CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Gençler olarak sizler sakın umutsuzluğa kapılmayın, hepsi aşılacaktır, aşarız. Yeter ki sandığa gittiğinizde elinizi vicdanınıza koyup oy kullanın. Bir oyun altın kadar değeri var” dedi.
CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu, “Gençler olarak sizler sakin umutsuzluga kapilmayin, hepsi asilacaktir, asariz. Yeter ki sandiga gittiginizde elinizi vicdaniniza koyup oy kullanin. Bir oyun altin kadar degeri var” dedi.
CHP Lideri Kiliçdaroglu, bugün Düzce programi kapsaminda Gençlik Bulusmasi’nin açilisinda konustu ve gençlerden gelen sorulari cevapladi. Basina kapali bulusmanin görüntüleri daha sonra paylasildi.
CHP Gençlik Kollari Genel Baskani Gençosman Killik, gençler sorularini sormadan “Bu gençlik bulusmasini sehir sehir yapiyoruz ve genç arkadaslarimizla bir araya gelerek onlarin çözüm önerilerini, elestirilerini ve fikirlerini dinliyoruz ki partimizin siyasetin de gençlerden aldigimiz politika önerileri ile sekillendirelim. Çünkü gençlerin sorununu en iyi gençler biliyor ve biz gençleri dinleyerek politika üretmek istiyoruz. O yüzden sizlere söz hakki taniyacagiz, genel baskanimiz sizleri tek tek dinleyecek” diye konustu.
Bir gencin, “CHP’nin atanamayan ögretmenler ile ilgili bir politikasi var mi?” sorusuna CHP Lideri Kiliçdaroglu su yaniti verdi:
“183 BIN KISIYI ATAYACAGIZ”
“Atanamayan ögretmenler ile ilgili olarak bir kisa vadeli, bir uzun vadeli çözümümüz var. Kisa vadeli çözümümüz su, Sayistay’in raporlarina göre 183 bin ögretmen açigi var. Dolayisiyla 183 bin kisiyi atayacagiz, bu ciddi bir rakam. Uzun vadeli, iki tür çözümümüz var: Bir, köy okullarini yeniden açacagiz. Dolayisiyla her ögrencinin oldugu her köye mutlaka bir ögretmen veya iki ögretmen atamasi olacak. Bunun sayilarini henüz net olarak bilemiyoruz. Çünkü köy okullarinin bir kismi kapandi, bir kismi yikildi. Bunlarin yeniden yapilmasi, onarilmasi lazim. Belli bir zaman dilimine ihtiyaç var, dolayisiyla köy okullarinin açilmasi ile beraber süreç daha hizlanmis olur, çok sayida atama gerçeklesecek.
“ÖGRETMEN YETISTIREN FAKÜLTELERIN KONTENJANINI TÜRKIYE IHTIYACINA GÖRE SINIRLAYACAGIZ”
Üçüncüsü ise, ögretmen yetistiren fakültelerin kontenjanini Türkiye ihtiyacina göre sinirlayacagiz. Dolayisiyla her önüne gelenin atanacak diye bir kural olamayacak. Bunu yaptigimiz takdirde ögretmenlik tercihini yapan, okulunu bitirdigi zaman isi hazir olacak ve isine baslamis olacak. Dolayisiyla, kisa ve uzun vadeli çözümler ile bu sorunu asabiliriz. Kisa vadeli dedigim gibi 183 bin atama yapilacak, mesele de biraz rahatlayacak. Gelelim ikinci konuya, bu sadece atama bekleyen ögretmenler için degil. Aranizda hukuk fakültelerine giden var mi bilmiyorum. Bakin, önümüzdeki süreçte göreceksiniz binlerce hukuk fakültesi mezunun hepsi açikta kalacak. Asgari ücretli dahi is bulamayacaklar. Nerede bir bos bina buldularsa orayi hukuk fakültesi yaptilar, bu da yanlis. Bunun da önüne geçmek lazim, yüksek ögrenimin planlanmasi lazim. Önce bu ülkede kaç veterinere ihtiyacimiz var, kaç doktora, kaç ögretmene, hukukçuya…
“UMUTSUZLUGU BESLERSENIZ TÜRKIYE BIR KAOSUN IÇINE SÜRÜKLENEBILIR”
Planlanmasi lazim ve bu plana göre yüksek ögrenimin ögrenci almasi lazim. Buradan yetisecek insanlarin da is yasamina girmesi lazim, herkesin kendi alaninda çalismasi lazim. Siz gereksiz yere her yere fakülte açip oraya binlerce ögrenci kazandiktan sonra, o ögrenciler büyük bir fedakarlikla okuduktan sonra eger issiz kalirlar ise bu çok büyük bir felaket olur. Üniversiteyi bitirmis, üniversite mezunu, is ariyor ama is bulamiyor. Umutsuzlugu beslerseniz Türkiye bir kaosun içine sürüklenebilir. O nedenle bunun yeniden planlanmasi lazim.”
