KILIÇDAROĞLU, GEZİ DAVASI TUTUKLULARININ AİLELERİ İLE BİR ARAYA GELDİ

KILIÇDAROĞLU, GEZİ DAVASI TUTUKLULARININ AİLELERİ İLE BİR ARAYA GELDİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul’da, Gezi Parkı Davası tutuklularının aileleri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, 'Yaşadığımız olay, sıradan bir olay değil. Entelektüel düzeyi yüksek; olayları sağlıklı sorgulaya

 

CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu Istanbul’da, Gezi Parki Davasi tutuklularinin aileleri ile bir araya geldi. Kiliçdaroglu, 'Yasadigimiz olay, siradan bir olay degil. Entelektüel düzeyi yüksek; olaylari saglikli sorgulayabilen, haksizliklar karsisinda sesini rahatlikla ifade edebilen, düsüncesini ifade edebilen arkadaslar bunlar. Siradan insanlar degil. Dolayisiyla bunlarin tutuklanmalari, hapse atilmalari da siradan bir olay degil. Çok sayida örnegi var bunun tarihte. Bütün mesele, bunlarin tekerrür etmemesiydi' dedi.

CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu, Gezi Parki Davasi’nda haklarinda hapis cezasi verilen Mücella Yapici, Tayfun Kahraman, Mine Özerden, Çigdem Mater, Yigit Ali Ekmekçi, Ali Hakan Altinay ve Can Atalay’in aileleri ve avukatlariyla bir araya geldi. Emirgan Korusu’nda, Beyaz Kösk’teki bulusmaya; CHP Istanbul Il Baskani Canan Kaftancioglu, CHP Kadin Kollari Genel Baskani Aylin Nazliaka, Istanbul Büyüksehir Belediye Baskani Ekrem Imamoglu ve esi Dilek Kaya Imamoglu ile CHP milletvekilleri katildi.

IMAMOGLU: “EN BÜYÜK MÜCADELEYI VERMESI GEREKEN MEVKILERDE BULUNUYORUZ”

Istanbul Büyüksehir Belediye Baskani Ekrem Imamoglu ise sunlari söyledi:

“Genel Baskanimizin ilk andan itibaren; ‘süreci takip edin’ demesiyle; tabii ki içinizde çok yakin dostluklarimiz, yol arkadaslarimiz var, ilk günden itibaren elimizden gelen her duyguyla yaninizda olmaya gayret ediyoruz. Umarim hiçbir aninda eksikligimiz olmaz. Biz, Genel Baskanimizin, ifade ettigi gibi vazifemizi yerine getiriyoruz. Hiçbir ailemizin baska bir duyguyla bize bakmamasini istiyoruz. Bu bizim vazifemizdir ve onu yerine getiriyoruz.

Hukuksuzluga ugrayan kim varsa, ona da ayni sekilde davranmaya hazir bir yönetimiz. Çünkü hem Genel Baskanimiz hem partimiz hem bizler böyle bir kültürün ve ahlakin temsilcileriyiz. Umuyorum; siyasi olan bu kararin, bu karar verici bir avuç insanin iktidar sürelerinin bitmesiyle beraber, kararin da sona ermesini hep birlikte saglariz. Bu konuda en büyük mücadeleyi vermesi gereken mevkilerde bulunuyoruz. Bu manada elimizden geleni yapacagimizdan hem sizlerin hiçbir kuskusu olmasin, hem de su an hukuksuz yere hapiste bulunan dostlarimizin hiçbir kuskusu olmasin.”

KAFTANCIOGLU: “DAYANISMAYA, UMUDU BÜYÜTMEYE DEVAM”

Kiliçdaroglu’nun, “Yakinda içeri girecek olan Canan Baskan’a sözü verelim” esprisinin ardindan konusan Kaftancioglu ise sunlari söyledi:

“Magdur kontenjanindan ailelerin sözcüsü olarak söz almis olayim. Saka bir yana, her biriniz bir kez daha hos geldiniz. Keske bu vesileyle degil, daha güzel vesilelerle bir arada olabilseydik. Ama bizler zaten daha güzel vesilelerle bir arada oldugumuz için böyle cezalandiriliyor, içerideki kardeslerimiz. O nedenle, bugüne kadar oldugu gibi, bugünden sonra da dayanismaya, umudu birlikte büyütmeye ve örgütlenmeye, örgütlülüge devam, diyorum. Sizlerden de bugün katiliminizdan ötürü bir kez daha tesekkür ediyorum. Bizler süreci, Genel Baskanimizin yakin takibi talimatlariyla, vekillerimizle birlikte bütün partimiz yürütmeye çalisiyoruz. Hepimize güzel bir gelecek diliyorum.”

