Saadet Partisi Genel Baskani Temel Karamollaoglu, '‘Ben ekonomiyi bilirim’ deyip ekonomiyi bilmemek bir gaflettir. 'Birkaç ay içinde problemleri nasil çözecegim, bu isin erbabiyim' dediler. Ne oldu? Türkiye, böyle bir duruma tarihinde düsmedi. Merkez Bankasi'nin kasasi delindi. Açigi kapatamiyorlar' dedi.
Temel Karamollaoglu, bugün Izmir'de partisinin Konak ilçe kongresine konustu. 'Bilge baskan' sloganiyla kürsüye çikan Karamollaoglu, sunlari söyledi:
'O kadar sorun var ki içinden geçtigimiz süreçte. 19 yili asan bir süredir Türkiye'yi yöneten bir iktidar var. 19 yil önce, 15 yil önce Sayin Cumhurbaskani ve arkadaslarinin bir ülkenin yönetimi ile ilgili prensipleri ne idi dinleyelim, bugün söyledikleriyle ne kadar çelistigini görelim. Insanlar, bu kadar çeliskinin içine girdiginde pusulayi kaybetmisler demektir. Prensipleri kalmamis. Bir hedefleri var; ne pahasina olsun iktidarda kalabilme. Baska bir sey düsünmüyorlar. Milletin refahi, problemleri çözmesi, dünyaya örnek bir medeniyet insa etmek, bu arkadaslarin gündeminde yok. Sadece düsmanlastirarak kendilerini güçlendirme politikalari var. Özellikle Sayin Cumhurbaskanina bundan 19, 15 sene önce söylediklerini dinlemelerini ifade ediyorum. O zaman belki uyanirlar.”
“HADI ORADAN SAHTEKAR”
Karamollaoglu, Erbakan'in siyasete giris serüvenini anlatirken söyle konustu:
'1968 yilinda büyük bir hamle baslatti. Bagimsizlar Hareketi olarak kendisi gibi düsünen 19 arkadasi ile seçimlere girildi. Sadece kendisi Konya'dan milletvekili seçilebildi. Milli Nizam Partisi hemen kapatildi. Sonra Milli Selamet Partisi kuruldu. Kendisi üye bile olmadi, geçmis partisinin devami mahiyetinde bir ithamla karsilasmamak için. Seçimlere gidildi, bizim listemizde bagimsiz vekil olarak kazandi. Meclis’e girdikten sonra genel baskan oldu Hoca’miz. Iktidar ortagi olabilmek için girisimlerde bulundu. Sonunda Ecevit ile koalisyon kuruldu, pazarlik yapildi. Ecevit'in takip ettigi yolla Erbakan Hoca’mizin iddialari örtüsmüyordu. Sonunda Ecevit'e su sözü söyletti: 'Biz, bu insanlarla oturulup konusulamaz dedik ama tarihi bir yanilgi içindeymisiz'. Simdi, 'CHP ile bir araya nasil gelirsiniz, Erbakan Hoca hayatta olsa sizi lanetlerdi' diyorlar. Hadi oradan sahtekar! Nasil görmüyorsun bunu? Biz, prensiplerimizden taviz vermeyiz ama uzlasmayi da biliriz. Bir daga tirmaniyorsaniz zorluk vardir. Sizinle beraber birileri varsa elbette destek verirsiniz. Bu yol çetrefilli, kolay bir yol degil. Bütün çalismalarimizda Erbakan Hoca’mizin bu süreçte yasadigi sikintilari, engelleri hatirlamak mecburiyetindeyiz.'
'SÖYLEMLER DEGISTI, PRENSIPLER DEGISMEDI'
Temel Karamollaoglu, konusmasina söyle devam etti:
'Ülkemizin problemlerini çözebilecegimizi gösterdik. 1994 seçimlerinde Istanbul, Ankara dahil patlama yasadik. Belediyecilik nedir, Türkiye o tarihlerden sonra ögrendi. 1995 yilinda Türkiye'nin en büyük partisi olduk. 1995 yilinda aldigimiz oy yüzde 21,2'ydi sadece. En büyük parti bu kadar aldi. Bunlari niye söyleme ihtiyaci duyuyorum; geriye dönük abartili degerlendirmeler yapiliyor. Biz, yeni bir hamlenin içindeyiz. Bizim prensiplerimiz hiç degismedi. Yerine göre elbette söylemlerimizde, bugünkü sartlari dikkate alarak degisiklikler oldu. Bunu 'prensipler degisti' diye yorumlayamazsiniz. Biz, çok açik bir sekilde yasanabilir bir Türkiye'yi insa etmek istiyoruz. Herkesin ister bizimle ayni duygulari paylassin isterse muhalif olsun herkesin mesut ve bahtiyar oldugu, adaletin tesis edildigi, disaridan gelecek baskiya karsi ayakta durabilen bir ülke, yasanabilir bir Türkiye kurmak bizim idealimiz. Biz bunu gerçeklestirdigimizde Türkiye, geçmiste oldugu gibi yeniden büyük Türkiye konumuna gelecek. Bütün dünyaya nizam verecek, haksizliklara müdahale edecek. Kimsenin kimseye zulmetmesine müsaade etmeyen bir ülke olacak. Iste o zaman yeni bir dünya kurulur. Bizim hedefimiz, yeni bir dünya kurabilmek. Bu dünyada savasla degil barisla çözmeyi isteriz. Çatisarak degil diyalog kurarak barisi tesis edelim isteriz. Sömürüye izin vermeyiz. Zenginler, silah gücüne sahip olanlar fakir ülkeleri sömürecek. Bizim etkili oldugumuz dünyada biz buna müsaade etmeyiz.
