IYI Parti Genel Baskani Meral Aksener, Bartin'da 41 isçinin ölümüyle sonuçlanan maden faciasina iliskin, "Artik maalesef bu duruma sasiramiyoruz. Çünkü bu kor, daha önce de yüregimize düstü. 17 Mayis 2010'da Zonguldak'ta 30 canimizi kaybettik. 13 Mayis 20
IYI Parti Genel Baskani Meral Aksener, Bartin'da 41 isçinin ölümüyle sonuçlanan maden faciasina iliskin, "Artik maalesef bu duruma sasiramiyoruz. Çünkü bu kor, daha önce de yüregimize düstü. 17 Mayis 2010'da Zonguldak'ta 30 canimizi kaybettik. 13 Mayis 2014'te Soma'da, tarihimizin en büyük maden faciasinda 301 insanimizi yitirdik. 28 Ekim 2014'te Ermenek'te 18 kardesimizi kaybettik. Aradan zaman geçti ve bugün Bartin'da yine ayni beceriksizligin, is bilmezligin ve yine ayni aymazligin sebep oldugu bir katliama sahit olduk. Bilerek ‘katliam’ diyorum. Çünkü bu kadar uyariya ragmen gerekli tedbirleri almazsaniz ve ölüme bile bile lades derseniz yasanan felaketin adi cinayet olur, katliam olur" dedi.
Meral Aksener, bugün partisinin grup toplantisinda konustu. Toplantinin basinda IYI Parti Grup Baskanvekili Müsavat Dervisoglu, Bartin'in Amasra ilçesinde 41 maden emekçisinin yasamini yitirdigi facia nedeniyle salondakileri madencilerin anisina saygi durusuna davet etti.
KÜRSÜYE MADENCI BARETIYLE ÇIKTI
Meral Aksener, saygi durusunun ardindan kürsüye madenci baretiyle çikti. Partisine katilan Prof. Dr. Kürsat Zorlu'ya rozet takan Aksener, özetle sunlari söyledi:
"BASIMIZ SAG OLSUN: Geçtigimiz cuma, milletçe çok büyük bir aci yasadik. Fatih'in (II. Mehmet) ‘Çesm-i Cihan’ dedigi Karadeniz'in incisi Amasra'mizi is kokusuna, kömür karasina ve gönül yarasina bogan büyük bir faciaya sahitlik ettik. Ne yazik ki 41 madenci kardesimizi kaybettik. 41 eve, kara elmasin bereketi girecegi yerde maalesef kömürün alevi düstü. Buradan bir kez daha, kaybettigimiz madencilerimizi yüce Allah'tan rahmet, ailelerine sabir diliyorum. Rabbim onlari Peygamber Efendi’mize komsu eylesin. Milletimize bir daha böyle acilar göstermesin, basimiz sag olsun.
MILLETIN AVUKATI OLARAK TAKIPÇISI OLMAK GIBI ÇOK ÖNEMLI BIR GÖREVIMIZ VAR: Kazanin ardindan ben de Amasra'ya gittim. Arkadaslarimiz ile birlikte acili ailelerimize bassagligi dileklerimizi ilettik. Dualarimizi ettik. Kardeslerimizi ahirete ugurladik. Simdi ise konusma zamani. Çünkü 41 kardesimize ve geride biraktiklari acili ailelerine karsi sorumlulugumuz var. Türkiye'nin dört bir yaninda her dakika ölümle burun buruna ekmek kavgasi veren madencilerimize karsi sorumlugumuz var. Milletin avukati olarak onlarin can güvenliginin saglanmasi için çabalamak, sorumlulugunu yerine getirmeyen için de gereginin yapildiginin takipçisi olmak gibi çok önemli bir görevimiz var.
TALIMAT VERIYORUM, BU ISIN SORUMLULUGU SIZDE: Buradan ilan ediyorum. Partimizin bütün hukukçu arkadaslarimiza bir talimat veriyorum ki o bölgenin insani Ünzile Yüksel Baskan’imin baskanliginda, bu partimizin bünyesinde ne kadar avukat, hukukçu varsa madende sehit düsmüs o maden sehitleri ailelerimizin hakkini, hukukunu hiçbir sey almadan en ciddi sekilde takip edeceksiniz. Bu isin sorumlulugu sizdedir.
