Tarih: 02.05.2022 23:25

OSMAN KAVALA: 'İKTİDAR, GEZİ DAVASI KARARLARINI SEÇİM MALZEMESİ YAPACAK'

Facebook Twitter Linked-in

CHP Istanbul Milletvekili Mahmut Tanal, cezaevinde ziyaret ettigi tutuklu is insani Osman Kavala’nin; “Iktidarin Gezi davasindan istedigi karari çikartip bunu ileride seçim kampanyasi sürecinde kullanmayi planladigini, seçim malzemesi ugruna hem kendilerinin hem toplumun magdur edildigini hem de yarginin itibarsizlastirildigini” söyledigini aktardi.

CHP Istanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Gezi davasinda hapis cezasi alan Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Hakan Altinay’i, tutulduklari Silivri Cezaevi’nde bugün ziyaret etti.

Cezaevi çikisi görüsmeye iliskin açiklama yapan Tanal; Kavala, Kahraman, Atalay ve Altinay’in herkesin Ramazan Bayrami’ni kutladigini belirtti. Tanal ayrica Silivri Cezaevi’nde görüstügü Is Insani Kavala’nin, sehir plancisi Tayfun Kahraman’in, avukat Can Atalay’in, siyaset bilimci Hakan Altinay’in mesajlarini aktardi.  

'IKTIDAR, GEZI DAVASI KARARLARINI SEÇIM MALZEMESI YAPACAK'

Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Hakan Altinay’in CHP’li Tanal araciligiyla ilettikleri mesajlar söyle:

OSMAN KAVALA: “1Kasim 2017’de Gezi olaylarini finanse etmek, 15 Temmuz darbe girisimine katilmak iddiasiyla iki ayri suçtan dolayi tutuklandim. 15 Temmuz darbe girisimiyle ilgili iddianame, 2 yil içinde düzenlenmesi gerekirken hazirlanmadi. O arada Gezi’den dolayi Istanbul 30. Agir Ceza Mahkemesi hakkimda beraat karari verdi. 15 Temmuz’dan dolayi da beni resen tahliye ettiler. Bu sefer beni casusluk suçlamasiyla tutukladilar. Sirf beni içeride tutmak için bu sefer de casusluk ipine sarildilar.

Istanbul 30. Agir Ceza Mahkemesi, baktigi Gezi Davasi’yla ilgili herkese beraat karari verirken, ‘Zehirli agacin meyvesi de zehirlidir’ prensibini dikkate aliyor. Yani hukuka aykiri yöntemlerle elde edilmis bulgular, delil kabul edilemez. Bu karardan sonra istinaf mahkemesi, bozma karari verdi. Dosya tekrar Istanbul 30. Agir Ceza Mahkemesi’nin önüne geldi. Çarsi davasi ise Istanbul 13. Agir Ceza Mahkemesi’nde görülüyordu. Her iki mahkeme arasindaki yazismalarin ardindan Gezi ve Çarsi dosyalari birlestirildi. Esas bizim davamizin görülmesi gereken yer, Istanbul 30. Agir Ceza Mahkemesi’ydi. Delilleri bu mahkeme toplamisti. Sonrasinda birlestirilen her iki dava tekrar ayrildi. Istanbul 13. Agir Ceza Mahkemesi, asil kendi bakmasi gereken Çarsi Davasi’ni baska yere gönderdi. Kalkti Gezi Davasi’na da kendisi bakiyormus gibi davrandi. Gezi dosyasini, Istanbul 30. Agir Ceza Mahkemesi’ne göndermesi gerekirken kendisi bakti.

Avrupa Insan Haklari Mahkemesi (AIHM), ‘Osman Kavala’nin tutuklulugunu gerektirecek makul süphe ve yeterli delil yok’ diyerek hak ihlali karari verdi. Istanbul 13. Agir Ceza Mahkemesi ise AIHM’nin yeterli süphe ve delil olmadigi için verdigi hak ihlali kararina ragmen dosyaya yeni bir delil girmeksizin, ayni delillere dayali olarak bana agirlastirilmis müebbet hapis cezasi verdi. Istanbul 30. Agir Ceza Mahkemesi, zaten beraat karari vermisti. AIHM, ‘Senin bu delillerin tutuklamayi gerektirmez. Makul süphe yok’ diyor, fakat Istanbul 13. Agir Ceza Mahkemesi, ayni delillerle beni mahkum etti.

“ILERIDEKI SEÇIMLERDE KULLANMAK ÜZERE BIZI DE MAGDUR EDIYOR, TOPLUMU DA”

Iktidar, burada yargiyi kullaniyor. Temelsiz bir iddia nedeniyle bana ceza verildi. Bu ceza akla, mantiga aykiridir! Iktidar, ortaya koydugu iddialarla mahkeme yoluyla istedigi karari çikartip, bunu ilerideki seçimlerde kullanmak üzere bizi de magdur ediyor, toplumu da magdur ediyor, yargiyi da itibarsizlastiriyor. 2 yil hakimlik yapan, AKP’den milletvekili adayi olan birisi, nasil oluyor da agir ceza mahkemesi üyesi oluyor ve agir cezada insanlarin gelecegiyle, hayatiyla oynuyor, müebbet hapis cezasi veriyor?”