'BASKICI BIR DÜZEN KURARSANIZ ORADA HUZUR OLMAZ'
Demokrasi, insan haklari, adaletin üstün tutulmasini benimseyen bir anlayisa sahibiz. Benim söyledigim, Erbakan Hoca’mizin hayati boyunca gerçeklestirmek istedigi gayeydi. Biz, bunu nasil yapacagiz? Elbette kendi memleketimizde yasanabilir bir ülkeyi kurarken hedeflerimizi yine belirleyecegiz. Erbakan Hoca’miz, bir ilim adami ve siyasetçi; hedeflerimizi önümüze koyarken somut ve güzel tarifler kullandi. Sunu her zaman benimsedi. Bizim siyasi hayatimiz boyunca en çok önem verdigimiz konu, ahlaki ve manevi degerlerimizin ihyasiydi. Siz baskici bir düzen kurarsaniz orada huzur olmaz. Adaleti ortadan kaldirirsaniz, siz de huzur bulamazsiniz. Arazilerimizi, meralarimizi, madenlerimizi, sularimizi bu milletin hizmetine verecek tarzda bir ekonomi politikasi uygulamak mecburiyetindeyiz. Güçlenecegiz.
'MERKEZ BANKASI'NIN KASASI DELINDI'
Halimize bakmadan 'Biz uzaya adam gönderecegiz' diyorlar. Kaç para bu? Suudi prensleri gitti. Bu marifet degil ki. 'Vay canina ya su adamlara bak be. Uzaya bile gitmemize müsaade etmiyorlar'. Arkadas, sen ciddi bir uzay programi koy, ben destek veririm. Böyle sahte olmaz. Uzay elbisesi giydirmekle ‘uzay programimiz var’ diyemeyiz. Bugün ilacimizi disaridan aliyoruz. Nerede ilaç tesislerimiz? Bütün enerjimizi disaridan aliyoruz. 'Karadeniz'de dogal gaz bulduk'. Hadi oradan be! Bu kadar basit mi zannediyorsun? Milyonlarca dolarlik bizden çok daha fazla yataklara sahip olanlar hangi noktadalar. O kadar kolay mi bu is? 200'ün üzerinde üniversite kuracaksiniz; ögrenci, ögretim görevlisi bulamayacaksiniz, sonra övüneceksiniz. Bilmemek, çok önemli bir eksiklik. Daha önemlisi, bilmedigini bilmemek. ‘Ben ekonomiyi bilirim’ deyip ekonomiyi bilmemek bir gaflettir. 'Birkaç ay içinde problemleri nasil çözecegim, bu isin erbabiyim' dediler. Ne oldu? Türkiye, böyle bir duruma tarihinde düsmedi. Merkez Bankasi'nin kasasi delindi. Açigi kapatamiyorlar. Hiçbir seye güçleri yetmiyor.
'ALLAHTAN KORKMAK ICAP EDER'
Meselenin ne oldugunu bilmiyorlar, anlamiyorlar. Siz, ekonomiyi rayina oturtmak istiyorsaniz kaynaga ihtiyaciniz var. Ilk yapmaniz gereken is. Kendi evinize bakin; geliriniz giderinizi karsilamiyorsa israfi kesersiniz. Ülke ekonomisine katki saglamayan her harcama israftir. Cumhurbaskanligi'nin emrinde 19 uçak var. Bir yerden bir yere yüzlerce insanla gidiyor. Arabalar, zirhli araçlar. Bir uçak gitmiyor ki. Sadece Türkiye'de degil, yurt disina giderken de öyle. Dünyada cani kiymetli olan bir bizim Cumhurbaskanimiz var. Öyle yollar, köprüler yapiyoruz. Devlet dairelerinde öyle büyük insaat yapiyoruz ki bunlari yapmak, Allah'tan korkmamak manasina geldi. Genelkurmay Baskanligi insa ediyor; '100 yil önce, 70 yil önce insa edilmis Genelkurmay binasinda nasil kaliriz, yakisir mi' diyorlar. Türkiye ekonomisine hiçbir katkisi yok. Saraylar insa edilince problemlerimiz çözülür zannediyorlar. ‘Adalet sarayi’ diyorlar. Adalet, sarayda gerçeklesmez. Uçak inip kalkmayan havaalanlari insa ediyoruz. Allah'tan korkmak icap eder.'
