Basörtüsü yeniden Türkiye'nin gündemine gelirken Gelecek Partisi Genel Baskani Ahmet Davutoglu, gerçeklestirdigi basin toplantisinda konu hakkinda açiklamalarda bulundu.
CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu'nun basörtüsü çikisi Türkiye gündeminde yerini koruyor. Kiliçdaroglu'nun kadinlarin kilik ve kiyafetlerinin yasal güvence altina alinmasina yönelik çagrisinin ardindan CHP 3 maddelik kanun teklifi sunmus, teklifte kadinlarin kamuda üniforma gibi kiyafetler disinda kiyafet zorlamasina tabii tutulamayacaklari vurgulanmisti.
AKP Genel Baskani ve Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan'in bu teklifi reddederek Anayasa degisikligini gündeme almasinin ardindan eski basbakan ve Gelecek Partisi Genel Baskani Ahmet Davutoglu sosyal medya hesabindan dikkat çeken bir çagri yapti.
Ahmet Davuoglu, "AK Partili yöneticilere ve basörtüsü magduriyeti yasamis saygideger kadinlarimiza bir çagrim olacak" dedi.
Ahmet Davutoglu'nun basörtüsü hakkinda yaptigi basin toplantisinin satir baslari söyle oldu:
"Bugün kamu vicdaninda derin yaralar açmis, 12 Eylül ve 28 Subat darbelerinin kalintisi basörtüsü yasaginin tümüyle gündemden kalkmasi ve basörtüsü özgürlügünün bir insan haklari meselesi olarak anayasal ve yasal teminat altina alinmasi konusunda tarihi sorumluluk bilinciyle bir çagrida bulunmak üzere huzurunuzdayim.
Esasen insan odakli anayasalar ve yasalar insan hak ve özgürlüklerine dayanmak zorundadir. Insan hak ve özgürlüklerinin ise anayasalardan ve yasalardan güç almaya, onlar tarafindan korunmaya ihtiyaci yoktur.
Ancak devlet adina vatandaslarin hak ve özgürlüklerinin sinirlarini tanimlama hakkini kendinde gören vesayet odaklarinin hakim oldugu siyasal düzenlerde bu temel ilke gözardi edilir.
Bu temel ilkeyi gözardi eden 12 Eylül ve 28 Subat darbe rejimleri hiçbir anayasal ve yasal temeli olmayan basörtüsü yasagini fiili ve keyfi olarak devreye sokmuslardir.
Basörtüsü yasagi inandigi sekilde yasamak isteyen genç kizlarin gelecek hayallerini yok etmis, kadinlarimizin sosyal hayata katilimlarini engellemis, ailelerde büyük travmalarin yasanmasina neden olmus, kamu vicdaninda derin yaralar açmistir.
Bu yasak çetin mücadeleler sonrasinda benim de içinde bulundugum AK Parti hükümetleri döneminde kademeli bir sekilde yine fiili olarak kaldirilmistir. Basta sayin Erdogan olmak üzere bu yasagin kalkmasi konusunda birlikte mücadele ettigimiz bütün siyasilere, aydinlara ve kanaat önderlerine tesekkürü bir borç biliyorum.
Ancak, aci tecrübelerle biliyoruz ki ülkemizde pusuda bekleyen yasakçi zihniyet her an yeniden hortlayabilir ve fiili olarak baslatilan, fiili olarak kalkan yasagi tekrar fiili olarak getirmeye kalkabilir.
Basörtüsü özgürlügünü yasal teminat altina alma yönünde Sayin Kiliçdaroglu’nun teklifi sonrasinda ortaya çikan tartismalar bu yasakçi ve rövansist çevrelerin hala var oldugunu ve firsat kolladigini açikça ortaya koymustur.
Bugün bu yasagi bir daha gündeme gelmeyecek sekilde ortadan kaldirabilmek için tarihi bir firsat önümüzdedir. Bu baglamda basta sayin Cumhurbaskani olmak üzere AK Partili yöneticilere ve basörtüsü magduriyetini yasamis bütün kadinlarimiza çagrida bulunmak istiyorum.
Sayin Cumhurbaskani,
Tarih toplumlarin ve liderlerin önüne zamanlica degerlendirdiklerinde tarihe geçecekleri firsatlari altin tepsi içinde sunar.
Erdemli ve hikmetli liderler bu firsatlari kendi nefsi ihtiraslari ve kisa vadeli siyasi çikarlari için degil insanlarin genel yarari ve uzun dönemli kalici etkileri açisindan degerlendirirler.
