CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu, Bursa’da; “Demokrasinin önünde kalin duvarlar var. Bu kalin duvarlari kaldirmak milletin elindedir. Önümüzde seçimler olacak. Herkesin oyu benim basimin üstüne. Ama artik geldigimiz süreç sandiga giderken elimizi vicdanimiza koyup oy kullanma sürecidir. Artik Türkiye’nin yeni bir asama kaydetmesi lazim. Hem demokrasi açisindan hem ekonomi açisindan; yeni bir asama kaydetmesi lazim” dedi.
CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu, Bursa’da; TR Düsünce Kulübü yönetimiyle kahvalti yapti. TR Düsünce Dernegi Baskani Ercan Yakut, kendisinin halen AKP üyesi oldugunu belirterek, “Önümüzde seçimler var. Sagduyu daha çok olmali. Ne kadar sertlestirmek isteyen taraflar olursa olsun Türkiye’deki bütün siyasi partileri insanlik adina sagduyuya, söz söylemeye davet ediyoruz. Sizin samimiyetinize güveniyoruz” dedi.
Kiliçdaroglu ise sunlari söyledi:
“Bursa’da bulunmaktan son derece mutluyum. Bursa’nin sadece Cumhuriyet tarihi açisindan degil. Bizim kendi tarihimiz, Osmanli tarihi açisindan da son derece degerli bir kent oldugunu biliyoruz. Cumhuriyet tarihi açisindan da bazi tarihçiler ilk bakanlar kurul toplantisinin, Cumhuriyet’ten sonra, ilk bakanlar kurulu toplantisinin Bursa’da yapildigini da ifade ederler.
Bursa’ya geldik ama Bursa’da bir sehidimiz var. Allah rahmet eylesin, diyoruz. Elbette bu ülkede her birimiz bayragimiz, vatanimiz için canimizi vermeye; feda etmeye haziriz. Bizler CHP, olarak ifade edeyim. Iki kirmizi çizgimiz var. Vatanimiz ve bayragimiz. Vatani ve bayragi ile sorunu olmayan herkesin basimizin üstünde yeri var. Her düsünceye sagimiz var. Degerlidir. Düsüncenin olmadigi yerde büyüme ve gelisme olmaz.
Bütün büyüme, düsünce dünyasindaki gelisme ve büyüme, farkli düsüncelerin birbirleri ile bir anlamda rekabet ortaminda, birbirleri ile rekabet ederek; daha farkli bir gelecege kapi aralamalaridir. Bu baglamda düsündügümüzde, bu düsünce kulübünün Bursa’da kurulmasi Türkiye satina ve hatta yurtdisina yayilmasi güzel bir olay.
"ÖTEKILESTIRME INSAN HAKLARINA AYKIRI DAVRANISTIR"
Ötekilestirilmeden söz edildi. Ötekilestirme aslinda insan haklarina aykiri bir davranistir. Bir insani düsüncelerinde ötürü, kimliginden, inancindan ötürü ötekilestirirseniz, aslinda o toplumu kutuplastirir ve ayristirirsiniz. Mütedeyyin insanlarin oldugunu biliyorum bu toplantida. Inanç üzerinden siyaset yapanlarin bu ülkeye en büyük kötülügü yaptigini hepinizin bilmesini isterim. Kimin inançli oldugunu, kimin inançsiz oldugunu sadece ve sadece Yüce Yaradan bilir. Birisinin bir baska bir kisiye ‘Sen inançlisin’ ya da ‘inançsizsin’ diye suçlamasi sirktir. Benim inancimi kim sorgulayabilir. Peygambere bile verilmeyen bu yetkiyi nasil bir baskasi kullanabilir. Özellikle muhafazakâr dünyadan gelen kardeslerimin bu konuda çok duyarli olmalari lazim. Herkesin kendi inanci benim basimin üstüne, ben bilemem. Herkesin kimligi de benim basimin üstüne. Hiç kimse annemizi, babamizi seçme özgürlügüne sahip degiliz. O zaman benim kimligim neden siyaset konusu olsun, neden kimligimden dolayi ben ötekilestirilmis olayim.
Önemli olan nedir? Kimlikler herkesin serefidir, inanç herkesin manevi dünyasinin zenginligidir. Böyle bakmamiz lazim. Böyle bakmayip da inanci siyasette kullanirsak, kimligi, yasam tarzini siyasette kullanirsak; toplumu asil mesgul olmasi gereken alandan koparip kendi içinde kavga eden bir topluma dönüstürmüs oluruz. Bugün Türkiye’nin geldigi nokta budur, bu noktadan çekip çikarmamiz lazim. Issizlik var, nasil çözecegimizi tartisacagimiza kimligini, inancini tartisiyoruz. Ne için, issizlik sorununu gizlemek için. Bu siyaset degil. Bu siyaset Türkiye’de hiç kimseye yarar getirmez.