'ISRAFI, RÜSVETI ORTADAN KALDIRIRIZ'
Yetki kendilerine verilirse neler yapabileceklerini anlatan Karamollaoglu, sunlari söyledi:
'Basta tarim ve hayvancilik, en hizli netice alinacak sektörler. Madenleri biz degerlendirmek mecburiyetindeyiz. Enerji kaynaklarimiz, sanayi tesisleri, her seyi yapmak mecburiyetindeyiz. Issizlik diye problem olmaz. Fabrika kurdugunuzda insanlar orada çalisir. Üretim ya ithalati durdurur ya ihracat yapar, ülke zenginlesir. Çok basit. Böyle bir yola girmeyi kendileri benimsemiyor. Biz, bütün israfi, rüsveti, yolsuzlugu ortadan kaldiririz. Gereksiz yatirimlari ortadan kaldirir, üretime destek verir, Türkiye'yi birkaç sene içinde en güçlü ülkelerden biri haline getiririz. Milli geliri üretime dayali olarak artirmak, milli gelirin artisindan dogan imkanlari topluma adil dagitmak. Bizim iktidarimizda açlik siniri, toplu sözlesmelerde gündeme bile gelmeyecek. Insanlar çalisacak. Diyeceksiniz ki 'Senin karnini doyuracak kadar ücret verecegim’. Diger ihtiyaçlar ne olacak? Böyle bir mantikla insan çalistirilmaz. Yoksulluk siniri denilen bir sey var. Açlik sinirinin en az üç misli. 2 bin 500-3 bin liraydi, simdi 6 bin 500-7 bin liralar seviyesine çikti. Yoksulluk seviyesi 19 bin 520 lira seviyesine çikti.'
SABRI TEKIR: 84 MIYONU TEK KISININ IRADESIYLE YÖNETMEK MÜMKÜN DEGIL
Saadet Partisi Genel Baskan Yardimcisi Sabri Tekir ise söyle konustu:
'Akaryakit zamlari böyle gelirse, zam üstüne zam, vergi üstüne vergi konulacak olursa halkin baska çaresi kalmayabilir. Biz, bu sartlardan kurtulmak mecburiyetindeyiz. Tek kisilik iradenin yetersizligine, memleketi ne hale getirebilecegini görmüs oluyoruz. 84 milyon insani tek kisi iradesi ile yönetmek mümkün degildir. Ekonomik isler son derece karmasik hale geldi. Her yerde bir kaynasma var. Bu ortam içerisinde tek kisi iradesiyle bu politikanin yürütülmesi mümkün degildir. Milli iradenin kendisini ortaya koyarak yeni bir sistemin konulmasi gerekir. ‘Güçlendirilmis Parlamenter Sistem’ dedigimiz de budur. Altili masa olarak harika bir çalisma yaptik. 6-7-8 saat süren çalismalar oldu. Kendi aramizdaki uyumu gördükten sonra ümidim artti. Bir araya gelip çay içebilen, akil sahibi vatanperver insanlarin hizmet etmesini engellemeye kimsenin hakki yoktur. Mesele, birlik ve beraberlik içerisinde hizmet etmektir. Dünyanin neresinde 2 dolara bir litre benzin satilir? Bizden baska yerde yok. Niye? Müsriflikten. Halkimiza nefes aldirmamiz lazim.'
SERAFETTIN KILIÇ: HER AY 50 BIN ÜYE KAYDEDILECEK
Saadet Partisi Genel Baskan Yardimcisi Serafettin Kiliç da Necmettin Erbakan'i anarak basladigi konusmasinda sunlari söyledi:
'Önümüzde bir seçim var. Görünüyor ufukta. Isiklari görüyoruz tünelden. Bu seçimlerde 1995 senesinde aldigimiz oyu tekrar alacak miyiz? Nüfus ikiye, üçe katladi. 4 buçuk milyon, Izmir’imizin nüfusu var. Takriben 3 buçuk milyona yakin seçmeni var. Allah'in izni ve inayetiyle en büyük neticeyi alacagiz. Tekrar Izmir'de, ‘Konak ilçesinde en fazla oyu alan parti Saadet Partisi'dir’ dedirtecegiz. Bu yetmez. 50 bin, her ay üye kaydedilecek. Her Saadet Partili üye ziyaret edilecek. Her üyeye de hedef verilecek. Her ay her üye en az bir üye yapacak. Kisa zamanda ciddi manada üye kayit hedefi de genel baskanimizin talimatlari dogrultusunda gerçeklestirilmis olacak. Yeter mi? Hayir yetmez. Milli Görüs davasini, Saadet Partisi'ni en büyük oranda temsil edecek olanlar seçilecekler. Oylarimiza sahip çikmalari lazim. Gerekli tedbirler alinacak. Millet Ittifaki ile gidilecek bu seçimde gerekli tedbirler alinacak. Her sandikta en az 2 tane, 3-5 tane görevli tespit etmemiz lazim.'
Saadet Partisi Izmir Il Baskani Mustafa Erduran da altili masanin en kiymetli meselesinin, yillarca toplum üzerine örümcek agi gibi islenen önyargilari yikmak oldugunu söyledi.