Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), son 6 ay içerisinde; KRT TV’ye 5, Tele1’e 9, Halk TV’ye 8, Flash TV’ye 4, FOX TV’ye 4 kez ceza kesti. 5 kanala verilen idari para cezasi 10 milyon TL’yi buldu. Üst kurul ayni 6 ay içinde TGRT Haber, Beyaz TV ve ATV için 1,5 milyon TL ceza karari aldi. A Haber, Ülke TV, TV Net ve Kanal 7’ye ise hiç ceza verilmedi. RTÜK Üyesi Ilhan Tasci, “Sadece ve sadece 6 aylik dönemde siz tutup iktidari sorgulayan, bagimsiz, tarafsiz yayincilik yapmaya çalisan yeri geldiginde iktidari sorgulayip elestiren yeri geldiginde önerilerde bulunan yayin anlayisini siz 6 aylik kisa bir sürede 30 cezayla ve 10 milyon gibi bir tutarla cezalandirmaya kalkarsaniz bu aslinda basin özgürlügüne vurulan bir darbedir” dedi.
RTÜK’ün CHP kontenjanindan seçilen üyesi Ilhan Tasci; 1 Ocak- 30 Haziran 2022 tarihileri arasinda üst kurulun televizyon kanallari için aldigi ceza kararlarini açikladi.
5 TV KANALINA 10 MILYON TL TUTARINDA 30 CEZA
Tasci’nin arastirmasina göre, RTÜK; son 6 ay içerisinde KRT TV’ye 5, Tele1’e 9, Halk TV’ye 8, Flash TV’ye 4, FOX TV’ye 4 kez olmaz üzere toplamda 30 kez ceza kesti. Idari para cezalarinin toplami 10 milyon TL’yi buldu.
Ayni zaman diliminde TGRT Haber, Beyaz TV ve ATV’ye toplam 1,5 milyon TL bedelinde toplamda 3 ceza uygulanirken A Haber, Ülke TV, TV Net ve Kanal 7’ye ise hiçbir ceza verilmedi.
Ilhan Tasçi arastirmasinin detaylarini ANKA Haber Ajansi’na anlatti.
Tasci, üst kurulun siyasal iktidarin komiserligine soyundugunu belirterek “Ana muhalefet partisi genel baskani Sayin Kemal Kiliçdaroglu’nun canli yayinlanan, ki hem Türkiye tarihi açisinda hem dünya yayincilik tarihi açisindan bir ilk olma özelligini tasiyor ana muhalefet partisi liderinin canli açiklamasi nedeniyle televizyon kanallarina ceza kesildi. Bu çok tehlikeli ve sakat bir bakis açisi hem çok seslilik hem de demokrasi açisindan çünkü demokrasiyi var eden aslinda iktidar degil muhalefetin varligidir” diye konustu.
“RTÜK’ÜN TÜM KARARLARINI KAMUOYUNUN BILMESI GEREKIYOR”
Tasci, son 6 ay içerisinde hazirladigi arastirmayi neden yaptigina iliskin sunlari söyledi:
“Ben bunu dönemsel olarak kamuoyuyla paylasmayi dogru buluyorum. Çünkü RTÜK’ün en büyük sorunlarindan bir tanesi seffaflik. Burada alinan kararlarin, karar alinma süreçlerinin aslinda 84 milyon yurttas tarafindan birebir takip edilmesi gerekiyor. Bu onlarin her seyden önce haber alma özgürlükleri, basin özgürlügüne olan ihtiyaç ve her seyden önemlisi ifade özgülügüne çok sesli ulasilabilmesi açisindan RTÜK’ün tüm kararlarini kamuoyunun bilmesi gerekiyor. Ben de bu çalismalari bu dogrultuda yürütüyorum. Burada bireysel bir mücadele degil toplumsal bir mücadele veriliyor. Nedir bu mücadelenin temelinde yatan sey?