Niyet sorgulamasi yapmazlar, neticeye odaklanirlar.
Degerleri hakim kilmaya çalisirlar, asla araçsallastirmazlar.
Hikmet ve erdemden yoksun güç odakli liderler ise her firsati güçlerini pekistirecek ve rakiplerini zayiflatacak araç olarak görürler.
Kisa dönemli güç birikimini uzun dönemli ve kalici deger birikimine tercih ederler.
Bu nedenledir ki, bu firsatlari oportünistçe kullanmak isterken zamanin momentumunu kaybederler.
Basörtüsü yasaginin her asamasini yasamis bir nesil adina ama en önemlisi de bu yasagin gerçek magdurlari onurlu kadinlarimiz adina sizden istirham ediyorum.
Bu momentumu kaçirmayiniz!
Kendisi için nice bedeller ödenen bir onur mücadelesinin sembolü olan basörtüsünü siyasi bir gol firsati olarak görmeyiniz.
Siz bugün basörtüsünü siyasi bir gol firsati olarak görüp araçsallastirirsaniz bu tarihi firsati kaçirirsiniz.
Allah sundugu imkani degerlendirmek yerine nefsi hesap yapan firsatçilara firsat vermez.
Bugün bu imkani degerlendirmemeniz sebebiyle bu firsat kaçarsa ve pusuda bekleyen yasakçi zihniyet ilerde bir imkan bulup bu yasagi tekrar hortlatirsa bundan zarar görecek nesillerin agir vebali omuzlarinizda olur.
Kazanimlarimizi kaybederiz korkusunu yayarak ve bu argüman üzerinden yasanan yoksullugu, yolsuzlugu ve yasaklari örtmeye çalisarak seçim kampanyasi yürütmeyi planlarsaniz bilin ki samimiyetini kaybetmis bir siyasi mücadele kamu vicdaninda bir karsilik bulamaz.
Ne mi yapmaliyiz?
Birincisi, basörtüsü özgürlügünü anayasal teminat altina alacak teklifi tek basina ve kendi içinde tutarli bir sekilde gündeme getiriniz ve en kisa sürede bütün partilerin tam bir mutabakati ile anayasa degisikligini TBMM’nden geçirmeyi hedefleyiniz.
Hepimizin en büyük degeri olan aileyi koruma ile ilgili düzenlemeyi de, yine bir insan haklari meselesi olan Alevi vatandaslarimiz ile ilgili düzenlemeyi de ayri ayri TBMM’ne getirin. Onlara da hep beraber en güçlü destegi verelim.
Cumhuriyetimizin 100. Yilina girerken bütün meselelerimizi birer birer geride birakalim ve bu isin öncülügünü yapma serefi size ait olsun. Bu tarihi firsati farkli düzenlemeleri bir araya getirmek dolayisiyla detayda ortaya çikabilecek tartismalara ve görüs ayriliklarina kurban etmeyelim.
Ikincisi, kimileri kimyasal silahlar da kullanarak yüzbinlerce insani katleden milyonlarca insani süren, kimilerini 15 Temmuz darbesinin faili kimilerini terörist devlet terörü uygulamakla itham edip hiçbir zaman konusmayacaginizi ilan ettiginiz yabanci liderlere uzattiginiz elinizi farkli siyasi görüslere sahip olmakla birlikte ayni bayragin altinda ayni ülkenin vatandaslari olarak yasayan siyasi liderlere de uzatiniz ve bu konuyu kendileri ile müzakere ederek tam bir mutabakat ile çözmek üzere görüsmeye davet ediniz.
Böyle bir adimdan hiçbir sey kaybetmezsiniz; aksine toplumsal barisa katkiniz ve öncülügünüz dolayisiyla en muhalifleriniz tarafindan bile takdir edilirsiniz.
Aksine, sizden farkli düsünen liderleri alaya alan ve bu can yakan meseleyi bir futbol maçina indirgeyen istihzai bir tutum size yakismadigi gibi toplumun vicdaninda da karsilik bulmaz.
Sayin Kiliçdaroglu’nu geçmisteki söz ve eylemleri üzerinden mahkum etmeye kalkmaniz da inandigimiz degerler açisindan dogru degildir.
Yasanan tecrübelerden ders alarak tutum ve görüs degistirmek bir zaaf degil bir erdemdir.
Öyle olmasaydi Hz. Mevlana “dün dünde kaldi cancagizim, bugün yeni seyler söylemek lazim” der miydi?