Bir gencin “Geldiginizde gençlerle ilgili en büyük projeniz ne olacak ve bunu hangi kaynaktan saglayacaksiniz?” sorusuna Kiliçdaroglu su yaniti verdi:
“ÜNIVERSITELERDE YURT SORUNUNU ÇÖZECEGIZ”
“Bir videom vardi, gençlere neleri vadettigime dair ama önce sunu söyleyeyim. Üniversite gençleri için, bir yil içinde Türkiye’de bütün üniversitelerde yurt sorununu çözecegiz. Hiçbir ögrenci efendim yurt bulamadim, yer bulamadim demeyecek. Gençler ile ilgili; bir, gençlerin is bulmasi lazim. Istihdam alanlarinin yaratilmasi lazim. Ben size desem ki, biz iktidar oldugumuzda bir yil içinde issizlik sorununu çözeriz desem size dogruyu söylememis olurum. Issizlik sorununu çözmek üretim araçlarinin harekete geçirilmesini saglamak belli bir zaman dilimine ihtiyaç hissettirir ama gençlerin mutlaka ama mutlaka kendi ülkelerinde çalisabilecekleri alanlari yaratmak gerekiyor. Üç alanda: bir, güvenlik (sosyal güvenlik dahil olmak üzere); iki, egitim; üç, saglik bu alanlarda bos kadro olmaz. Devlette çok sayida bos kadro var. Bu alanlarda sürat aramalari yapacaksiniz ve dolayisiyla sosyal devletin geregini bu alanlarda çalisan insanlar yerine getirecekler.
Gençler ile ilgili bir projemiz daha var. Bütün organize sanayi bölgelerinde teknoloji liseleri kuracagiz. Bu liseler yatili olacak. Liseleri alti yil olacak, üçüncü yildan itibaren ögrenci sanayide çalisacak, çalistigi süre içinde SGK primleri devlet tarafindan ödenecek ve bu kisi kendi alaninda uzmanlasacak, mezun oldugunda isi hazir olacak. Eger, üniversiteye gitmek istiyorsa arti puanla izdüsümü olan fakülteye gidecek. Dolayisiyla bunlar çok cazip hale gelecek.
“ÜSTÜN YETENEKLILERIN TÜRKIYE’DE TUTAMIYORUZ. BUNLARIN, TÜRKIYE’DE KALMASI LAZIM”
Bir baska önemli sey, yüksek yetenek insasi dedigimiz bir kavram var. Yani, bir toplumun nüfusunun yüzde 2’si üstün yeteneklilerden olusur. Bu üstün yeteneklilerin Türkiye’de tutamiyoruz. Bunlarin, Türkiye’de kalmasi lazim. Toplumu sürükleyen ister sanat ister kültür ister matematik herhangi bir alan olsun yeni bir bulusu saglayan bu yüzde 2’lik kesimdir. Almanya’da iki Türkiye kökenli doktor ne yapti, Covid-19 asisini buldu ve Almanya’ya milyarlarca dolar para kazandirdi. Biz üstün yetenekli çocuklarimizi yeteri kadar kendi ülkemizde tutamiyor ve koruyamiyoruz. Bunlar için özel bir plan, özel bir program yapilmasi lazim.
