CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu'nun basörtüsü özgürlügünü yasal teminat altina alinmasi çagrisini desteklediklerini kaydeden Gelecek Partisi Genel Baskani Ahmet Davutoglu, "Sayin Kiliçdaroglu’nun basörtüsü özgürlügünü yasal teminat altina alma çagrisi hem bir bütün olarak toplumsal dönüsümün yasal bir zemine kavusmasi hem de bu konuda duyarli genis kitlelerin kaygilarinin giderilmesi açisindan son derece önemli ve samimi bir girisim olmustur. Bu konuda CHP’nin içinde olacagi bir mutabakat toplumsal baris açisindan hayati nitelikte öneme sahiptir" dedi.
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan'in önce basörtüsü yasaginin kalmadigini iddia ederek bu çagriyi gereksiz gördügünü daha sonra ise kendi ifadeleri ile “Gollük bir pas” olarak degerlendirerek “El yükseltme” çabasina girdigini kaydeden Davutoglu, "Biz ise Sayin Kiliçdaroglu’nun çagrisina hemen destek verdikten sonra Sayin Erdogan’a hitap ederek böylesi tarihi bir toplumsal baris imkaninin siyasi firsatçilik ile kaçirilmamasi gerektigini vurgulamis ve basörtüsü gibi bir insan haklari konusunu kati bir “evet-hayir” ayrismasinda toplumsal bir karsitliga dönüstürecek bir referandumdan kesinlikle uzak durulmasi gerektigi konusunda uyarmistik. Bir ay süren siyasi tartismalardan sonra konu bugün yeni bir asamaya gelmis bulunmaktadir. AK Parti tarafindan hazirlanan konu ile ilgili anayasa degisikligi teklifi gündeme getirilmistir. Bu teklif partiler arasi bir çalisma ile hazirlanmis ve diger özgürlük alanlarini kapsayacak sekilde düzenlenmis bir mutabakat metni olarak sunulmus olsaydi mutlaka çok daha dogru olurdu. Ancak, toplumsal gündem açisindan geldigimiz asamada bu konunun bir an önce çözüme kavusturularak bir daha gündeme gelmeyecek sekilde arkada birakilmasinin en dogru tavir olacagina inaniyoruz" ifadesinde bulundu.
TOPLUMSAL BARISTAN YANAYIZ
Herkesin geçmiste yasanan tartismalarinin kisir döngüsüne kapilmadan basiretle ve toplumsal baris yönünde hareket etmesi gereken bir süreçten geçildigini kaydeden Davutoglu sözlerine söyle devam etti, "Bu teklifin TBMM’nde reddedilmesi ya da referanduma götürülmesi gelecegimiz açisindan son derece kritik bir seçim sürecinin kutuplastirici bir iklimin gölgesinde kalmasina yol açacaktir. Basta ekonomik sikintilar olmak üzere diger gündem maddelerinin gölgede kalmasi halkin gündeminin disinda suni bir karsitlik psikolojisinin olusmasina zemin hazirlayacaktir. Sayin Erdogan’in milyonlarca kadinin bir onur mücadelesi olarak büyük bedeller ödedigi bir insan haklari konusunu “Gollük pas” olarak görme seviyesizliginin temel amaci da aslinda gündemi esir alma çabasidir. Bugün itibariyla TBMM matematigi içinde üç muhtemel senaryo vardir. Birincisi, teklifin 360 sinirinin altinda kalan bir destek oyuyla reddedilmesidir. Böylesi bir gelisme seçim iklimini “basörtüsü taraftarlari ve karsitlari” seklinde aslinda gerçegi de yansitmayan fiili bir referandum iklimine dönüstürecektir. Bu teklife baska gerekçelerle destek vermeyen partiler basörtüsü karsiti suçlamasiyla bu konuda duyarli toplum kesimleri ile karsi karsiya getirilecek ve iktidari bu özgürlügün tek garantörü olarak gösterecek bir propaganda makinesi isletilecektir. Ikincisi, teklifin 360-400 arasinda kalarak konunun tam da Erdogan’in istedigi sekilde gerçek bir referanduma götürülmesidir. Bu referandumun Cumhurbaskanligi ve TBMM seçimlerinde üçüncü bir sandik olarak yapilmasi da seçimler öncesi ayri bir referandum olarak gerçeklestirilmesi de seçim ortaminda semboller bazinda kutuplasmayi tirmandiracak ve siyasi kültürümüz açisindan vahim sonuçlar dogurma potansiyeli tasiyacaktir. Ayrica, son derece gereksiz bir maliyete yol açacaktir."
