CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu, “Komsu komsunun külüne muhtaçtir’ diye söylemis atalarimiz. Ama simdi neredeyse komsularimizla hesaplasmak durumuna geldik. Buradan Türkiye’yi çikarmak zorundayiz. Millet Ittifaki olarak kararliyiz ve çikaracagiz Türkiye’yi... Aydinliga çikaracagiz. Türkiye’yi baristiracagiz. Dogulusu, batilisi, güneylisi, kuzeylisi, barisacak. Herkes barisacak. Herkesin hakki, hukuku teslim edilecek” dedi.
CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu, Demokrasiyi Güçlendirme Dernegi’nin Istanbul’un Kadiköy ilçesinde düzenledigi iftar programina katildi. Kiliçdaroglu’na; CHP Istanbul Milletvekili Sezgin Tanrikulu, CHP Istanbul Il Baskani Canan Kaftancioglu, Kadiköy Belediye Baskani Serdil Dara Odabasi ve partililer de eslik etti.
Demokrasiyi Güçlendirme Dernegi Baskani Ilyas Buzgan, pandemiden sonra Türkiye’nin olaganüstü bir sürece girdigini belirtti. Iftar programinin düzenlemelerinin iki amaci oldugunu vurgulayan Buzgan, “Bahar tadinda bir aksam yasamaniza vesile olmak, güzel anilariniza bir yenisini eklemek ve sizleri, ülkeyi yönetmeye talip olan CHP Genel Baskani Sayin Kemal Kiliçdaroglu ile bir araya getirmek, sorun ve sorularinizi dile getirmeyi saglamak ve onunla sohbet etmenize aracilik yapmaktir” diye konustu.
CHP Genel Baskani Kiliçdaroglu ise sunlari söyledi:
“SORGULAMAMIZ GEREKEN ISSIZLIK, YOKSULLUK, ADALETSIZLIK: Eger adalet dedigimiz kavrami içsellestirmissek, adaletin ne kadar yüce bir kavram oldugunu biliyorsak, devletin dini adaletse, adalet bu ülkeye gelinceye kadar, adaleti saglayincaya kadar her bir vatandasimizin teker teker sorumlulugu var. Sorumluluk nedir? Adaleti bu topraklardan kaldiran ya da adaleti aksatan ya da adaletin gelmemesi için mücadele eden siyasal iktidara, demokratik yollarla tepkimizi göstermektir. Eger bunu yapabilirsek, elbette ki sadece bir bahar aksami burada Istanbul’da degil, ben isterim ki bütün Türkiye’de bir bahar aksami bütün vatandaslar, 84 milyon bir masanin etrafinda otursun, beraber sohbet etsinler anilarini anlatsinlar, gülsünler, öykülerini anlatsinlar. Ben bunu isterim. Su sorunun cevabini hepimiz ögrenmek zorundayiz. Neden kamplasiyoruz, kavga ediyoruz, ayrisiyoruz, kimliklerimizi sorguluyoruz, inançlarimizi sorguluyoruz, yasam tarzlarimizi sorguluyoruz. Sorgulamamiz gereken bu ülkede issizlik, yoksulluk, adaletsizlik. Bunlari sorgulamamiz lazim.
SANDIGA GIDIP OY KULLANAN HERKESIN SORUMLULUGU VAR: Benim sorumlulugum var. Ben bunu biliyorum, farkindayim. Ben bir siyasetçiyim ama sandiga gidip oy veren herkesin sorumlulugu var. Demokrasiden, adaletten, haktan, hukuktan yana oy kullanirsaniz haksizliklarla karsi karsiya kalmazsaniz. Eger bir haksizlikla karsi karsiya kaldiginizda, ‘ben adaletsiz bir uygulamayla karsilastim’ dediginizde birileri gelip yakininizdan tutup sizi eger tekrar sorguluyorsa adaletsizligi katmerlestiriyorlar demektir.