“KÖYÜN IMAMI OLACAK, KÖYÜN VETERINERI OLACAK, KÖYÜN ZIRAATÇISI OLACAK…”
Gençler ile ilgili, bizim gördügümüz kadariyla en büyük en temel sorunu is bulamiyorlar. Özellikle üniversite mezunu olan gençler is bulamiyorlar, bunlara süratle istihdam alani yaratmamiz lazim. Mesela biz, köy okullarini açacagiz dedim ama mesela biz hayvancilik yapilan yerde, besicilik yapilan yerlerde mutlaka bir veteriner görevlendirecegiz. Yani, kamu görevlisi olarak veteriner orada olacak ve böylece her alanda ve veterinere istihdam yaratmis olacagiz. Iki, tarimsal üretim yapilan yerlerde mutlaka ziraat mühendisi, tarim teknisyeni görevlendirecegiz, toprak analizleri yapilacak. Yani, köyün ögretmeni olacak, köyün imami olacak, köyün veterineri olacak, köyün ziraatçisi olacak… Dolayisiyla üretimi toplumun genis kitlelere yayilmis olacak. Istihdami böylece büyütmeye çalisacagiz. Öte yandan üniversitelerdeki kontenjanlari sinirlayacagiz, daha düsük bir kontenjan olacak ama bunun yaninda ara eleman olarak, nitelikli eleman olarak da özellikle sanayide çalisacak kisileri bu teknoloji liselerinden yetistirecegiz.”
“HIÇBIRIMIZIN UMUDU YOK GELECEKTEN”
Bir baska genç Kiliçdaroglu’na su soruyu sordu:
“Öncelikle bu egitim sistemini her gelen bozuyor, biz düzenli egitim alamiyoruz. Hiçbirimizin umudu yok gelecekten. Siz bize ne tarz bir vaatte bulunuyorsunuz? Ne gibi bir düzen saglayabilirsiniz egitim alaninda? Ikinci sorum da bizi biz yapan hayata güzelligi katan kadinlarimiz her gün öldürülüyor sessizce ve kimse duymadan. O kadinlarimiz öldürülüyor ve buna yetkisi olan gerekli mercilerdeki insanlarin ses çikarmamasi bizim canimizi sikiyor. Bu adaletsiz ülkemizde siz adalette ne gibi bir degisiklik yapacaksiniz ve bize ne gibi bir imkân sunacaksiniz? Ayrica hepimizin ortak sorunu olan mülteciler milyonlari asti. Siz bunlari göndermekte zorluk çekecek misiniz? Biz gençlik olarak arkanizda olacagiz her zaman, size inaniyoruz. Bir güç olarak sizleri görüyoruz.”
Kiliçdaroglu ise su yaniti verdi:
“EGITIM SISTEMINI BELIRLEYECEK OLANLAR SIYASETÇILER DEGIL”
“Bir toplumu geri biraktirmak istiyorsaniz egitim sistemini bozacaksiniz, Türkiye’de yapilan bu. Egitim sistemini belirleyecek olanlar siyasetçiler degil. Bu isin uzmanlari. Yani, isi ehline teslim edeceksiniz. Bir egitim sistemi ne zaman basarili olur? Okula baslayan çocuk ne kadar nitelikli sorular sormaya baslarsa o egitim o kadar degerlidir ve önemlidir, basarilidir. Eger, egitim sistemi ezberci bir sistem ise o egitim sistemi içinde yetisen çocugun ülkeye bir faydasi olmaz. Nitelikli soru sorma, kaliteli soru sorma ve merak duygusunu büyütme egitimin temel özelligidir, aykiri düsünceler kadar degerli hiçbir sey yoktur. Aykiri düsünceler. O nedenle üniversitelerde her türlü düsüncenin özgürce tartisilmasi lazim. Vay efendim ben senin düsünceni begenmedim diye akademisyeni üniversiteden atarsaniz, farkli düsündü diye gençleri söyle ya da böyle cezalandirirsaniz bunlar Türkiye’nin büyümesini engeller. Aykiri düsünce her zaman önemlidir, merak duygusunu büyütmek her zaman önemlidir. Nitelikli sorular sormak her zaman önemlidir.
“ISTANBUL SÖZLESMESI ILK BIR HAFTA IÇINDE TEKRAR YENIDEN ILAN EDECEGIZ”
Kadinlar konusunda; kadina yönelik siddeti biz de biliyoruz, gazetelerin üçüncü sayfalarinda, televizyon haberlerinde görüyoruz. Burada iki tane sey var, iki tane sözüm var. Bir, Istanbul Sözlesmesi ilk bir hafta içinde tekrar yeniden ilan edecegiz. Ikincisi, katil gitmis kadini öldürmüs, hapse atmislar, beyefendi kravat takiyor, temiz elbise giyip gelince iyi hal indirimi… Ne demek iyi hal indirimi? Katile iyi hal indirimi mi olur? Iyi hal indirimini kaldiracagiz, cezasi neyse onu çekecek.
