Eski Ulastirma Bakani ve eski MHP Grup Baskanvekili Oktay Vural, “Siyasi kararlar alinirken, yasalar çikarilirken hiç kimsenin görüsü alinmiyor, birilerinin egolari, ideolojik veya siyasi hedefleri ülkenin hedefi haline geliyor. Bunun bedelini de maalesef
Eski Ulastirma Bakani ve eski MHP Grup Baskanvekili Oktay Vural, “Siyasi kararlar alinirken, yasalar çikarilirken hiç kimsenin görüsü alinmiyor, birilerinin egolari, ideolojik veya siyasi hedefleri ülkenin hedefi haline geliyor. Bunun bedelini de maalesef millet ödüyor” dedi.
AVAZ Arastirma Merkezi’nin her hafta düzenledigi söylesilerin bu haftaki konugu eski MHP Grup Baskanvekili Oktay Vural oldu. 24 Eylül’de yapilan “Türkiye’nin Yeni Yüzyili” konulu söyleside Vural, su degerlendirmelerde bulundu:
“Ülkenin ve milletin gelecegi ile ilgili çok önemli kararlar aliniyor hiç sorgulanmiyor. Siyasi kararlar alinirken, yasalar çikarilirken hiç kimsenin görüsü alinmiyor, birilerinin egolari ideolojik veya siyasi hedefleri ülkenin hedefi haline geliyor. Bunun bedelini de maalesef millet ödüyor.
“KARAR VERME SÜREÇLERI YENILENMEDEN HIÇBIR YERE VARAMAYIZ”
Yarin iktidar degistiginde de ayni sey olacak, bir bildigi vardir diyerek sorgulamayacagiz. Bu dogru degil, çünkü bize küçüklügümüzden beri bilgi sahibi olmadigin seyin pesinden gitme derler. Liyakat ve basiret, otoriterlesme ile vesayete karsi çogulculugun en önemli karsi durusudur. Bugün yasadigimiz sikintilarin temelinde aslinda bunlar yer aliyor. Liyakat ve egitim sistemimiz yerlerde sürünüyor, böyle bir sistemle Türkiye hangi hedefine ulasabilir? Teknoloji üretmiyoruz, hazir teknolojiyi parayla satin aliyoruz. Borcu borçla ödüyoruz. Hedefler koyuyoruz, koydugumuz hedefler birkaç yilda bosa çikiyor. Böyle bir yönetim tarzi olabilir mi?
“MILLETVEKILLERI BILGIYE ULASAMIYOR, TÜM SISTEMI YENILEMEK VE SORGULAMAK ZORUNDAYIZ”
Karar verebilmek için en önemli araçlardan bir tanesi bilgiye ulasmaktir. Milletvekillerimizin oy kullanacaklari bir kanun hakkinda görüsünün olabilmesi için her türlü bilgiye ulasabilmesi gerekmektedir. Parlamentonun kendine özgü bilgi kaynaklarinin olmasi demokrasi için olmazsa olmazdir. Bizim siyasi hayatimiza yön veren tüm unsurlari, siyasi parti yönetiminden devletin yönetimine, parlamentonun yönetimine kadar bütün süreçleri sorgulamak ve yenilemek zorundayiz, tersi durumda bir arpa boyu yol alamayiz.
“KURUMSALLASMA ÇOK ÖNEMLIDIR, KAMUDA VE ÖZEL SEKTÖRDE BUNU BASARMALIYIZ”
Maalesef kurumsallasma, kurumsal kültür Türkiye’de yok edilmis vaziyettedir. Görüyorsunuz birçok köklü üniversite ikiye bölünüyor, bu sayede kurumsallasma kalmiyor. Sadece üniversiteler degil kamuda da devlet kurumlarinda da ayni sey uygulaniyor. Kurumlari bir bakiyorsunuz bir bakanliktan baska bakanliga bagliyorlar, görevini islevini degistiriyorlar, bazen çalisanlar bile nereye bagli oldugunu anlayamiyor. Bu bizim sosyal sermayemizi olusturuyor, bizim devlet gelenegimizde devlet, sosyal sermaye, aile gelirdi. Günümüzde sosyal sermaye devleti tamamen ele geçirmis, bastakiler de sosyal sermaye üzerinden her yere müdahil olmak arzusu içerisinde. Bu bizim devlet gelenegimize uygun degil.