DEMOKRASI, BIZI YÖNETENLERIN BIZE HESAP VERMESI DEMEKTIR: Demokrasi diyoruz. Ne demek demokrasi? Ben düsüncelerimi özgürce ifade edebilmeliyim. Gazeteler, yazarlar, özgürce yazilarini yazabilmeli. Hakimler, vicdani kanaatlerine göre ve hukukun üstünlügüne göre karar vermeli. Bir kisiden, bir makamdan, bir yerden gelen talimata göre karar vermemeli. Demokrasi ayni zamanda bizi yönetenlerin bize hesap vermesi demektir. Her birimiz mademki vergi ödüyoruz ve bizim ödedigimiz vergileri birileri harciyorsa o paranin nerelere harcandiginin hesabini bize vermek zorundalar. Demokrasi budur. Demokrasi, bir kisinin eliyle sopayi alip toplumu dizayn etmesi demek degildir. Demokrasi, seçilenlerin halka hizmet etmesi demektir. Halka hizmet ediyorsaniz demokrasi vardir ve halkin her türlü sorusunu cevaplandiriyorsaniz demokrasi vardir. Aksi hâlde demokrasi yoktur.
BU ÜLKEYE GERÇEK ANLAMDA DEMOKRASIYI GETIRMEK ISTIYORUZ: Demokrasiyi güçlendirmek, evet güçlendirelim. Güçlendirilmis Parlamenter Sistem konusunda Millet Ittifaki’ni olusturan siyasi partilerinin çalismasinin temel felsefesi de budur. Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi, özgürlügü getirmek istiyoruz. Artik haksizliklardan, adaletsizliklerden biktik. Sofralarin bereketi kaçti. Yapilan yardimlar bile, ne inancimiza ne kültürümüze bile uygun bir sekilde yapilmiyor. Yoksula yardim, oy gerekçesiyle yapiliyorsa o yardim, yardim olmaktan çikmistir. Siyaset kurumunun sorumluluklari vardir. Siyaset kurumu, sorumlulugunu ahlaki temeller üzerine ve adalet temel ilkeleri üzerine yerine getirir. Eger siz adaletten uzaklasmissaniz, sizi elestiren kisiye tahammül edemeyip onu hemen yaka paça tutukluyorsaniz o ülkede adalet yoktur.
KONTEYNERLERDEN YIYECEK TOPLAYAN VATANDASLARI GÖRÜNCE VICDANIM SIZLIYOR: 21. yüzyilin Türkiye’sinde konteynerlerden yiyecek toplayan kisileri, vatandaslari görünce benim vicdanim sizliyor. Birileri lüks yasam sürdürürken, birileri ekmege muhtaçsa ve biz ayni cografyada, ayni bayragin altinda yasiyorsak, ciddi bir sorunumuz var demektir. Birileri aylardir, yillardir issiz gezerken birileri 4, 5, 6 yerden maas aliyorsa bir sorunumuz var demektir. Bir haksizlik, adaletsizlik var demektir. Soru su, sorunu kim çözecek? Bu kadar büyük haksizliklar varsa sorunu kim çözecek? Yine bir arkadasim söyledi. Sorunu çözecek olan o ülkede yasayan vatandaslardir. Sandiga gidip vicdani kanaatine oy kanaatine göre oy verecek, takim tutar gibi bir parti tutulmaz.
TORPILIN OLDUGU YERDE ADALET OLMAZ: Bir parti yanlis yönetiyorsa ülkeyi ve sorun yaratiyorsa o zaman iktidari demokratik yollarla degistirmemiz lazim. Adaleti getirmemiz lazim. Hakki, hukuku getirmemiz lazim. Demek ki sorumluluk her birimizin omuzlarindadir. Her birimiz sorumlulugun geregini yerine getirmek zorundayiz. Kendimiz için degil, evlatlarimiz için. Eger gencecik çocuklarimiz, fidan gibi evlatlarimiz üniversiteyi bitirip Türkiye’de dereceye giriyorsa yani üniversiteyi bitirdikten sonra KPSS’ye girip Türkiye’de dereceye giriyorsa, ilk 7’nin arasina giriyorsa ve sözlü sinavda bu çocugunuz bu evladimiz eleniyorsa orada bir sorunumuz var demektir, bir haksizlik var demektir. Torpilin oldugu yerde adalet olmaz. Birilerinin hakki yeniyor demektir. Birilerinin hakki yeniyorsa, hakki yenilenlere bizim sahip çikmamiz lazim. Hangi görüsten, kimlikten, inançtan olursak olalim. Bütün inançlarin temelinde adalet vardir.”