“‘ULUSAL VERGI KONSEYI’NIN KURULMASINI SAVUNUYORUZ”
Üç; adalet dediniz, Suriyelileri geri gönderirken zorluk çeker misiniz diye. Zorluk çekmeyiz; Suriyeliler gönüllü gidecek oraya, o konuda hiç endise etmeyin. Adalet konusunda devlette liyakati saglarsaniz yani isi ehline verirseniz adaleti de saglamis olursunuz. Harcadiginiz paranin hesabini halka verirseniz saglamis olursunuz. Bakin biz bunun ile ilgili ‘Ulusal Vergi Konseyi’nin kurulmasini savunuyoruz. Ulusal Vergi Konseyi su: ödedigimiz vergilerin nerelere harcandiginin hesabini halka verilmesi, bu konseyin görevi o olacak. Hepiniz vergi veriyorsunuz, otobüse binerken de su alirken, simit yerken, ekmek yerken, kahvalti yaparken, çay içerken vergi verirsiniz. Ama su soruyu sormuyorsunuz: Ödedigimiz vergiyi nereye harciyorlar? Bu sorunun sorulmadigi ülkede demokrasi gelismez, demokrasinin çikis noktasi ödedigimiz vergilerin nerelere harcandigini sorgulamakta baslar. Ben vergi veriyor muyum? Evet. Kim parayi götürüyor? Besli çete. Dünyanin parasini götürüyorlar, isyan eden yok, itiraz eden yok ama hepsinin burnundan fitil fitil getirecegim, paralari alacagim.”
“BURADAN KAZANDIKLARI PARAYI, AVROLARI, DOLARLARI YURT DISINA KAÇIRDILAR. O PARALARIN TAMAMINI DA TÜRKIYE’YE GETIRECEGIZ”
Bir genç, “Bir söz var, Türk olmaktan gurur duyup, Türkiyeli olmaktan nefret eden bir gençlik büyüyor. Bizim nefret etmemizin sebebi adaletten, markete gidip istedigimiz hiçbir seyi alamadan geri dönmek. Genel bir sorunumuz var. Yasam çok pahali…” sözlerine Kiliçdaroglu söyle yanit verdi:
“Kaynak dagilimini yaratilan gelirin haksizca paylasilmasi… 84 milyonun bir avuç kisiye çalismis olmasi üç yolla bu saglaniyor. Simdi bir de dördüncü yol çikti. Birincisi su, Kamu- özel is birligi. Az önce örnek verdim. Devlet yaptigi zaman 3 milyara yapiyor, kamu-özel is birligi ile yapiyorsunuz 6 milyara mal oluyor. Felaket bir sey. Ikincisi, kur korumali mevduat. Dolarin varsa, götürüp kur korumali mevduata yatiriyorsun iki dolar yükselsin insin hiç fark etmiyor, oradan gelir elde ediyorsun. Üç, faiz elde ediyorsun. Dört, vergi vermiyorsun çünkü vergiden muaf. Böyle bir düzen olmaz. Kur korumali mevduata kim para yatirir? Dolari olan, avrosu olan, milyonlari olan yatirir. Genis kitleler vergi verirken o beyler bes kurus bile vergi vermeyecek. Böyle bir garabet var. Yeni bir sey çikardilar, o da enteresan: ‘Ev almak isteyenlere milyon verecegim; bir milyon, iki milyon, bes milyon, on milyon…’
Yillik, yüzde 11 faiz ama ihtiyaç kredisi için vatandas gidip para çekerse yillik yüzde 27 faiz. Yani, milyonlari olan yani bunlar ayrica aylik 27 bin lira taksit ödeyecekler, konut taksiti. 27 bin lira taksit kim ödeyebilir arkadaslar? Ancak varliklilar ödeyebilir. Buradan da kaynak aktariyorlar. Düzen öyle bir düzen ki 84 milyonun bir avuç kisiye çalistigi bir düzen olusturmuslar ve gelir dagiliminda olaganüstü bir bozulma var. Bu beyler de buradan kazandiklari parayi, avrolari, dolarlari yurt disina kaçirdilar. O paralarin tamamini da Türkiye’ye getirecegiz. Hiç endise etmeyin.”