Iste, son yillarda gördügüm bütün baskilari, hakaretleri ve provokasyonlari bir kenara birakarak ve nefsimi bir kez daha ayaklar altina alarak onyillarca bu sorunun acisini yasamis onurlu kizlarimiz ve kadinlarimiz adina sizden bu konuyu ele almak üzere kamuoyuna açik bir sekilde randevu talebinde bulunuyorum.
Hiçbir nefsi duygu ve siyasi çikar hayatimizi vakfettigimiz degerlerden daha önemli degildir.
Tarihin bu kritik esiginde milletimizi bir bütün olarak rahatlatacak adimlar atiniz. Bir seçimi nasil kazanacaginiza degil, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyilina nasil yaralarini kapatmis bir toplum olarak girecegimize odaklaniniz.
Degerli AK Partili yöneticiler,
Sayin Cumhurbaskanina yaptigim bu çagri sizler için de geçerlidir.
Bu konusmami kaleme alirken herbiriniz gözümün önünden geçtiniz.
Hanimlarimizin ve kizlarimizin basörtüleri için omuz omuza mücadele verdigimiz günleri hatirladim.
Gözüm doldu, yüregim yandi.
Son yillarda yasadigim derin hayal kirikliklarini ve ihtilaflarimizi da bir kenara birakarak geçmiste bu magduriyeti yasamis kadinlarimiz ve ilerde yasamasi muhtemel gelecek nesillerimiz adina sizlerden de istirham da bulunuyorum:
Lütfen Sayin Cumhurbaskanina gidiniz ve bu tarihi firsati kaçirmamak gerektigini anlatiniz.
Alani, gençlik yillarimizdan bugüne yüregimizi yakan bu sorunun çözümünü baska konularla iliskilendirerek Sayin Cumhurbaskanina bir siyasi gole çevirme telkininde bulunan Makvayelist çevrelere birakmayiniz. Bilin ki bu firsatçi çevreler güç ve çikar için yarin ayni golü sizlere ve bizlere atmaktan hiç çekinmeyecektir.
Son dönemde bazi konulari Sayin Cumhurbaskanina aktarmakta zorluklar yasadiginizi biliyorum.
Ne olur, bu kez yüreginizin sesini dinleyin ve bu sorunun tam bir toplumsal mutabakat ile çözülmesine katkida bulununuz ki tarihi bir sinavi hep beraber asabilelim.
Basörtüsü magduriyetini yasamis saygideger kadinlarimiz, aziz kardeslerim,
Bu sorunun gerçek magduru da, kahramani da sahibi de sizlersiniz.
Bu konunun siyasi bir malzeme, bir gol firsati olmadigini haykirma hakki da size aittir.
Su anda bile 28 Subat döneminde okullara devam edemeyen genç kizlarimizla yaptigim dersleri hatirliyorum.
Yillarca onlarla Bilim ve Sanat vakfinda hafta sonlari ders yapmis, acilarini paylasmis ve eksikliklerini kapatmaya çalismistim.
Bana hoca ünvani siyasette degil o yillarda bu çabalarim dolayisiyla benim iradem disinda verildi.
O yillarda hafta sonlari sabah erken saatlerden aksam geç saatlere kadar süren o derslere katilmis kardeslerim basta olmak üzere basörtüsü mücadelesi vermis bütün kardeslerime sesleniyorum.
Gelecek nesillerin bir daha böyle bir magduriyet yasamamasi için sesiniz yükseltin.
Bütün partilerin mutabakati ile çikacak yasal ve anayasal düzenleme basörtüsü özgürlügünü bir daha hiçbir gücün geri alamayacagi sekilde teminat altina alacaktir.
Sesinizi yükseltmenizi bir siyasi partinin genel baskani olarak degil, bu magduriyeti içerden yasamis bir kardesiniz olarak talep ediyorum.
Sizden bu baglamda siyasi destek ve oy talebim de yoktur.
Bu tür insan haklari konularini oy hesabi ve siyasi firsat veya gol perspektifinden degerlendirmeyi siyasi rantiyecilik olarak görürüm.
Siyasi ahlak anlayisimda böylesi bir siyasi rantiyeciligin yeri olmamistir, asla olmayacaktir.
Sayin Cumhurbaskanina, sayin AK Parti yöneticilerine ve basörtüsü magduriyeti yasamis saygideger kardeslerimize yönelik bu çagrimin karsilik bulacagini ümit ediyorum.
Bu çerçevede atilacak hiçbir adimdan geri durmayacagimi bir kez daha kamuoyumuza ilan ediyorum.
Netice ne olursa olsun bütün çabam “Sahit ol Yarab” diyebilmek içindir.
Allaha emanet olunuz."