Türkiye’den Beklenen Azaltim Hedefi Gelmedi

Türkiye’den Beklenen Azaltim Hedefi Gelmedi

Türkiye, 2015 yilinda yayimladigi Ulusal Katki Beyani’ni, bu yil Misir’da gerçeklesen Birlesmis Milletler Iklim Degisikligi Çerçeve Sözlesmesi (BMIDÇS) 27. Taraflar Toplantisi’nda güncelledi. Türkiye’nin hedefi, beklendigi gibi 35 mutlak emisyon azaltimi

TEMA Vakfi olarak takip ettigimiz COP27 toplantilarinin ikinci haftasinda Çevre, Sehircilik ve Iklim Degisikligi Bakani Murat Kurum, Bakanlik oturumunda Ulusal Katki Beyani’nin güncellendigini duyurdu. Türkiye’nin, geçtigimiz yil Birlesmis Milletler Genel Kurulu’nda 2053 net sifir emisyon taahhüdü verdigini hatirlatan Sayin Kurum, bu hedefi gerçeklestirme yolunda Ulusal Katki Beyani’nin hazirlandigini ifade etti. 

 

Türkiye ilk taahhüdünü 2015’te 21 azaltim hedefi olarak beyan etmisti.  Baz senaryoya göre 2020 yilinda öngörülen toplam emisyonun 599 milyon ton CO2e olacagi hesaplanmisti ve bu sayi Türkiye’nin mevcut gelisim kosullarina göre gerçekçi degildi. Nitekim hiçbir azaltim önlemi olmaksizin, TÜIK verilerine göre, 2020 yilinda Türkiye’nin toplam emisyonu 524 milyon ton CO2e olarak gerçeklesti. Artistan azalis hedeflenmis ve hedef; basarili azaltim politika ve uygulamalariyla degil, öngörülen emisyon miktarinin yüksek hesaplanmasi nedeniyle  tutturulmustu.

 

Dün yapilan açiklamada ise Türkiye, 2015’de verilen baz senaryo uyarinca 2030’da 1175 milyon ton CO2e olmasi beklenen emisyonlardan 41 azaltim yapacagini taahhüt etti. Sayin Bakan Kurum ayrica Türkiye emisyonlarinin 2038 yilinda zirve yapacagini da açikladi. 2020 yilinda 524 milyon ton CO2e emisyonunun 8 yil içinde 1175 milyon tona yükselecegini öngörmek ve 41 azaltim hedefi koymak, 693,25 milyon ton CO2e salim olacagini kabul etmek demektir. Burada da bir azaltimdan bahsetmek ne yazik ki olanakli degildir.  Türkiye, azaltim hedefini 30’un üzerinde artis olarak açiklamistir.

 

TEMA Vakfi olarak en az 35 mutlak azaltim hedefi ile  mevcut durum üzerinden hesaplamalarin yapilmasini ve mevcut salimin daha asagi çekilmesini talep etmistik. Aksi takdirde gezegen sicakligindaki artisin durdurulmasina hiçbir katki saglanmayacaktir.

 

Türkiye, Akdeniz Havzasi’nda yer almasindan dolayi iklim krizinin etkilerine açik, kirilgan bir ülke konumundadir.  Iklim krizinin aci sonuçlarini; orman yanginlariyla, sicak hava dalgalariyla ve sellerle agir kayiplar vererek yasadik, yasamaya da devam ediyoruz. Bu nedenle dirençli kentlerin, enerji güvenliginin ve insanca yasam kalitesinin var edilebilmesi için sanayi, enerji, ulasim politikalari yeniden ele alinmalidir. Uyum politikalari ile desteklenmis, toplumun her kesiminin erisebilecegi bir iklim adaletinin saglanmasi Türkiye için öncelikli olmalidir.

 

Durumu, büyüme katsayilari ile açiklamak, böylesi bir krizin yasandigi dönemde hala ekonomik kaygilarla hareket etmek, iklim krizi ile mücadeleyi daha da zorlastirmaktadir.  Sayin Bakan Kurum’un konusmasinda dedigi gibi “hiç kimseyi ve hiçbir seyi geride birakmamak” için dogaya ekonomik bir girdi olarak yaklasilmamasi gerekir. Ormanlar, meralar, kiyi ekosistemleri, sulak alanlar ve topragimiz  daha iddiali iklim hedefi ve katilimci bir iklim kanunuyla koruma altina alinmalidir.

 

TEMA Vakfi olarak, Türkiye’nin bilimsel gerçekliklere dayanan, iklim aciliyetinin farkinda olan daha iddiali bir Ulusal Katki Beyani sunmasini ve emisyon azaltim çalismalarini hizlandirmasi gerektigini bir kez daha vurguluyoruz.