Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, Uluslararasi Kadin ve Adalet Zirvesi’nde, “Ülkemizi sanki kadina yönelik siddetin ve cinayetin dört bir yanda kol gezdigi bir yer gibi sunanlarin aslinda kendi içlerindeki çürümeyi gözlerden kaçirmaya çalismalarini kabul edemeyiz” dedi. Erdogan, “Bu anayasayi yaparken, basi açik basi örtülü herhangi bir ayrima gitmeden hak ve özgürlükler noktasinda bütün kizlarimiz, kadinlarimiz anayasa teminati altinda bu süreci yasasinlar. Simdi arkadaslarimiz ziyarete gittiler, ‘Su anda gerek yok, seçimden sonra çalisalim’ dediler. Bak bir gece yarisi kalktin, ‘Yasal düzenleme yapalim’ dedin. Sen gece yarisi dedin, biz ise yillardir bunu düsünüyoruz zaten. Gel simdi bunu anayasa düzenlemesi ile yapalim, beraber yapalim. Verelim el ele bu isi bitirelim, bir daha da kimse bunu gündemine almasin. Niye kaçak dövüsüyorsunuz?” dedi.
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, Istanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Uluslararasi Kadin ve Adalet Zirvesi’ne katildi. Erdogan, burada su açiklamalari yapti:
“DÜNYANIN HER YERINDEKI TOPLUMLARA, AYNI KADIN MODELI DAYATILMAKTA”
“Bati medeniyetinin baskin karakteri, en çok da kadina bakista ve onun hayattaki konumuyla ilgili kabullerde ortaya çikmistir. Dünyanin her yerindeki toplumlara, ayni kadin modeli dayatilmakta, kadindan ayni siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik rolü benimsemesi ve oynamasi istenmektedir. Ülkelerin pek çogunda nüfusun kirsaldan sehirlere yigilmasi ve kitlelerin ayni iletisim kanallarindan beslenerek hayat biçimlerini ve hayallerini sekillendirmesi bu dayatmayi beslemektedir.
Sosyal medya mecralarinin, ülkelerin siyasi tercihlerini yönlendirmelerindeki etkiden çok daha fazlasi kadin konusunda basta olmak üzere sosyal ve kültürel alanlarda yasanmaktadir. Artik bu mesele sadece bilim insanlarinin, sivil toplum kuruluslarinin ilgi alani olmaktan çikip insanligin topyekûn gündem basligi haline gelmesi gereken bir seviyeye ulasmistir. Gelismis ülkelerin kadina yönelik cinayet, siddet, ayrimcilik gibi konularda hâlâ ciddi sorunlar yasadiklarini biliyoruz. Elbette ülkemizde, tek bir kadinin bile sirf cinsiyeti yüzünden siddete ugramasini, hele hele hayatini kaybetmesini asla kabul edemeyiz. Ayni sekilde, ülkemizi sanki kadina yönelik siddetin ve cinayetin dört bir yanda kol gezdigi bir yer gibi sunanlarin aslinda kendi içlerindeki çürümeyi gözlerden kaçirmaya çalismalarini kabul edemeyiz. Kadinlarin magduriyetine yol açan çarpik kabuller, dünyanin her yerinde oldugu gibi gelismis ülkelerde de ne yazik ki sürüyor. Bu sorgulamayi, gelismis ülkelerde yasanan sorunlar dahil her türlü bagnazligin üzerine çikararak yapamazsak arzu ettigimiz vicdani, adil, sürdürülebilir toplumsal iklime ulasamayiz.
“KADINI, AILEDEN KOPARIP SAPKIN AKIMLARLA YAN YANA GETIRENLER EN BÜYÜK KÖTÜLÜGÜ KADINLARIMIZA YAPMAKTADIR”
Kadinlarin dislandigi bir dünya insanligin yarisindan feragat etmis demektir. Bu da hem fitrata hem inancimiza hem de hayatin bizatihi kendi isleyisine aykiri bir anlayistir. Kadini, aile basta olmak üzere varolusun temel unsurlardan koparip sapkin akimlarla yan yana getirenler aslinda en büyük kötülügü bizatihi kadinlarimiza yapmaktadir. Kadinin içinde yer almadigi hiçbir alanda, insanligin hayrina neticeler elde etmenin veya bunlari sürdürülebilir kilmanin mümkün olmadigina inaniyoruz. Bu anlayisla kadinlarimizi güçlendirecek politikalari kararlilikla uygulamayi sürdürüyoruz. Yürüttügümüz mücadelede en büyük destegi gördügümüz kadinlarla her alanda çok daha büyük basarilar elde edecegimiz bir gelecegin bizi beklediginden süphe duymuyoruz. Eksiklikleri, aksakliklari düzelterek bugüne kadar devrim niteliginde pek çok degisimi nasil ülkemizin ve kadinlarimizin hanesine yazdirdiysak bundan sonra da ayni sekilde devam edecegiz.