“YURTTASLARIN HABER ALMA HAKKININ ÖNÜNDEKI EN BÜYÜK ENGELE DÖNÜSMÜS DURUMDA”
Yurttaslarin haber alma yani anayasayla güvence altina alinmis olan haber alma özgürlüklerinin korunmasi için aslinda RTÜK var. Ama bugün özellikle de giderek olumsuz bir tabloyu görüyoruz, RTÜK baglaminda. Tam tersine özgürlüklerin önün açacak, rekabet ortamini yaratacak bir kurul olmasi gerekirken basin özgürlügünün önündeki, yurttaslarin haber alma hakkinin önündeki en büyük engele dönüsmüs durumda.”
Tasci, arastirmasinin detaylarini söyle degerlendirdi:
“BIR YANDA 30 CEZA VAR BIR YANDA 3 YANI 10 KATI DAHA FAZLA CEZAYLA KARSILASIYORUZ”
“1 Ocak 2022 ile 30 Haziran 2022 dönemindeki kurulda alinan kararlari mercek altina aldim ve ilginç bir tablo çikiyor. Bunu sizlerle de paylasabilirim burada; aslinda RTÜK yayincilara iki tarafli bakiyor. Bir tarafta iktidari elestirenler bir tarafta övenler, elestirilenlere baktiginiz zaman zaten sayilari bir elin parmagini geçmeyecek sayida televizyon kanali var. Bakiyorsunuz sadece 6 aylik dönemde, kurul; 30 ceza kesmis. Örnegin Tele1’e 9, Halk TV’ye 8, KRT’ye 5, Flash Haber 4, FOX TV 4…
Ama diger taraftan kendilerini iktidara yakin konumlandiran veya iktidari övmekle övünen, veya saraya yaranmaya çalisan anlayisla yayincilik yapan ki bana göre bunlar evrensel anlamda yayincilik özelligi de tasimiyorlar, bir anlamda propaganda aygitlari olarak kullaniliyor bu televizyonlar. Ayni dönemde sadece 6 kanala 3 ceza, yaptirim karari alinmis, 3 ceza kesilmis. Bir yanda 30 ceza var bir yanda 3 yani 10 kati daha fazla cezayla karsilasiyoruz. Bir tarafta 10 milyonluk bir ceza söz konusu ama diger tarafta 1,5 milyon TL’lik ceza var.
“BU ASLINDA BASIN ÖZGÜRLÜGÜNE VURULAN BIR DARBEDIR”
Bana göre burada cezanin sayisi veya bu cezalarin parasal tutarlari önemli degil ama bir bakisi anlatiyor bu bize. Sadece ve sadece 6 aylik dönemde siz tutup iktidari sorgulayan, bagimsiz, tarafsiz yayincilik yapmaya çalisan yeri geldiginde iktidari sorgulayip elestiren yeri geldiginde önerilerde bulunan yayincilik anlayisini siz 6 aylik kisa bir sürede 30 cezayla ve 10 milyon gibi bir tutarla cezalandirmaya kalkarsaniz bu aslinda basin özgürlügüne vurulan bir darbedir. Yurttaslarin haber alma hakkinin önüne geçilmesi demektir. Bunu yapan aslinda RTÜK. Oysa misyonu, yasa ile ve anayasadaki tanimlanmis görevi tam tersine bu özgürlügün önünü açmak olmasi gerekiyordu.
“RTÜK’E GELEN SIKAYETLER IÇERISINDEN EN ÇOK SIKAYET EDILEN KANAL SIRALAMASINDA SON BIR YIL ILK ÜÇÜN DISINA ÇIKMADI EN AZ CEZAYLA KARSI KARSIYA BIRAKILAN KANALLAR”
Bu cezalarin sayisi bize sunu da gösteriyor; bu 3 ceza da aslinda RTÜK’ün içi kan aglayarak verdigi cezalar. Çünkü normalde binlerce sikayet geliyor bu kanallarla ilgili özellikle kendisini iktidara yakin konumlandirmis kanallarla ilgili… Ama bu sikayetleri RTÜK maalesef isleme almiyor. Peki bu 3 cezayi niye kesti? Kesmesinin nedeni suydu; iktidar bu yayinlardan rahatsiz oldu. Toplumsal rahatsizligin ya da 84 milyon yurttasin rahatsizligiyla ilgilenmiyor RTÜK. Öyle olsaydi asagida on binlerce sikayet var, sabah kusagi yayinlariyla ilgili inanilmaz derecede sikayet gelmesine ragmen bir teki bile isleme alinmiyor. RTÜK’e gelen sikayetler içerisinden en çok sikayet edilen kanal siralamasinda son bir yildir ilk üçün disina çikmadi. Yani sikayet rekoru bunlarda ama bu tabloya baktiginizda en az cezayla karsi karsiya birakilan kanallar. Tek özellikleri bu yayincilarin iktidara yakin olmus olmalari, iktidarin ortak paydalarindan yararlaniyor olmalari.