GÜÇLENDIRILMIS PARLEMENTER SISTEME GEÇIS SÜRECI KIMLIK ÇATISMALARI ÜZERINDE GERÇEKLESTIRILEMEZ
Önümüzdeki seçimlerin kimlikler ve semboller etrafinda gerçeklesmemesinin hayati derecede önem tasidigini kaydeden Ahmet Davutoglu, "Devlet mimarisini demokratik bir zeminde yeniden kurmak amaciyla Güçlendirilmis Parlamenter Sisteme geçis süreci kimlik çatismalari ve sembol gerilimleri üzerinde gerçeklestirilemez. Böylesi bir geçis sürecinin insan hak ve hürriyetlerine dayali ortak vatandaslik, ortak akil ve ortak gelecek vizyonu temelinde gerçeklesmesini engelleyecek tuzaklara asla düsülmemelidir. Üçüncü senaryo, teklifin 400 üzeri bir oyla kabulüdür ki, bütün bu olumsuz senaryolari engelleyecek ve bu konunun bir daha gündeme gelmeyecek sekilde geride birakilmasini saglayacak senaryo budur. Bu senaryoda dahi Cumhurbaskaninin TBMM’nde kabul edilen teklifi referanduma götürme hakki vardir. Ancak böyle bir islemde bulunmasi bumerang gibi geri tepecek bir siyasi intihar olacaktir. Bu millet hesapçi ve art niyetli adimlari asla tasvip etmez ve mutlaka cezalandirir. Bu çerçevede Sayin Erdogan’a ve bütün siyasi parti liderlerine açik çagrida bulunmak istiyorum. TBMM’ne sunulacak Anayasa degisikligi teklifi yoruma mahal birakmayacak sekilde açik ve anlasilir hukuk diliyle kaleme alinmalidir. Gelecek nesilleri bu sorunla bir daha karsi karsiya birakmayacak netlikte olmali ve asla yeni tartismalara yol açmamalidir. Milyonlarca kadinin agir bedeller ödedigi böylesi bir onur mücadelesini siyasi iktidarinizin devamina alet etmeye çalismayin. TBMM’nde grubu bulunan diger partilere heyetler göndermeniz dogru bir adim olmustur. Bir adim öteye de geçin ve bir kez olsun milleti birlestiren Cumhurbaskanligi makaminin bir geregi olarak siyasi parti liderleri ile bizzat temas kurun ve birlikte çalisma teklifinde bulunun. Baska partilerden gelebilecek önerilere ve katkilara kapinizi kapatmayin. Katilimci bir yöntem böylesi bir kültürel fay kirigini onaracak tek yoldur. Cumhuriyet Halk Partisi'ni geçmisteki söylem ve tutumlari üzerinden yargilamak yerine bugünkü özgürlükçü tutum ve söylemine bakin. Unutmayin, bu özgürlügün bir daha geri gelemeyecek sekilde teminat altina alinmasinda en önemli ve anlamli destek basta CHP olmak üzere geçmiste farkli tutum sergilemis olan siyasi kesimlerin destegidir. Basörtüsü gibi bir onur sembolü üzerinden bir Pirus zaferi kazanmaya kalkmayin. Hele hele her halükarda bir referandumu zorlamayin. Böylesi manevi bir degeri ve onur sembolüne karsi hangi oranda olursa olsun çikacak hayir oylarinin vebali omuzunuzda olacaktir. Onun içindir ki, söylemlerinizdeki çeliskilerden kaynaklanan hakli süpheleri gidermek üzere açik ve net bir sekilde teklifin 400’ün üzerinde bir oyla kabul edilmesi halinde asla referanduma götürmeyeceginizin sözünü verin. Basörtüsü mücadelesinde büyük bedeller ödemis olan kadinlarimiz basta olmak üzere duyarli genis kitlenin temsilcilerine de sesleniyorum: Böylesi bir hak mücadelesini Sayin Erdogan’in her gün degisen psikolojisine ve tutumunun dalgali akisina birakmayin. Bu sayin Erdogan’in sahsi mücadelesi degil bir neslin ortak mücadelesidir. Bu ugurda ödenen bedeller adina ve hatirina sesinizi yükseltin ve ‘Hakli onur mücadelemizi siyasi rant için referanduma götürmeyin’ deyin" diye konustu.
