZORLASIYOR”
“Nafakayi da kaldirma tartismalari yapiyorsunuz. Nafaka üç kurus ama sunu söyleyelim. Kadinlarin ekonomik özgürlügünün olmadigi, çalisma hayatinda yer bulamadigi, esit ise esit ücret ile çalisamadigi, yillarca ev içerisinde çalismasi engellendigi için is bulma olanaklarinin olmadigi bir süreçte bir kadinin siddetten korunabilmesi için az da olsa bosanabilmeye cesaret edebilmesi için az da olsa bir imkan nafaka. Bunu da kaldirdiginizda kadin o zaman bosanmayi nasil göze alacak. Siddet ortamindan nasil uzaklasacak?
Diger bir mesele, simdi, bu maddede getirdiklerinize bakiyorum, Istanbul Sözlesmesi'nden alinmis kisimlar; e niye Istanbul Sözlesmesi'nden vazgeçtiniz? Parça parça bakin, israrli takipte, diger meselelerde aslinda ne diyordu Istanbul Sözlesmesi? ‘Kadina kadin olmaktan kaynakli özel bir siddet uygulaniyor’ diyordu degil mi? ‘Toplumsal cinsiyet esitsizliginden kaynakli uygulaniyor’ diyordu. ‘Bu bir sistem. Dolayisiyla buna karsi bütünlüklü bir yaklasim gelistirmek gerekiyor’ diyordu ve bütün bunlara yönelik de devlete sorumluluklar yüklüyordu. Simdi, siz burada mesela -ben baktim- ‘kadina yönelik siddet’ demissiniz. Aslinda bir baska anlatimla tam da bunu söylüyorsunuz, diyorsunuz ki: ‘Kadin oldugu için özel bir siddet var.’ O zaman niye Istanbul Sözlesmesi'nden geri çekiliyorsunuz? ‘Kadinlara yönelik özel düzenlemeler gerekiyor’, ‘Israrli takip’ diyorsunuz, daha önce kabul edilmeyen, bizim uzun zamandir söyledigimiz bir maddeydi; Istanbul Sözlesmesi'nde çok daha açik yaziyor, 6284’te yaziyor. E niye o zaman buradan vazgeçiyorsunuz? Niye 6284’ün uygulanmasi her geçen gün mahkemelerde daha da fazla zorlasiyor?”