Ama sunu göz ardi etmemek gerekiyor. Yani niye israrla iktidari elestirilen kanallar cezalandirilmak isteniyor çünkü RTÜK’te biliyor siyasal iktidar da biliyor ki bu kanallar devlet olanaklariyla fonlanmalarina, desteklenmelerine, kamu bankalarindan çok ucuza kredilendirilmelerine ragmen toplumda inandiriciliklari yok. Izlenirlikleri zaten yok bunu ölçümlerde görüyorsunuz.”
RTÜK’ün, Türkiye medyasinda çok sesliligin önüne geçmek istedigini vurgulayan Tasci sözlerini söyle sürdürdü:
“Siyasal iktidarin bir hedefi var su anda. O hedefin de uygulayicisi olarak RTÜK bir misyon üstlenmis durumda. Seçime 1 yil kaldi, bu 1 yil içerisinde RTÜK aslinda onun arkasinda siyasal iktidar; farkli seslerin kamuoyu tarafindan duyulmasini istemiyor. Çok seslilige karsi bir iktidar ile karsi karsiyayiz.
Bu tek seste saraydan veya iktidardan belirlenmis olan konusma metinlerini, açiklamalarini her türlü bilgi ve belge akisini gerçekligine bakmaksizin yayinlanmasinin tek elden yürütülmesi isteniyor. Bunu da misyon olarak görevlendirilmis bir RTÜK var, RTÜK bu çok sesliligin önüne geçip halkin haber alma hakkinin önüne geçmek istiyor.
Bütün bunlarin yapilmasinin altinda yatan bir neden daha var. Sonuçta bugün ana muhalefet partisi ve diger muhalefet partileri bir iktidar iddiasiyla siyaset yapiyorlar ve siyasetlerinde iktidara geldiklerinde çözüm önerilerini anlatiyorlar topluma. Iktidar bunun da duyulmasini istemiyor.”
Son olarak CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu’nun açiklamalarini yayinlayan televizyon kanallarina verilen para cezasini da degerlendiren Tasci sunlari belirtti:
“EKRAN KOMISERI OLARAK RTÜK’Ü KULLANIYOR SIYASAL IKTIDAR”
“Halk tarafindan ana muhalefetin çözüm önerilerinin bilinmesini istemiyorlar. Sanki bir sadece bir elestiri var bu elestirilere dönük bir çözüm önerisi yokmusçasina bir hava yaratilmasi isteniliyor ekranlarda ve bunu da ekran komiseri olarak RTÜK’ü kullaniyor siyasal iktidar. Bunu en son örnegini biz ana muhalefet partisi genel baskani Sayin Kemal Kiliçdaroglu’nun canli yayinlanan ki hem Türkiye tarihi açisinda hem dünya yayincilik tarihi açisindan bir ilk olma özelligini tasiyor ana muhalefet partisi liderinin canli açiklamasi nedeniyle televizyon kanallarina ceza kesildi. Bu çok tehlikeli ve sakat bir bakis açisi hem çok seslilik hem de demokrasi açisindan çünkü demokrasiyi var eden aslinda iktidar degil muhalefetin varligidir.
Bu bakisla yarin bir gün ana muhalefet partisinin ve diger muhalefet partilerinin grup konusmalarinda RTÜK kanuna uymaksizin hukukun disina çikarak çok genis bir yorumla çok ama çok rahat bir sekilde grup toplantilarinin yayinlanmasini engelleyebilir, önüne geçebilir. Bu, gerçekten RTÜK yönetiminin özellikle RTÜK Baskani Ebubekir Sahin’in oturup sapkasini önüne alip, Türkiye’de 84 milyon yurttasin hem özgürlüklere ulasabilmesi hem de demokratik seçim hakkini kullanabilmesinin önünde engel olmaktan çekilip, basin özgürlügünün önündeki bütün bu kalkanlari kaldirip özgür bir ortamda yayincilik yapilmasini saglamalidir.”