Konusmasinda, Rusya’nin Ukrayna’ya askeri müdahalesine deginen Kiliçdaroglu, Türkiye’deki siginmaci sorununa da isaret ederek sunlari söyledi:
“KULAKLARINI TIKAYAN AVRUPA, SURIYELILER TÜRKIYE’YE GELIRKEN NEREDEYDI: Peki merak ediyorum. Kulaklarini tikayan Avrupa, 3 milyon 600 yüz bin Suriyeli Türkiye’ye gelirken neredeydi? 3 milyon 600 bin Suriyelinin Türkiye’de hangi kosullarda yasadigini hangimiz biliyoruz? 40 milyar dolar paranin harcandigi söyleniyor. 40 milyar dolar para kime verildi? Bilmiyoruz. Söyleniyor sadece. Anlatiliyor sadece. O insanlari ensar olarak kabul ettik. Gayet güzel. Simdi ‘göndermeyecegiz’ diyoruz. Ne yapacagiz peki? Bunu düsünmeyecek miyiz, bunu sorgulamayacak miyiz? Bunun hesabinin birileri tarafindan verilmesi gerekmiyor mu? Neden biz Suriye’nin iç islerine karistik. Neden Misir’la kavga ettik? Hangi gerekçeyle kavga ettik? Simdi barismak için Türkiye’nin itibarini temelden sarsiyoruz. Dolayisiyla her birimizin sorgulamasi lazim. Dogrularin pesinde kosmaliyiz, yanlislarin degil.
GEÇMIS YARALARI KASIYARAK BIR YERE VARAMAYIZ: Kucaklasmaliyiz, evet ‘helallesmeliyiz’ dedim. Geçmis yaralari kasiyarak bir yere varamayiz. Artik gelecege bakmak zorundayiz. Varsa kusurlarimiz, çikip kusurlarimizi yüzlesmek zorundayiz. Hatalarimiz varsa, hatalarimizla da yüzlesmek zorundayiz. Toplum barismak, kucaklasmak zorundadir. Büyük acilar çektik. Artik o acilari sonlandirmak istiyoruz. Kadini, erkegi, yaslisi, genci, dogulusu, batilisi, güneylisi, kuzeylisi, bir arada olmak zorundayiz. Sofralarimiz zengin olmali. Her evde huzur, bereket olmali. Insanlar bir baskasinin kimligini, yasam tarzini, inancini sorgulamamali.
HERKES BARISACAK: ‘Komsu komsunun külüne muhtaçtir’ diye söylemis atalarimiz ama simdi neredeyse komsularimizla hesaplasmak durumuna geldik. Buradan Türkiye’yi çikarmak zorundayiz. Millet Ittifaki olarak kararliyiz ve çikaracagiz Türkiye’yi... Aydinliga çikaracagiz. Türkiye’yi baristiracagiz. Dogulusu, batilisi, güneylisi, kuzeylisi, barisacak. Herkes barisacak. Herkesin hakki, hukuku teslim edilecek. Insanlar düsüncelerinden ötürü hapse atilmayacak. Kanun hükmünde kararnamelerle insanlar bulunduklari görevlerden atilmayacak. Onlarin hakkinin tamamini teslim edecegiz. Teslim etmezsek niye siyaset yapiyoruz? Adaleti saglamazsak niye siyaset yapiyoruz? Bunlarin haklarini, hukuklarini teslim edecegiz.
SON 10 YILDA EN BÜYÜK DEGISIMI YASAYAN PARTI CHP’DIR: Son 10 yilda en büyük degisimi yasayan parti, Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Cumhuriyet Halk Partisi artik halkin partisidir. Her alanda, her yerde, her ortamda kim haksizliga ugradiysa onun kimligi, inanci ve yasam tarzina bakmaksizin ugradigi haksizligin giderilmesi için çaba harcariz ve bu mücadeleyi de yapiyoruz ve yapmaya da kararliyiz. Ta ki bu ülkeye baris, huzur gelinceye kadar. En büyük arzum bu ülkede yasayan herkes, evlatlarina güzel bir Türkiye birakmali. Bu amaci gerçeklestirebiliriz. Vicdanlarimizi da sorgulayarak sandiga giderek ve oy kullanarak bunu gerçeklestirebiliriz.”