"ISSIZLIK SORUNUNU GIZLEMEK IÇIN"
Sosyal devlet dedigimiz bir kavram var. Sosyal devlet üzerinde de yeterince durmuyoruz. Devletin sosyal olmasi, yani devletin bütün bireylerine zayifindan en varliklisina kadar yardim etmesi ve kapi aralamasi, özellikle düsük gelirli kesimlerin korunmasi demektir, sosyal devlet… Devlet hiç kimsenin yataga aç girmedigi, herkesin isinin, asinin oldugu ve dolayisiyla o devlette huzur, kalkinmanin oldugu bir anlayisi hakim kilacaktir sosyal devlet. Biz sosyal devleti de yeniden insa etmek zorundayiz. Insanlar yoksul olabilirler, hiçbirimiz mal varligi ile dogmadik. Giderken de bir sey götürmüyoruz. O zaman dogus ile ölüm arasindaki tarihi, insanlik tarihini çok iyi bilmek ve degerlendirmek zorundayiz. Gelirken bir seyimiz yoktu, giderken bir seyimiz yok. O zaman hirsimizi bir sekliyle gem vurmak zorundayiz.
Hem diyoruz ki kosusu açken tok yatan bizden degildir. Güzel mi, güzel; dogru mu, evet dogru. Komsusu açken tok yatan binlerce kisiyi görüyor muyuz, görüyoruz. Alkisliyor muyuz, yeri geldiginde alkisliyoruz. Yanlisimiz burada. Onlari alkislamayip da yeri geldiginde, ‘Milyonlarca issiz var, buna çözüm üretmeniz lazim. Bu ülkede evladina pantolon alamadigi için intihar eden babalar var. Bizim bunlarla ilgilenmemiz lazim’ demiyoruz.
‘Devletin dini adalettir’ diyoruz, degil mi? Kâinatin adalet üzerine insa edildigini biliyor muyuz? Adalet konusunda ne yapiyoruz biz. Ne yaptik adalet konusunda biz? Adaleti eger insa edemezseniz, toplumda egemen kilamazsaniz; ülkeye huzuru getiremezsiniz. Isin özü budur. Adalet ayni zamanda liyakat demektir. Ayni kökten geliyor bunlar. Acaba gerçekten biz devletin yönetiminde isi ehline veriyor muyuz? Eger isi ehline vermiyorsak, devlet adaletle ve iyi yönetilmiyor demektir. Siz bankanin yönetim kurulu üyeligine bankacilikla ilgisi olmayan birisini, mesela bir arkeolog getirirseniz, arkeolog basimin üstüne onun görevi ayri, yapar o isi. Ama, ‘tas yerinde agirdir’ diyoruz. Tas yerinde agrirsa, arkeolog kendi alaninda, finansçi kendi alaninda görev yapmali. Bu devlette liyakat demektir.
"INSANLAR BIZIM INSAN OLDUGUMUZU GÖRSÜNLER"
Siyasette gerçekten uygarca bir tartisma alani ve zemini var mi Türkiye’de? Yok. Ben 1970’li yillari bilirim. Genel baskanlar çikar televizyonlarda uygar insanlar gibi tartisirlardi. Gazeteciler soru sorarlardi, onlar da cevap erirdi. Ne oldu da biz bu kadar geriye gittik, niçin insanlar tartismiyor?
Bir ara bakin, bir televizyoncu arkadasim dedi ki ‘Biz bayramda röportaj yapmak istiyoruz, parti liderleri ile…’ Tamam dedim. ‘Bakin benim size bir önerim olsun, gidin bütün liderleri davet edin, bir Kurban Bayrami’nda, bir Ramazan Bayrami’nda çikalim televizyona, böyle bir parkta olsun, her birimiz bir sandalyeye oturalim, masanin önünde de çaylarimiz olsun, hiç siyasete girmeyelim, çocuklugumuz anlatalim, gençligimizi anlatalim, nasil evlendigimizi anlatalim.’ Ya insanlar bizim insan oldugumuzu görsünler, bilsinler.