41 KARDESIMIZI DAHA IHMALE, VICDANSIZLIGI KURBAN VERDIK: Yaptigimiz inceleme ve çalismalar sonucunda görüyoruz ki daha önce yasanan birçok maden faciasinda oldugu gibi Amasra'daki felaket de adete ‘geliyorum’ demis. Sayistay uyarmis, raporuna yazmis. Is müfettisleri defalarca uyarmis, idari para cezasi kesmis. Hatta yetkili kuruluslari geçtim, ocakta çalisan maden isçileri bile uyarmis. Ama Sayin Erdogan'in atadigi yetkililer, her zaman oldugu gibi killarini kipirdatmamislar. Göz göre göre gelen felaketi öylesine izlemisler. Sonuç, 41 kardesimizi daha ihmale, is bilmezlige, vicdansizliga kurban verdik.
ÖLÜME BILE BILE LADES DERSENIZ YASANAN FELAKETIN ADI CINAYET, KATLIAM OLUR: Isin en acisi da ne biliyor musunuz? Artik maalesef bu duruma sasiramiyoruz. Çünkü bu kor, daha önce de yüregimize düstü. 17 Mayis 2010'da Zonguldak'ta 30 canimizi kaybettik. 13 Mayis 2014'te Soma'da, tarihimizin en büyük maden faciasinda 301 insanimizi yitirdik. 28 Ekim 2014'te Ermenek'te 18 kardesimizi kaybettik. Aradan zaman geçti ve bugün Bartin'da yine ayni beceriksizligin, is bilmezligin ve yine ayni aymazligin sebep oldugu bir katliama sahit olduk. Bilerek ‘katliam’ diyorum. Çünkü bu kadar uyariya ragmen gerekli tedbirleri almazsaniz ve ölüme bile bile lades derseniz yasanan felaketin adi cinayet olur, katliam olur.
BASARI HIKAYESI ÇIKARMAYA KALKTI: Bu büyük felaketin ardindan, devletimizin madencilerimiz için seferber oldugunu gördük. Ancak resmi ve gönüllü yüzlerce kardesimiz madencilerimizi kurtarmak için çirpinirken ülkeyi yönetenlerin aymazligi ve yaptiklari ciddiyetsiz açiklamalar yine hepimizi kahretti. Bu ülkenin Cumhurbaskani, ilgililere dönüp 'Bu uyarilari neden dikkate almadiniz' diyecegine, 'Isçilerin sesine neden kulak vermediniz' diyecegine, bu aciya sebep olanlari o dakika görevlerinden alip müfettislerin önüne koyacagina ne yapti biliyor musunuz? 41 hayatin söndügü bu felaketten bile bir basari hikayesi çikarmaya çalisti. Yasadigimiz ekonomik felaketten basari hikayesi çikarmaya ugrasmak yetmemis olacak, tuttu ölümden de basari hikayesi çikarmaya kalkti.
ÖNCE TEDBIR, SONRA TEVEKKÜL: Empati kavramina yabanci olan bu arkadas, 8 sene önce de Soma’da, utanmadan çikip, 'Ölüm bu isin fitratinda var' demisti. Bu defa da çikip, 'Çok sükür, 24 saat geçmeden 41’inci sehidimize de ulastik' dedi. 'Biz, kader planina inanmis insanlariz. Bunlar her zaman olacaktir' dedi. Kaderden bahsetti, tevekkülden bahsetti. Gerçekten ibretlik. Tevekkül nedir? Tevekkül, her türlü tedbiri aldiktan sonra bir isi nihayetinde Allah’a havale etmektir. Ancak her tür tedbiri aldiktan sonra. Hamdolsun hepimiz, kadere iman edenlerdeniz. Hamdolsun hepimiz, hayrin ve serrin Allah’tan geldigine inananlariz. Ancak tevekkül, tembellige açilan bir kapi degildir. Sorumsuzluga uydurulacak bir kilif, hiç degildir. Önce tedbir, sonra tevekkül; dinimizin buyrugu budur.