“ULASIMDA BÜYÜK BIR SIKINTIMIZ VAR. BEN ÖGRENCIYIM O KADAR MADDI DURUMUM YOK”
Ögrenci oldugunu belirten bir genç ise “Ülkemizde ciddi büyük bir ekonomik sikinti var özellikle ögrencilerle alakali. Özelikle ulasimda büyük bir sikintimiz var. Ben her gün otobüs kartina her gün yüklemek zorunda kaliyorum. Bu bende büyük bir sikinti açiyor, ben ögrenciyim o kadar maddi durumum yok ögrenci olarak yani. Ögrencilerin bu konuda biraz daha yardima ihtiyaci var. Ülkemizde insanlara asgari ücret yetmiyor en basitinden çünkü asgari ücret arttikça her seyin fiyati arttigi için gene yetmiyor bu asgari ücret. Bu asgari ücreti attirmak gibi projeniz var mi?” diye sordu.
Kiliçdaroglu ise, “Asgari ücret açlik sinirinda. Açlik siniri var bir de biliyorsunuz, baska bir sinir daha var. TÜRK-IS bunlari düzenli aylik olarak yayinliyor. Su anda asgari ücret zaten açlik sinirinin altinda kaldi onu da ifade edeyim. Ama bunlarin belli bir zaman dilimi içerisinde hepsi düzelecek. Göreceksiniz” yanitini verdi.
Baska bir genç ise söyle konustu:
“TÜRKIYE’DEN HALKTAN VE GELECEGINDEN UMUDUMU KAYBETMEDIM VE KAYBETMEK DE ISTEMIYORUM”
“Tek bas ve bir olan gerçek olan baskomutanimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dedigi gibi umutsuz durumlar yoktur umutsuz insanlar vardir ve ben Türkiye’den halktan ve geleceginden umudumu kaybetmedim ve kaybetmek de istemiyorum. Iyi günlerin de gelecegini biliyorum. Ne olursa olsun bu ülkenin bir sekilde aydinlanacagini da biliyorum. Merak ettigim ise siz iktidara geldiginiz zaman su an iktidarda olan malum partinin bazi atilimlari ve projeleri var bu projeler ne olacak. Bunlarla ilgili bir planiniz var mi, iptal ya da devami için bunu sormak istedim”
Kiliçdaroglu’nun yaniti ise söyle:
“O FAKIR CUMHURIYET, OSMANLININ BORCUNU SON KURUSUNA KADAR ÖDEDI. SIMDI DILENCI DURUMUNA DÜSTÜK”
“Baska ülkelere el avuç açan bir devlet olmaz. Kendi onuruyla yasamak zorundadir. Aç kaliriz ama onurumuzdan ödün vermeyiz. Örnek vereyim; cumhuriyet kurulurken, o fakir cumhuriyet, Osmanlinin borcunu son kurusuna kadar ödedi. Hiç kimseye el avuç açmadi, ülkeyi demir aglarla donatti, her yere fabrikalar kurdu. Etibanklar, Sümerbanklar, Karakaya barajlari, Keban barajlari, bütün bunlarin tamami yapildi. Bir yerlerden büyük paralar alinarak, el avuç açilarak degil. Bunlarin tamami satildi, simdi dilenci durumuna düstük. Simdi Türkiye’yi buradan çikarmamiz lazim. Onun için güçlü bir ekonomik programla yola devam etmek lazim.
“EKONOMIK BAGIMSIZLIK OLMAYINCA SIYASI BAGIMSIZLIGINIZ OLAMAZ”
Mustafa Kemal Atatürk’ün iki temel kurali vardir. Bir, der ki özgürlük ve bagimsizlik benim karakterimdir. Bu siyasi bagimsizliktir. Bayragimin altinda özgürce yasayacagim. Ikinci bir özelligi de vardir, temel kriteri daha vardir. Savas meydanlarindan kazanilan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandirilmadikça Türkiye bagimsizligini koruyamaz. Ekonomik bagimsizlik olmayinca siyasi bagimsizliginiz olamaz. Bugün Türkiye ekonomik bagimsizligini büyük ölçüde kaybetmistir. Ekonomik bagimsizligi yoktur Türkiye’nin. O nedenle Papazi ver dedikleri zaman itirazsiz papaz verildi. O nedenle Merkel bana gazeteciye ver dedigi zaman hapisten çiktiginda tutuklama emri vardi baska bir mahkemenin tutuklama emrini teblig ettiler hava alanina götürdüler bindirdiler uçaga ve Almanya’ya gönderdiler.