Seçim dönemlerinde RTÜK’ün konumunun ne olmasi gerektigine iliskin de Tasci, sunlari söyledi:
“RTÜK’ün durmasi gereken yer yasada açik sekilde yazilmis; bütün yayincilara esit mesafede durmak. Bu TRT’yi dahil ederek kamu yayinci olmasini nedeniyle bütün siyasi partilere onun da esit mesafede durmasi gerekiyor. Bu esitlik çerçevesinde yayin politikasini sürdürmesi gerekiyor. Bu benim kisisel yorumum degil TRT’nin kendi yasasinin emri bu yönde ama bu yasaya uymuyor. Eger öyle olmus olsaydi bir canli yayin esnasinda canli yayin nedeniyle ceza kesmek RTÜK’ün kendi kanuna aykiri her seyden önce çünkü RTÜK ancak yayin bittikten sonra denetim yapabilir. Yayin esnasinda, yayin sürerken bir cezalandirma yoluna gitmesi mümkün degildir. Bu hem anayasayla yasaklanmistir hem RTÜK’ün kendi yasasinda bu yönde bir engel vardir. Bu engeli yok sayiyorlar.
“YARIN BIR GÜN HUKUKSUZ HER TÜRLÜ IS VE ISLEMIN HUKUKI BIR SONUCU OLACAGINI BEN RTÜK BASKANINA HATIRLATMAK ISTERIM”
Seçim dönemine gidildigi tarih baslamistir artik. Bu takvim basladiginda tam anlamiyla RTÜK siyasi iktidarin sesini duyurup diger sesleri kisabilmek için elinden gelen, yasadan almadigi tüm yetkileri kullanarak yapacaginin bir isaretini aslinda Sayin Kiliçdaroglu ile ilgili karari da gösterdi. Burada önemli olan nokta sudur; RTÜK’ün bu tavri elbette bugün için belik hukuki bir sonucu yok gibi gözükebilir, ben yaptim oldu anlayisiyla sürdürülebilir gibi gözükebilir ama her seye ragmen Türkiye bir hukuk devleti olma özelligini bütün agir aksakliklarina ragmen sürdürüyor, yarin bir gün hukuksuz her türlü is ve islemin hukuki bir sonucu olacagini ben RTÜK baskanina hatirlatmak isterim.
“KILIÇDAROGLU’NU VE MERAL AKSENER’I SUSTURMAYA KALKARSANIZ TABII KI SIYASI PARTILER VE TOPLUM KENDI ALTERNATIF MEDYASINI BULMAYA ÇALISACAKTIR”
Bir taraftan da parlamentoda çikartilan sosyal medya yasasiyla RTÜK’ü bir arada düsünmemiz gerekir çünkü bunlar birbirinden bagimsiz degil. Basin Ilan Kurumu araciligiyla gazeteler baski altina aliniyor, RTÜK araciligiyla televizyonlar baski altina aliniyor geriye ne kalmis sadece internet ortami yani sosyal medya ortami kaldi. Insanlarin sesini duyurabildigi veya bilgiye ulasabildigi…Burada kirli bilgilerden söz etmiyoruz ama siz televizyonlari kapatirsaniz hele hele ana muhalefet liderine kapatmaya kalkisirsaniz, Sayin Kiliçdaroglu’nu veya Sayin Meral Aksener’i susturmaya kalkarsaniz tabii ki siyasi partiler ve toplum kendi alternatif medyasini ya da alternatif ses araligini bulmaya çalisacaktir.
Bunun en güçlü araçlarindan birisi de sosyal medya, siyasi iktidar da bunu gördügü için simdi sadece kendi benimsedigi anlayisi yansitan sosyal medya kullanimina izin verecek ama onun disindakileri de zapturapt altina almaya çalisiyor. Bu seçime dogru gidilen bir süreçte siyasi iktidarin ne kadar tedirgin oldugunu ama bir taraftan da özellikle medya üzerinde agir bir baski uygulayacaginin isaretleri olarak okumamiz gerekir.”