Otobüs fiyatini belirleyen de içtiginiz suyun fiyatini belirleyen de siyasettir. Uçaga bindiginiz de biletin fiyatini belirleyen de kurdugunuz fabrikanin iznini almak için basvurdugunu yer de siyasettir. Dolayisiyla siyasetin ahlakli zeminde büyümesini ve gelismesini saglamamiz lazim. Yani ahlaki kurallari, etik degerlere önem vermemiz lazim. Kirli insanlarin siyasetten arinmasi lazim. Siyaset zenginlesme, köseyi dönme araci degildir. Siyasetin özü halka hesap vermektir.
Hesap verilmedigi zaman, vatandas da ödedigi verginin hesabini sormadigi zaman demokrasi gelismiyor. Isin öznesi budur. Demokrasiyi gelistirmek istiyorsak, her birimiz milletvekili geldiginde sormaliyiz. Bunu kaça yaptin? Bana hesap vermesi lazim. Ben yapmam bu gizlidir. Vatandastan gizli bir sey olmaz, devletin sirri degil ki o. Yapmissin hastane, köprü basimin üstüne. Kimse niye yaptin demiyor, kaça yaptin diye soruyoruz. Bunun cevabini almak zorundayim. Bunu siyasetçi olarak sordugumda ‘Vay köprüye, hastaneye karsi’. Degiliz arkadas biz kaça yaptigini soruyoruz. Demokrasi ve vatandas adina soruyoruz.
Demokrasinin önünde kalin duvarlar var. Bu kalin duvarlari kaldirmak milletin elindedir. Önümüzde seçimler olacak. Herkesin oyu benim basimin üstüne. Niye oraya verdin, buraya vermedin; diye hayatimin hiçbir döneminde bir suçlama yapmadim. Ama artik geldigimiz süreç sandiga giderken elimizi vicdanimiza koyup oy kullanma sürecidir. Artik Türkiye’nin yeni bir asama kaydetmesi lazim. Hem demokrasi açisindan hem ekonomi açisindan; yeni bir asama kaydetmesi lazim. Çin bizden geriydi, kisi basina gelirde; geldi bizi geçti. Bulgaristan geriydi, geldi bizi geçti. Allah askina bizi geçmeyen ülke var mi? En zeki insanlarimizin su anda neredeyse tamami su anda yurt disina gitti. Yüksek yetenek insasini su anda Türk siyasi saglamak zorundadir. Yani bir toplumun en zekilerinin önündeki bütün engelleri kaldirip, onlari üretim sürecinin içinde degerlendirmek zorundadir.
Niye gittim ben Amerika’ya? M.I.T.’ye, dünyanin bir numarali üniversitesine niye gittim? Vay efendim, ‘icazet almaya.’ Keske oradaki bilim insanlari bana izin verse, keske. O insanlar; dünyanin tarihini, dünyanin gelecegini degistiriyorlar.
Asla karamsar degilim. Bu ülkede, bu milletin ferasetine güveniyorum. Bugüne kadar CHP olarak eksikliklerimiz oldu mu, yanlisimiz oldu mu? Dünya kadar. Yanlisimiz da eksikligimiz de oldu. Her seyimiz oldu. Ama size rahatlikla sunu söyleyebilirim. Son 10 yilda siyasal partiler arasinda en büyük degisimi yasayan parti CHP’dir. Halkin partisi olmustur. Hiç kimsenin kimligi, inanci ve yasam tarzi. Asla ve asla. Herkesin kimligi serefidir, herkesin yasam tarzina saygi gösterilir, her kesin inanci onun manevi dünyasinin zenginligidir. Biz sadece ve sadece o insan inancini nerede yerine getirmek istiyorsa, belediye baskanlarima sunu söyledim ‘Bulundugunuz beldede cami mi, kilise mi, havra mi, cemevi mi? Insan nerede Allah’a ibadet etmek istiyorsa oralari tertemiz yapacaksiniz’. Buna benzer pek çok seyi hayata geçirecegiz.
Allah nasip eder de millet ittifaki olarak iktidar olursak, Türkiye’nin 5 yil içinde pek çok sorununu kararlilik ve azimle asacagini göreceksiniz. Bakin alti lider farkliyiz, ama demokrasi konusunda, insan haklari, adalet, devlette liyakat, millete hesap verme konusunda bütün bu konularda anlastik.
Helallesme… Çok kutuplastik. Birbirimize farkli gözlerle bakmaya basladik. Bizim geçmiste hatalarimiz oldu. Bu toplumun bir helallesmeye ihtiyaci var. Bir kucaklasmaya ihtiyaci var. Birbirimizi dinlemeye ihtiyacimiz var. Bunu yapmadigimiz taktirde Türkiye’yi büyütemeyiz. Kaybeden, Türkiye ve bizim insanimiz olur.”