KILIÇDAROGLU: AMACIMIZ, BEDEL ÖDEYENLERIN YANINDA DURMAK

Kiliçdaroglu ise söyle konustu:

“Insanlarin yasamlarinda unutulmaz anilar vardir. Yakinlari, esleri, dostlari, arkadaslari su anda haksiz yere içeride olanlarin da anilari birikiyor. Bu anilar bazen öykü oluyor, bazen roman oluyor, bazen bir sinema filmi oluyor. Ama sonuçta, insanlar özgürlüklerine kavustuklarinda, hayatlari boyunca anlatacaklari güzel öyküleri oluyor. Bu öyküler, bundan sonraki kusaklarin ya da yöneticilerin ders almalari gereken öyküler olarak, keske tarihte yerini alsa. Yani ayni acilari, bir toplum sürekli olarak yasamasa… Fakat yasiyoruz. Zaten insanlik tarihi, demokrasiyi saglamak konusunda verdigi mücadelelerin tarihidir. Biz demokrasinin önemini, belki de bu tür olaylarla kendi ruhumuzda, bedenimizde, anlayisimizda, düsüncelerimizde hissediyoruz. Demokrasi mücadelesinin de bunun için verilmesi gerektigini biliyoruz.

Bu mücadelede insanlar bedel öderler. Su anda içeride olan arkadaslarimiz, bu bedeli ödeyenlerdir. Toplum; demokrasi konusunda, özgürlükler konusunda bedel ödeyen bu insanlari asla unutmaz. Onlar, tarihteki yerlerini alirlar.

Bizim temel hedefimiz su: Bedel ödemeyenler olarak, biz dolayli bedel ödüyoruz, onlar dogrudan bedel ödüyorlar… Bizim amacimiz, bizim görevimiz de bedel ödeyenlerin yaninda durmak, onlarin bir anlamda içinde bulundugumuz ortam neresi olursa olsun onlarin sözcülügünü yapmak. Bu bazen; köse yazarlari oturur bunu yazarlar, sözcülüklerini yaparlar. Bazen bir televizyon programinda, tartismalarda sözcülügünü yaparlar. Genis kitleler, yapilan haksizligi duymus olur. Yapilan bu haksizlik sadece Türkiye’de degil, yurt disinda da yankilandi, yerini aldi.

“YASADIGIMIZ OLAY, SIRADAN BIR OLAY DEGIL”

Yasadigimiz olay, aslinda siradan bir olay degil. Bir ülkenin; entelektüel düzeyi yüksek, olaylari saglikli sorgulayabilen, haksizliklar karsisinda sesini rahatlikla ifade edebilen, düsüncesini ifade edebilen arkadaslar bunlar. Siradan insanlar degil. Dolayisiyla bunlarin tutuklanmalari, hapse atilmalari da siradan bir olay degil. Tarih bu tür örneklerle dolu, çok sayida örnegi var bunun tarihte. Bütün mesele, bunlarin tekerrür etmemesiydi. Ama maalesef darbe dönemlerinde, ben bunu çok gördüm. Ben; 12 Mart’i da gördüm, 12 Eylül'ü de gördüm, bu dönemi de gördüm. Dolayisiyla yasadigimiz olaylar, dramlar; bundan sonra keske hiç yasanmasa. Ve bizler hangi görüste, düsüncede olursak olalim, en az azindan düsüncelerimizi birbirimize saygiyla anlatabilecegimiz bir atmosferi yakalayalim. Mücadele de bunun üzerine insa edilen bir mücadele aslinda.

“KARSILIKLI DAYANISACAGIZ”

Yapabilir miyiz? Evet, yapabiliriz. Umutsuzluga kapilmak var mi? Asla kapilmak yok. Mücadeleyi sonuna kadar götürmek zorundayiz. Bu tabii bir anlamda dayanisma kültürü de demek. Karsilikli dayanisacagiz. Birimiz aci çekerken, digerimiz sevinç çigliklari atmayacagiz. Beraber düsünecegiz. Acilari nasil yok edebiliriz, izale edebiliriz; veya hafifletebiliriz bunun bir anlamda yolunu, yöntemini, yordamini bulmak zorundayiz. Bu çerçevede mücadele edecegiz.

Hepimiz Türkiye’de yasiyoruz. Siyaset kurumunun çok sikintili bir alan oldugunu da biliyoruz. Düzgün siyasetçi olmanin da kolay olmadigini, zor bir alan oldugunu biliyoruz. Ama sonuçta her sey, toplumun egitimine bagli. Toplum egitildikçe daha farkli bir sürecin içine hep beraber giriyoruz.

Bu güzel sabah kahvaltisi organizasyonunu yapan Büyüksehir Belediye Baskanimiz Ekrem Bey'e, Il Baskanimiz Kaftancioglu'na o da yakinda ‘adaletle’ tanisacak, farkli bir adaletle o da tanisacak, tesekkür ediyorum. Hep birlikte mücadele ettigimiz zaman, gücümüzün ne kadar önemli… Çünkü hakli oldugunuz zaman, çok güçlüsünüz. Nerede olursak olalim, hapiste veya hapis disinda; yeter ki hakli oldugumuza inanalim. Hakli oldugumuz zaman daha güçlü, daha kararli, daha inançli olabiliyoruz.”

AILELERDEN “DAYANISMA VE DESTEK” ÇAGRISI

Kiliçdaroglu, Kaftancioglu ve Imamoglu’na süreç içinde gösterdikleri dayanismadan dolayi tesekkürlerini ileten aileler, duygularini “Onlarin iyi olmalarini saglayan sey, disarida kendilerine gösterilen dayanisma ve destek. Bunu göstermeye devam edin” sözleriyle dile getirdi.