KOZLU MADENINDE 8 ISÇIMIZI KAYBETTIK: Tedbir almayip, sorumlulugunu yerine getirmeyip üstüne de tevekkülden bahsetmek, meseleyi kadere havale etmek, en hafif tabiriyle terbiyesizliktir. 7 Ocak 2013’te Kozlu madeninde metan gazi patlamasi oldu. Kazada 8 isçimizi kaybettik. Kazanin sebebini ve sorumlularini tespit etmek için sorusturma açildi. Uzun süren bir yargi süreci basladi. Bilirkisi raporu, taseron firmayi, müessese müdürünü ve yardimcisini kabahatli buldu.
ISIN ÜSTÜNÜ ÖRTMÜS: Taseron firma, isi aksatmis. Göndermesi gereken ekipleri göndermemis, tesisin güvenligini tehlikeye atmis. Müessese müdürü de taserona yaptirim uygulamak yerine isin üstünü örtmüs. Dava, 6 yilin sonunda karara baglandi. Yargi dedi ki 'Kozlu maden ocaginin müessese müdürü, ölüme sebebiyet vermekten tali kusurludur'; 4 yil hapis cezasi verdi. Bunun üzerine, yasamini yitiren madencilerin aileleri karara itiraz ettiler. 'Bu kadar agir bir kusurun cezasi nasil 4 yil olur' diye veryansin ettiler. 'Asli kusurlu olan biri nasil tali kusurlu sayilir' diye isyan ettiler. Peki mahkeme ne yapti? 4 yillik hapis cezasini para cezasina çevirdi. Yasadiklari aci yetmezmis gibi o ailelerin yüreginde bir de adalet yarasi açildi.
BU DA MI KADER ERDOGAN: Peki o müessese müdürüne ne oldu biliyor musunuz? Bay Kriz’in imzasiyla Türkiye Taskömürü Kurumu’na genel müdür olarak atandi. Yani 8 canimizi kaybettigimiz olayda kusurlu bulunup 4 yil ceza alan bir kisi, kurumun en tepesine oturtuldu. Bu da mi kader Sayin Erdogan? Bakani atayan sensin. 4 yil ceza alan adami TTK’ya genel müdür yapan sensin. Madene yönetici atayan da sensin. Denetimlerin geregini yapmayanlar da senin bakanin ve senin yöneticilerin. Isine gelince 'Bakanima talimat verdim' demeyi biliyorsun. Isine gelince, üzerine basa basa 'Benim bakanim' demeyi de biliyorsun. Hadi bakalim, madem senin bakanin, hesap sorsana. 'Nerede tedbirler' desene. Sayin Erdogan, isine geldiginde 'Benim bakanim', isine gelmediginde 'Kader' diyemezsin. Beceriksiz yöneticilerinin hatalarina, is bilmezliklerine ‘kader’ diyemezsin.
HESABINI SORACAGIZ: Iktidarin umurunda olmasa da biz kaybettigimiz madencilerimizin hesabini soracagiz. Soma’dan sonra yasanan adaletsizligin tekrarina seyirci kalmayacagiz.
MILLETIMIZ, IKTIDARIN MADENCILERIMIZ KONUSUNDA NE KADAR SIMIMI OLDUGUNU BIR KEZ DAHA GÖRSÜN: Bu arada, ölüm ayliklarinda ciddi bir adaletsizlik var. Bunun giderilmesi için Meclis grubumuz, Plan Bütçe Komisyonu'na bir önerge verdi. Ama her zaman oldugu gibi AK Parti ve küçük ortaginin oylariyla reddedildi. Madem öyle, biz de bu konuda bir kanun teklifi getirecegiz. Milletvekili arkadaslarima talimatimdir; yolsuzlukla mücadele kapsaminda vereceginiz kanun tekliflerimizin yaninda bu konuyla ilgili kanun teklifimizi de lütfen süratle Meclis gündemine tasiyin. Milletimiz de bu vesileyle iktidarin madencilerimiz konusunda ne kadar samimi oldugunu bir kez daha görsün.