“GIDISTEN ENDISE DUYUYORSUNUZ, O ENDISEYI GIDERMEK SIZIN ELINIZDE”
Türkiye’yi bu durumdan kurtarmamiz lazim ve çikarmamiz lazim. Ha buna karar verecek olan kim, sizsiniz. 6 milyon 300 bin genç ilk kez sandiga gidecek oy kullanacak. Geçmiste hiçbir degisim olmasa, herkes kendi partisine oy verse yani geçmiste oy kullananlar ilk kez sandiga gidip oy kullanacak 6 milyon 300 bin genç Türkiye’ye demokrasi getirecek. Yani Demokrasiyi getirecek olan ben degilim sizlersiniz. Türkiye’yi karanliktan çikaracak olan ben degilim sizlersiniz. Sizin hem Mustafa Kemal Atatürk’e hem tarihe karsi ciddi bir sorumlulugunuz var. Gidisten endise duyuyorsunuz, o endiseyi gidermek sizin elinizde. Ben sadece siyasal olarak sizin sözcülügünüzü yapmaya çalisiyorum. Yasadiginiz sorunlari anlatmaya çalisiyorum. Biz bunlarin tamamini asabiliriz hiç endise etmeyin, tamamini. Güç sizde. Dolayisiyla gücünüzü kullandiginiz andan itibaren Türkiye çok farkli bir noktaya gelecektir.”
“OKULU BIRAKAN, HEVESINI KAYBEDEN ARKADASLARIM OLUYOR”
Bir genç kadin ise su soruyu sordu:
“Tarimsal nüfus asiri azaldi, hayvancilik yapan nüfus azaldi. Bunlara tesvik için çok bir proje göremiyorum. Gittikçe de azaliyor. Çiftçinin umudu kalmadi, çiftçilik yapan insanlar da artik çiftçilik yapmayi birakti. Bunun için izlediginiz bir politika var mi? Yoksa ne yapmayi düsünüyorsunuz? Bunun disinda gençlerin bazi kaygilari var. Issizlik, üniversiteye gitmek... Üniversiteye giden insanlar parayi yetistiremiyor. Üniversiteye gidemeyecegini düsünene ya da gittiginde is bulamayacagini düsünen kisiler de okumaya karsi hevesini kaybediyor. Bu yüzden okulu birakan, hevesini kaybeden arkadaslarim oluyor. Gençleri ülkeye kazandirmak için ya da bu kaygilarimizi azaltmak için bir projeniz var mi varsa ne tesekkür ederim.”
Kiliçdaroglu’nun yaniti ise söyle:
“TARIMI STRATEJIK SEKTÖR OLARAK GÖRMEZSENIZ INSANLARI AÇ BIRAKIRSINIZ”
“Eger tarimi stratejik sektör olarak görmezseniz insanlari aç birakirsiniz, simdi oldugu gibi. Biz simdi bugdayi, arpayi, yulafi, mercimegi, misiri hepsini disardan ithal ediyoruz; canli hayvani, eti disardan ithal ediyoruz. Hollanda, Konya’dan küçük toprak bütünlügü olarak. Hollanda’nin yillik tarim ürünü ihracati yillik 180 milyar dolarin üstünde. Konya’dan küçük bir devlet 180 milyar dolarin üstünde tarim ürünü ihraç ediyor. Peki ne oluyor da devasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti aç kaliyor? Bugdayi disardan fasulyeyi disardan samani disardan mercimegi disardan…
“BÜYÜK KENTLERIN VAROSLARINDA INSANLAR ASGARI ÜCRETLE IS ARIYORLAR”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; arpayi, bugdayi, samani disaridan aliyor. Bütün gelismis ülkeler 84 milyonu beslemek için siraya girmis vaziyetteler. Bu hale niye geldik? Çünkü tarimi stratejik sektör olarak görmediler, nasil olsa disaridan dediler. Kendi çiftçimize yasanin öngördügü destegi de vermedik. Çiftçilerin AK Parti hükümetinden 247 milyar lira alacaklari var ama kimse korkudan dava açip alacagini istemiyor basim belaya girer diye. Çiftçiye hak ettigi destegi vermemiz lazim ve Türkiye’nin üretmesi lazim. Üretmedigi için köyler bosaldi; büyük kentlerin varoslarinda insanlar asgari ücretle is ariyorlar. Tarimi yeniden ayaga kaldirmamiz lazim, az önce söyledim kirsala ziraat mühendisi, teknisyeni gönderecegiz toprak analizi yapacak kim neyi ekecek onu bilecek. Veteriner gönderecegiz, besicilik yapanlara yardimci olmak için. Hiçbir çiftçi zarar etmeyecek. Havza bazli bir planlama yapilacak kimin neyi ekecegi önceden planlanacak. Denilecek ki bugday mi ektin su kadar, sulu mu susuz arazi mi maliyeti ne? Kullandigi maliyeti bulacagiz üstüne makul bir kar koyacagiz.