IYI NIYETLI GIRISIMLER REFERANDUM ÜZERINDEN SIYASI TUZAGA DÖNÜSMEMELI
Basörtüsüyle ilgili degerlendirmesinde tüm muhalefet partisi liderlerine de seslenen Davutoglu, "Bu iyiniyetli girisimin referandum üzerinden bir siyasi tuzaga dönüsmesine izin vermeyiniz. Elde edilecek nihai neticenin bir tarafin zaferi diger tarafin kaybi seklinde bir siyasi propagandaya dönüsmesi diger bütün acil konularin gölgede kalacagi bir seçim ortamina yol açacaktir. Sayin Erdogan’in basörtüsünü rehin alan istismara dayali siyasi tuzagini bozacak tek tavir bu anayasal teminatin paydasi olmaktir. Nihayet bu anayasal teminat saglandiginda bu özgürlükçü hamlenin ilk adimini Sayin Kiliçdaroglu’nun atmis oldugu da tarihin ve milletin hafizasina kaydedilecektir. Bu konuda gelebilecek itirazlarin etkisinde sergilenecek bir olumsuz tavir ise nice nesilleri magdur eden bir fay kiriginin derinlesmesine yol açacak ve siyasi firsatçiliga alan açacaktir" dedi.
Gelecek Partisi olarak basörtüsü özgürlügünü yasal ve anayasal teminat altina almak üzere atilacak her adima kayitsiz sartsiz destek verdiklerini kaydeden Gelecek Partisi Genel Baskani Ahmet Davutoglu, "Cumhur Ittifaki’nin genelinde, AK Parti’nin özelinde yasanan bu gerilimler ve savrulmalar seçim ortamina girdikçe daha da artacaktir" seklinde konustu.
TOPLUMSAL BARIS AÇISINDAN AK PARTI'NIN HDP ZIYARETINI OLUMLU BULUYORUZ
Seçim ortamina gerilimlerden uzak ve normallesen bir siyaset ikliminde girilmesinin toplumsal baris açisindan hayati derecede önemli oldugunu kaydeden Davutoglu AK Parti'nin HDP ziyaretini de degerlendirdi. "Bu baglamda AK Parti heyetinin HDP ziyaretini makul gören Sayin Bahçeli’nin bir sonraki makul adimi parti kapatilmasi sürecine karsi çikmasi olmalidir" diyen Davutoglu sözlerine su sekilde devam etti, "Geçmis tecrübelerimiz açik bir sekilde göstermistir ki partilerin kapatilmasi, siyasetçilerin tutuklanmasi ya da siyasi yasakli haline getirilmesi seklinde siyasetin dogal akisina yapilan müdahaleler geri tepmektedir. Istanbul Büyüksehir Belediye Baskani Ekrem Imamoglu hakkinda açilan dava ve bu dava sürecinde yasananlari da bu çerçevede degerlendiriyorum. Bir siyasetçinin bir ifadesi dolayisiyla yargilanmasini esastan yanlis bulurum. Hele hele bu yargilanma sürecinde yargi sürecine yapilan müdahale ile ceza vermeyecegi düsünülen hakimin sürülmesini yargi tarihimize düsen bir kara leke olarak görüyorum. Yeni atanan hakimi de zan altinda birakan böylesi bir uygulama hukukun siyasallasmasinin en yüz kizartici örneklerinden biridir. Gelecek Partisi olarak ilkeli siyaset ve yapici muhalefet anlayisimizi her sartta sürdürmeye kararliyiz. Bir taraftan kimle ve hangi konuyla ilgili olursa olsun dogruya dogru, yanlisa yanlis diyerek her gün seviye kaybeden siyasi iklimi cesaretle, ahlakla ve nezaketle bulusturacagiz. Diger taraftan gelecek vizyonumuzun ana sütunlari konusundaki vizyonumuzu ve eylem planlarimizi açiklamaya devam edecegiz."