“ÖGRENEN BIR TOPLUM OLMALIYIZ”
Ögrenmek için bilgiye ulasabilmeniz lazim, bugünse bilgi kit nasil ögreneceksiniz? Ne oldugunu ne bittiginden haberimiz bile olmuyor, karanlik olaylar oluyor, bu olaylarin içinde olan karanlik adamlar olaylari desifre ettiginde toplumca sasiriyoruz. Bence asil önemli olan o karanlik adamlarin o süreçlere nasil dahil oldugunu sorgulamaktir. Devlet yönetiminin içerisinde bu karanlik insanlar nasil el feneriyle dolasabiliyorlar. Bu nasil bir devlet yönetimi. Duyularimizla idrak ettigimiz seyleri inkar etmemeliyiz, özellikle haber konusunda idrak ettigimiz seyleri konusmaliyiz, fikirlerimizi rahatlikla söyleyebilmeliyiz. Ama bugün öyle degil sormak, sorgulamak mümkün degil, suç olarak algilaniyor. Bir seyi sorguladiginda hemen yaftalamiyorsunuz, suç isliyormus gibi iftiraya ugruyorsunuz. Bilginin erisilmesini, sorgulanmasini, dagitilmasini engellemek hele hele gerçege aykiri bahanesiyle sinirlamak dogru degil.
“DEMOKRASIMIZDE VE REKABETTE ÇOGULCULUGU TESVIK ETMELI”
Çesitlilik ve çogulculugun çok önemli oldugunu düsünüyorum. Farkli insanlarin farkli deneyimlere sahip insanlarin sisteme dahil edilmesi gerekiyor. Çogulculuk dinamizm saglayacaktir.
“IKINCI YÜZYILIMIZA HAZIR OMMAMIZ ÇOK ÖNEMLI ÇÜNKÜ ZOR GEÇEBILIR”
Kisileri fikirleri ayristirmadan milli kimlik ve buna bagli mensubiyet suuru ile birlikte bir hirs olusturmaliyiz.
Adalet, firsat esitligi ve gelir adaleti bir an evvel hayata geçirilmeli, yetkin ve enerjik aktif bir devlet yapisi olusturulmali, kamu gücü denge denetimle sinirlandirilmali, insanlarin yönetime katilimi saglanmali, her türlü kaynaklar korunmali, karar vermede çogulculuk dikkate alinip, tesvik edilmeli.
Milletçe çok derin tahlil, güçlü idrak ve sorgulama yapmamiz bir zaruriyettir. Zira 1000 yillik bir devlet tecrübelerimize ragmen bugün hala devlet yönetim sistemini tartisiyor olmamiz açikça bir garabettir. Çünkü yönetim biçiminde köklerimizden uzaklastigimiz için her alanda maalesef istenilmeyen sonuçlarla karsilasiyoruz. Devlet asla deneme yanilmayla yönetilmemelidir. Bugün Milletçe geldigimiz noktada yasanan sorunlar çözümsüzlük sarmalina dönüsmüs; felaketin büyügü ise aile bütünlügü ve huzurunun yok olmasi olmustur. Artik umuda ve gerçege gitmek zorundayiz. Kötü, kötü diyerek sürekli tekrar ederek hiçbir sorun çözülmüyor
Ülkemiz bilimle biran evvel barismalidir. Pandemiyle birlikte degisen dünyanin dönüsüm ve degisimiyle ilgili gerekli bilgileri edinmemiz gerekir. Bugün birçok alanda dünyanin dünya ülkelerinin oldukça gerisindeyiz. Bunun nedenlerini bilmek ve ortadan kaldirmak için çaba göstermiyoruz. Böyle gitmesi, gelecek 100 yilin ülkemiz için çok da kolay olmayacagi ve hatta daha da üzücü seylerle karsi karsiya kalabilecegimizi isaret ediyor maalesef.”