“FINDIK FIYATINI NEDEN YABANCI TEKELLER BELIRLIYOR?”
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin bir dönem üstünde yazardi; ‘Ofis çiftçinin kara gün dostudur’ diye simdi kalmadi. Findik, Karadeniz için stratejik ürün, çay Rize ve Artvin için stratejik üründür. Dünya’da findikta bir numarasiniz ama fiyatini siz belirleyemiyorsunuz. Neden yabanci tekeller belirliyor? Bakin sunu göreceksiniz Karadenizli findik üreticileri bir süre sonra kendi findik bahçelerinde isçi olarak çalisacaklar, akliniza gelmiyor degil mi?
“ILK YAPACAGIMIZ ISLERDEN BIRISI STRATEJIK PLANLAMA TESKILATI KURACAGIZ”
Eskiden Devlet Planlama Teskilati vardi degil mi? Simdi bu kurum kapatildi biliyor musunuz? Genç arkadaslar size sormak isterim planlamasi olmayan devlet olur mu? Burs aliyorsaniz ay sonuna kadar ne yapacagim degil mi? Onun planlamasini yaparsiniz, bir devlet bir günü degil 1 yillik 6 aylik, 5 yillik, 10 yillik planlar yapar. Dünya hizla degisiyor, teknoloji hizla degisiyor hangi alanlara yatirim yapilacak bunun planlamasini yapar, hangi kaynak nereye harcanir bunun planlamasini yapar. Tip fakültesi açmissiniz Kars’ta hocasi diyor ki; ‘Burada doktor yok diyor biz hepsini Erzurum’a gönderiyoruz’ o fakülte mi simdi? Kadavra görmeyen bir tip fakültesi ögrencisi olur mu olmamasi lazim. Profesör olamayan bir hukuk fakültesi olur mu, olmamasi lazim. Bakildigi zaman saglikli ve tutarli bir planlamayla devam edilmesi lazim. Bizim ilk yapacagimiz islerden birisi Stratejik Planlama Teskilati kuracagiz. Siz planlamayi yapmadan devleti yönetemezsiniz. Planlama nedir, devletin gelirini, giderini bileceksiniz, yükümlülükleri bileceksiniz, önceliklerini saptayacaksiniz ve ona göre yatirim yapacaksiniz.
“OLAY BIR MEMLEKET, BIR VATAN OLAYIDIR”
Uçak inmeyen havaalanina siz para harcar misiniz? Köprü yapiyorsunuz gayet güzel, kimse geçmiyor ama benim ödedigim vergiden besli çeteye para veriyorsunuz. Üstelik dolar bazinda veriyorsunuz; dolar arttikça adamin keyfi yerinde. Türkiye tam bir soygun düzeni içinde ve bu soygun anlayisindan kurtulmasi lazim. Kurtaracak olan siyaset kurumu, yani beraber kurtarmak zorundayiz birlikte bunu mücadele etmek zorundayiz. Bu isin sagi solu yok onu söyleyeyim, bu isin milliyetçisi, ülkücüsü, sagcisi, solcusu yok. Olay bir memleket, bir vatan olayidir. Türkiye artik bu noktaya gelmis durumdadir, eger Türkiye bu noktaya gelmisse biz birbirimize farkli gözlerle bakamayiz. Elin oglu Türkiye üzerinde her türlü oyunu oynayabiliyor. Eger bir ülkenin Cumhurbaskani baska bir ülkenin Cumhurbaskani’na ‘aptal olma’ diyorsa oturup hepimizin sorgulamasi lazim. Nasil bunu söyleyebilir?