TEKLEMEYEN DANISMADAN FRANKFURT KONSOLOSLUGU’MUZDA TICARET MÜSAVIRI: Soma faciasinin üzerinden 8 yil geçmesine ragmen, haklarinda sorusturma baslatilan kamu görevlileri için bir buçuk yildir iddianame hazirlanmadi. Isletmenin sahibiyse dört buçuk yil hapis yattiktan sonra, 2020 yilindaki infaz düzenlemesinden yararlanip cezaevinden çikti. Bir vatandasimizi tekmeleyen danisman da simdi Frankfurt Konsoloslugu'muzda ticaret müsaviri. Iste size Sayin Erdogan’in adaleti. Iste Sayin Erdogan’in vicdani.
YEDIGINIZ HARAM LOKMALAR BOGAZINIZA DIZILECEK: Söz olsun, yemin olsun ki Bartin’i yeni bir adaletsizlik sarmalina mahkum ettirmeyecegiz. Yapanin yanina kâr kaldigi bu adaletsiz düzeni biz degistirecegiz. Devlete ciddiyeti, milletimize de hürriyeti biz getirecegiz. Biz bu isin takipçisiyiz. Sorumlularin en agir cezalari almasi için elimizden geleni ortaya koyacagiz. Buradan, bir kez daha ilan etmek istiyorum; is bilmezliginizle, yüzsüzlügünüzle, bezirganliginizla yiktiginiz yuvalarin günahi yakanizi birakmayacak. Yediginiz haram lokmalar bogaziniza dizilecek. Allah sahidim olsun ki yaptiklariniz yaniniza kâr kalmayacak. Ve o kutlu gün geldiginde, hesabinizi milletimiz sandikta kesecek.
BU REZALET, GIDERAYAK AK PARTI IKTIDARINA NASIP OLDU: 2022 yili bütçesinde toplam harcamalar için verilen ödenek 1 trilyon 751 milyar liraydi. Simdi ise önümüze getirdikleri dokümanlarda, harcamalarin 3 trilyon 134 milyar liraya ulasacagi ifade ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bütçede böyle bir sapma görülmedi. Bu rezalet de giderayak AK Parti iktidarina nasip oldu.
HANI NAS VARDI: Tabii bir de faiz ödemeleri var. 2022 yili için devlet borçlanmasi genel giderleri dahil, toplam faiz ödemesi için konulan ödenek 242 milyar lirayken bu yilin sonunda 341 milyar lirayi asmasi bekleniyor. Buna bir de kur korumali mevduattan gelecek 300 milyar liralik yükü eklersek toplam faiz ödemesi 640 milyar lirayi asacak. Hani bu arkadaslar faize savas açmislardi ya. Hani nas vardi ya. Iste size nas. Iste size, Bay Kriz’in sözüm ona faizle olan savasi.
MILLETIMIZDEN KORKUYORLAR: 31 Mart seçimlerinde Istanbullunun iradesine göz dikenlerin karsisinda; Emine Bulut’a, Sule Çet’e, Rabia Naz’a kiyanlarin, Enes Kara’ya ve daha nice canimiza umutsuzlugu reva görenlerin karsisinda; mülakatlardaki torpilin, KPSS’deki rezilligin karsisinda, Kazdaglari’nda 350 bin agacimizi yok edenlerin, orman yakip, otel diken, hainlerin karsisinda, saraydaki 5-10-15 maasli danismanlarin, israfin, rüsvetin ve yolsuzlugun bakanliklara kadar isledigi bu çürümüslügün karsisinda bir olan, birlik olan, dimdik durup hesap soran milletimizden korkuyorlar. Iste bu yüzden de her korkagin yaptigi gibi, onlar da baskiya ve zorbaliga sariliyorlar. Eger ki bizler onlardan daha çok korkarsak kazanabileceklerine inaniyorlar. Vah ki ne vah. Çok ama çok yaniliyorlar.