Türkiye, demokrasi ve kalkinma atilimi ile geldigi seviyede, hep birlikle gelecege güvenle bakabilmemizi sagliyor. Bu süreçte elde ettigimiz en olumlu ve iftihar verici basarilardan biri de kadinlarimizin hak ve özgürlüklerini genisletme konusunda gerçeklestirdigimiz devrimlerdir. Anayasamizdan baslayarak mevzuatimizin tamamini bu dogrultuda yenilerken asil büyük degisimi zihinlerde sagladigimiza inaniyorum.
Anayasamizin 10. maddesine, ‘Kadinlar ve erkekler esit haklara sahiptir. Devlet bu esitligin yasama geçmesini saglamakla yükümlüdür’ ibaresini ekleterek basladik. Kadina yönelik siddetle en etkin mücadele edecegimizin sözünü daha hükümete gelmeden halkimiza vermistik.
“TÖRE VE NAMUS CINAYETLERINI BÜYÜK ÖLÇÜDE GÜNDEMIMIZDEN ÇIKARDIK”
Kadina yönelik siddetle en etkin sekilde mücadele edecegimizin sözünü daha hükümete gelmeden milletimize zaten vermistik. Bu amaçla 2005 yilinda, tarihimizin en büyük reformlarindan biri olan hukuki düzenlemeleri hayata geçirdik. Töre ve namus cinayetleri olarak tarihe geçen suçlara verilen cezalari fevkalade agirlastirarak bu sorunu büyük ölçüde gündemimizden çikardik. Aile içi ve kadina karsi siddete verilen cezalari artirarak, cinsel saldiri suçunu tanimlayarak cinsiyet farki nedeniyle düsük ücret uygulanamayacagi ve is akdinin feshedilemeyecegi hükmünü getirerek bu dogrultuda çok önemli adimlar attik. Çalisan kadinlarin sartlarini iyilestirerek, süt izni, dogum izni gibi haklarini genisleterek bu yöndeki gayretlerimizin etki sahasini yayginlastirdik. Gebelikten itibaren doguma ve çocugun büyümesine kadar her asamada anneleri koruyan, maddi olarak destekleyen uygulamalar baslattik.
Son yargi paketiyle ese karsi islenmis suçlari cezalari bosanmis esi de kapsayacak sekilde genislettik. Bunun yaninda, kadina yönelik siddeti önlemek için dört ayri ulusal eylem plani hazirladik ve uyguladik. Hâlâ içinde bulundugumuz 2021-2025 eylem plani kadinlarimizi fiziksel siddetin yaninda onur ve haysiyetlerine yönelik saldirilardan da korumayi amaçlamaktadir. Ülkemizin 81 iline yayginlastirdigimiz Siddet Önleme ve Izleme Merkezleri yani SÖNIM vasitasiyla bugüne kadar 1 milyon kisiye hizmet verdik. Kadin Acil Destek Uygulamasi, kisa adiyla KADES, kadinlarin maruz kaldigi siddete ve tacize süratle müdahale edilmesini saglayan etkin bir sistem haline geldi.
Denetimli serbestligin bir unsuru olarak kullanilan elektronik kelepçe de siddet magduru kadinlarimizi korumaya hizmet veriyor.
“ÜNIVERSITEDE OKUYAN KIZ ÇOCUKLARIMIZIN ORANI ERKEKLERI GERIDE BIRAKMIS DURUMDA”
Kiz çocuklarimizin her seviyede egitim-ögretime erisimlerinin önündeki engelleri kaldirdik. Bu sayede, okullasma ve istihdam oraninda kizlarimiz lehinde çok önemli ilerlemeler kaydettik. Hatta üniversitede okuyan kiz çocuklarimizin orani artik erkekleri geride birakmis durumdadir.
Tarihimizde ilk defa, kadin istihdami toplam istihdamin üçte birine yaklasmistir. Siyasetteki kadin orani da Meclis’te yer alan milletvekillerimizin yüzde 17’sini geçerek, Cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyesine çikmistir.
“HAYATIN HIÇBIR ALANINDA KADINLARIMIZ BÖYLE BIR ZULME MARUZ KALMIYOR”
Üniversite koridorlarinda itilip kakilan, liselerin kapilarindan bile alinmayan birakin istihdami, ziyaret için gittigi kimi kamu binalarina alinmayan kadinlarimizin verdigi destansi mücadelenin yakin sahidiyiz. Basindaki örtü sebebiyle haksizliga maruz birakilan, hatta örtüleri zorla açilmaya çalisilan kizlarimizin, kadinlarimizin yasadiklari trajedi, ülkemizin bir döneminin kara lekesi olarak tarihe geçmistir. Vesayetle mücadelemizin en somut sonuçlarini kadinlarimizin hayatlarinda görmek mümkündür. Egitimden istihdama, hayatin hiçbir alaninda kadinlarimiz böyle bir zulme maruz kalmiyor, bu tür adaletsizliklere ugramiyor.
“MECLIS'TEN BIR ZAMANLAR BUNLARIN AGABABALARI, BASÖRTÜLÜ KARDESIMIZI KOVMADILAR MI?”
Yillar yili basörtüsünün düsmani olan ve üniversitelerimizde ikna odalari kuranlarin kimler oldugunu bilmiyor muyuz? Simdi bu ikna odalarini kuranlar geldiler, ‘Basörtüsü sorununu çözelim’ diyorlar. Ne kadar güzel, bak nereden nereye geldik. Ben simdi yeni bir teklif daha yaptim, hadi bakalim, bu seçimde kaç tane basörtülü milletvekili adayi çikartacaksin. Yalniz sasirmayin, simdi bunu söyledim ya, inanin basörtülü milletvekili adayi da koyar. Bak, rozet takmaya basladi. Milletvekili adayi da koyar. Ne kadar güzel. HADEP’te (HDP) var. E bunlarda da olsun. IP’te de (IYI Parti) olsun. Olsun be. Meclis'ten bir zamanlar bunlarin agababalari, basörtülü kardesimizi kovmadilar mi? ‘Atin bu kadini disari’ demediler mi? Ayni zihniyet degil miydi?
Ülkemizde geçmiste yasanan bu kötü görüntüleri ve tartismalari da dönemin ikliminin bir parçasi olarak kabul edip hepsini geride biraktigimizi varsaymak istiyorduk. Son tartisma vesilesiyle bir kez daha gördük ki ülkemizde artik kökünün kurudugunu umdugumuz habis zihniyet, tüm çirkinligiyle hala pusuda beklemekte. Biz de açilan tartismaya cevabimizi bu meseleyi Anayasal bir güvenceye kavusturmayi teklif ederek verdik. Yaptigimiz hazirligi Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin tamamina götürerek bu konudaki samimiyetimizi ortaya koyduk. Hatta daha ileri gittim. Gel samimiyseniz gerekirse haydi parlamentoda bu isi çözemiyorsak referanduma gidelim. Bakalim millet ne diyor. Tabii millete gitmeyi de bunlar pek kabul edemezler. Çünkü millete gidilecegi zaman o sandiktan neler çikabilecegini iyi düsünüyorlar. Sayet teklifimiz üzerinde kapsamli bir uzlasma saglanabilirse bundan kadinlarimiz ve ülkemiz inanin çok karli çikacaktir.
Biz diyoruz ‘Gel yeni anayasa yapalim.’ Bu anayasayi yaparken, basi açik basi örtülü herhangi bir ayrima gitmeden, hak ve özgürlükler noktasinda bütün kizlarimiz, kadinlarimiz anayasa teminati altinda bu süreci yasasinlar. Simdi arkadaslarimiz ziyarete gittiler, ‘Su anda gerek yok, seçimden sonra çalisalim’ dediler. Bak bir gece yarisi kalktin, ‘Yasal düzenleme yapalim’ dedin. Sen gece yarisi dedin, biz ise yillardir bunu düsünüyoruz zaten. Gel simdi bunu anayasa düzenlemesi ile yapalim, beraber yapalim. Verelim el ele bu isi bitirelim, bir daha da kimse bunu gündemine almasin. Niye kaçak dövüsüyorsunuz? Her zaman bunlarin isi istismar siyaseti. Bunlarda gerçek manada liderlik siyaseti yok.”