“BUGÜN ORTAK MÜCADELEYI VERME ZAMANIDIR VE BIZ BU ORTAK MÜCADELEYI VERMEK ISTIYORUZ”
Milli Kurtulus Savasi vermis bir ülkenin Cumhurbaskani’na bu laf edilir mi ediliyor ama ses dahi çikmiyor. Olay bir memleket olayidir. Bunun üzerinde durmamiz lazim. Umutsuzluk kadar tehlikeli bir sey yoktur gençleri umutsuzluga sevk ederseniz, umudu yesertecek olan siyaset kurumudur. Siyaset kurumu umutsuzluk beslerse büyük sikintilar yasanir. 84 milyon insan bir avuç tefeciye çalisir mi? Aliyorsunuz 1 trilyon borç, 2 trilyon faiz ödüyorsunuz; faiz ana parayi geçiyor. Dis ticaret açigimiz var, bütçe açigimiz var. Cumhuriyet tarihinde bunlar yasanmadi, derin bir kriz içindeyiz, bir ekonomik buhran içindeyiz. Türkiye’yi buradan çekip çikarmak zorundayiz. Milli Kurtulus Savasi’nda nasil atalarimiz, babalarimiz, dedelerimiz ortak mücadele verdilerse bugün ortak mücadeleyi verme zamanidir ve biz bu ortak mücadeleyi vermek istiyoruz.
“DEVLETI YÖNETECEK KISININ VERILEMEYECEK HESABININ OLMAMASI LAZIM”
Gençler olarak sizler sakin umutsuzluga kapilmayin, hepsi asilacaktir, asariz. Yeter ki sandiga gittiginizde elinizi vicdaniniza koyup oy kullanin. Bir oyun altin kadar degeri var. Türkiye’nin kurtulusu için, bagimsizligi için, güçlü olmasi için. Suriye’de 33 askerimiz sehit edildi, Putin’in ayagina gittik. Ülkücü kardeslerime de söyledim; ne milliyetçiligi, milliyetçi olan varsa hepimiz milliyetçiyiz, vatansa bizim vatanimiz, bayraksa bizim bayragimiz, bunlar bizim kirmizi çizgilerimiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten birisinin, 33 sehidimiz var gidiyorsun Putin’in ayagina, niye gidiyorsun? Tarihin en agir mektubunu yaziyor sana bir baska lider; ‘Efendim mektubu alip geri götürecegim.’ Niye alip ayni yollarla iade etmiyorsun? Devleti yönetecek kisinin verilemeyecek hesabinin olmamasi lazim.
“AMERIKA’YA MILYARLAR GÖTÜRECEKSIN KILIÇDAROGLU SESSIZ KALACAK KI, NIYE SESSIZ KALAYIM?”
Gayet açik, net söylüyorum; biz Kuvayi Milliye’ciyiz, bu ülkenin bekasi için ne gerekiyorsa yapacagiz, bir canimiz var gerekirse bu vatana feda edecegiz. Cami avlularinda kursun atildi, sehit cenazelerinde linç edilmeye kalkildim ama bir adim bile geri adim atmadim, atmayacagim. Her türlü iftira atildi, 27 buçuk yil kamuda çalistim, 27 buçuk yilimin tamamini denetlediler acaba bir sey bulabilir miyiz diye, bir kurus bile bulamadilar, bulamazlar. Bogazimdan asagi haram lokma geçmedi. Gençler size büyük görev düsüyor, bu mücadeleye destek vermek zorundasiniz, kavga hepimizin kavgasi. Amerika’ya milyarlar götüreceksin Kiliçdaroglu sessiz kalacak ki, niye sessiz kalayim? Kimin parasini o para? Manhattan, Amerika’nin en pahali yeri, metrekaresi 10 bin dolar. Clayn çiftligini satin aldilar niye satin aliyorsun? Ileride oraya yerlesecekler onun için bürokratlara söyledim onlar kaçacak da kaçtiklari uçakta o imza atan bürokratlara kapiyi kapatacaklar ve onlarin da hesabini ben soracagim. Bu ülkeye demokrasiyi, insan haklarini ya getirecegiz ya getirecegiz.
“SIZIN FERISTAHINIZ GELSE KORKMAM”
SADAT’çi kuruluslar, adam sözlesmesine yazmis terörist nasil yetistirilir biz yapacagiz, suikast nasil yapilir biz yapacagiz, böyle bir anlayis olur mu? Dernek kuruyorsunuz ben terörist yetistirecegim diye ve izin veriliyor, veren kim nasil bir anlayistir bu? Söylüyorum; ‘Vay efendim kiyameti niye kopariyorsunuz?’ Niye koparmayim onlar saniyor ki Kiliçdaroglu’nu biz korkutacagiz, SADAT’çilar, onlarin yandaslari, sizin feristahiniz gelse korkmam. Onun mücadelesini yapacagiz.”