AK Parti heyetinin HDP’yi ziyaret etmesini ve MHP Genel Baskani Devlet Bahçeli’nin bu konuda sergiledigi tavri olumlu buldugunu kaydeden Davutoglu, "En bastan ifade etmek isterim ki, AK Parti heyetinin ziyareti de Sayin Bahçeli’nin tavri da dogrudur ve siyasetin normallesmesine katkida bulunacaktir. Bir insan hakki meselesi olarak gördügümüz basörtüsü özgürlügü ile ilgili anayasal bir teminatin bütün partilerin tam mutabakati ile çikmasi gereklidir ve bu çerçevede HDP dahil bütün partilerle temas son derece dogal ve dogrudur. Ancak, sayin Bahçelinin tabiriyle bu makul yaklasimin bütün partiler için geçerli olmasi da hem makul hem gereklidir. Kendileri ihtiyaç hissettiginde Imrali’dan mektup getirmeyi, Kandil temsilcisi Osman Öcalan’i TRT ekranlarina çikarmayi, HDP’yi ziyaret etmeyi makul ve millet menfaatine uygun görenlerin baska partiler legal bir parti olan HDP ile temasa geçtiginde bunu terörle isbirligi olarak yansitmalari, Altili Masa’ya yedinci bir ayak uydurarak kirli bir propaganda yapmalari en hafif tabiriyle iki yüzlü, ilkesiz ve riyakar bir siyaset anlayisindan baska bir sey degildir. AK Parti heyetinin ziyareti ve Bahçeli’nin bu ziyaret ile ilgili tutumu sonrasi artik bu riyakar siyasete son verilmelidir" dedi.
IÇISLERI BAKANI BALTAYI TASA VURMUSTUR
Adalet Bakani Bekir Bozdag öncülügünde gerçeklesen AK Pati heyetinin HDP'yi ziyaretinin ardindan Içisleri Bakani Süleyman Soylu'nun HDP aleyhine kullandigi sert ifadelerin ve eszamanli olarak bazi milletvekillerinin yeni bir çözüm sürecinden bahsetmelerinin AK Parti içindeki siyasi savrulmayi açik bir sekilde ortaya koydugunu kaydeden Davutoglu, "Içisleri Bakani ayarli siyaset konusunda yaptigi tutum ve söylemlerle baltayi tasa vurmustur. Sayin Bahçeli’nin bu ziyarete tavir koyacagi ve sayin Erdogan’a yeni bir ayar verecegi varsayimi ile Bahçeli’nin grup konusmasindan bir gün önce HDP’ye karsi sert bir çikis yaparak ön almak istemistir. Bahçeli’ye selam, Erdogan’a tavir anlamina gelen bu ön alma çabasi Bahçeli’nin açiklamalari ile bosa düsmüstür. Bu çerçevede gittikçe yayginlasarak bir milli güvenlik meselesi haline gelen uyusturucuyla mücadele eylem planimizi 17 Kasim Persembe günü, insan-odakli siyasetimizin en özgün çalismalarindan birisi olan Çocuk Haklari Eylem planimizi 21 Kasim Pazartesi günü açiklayacagiz. Dürüst, samimi ehliyet ve liyakat sahibi Gelecek kadrolari her alanda devlet mimarisini tanzim etmek, milletimizi adalet ve refahla bulusturmak üzere dimdik ayaktadir. Hiçbir baski, ambargo ve sansür bizim mücadele azmimizi kiramayacaktir! Sanliurfa ziyaretimizde biz bir TV yayina çikmadan önce sehirdeki üç tv kanalinin internet baglantisini kesenlere ve onlara bu talimati verenlere sesleniyorum! Ne yaparsaniz yapin, bizi sindiremeyecek, sesimizi kesemeyeceksiniz. Çünkü biz sadece dilimizle konusmuyoruz, yüregimizle haykiriyoruz! Bu haykirisimizin millet vicdaniyla bulusacagi, özgürlükçü demokrat siyasetin egemen olacagi günler yakindir" seklinde konustu.
Haber; H.Ö