BU YASA ISTIBDAT YASASIDIR: Tüm itirazlarimiza ragmen çag disi bir sansür yasasini utanmadan, sikilmadan, üstüne bir de piskin piskin fotograf çektirerek Gazi Meclis'imizden geçirdiler. Süphesiz ki bu yasa, milletimizin hafizasinda bir utanç vesikasi olarak kalacak. Türk demokrasi tarihinde kara bir leke olarak anilacak. Tarihinin hiçbir döneminde esaret kabul etmeyen bir millete pranga vurmaya çalisan bu aymazligi ne tarih ne de vicdanlar unutmayacak... Buradan açikça ilan ediyorum; bu yasa, bir istibdat yasasidir. Bay Kriz ile arkadaslarina da buradan sesleniyorum; aziz milletimiz ne darbeler ne baskilar görüp susmadi da sizin bu uyduruk sansür yasanizla mi sinecek saniyorsunuz?"
"SIZLERLE KONUSMAM 'KADER'. KADER BENI BU KONUSMAYI YAPMAYA PLANLAMIS DEMEK KI"
Aksener, grup toplantisinin bir bölümünde kürsüyü emekli maden isçisi Yasar Cengiz Alpan'a birakti. Alpan, sunlari söyledi:
"Bu yüce ve Gazi Meclis'in IYI Parti grup toplantisinda sizlerle konusmam 'kader’. Kader beni bu konusmayi yapmaya planlamis demek ki. Batisinda Karadeniz Eregli, Kandilli; dogusunda Kurucasile, güneyinde Azdavay, Maksut; kuzeyinde Karadeniz olan tas kömürü havzasindan sizlere selam getirdim. Selamla birlikte derin hüzün ve üzüntülerimi de getirdim. Atalarim yabanci kumpanyanin is yerlerinde madenci, dedelerim mükellefiyet döneminde madenci, babalarim gönüllü madenci. Çocuklarim, torunlarim ise yer altinda ölüm, yer üstünde yoksulluk diyen kuradaki sansli madenciler. Iste bu havzanin gerçegi. Büyük Madenci Yürüyüsü ve Grevi ile yüzlestim. Hakli ekonomik taleplerimizin öncelikli olmadigini, önceligin havzaya yatirim yapilmasini seslendirdik. Ne olduysa bu Büyük Madenci Yürüyüsü'nden sonra oldu. Zorunlu emeklilik, is yerlerine taseron sokulmasi ve en sonunda tamamen küçültülen bir havzaya sahip olduk. Bu havzada yasayanlara, bundan sonra ne yapacaklarina, 90'li yillarda çok çesitli alternatif projeler sunuldu. Ama ne yazik ki bunlarin hiçbiri yasama geçirilemedi. Göç alan havza, sürekli göç vermeye basladi.
"KURADA SANSLI OLAN GENÇLERIMIZ NEREDEN BILEBILIRLERDI KI CANLARINDAN OLACAKLARINI"
Sendikanin asli görevi, is yerinin güvenligini saglayacak sartlarin takipçisi olmasidir. Bir is yerinde çalisanlarin yasayacagi çalisma kosullari için yapilan siyasi baskilardan korumaktir üyelerini. Is yerinde çalisma barisi ve çalisma disiplini zarar görürse is güvenliginin olumsuz etkilendigi bilinen bir gerçektir. Türkiye Taskömürü Kurumu'na çok ender ve çok az sayida isçi alinmasi ise kura sonucu oluyor. Kurada sansli olan gençlerimiz, nereden bilebilirlerdi ki canlarindan olacaklarini? Gurbette olan evlatlarimiz, seve seve madende çalismak için geldiler. Hiçbir evladimiz kaderinde ölüm, can kaybi oldugunu bilemezdi ki. Amasra'da 41 canimizi verdik. Bu canlarimizi son yolculuguna ugurlarken bizlere, omuz omuza saf tutarak cenaze namazi kilacak töreni bile çok gördüler. Içim yaniyor, çok üzülüyorum.”