“KARAMAN’DAN AKSENER’E “KAHROLSUN ISTIBDAT YASASIN HÜRRIYET” TESEKKÜRÜ”

TAYFUN KAHRAMAN: “Daha önce Gezi suçlamalariyla ilgili sorusturma geçirdim ve takipsizlik karari verildi. Takipsizlik karari kesinlesti. Simdi ise cezalandiriliyorum. O dönem Gezi Parki’yla ilgili 2 defa hükümet kanadiyla görüsüldü. Ilk olarak 6 Haziran 2013’te dönemin Basbakan Yardimcisi Bülent Arinç’la görüstük. Arinç’la görüsmemiz çok saglikli, olumlu geçti. 13 Haziran 2013’te de dönemin Basbakani Recep Tayyip Erdogan’la görüstük. Erdogan’la olan görüsme çok sert geçti. Talepleri ilettik, Erdogan çok sinirlendi.

Gezi’de polislerin bize haksiz hukuksuz sekilde saldirmasi nedeniyle kamuoyunda bir vicdan olustu. Biz polislerden dayak yedigimizde, toplum vicdani harekete geçti, toplum bundan rahatsiz oldu. Toplumun her kesimi bize destek vermeye geldi. Itirazi olan herkes dayanismaya geldi.

O dönem Taksim Dayanismasi’nin sözcüsüydüm. Ayni zamanda TMMOB Sehir Plancilari Odasi Istanbul Subesi Yönetim Kurulu Baskaniydim. Biz aslinda toplum içerisindeki itirazlari hükümete iletmekle bir nevi halk ile hükümet arasinda tercümanlik, arabuluculuk yaptik. Bunlari hükümete iletirken de her zaman resmi üslubumuzu, dilimizi koruduk. 13 Haziran 2013’te Erdogan’la görüsme sonrasi ‘Sayin Basbakan’ ifadesini kullandim. Çünkü seçilmis bir hükümet var. Bizim buna saygi duymamiz gerekiyor. Saygi gösterdik. Hükümeti devirmeye çalismak isteyenler, ‘Sayin Basbakan’ ifadesini kullanmaz. Kaldi ki bu görüsme sonrasi yapmis oldugumuz açiklamalar ortada. Toplumu kiskirtici, hükümeti istifaya davet yönünde bir çagrimiz, söylemimiz olmadi.

Asil magdur biziz. Hem polisten dayak yedik hem hükümeti devirmeye tesebbüs suçlamasina maruz kaldik. Dünya literatüründe böyle bir dava yok!  Ben akademisyenim. Ayni zamanda TMMOB Sehir Plancilari Odasi Sube baskaniyim. Bugüne kadar kent suçunu isleyenlere karsi hep kentlerin hukukunu savunduk.  Dosyaya hiçbir delil konulmadi. Hiçbir tanik dinlenilmedi. Tape dedikleri hususlari, tapeleri de bize ibraz etmediler. Tapeler dediler ama ses kayitlari olmasi lazim. Ses kayitlariyla konusmalarin eslestirilmesi lazim. Tapeleri dizayn edenler, FETÖ’den tutukludur. IYI Parti Genel Baskani Sayin Meral Aksener’in, ‘Kahrolsun istibdat, yasasin hürriyet’ seklindeki sözleri çok kiymetlidir. Bu sözlerinden dolayi Sayin Aksener’e tesekkürlerimi, selamlarimi iletiyorum.”

“ILERIDE DEMOKRATIK TALEPLERDE BULUNACAK INSANLARI KORKUTMAK, SINDIRMEK MAKSADIYLA BIZE BU CEZALAR VERILDI”

CAN ATALAY: “Soma Maden Katliami Davasi’nin, Aladag Yurt Yangini Davasi’nin, Asansör Faciasi Davasi’nin avukatligini da üstlendim. Nerede bir hak ve hukuk mücadelesi varsa avukat olarak destek veriyordum. Benim üzerimden hak mücadelesi verenleri korkutma, sindirme amaçli olarak bana bunlar yapildi. Zaten Gezi olaylarinin çikis nedeni, iktidar tarafindan 23 Nisan, 29 Ekim, 19 Mayis’la ilgili yasaklamalar getirildi. ‘Iki ayyas’ denildi. Kürtajla ilgili söylemler oldu. ‘Kadin-erkek esitligine inanmiyorum’ denildi. ‘Yüzde 50’yi evde zor tutuyorum’ denildi. Mahkeme karari olmaksizin izleme, dinleme, telefon olaylari çikti. Iktidar, sosyal medyayi denetledi, yasaklamalar oldu. O dönem 1 Mayis Isçi Bayrami’nda çukurlarin oldugu bahanesiyle Taksim için izin verilmedi. Ama sampiyonluk kutlamalarinda izin verildi.

Iktidarin buna benzer toplumu ötekilestirici, ayristirici söylemleri, yasaklamalari nedeniyle toplumda ister istemez baski iklimi olustu.  Tüm bu ve benzeri olaylar, Gezi’yi ortaya çikardi.  Önceleri verilen takipsizlik kararlarinda ve beraat kararlarinda, Gezi’nin insan haklari anlaminda demokratik talepleri dile getirdigi, yasa disi bir eylemin olmadigi vurgulaniyor. Ileride demokratik taleplerde bulunacak insanlari korkutmak, sindirmek maksadiyla bize bu cezalar verildi. Siyaset için kurgulanan bir dava var. Siyasete ileride malzeme vermek için bu karar ortaya çikti.”

“SIYASI IKLIM NEDENIYLE BIZE CEZA VERILDI”

HAKAN ALTINAY:  “Toplumu korkutmak, yildirmak amaciyla bu dava ortaya çikti. Bizim suç isledigimize iliskin herhangi bir delil yok. Netice itibariyle Sayin Cumhurbaskani, kimi hedef aliyorsa ceza veriliyor. Adil bir yargilama yok. Siyasi iklim nedeniyle bize ceza verildi.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —