Gelecek Partisi Genel Baskan Yardimcisi Selçuk Özdag MHP Grup Baskanvekili Erkan Akçay'in Manisa'da basin mensuplarina yönelik yaptigi açiklamaya tepki gösterdi. Özdag Bahçeli'nin Milliyetçi Hareket Partisi'nin resmi sayfasinda da yer alan ve hala silinmeyen Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan'la ilgili agir ithamlarin bulundugu açiklamasinin video kaydini paylasarak "Sizi ilkeli,dürüst ve ahlakli bir siyasete davet ediyorum. Beni kaale almayacaksaniz bari liderinizi dinleyin" ifadesinde bulundu.
Özdag sosyal medya sayfasindan paylasimi su sekilde;
"Bunlar son zamanlarda bir acayip hallere büründüler. Içisleri bakanlari ikide bir; Amerika bizi LGBT’li yapmak istiyor,”yapamaz “diye haykiriyor, (ne alakasi varsa)
Gurup sözcüsü milletvekilleri de medyanin karsisina geçmis muhalefet temsilcilerine; neyi ima ettigini çocuklarin bile anladigi cinsel temali yakistirmalar yapiyor.Tamam siyasi erdem konusunda bir sikintiniz var,peki bu ahlaki erozyonun sebebi nedir?Sizi ilkeli,dürüst ve ahlakli bir siyasete davet ediyorum. Beni kaale almayacaksaniz bari liderinizi dinleyin."
DEVLET BAHÇELI ERDOGAN HAKKINDA NE DEMISTI
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Baskani Devlet Bahçeli'nin 19 Temmuz 2014 yilinda yayinlanan ve "Türk Milletine Tarihi Çagrisi." basligiyla yayinlanan açiklamasi su sekildeydi;
Büyük Türk Milleti,
Fedakârligin numunesi, sehitlerin emaneti, bin yillik dayanisma, destan, dua ve dirayetin essiz eseri olan aziz vatanimiz yerli ve yabanci odaklarin istirakiyle teskil edilmis husumet cephesinin kusatmasi altindadir.
Bagimsizlik ve seref sembolümüz, birlik ve kardeslik nisanemiz Ay Yildizli Al Bayragimiz hain furyasinin hedefindedir.
Türk bayragi belirli araliklarla çekildigi gönderden alçakça indirilmekte veya buna tesebbüs edilmektedir.
Diyarbakir ve Istanbul’un ardindan en son olarak Antalya’da bayragimiz bir kez daha saldiriya ugramistir.
Yüksek fazilet ve baglilikla temellenmis, milli ve manevi degerlerle harci karilmis; zaferlerle, ümitlerle ve dileklerle yolu çizilmis; siyasi, hukuki ve sosyal teskilatlanmamizin parlak bir sonucu olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti agir tehditlerle bogusmaktadir.
Asirlar içinde olan ve olgunlasan; emek, gözyasi, özveri ve samimi mücadelelerle köklesip kurumsallasan kardeslik baglari baski, santaj ve hasmane muamelelerle yüz yüzedir.
Varligimizin alametifarikasi, payidarligimizin manevi güvencesi, adimizin ve anilarimizin hülasasi milli kimligimiz bölücü ve yikicilarin ortaklasa tertip ettikleri linç kampanyasiyla karsi karsiyadir.
Türk kültürü yabanci nakil ve transferlerle yozlasmanin sinir hattindadir.
Hafiza aynamiz, kim oldugumuzun ispati, milli suurumuzun asil cevheri, duygu ve düsüncelerimizin seslendiricisi Türkçemiz çamur ve çirkef zihniyetlerce yipratilmaktadir.
Türkiye’miz 91 yillik Cumhuriyet tarihinin en acimasiz zulmü, en kesif saldirisi, en vicdansiz yönetimiyle yogun bakima alinmak ve bitkisel hayata girmek üzeredir.
Türkiye Cumhuriyeti ülkesi ve milletiyle bölünmenin esiginde, emperyalist komplo ve koronun kiskacindadir.
Tarihi Sark Meselesi saat gibi çalismaktadir.
Asirlardir gündemde tutulan Türkleri Anadolu’dan çikarma, Islamiyet’i küçültme ve terörize etme plani adim adim amacina dogru ilerlemektedir.
“Böl-parçala-yönet” veya “böl-parçala-yut” seklinde kavramsallastirilan küresel düsmanlik projesi mahvimiza, kaybimiza ve yok olusumuza sabitlenmis ve odaklanmistir.
Bu hain emele payandalik ve paryalik yapmayi hevesle üstlenen içimizdeki taseronlar ise Türkiye’nin içten içe erimesine tartisma götürmez biçimde hizmet etmektedir.
Yillardir yüce dinimizi sömüren, Allah’la aldatan, basörtüsüne saklanan, demokrasi ve özgürlük gibi vazgeçilmez kabulleri ögüten, milli iradeyi çarçur eden, egemenlik haklarimizi çürüten siyasi iktidar ülkemizi tahammül edilemez kritik bir esige sürüklemistir.
AKP’yle geçen son 12 yillik karanlik ve ilkel dönemde insanimiz bezgin, yilgin ve yorgun düsmüstür.
Geçen yillar boyunca istismar edilmedik hiçbir sey birakilmamistir.
Ayrica viraneye çevrilmedik, daglanmadik, desilmedik, oynanmadik, üzerinde karalama ve tahrifat yapilmadik hiçbir deger kalmamistir.
Bu itibarla Türkiye’nin acinasi ve hepimizi kaygilandiran kötü gidisatina tarafsiz kalma, sessiz durma imkan ve ihtimali yoktur.
Bundan sonra ‘ya zillet ya izzet’ kazanacaktir.
Bundan sonra ‘ya yurdum ya yokum’ arasinda seçim yapilacaktir.
Bundan sonra ‘ya rezalet ya da adalet’ tam hâkimiyet kuracaktir.
Su günkü ortam ve süreçte; günü ve vaziyeti kurtarma namina kenara çekilip olan biteni uzaktan izleme ataleti veya suya sabuna dokunmadan, risk almadan gelismeleri kendi haline birakma acizligi tehlikeleri daha da katlayacaktir.
Mensubiyetinden iftihar ettigimiz aziz milletimize çok açik çagrimiz vatanina, bayragina, kimligine, tarihine, geçmisine ve gelecegine sahip çikmasi yönündedir.
Çagrimiz milli ve üniter devlet yapimiza, toprak bütünlügümüze, milli birligimize destek verilmesidir.
Çagrimiz ahlakin, hukukun, vicdanin, dürüstlügün, huzur ve kardesligin yaninda toplanilmasidir.
Bosa geçecek bir günümüz bile yoktur.
Tehlikeler çok ciddi, tehditler çok yakindir.
Türkiye’nin meseleleri kaldirilamayacak derecede fazlalasmistir.
Deyim yerindeyse Türkiye düsmanlari ikinci defa Polatli’ya kadar gelmis, milli bünyeyi ele geçirmek, milli varliklari gasp etmek maksadiyla AKP’yle ihanet sedirine yerlesmislerdir.
AKP’nin Cumhurbaskani adayi Erdogan zivanadan çikmakla kalmamis; akil, gönül, kalp ve milli degerlerle arasini tamamiyla açmis, bölücü çevrelerin, küresel mihraklarin kuryesi, kutup basi ve iktidardaki adami olarak sivrilmistir.
Unutulmasin ki, iç ve dis sorun alanlarinin birbirine eklemlenerek kontrolden çikmasi ufukta beliren kanli ve vahsi parçalanma dinamiklerini harekete geçirecektir.
10 Agustos 2014 tarihinde yapilacak Cumhurbaskani Seçimi öncesi aziz milletimin her ferdi hassas, objektif, içten, herhangi bir telkin ve algi operasyonlarina kapilmadan bir iç muhasebe yapmalidir.
Zaman ideolojik kaliplarla, inat ve siyasi dürtülerle hareket etme zamani degildir.
Zaman duygusal yaklasimlara ve yandas tercihlere teslim olma zamani da degildir.
Vicdanli ve namuslu her vatandasim Türkiye’nin milli ve tarihi haklarini korumakla, gözetmekle ve yarinlara tasimakla mükellef oldugunun bilincinde olmalidir.
Aday Erdogan’in Cumhurbaskani olmasi halinde Cumhuriyet ölümcül yara alacak, Türk tarihi makas degistirecek, millet bölücülügün kafesine hapsedilecektir.
Aday Erdogan’in Cumhurbaskani olmasi Sevr taraftarlarinin 94 yil sonra Çankaya çikmasi demektir.
Aday Erdogan’in Cumhurbaskani olmasi Izmir’de denize dökülenlerin hesap sormak üzere tekrar ayaga kalkmasi, Çanakkale’de püskürtülenlerin bir kez daha sanslarini denemeleri demektir.
Ve aday Erdogan’in Cumhurbaskani olmasi PKK’nin, HDP’nin, Türkmen katillerinin, Müslüman canina kast edenlerin, Türk hasimlarinin, Barzani’nin, ISID’in, BOP’un, Haçli emellerinin, El-Kaide’nin, Boko Haram’in, Taliban’in, yolsuzluk çetelerinin Çankaya’yi mesken tutmasi anlamina gelecektir.
Türk milleti böyle bir bozguna elbette izin vermemelidir, inancim odur ki vermeyecektir.
10 Agustos’ta otokrasi ile demokrasi arasinda bir tercih yapilacaktir.
10 Agustos’ta hosgörüyle dayatmadan, hak ve özgürlüklerle fasist egilimlerden birisi öne çikacaktir.
Türk milleti dogruya, iyiye, güzele, sevaba ve helale bagliligini göstermek için sorumlulugunun fevkinde bir mücadele azmi göstermelidir.
Aday Erdogan, 12 yildir sürdürdügü yalan ve inkar üzerine bina ettigi gayri milli ve gayri ahlaki iktidarinin mutlaka bedelini ödemelidir.
Milli vicdanin müsterih olabilmesi için baska bir yol ve çare gerçekten de kalmamistir.
Aziz Milletim,
Türkiye bir dehset döngüsünün tam ortasindadir.
Içinde bulundugumuz genis cografyalar kan ve kavgaya havale edilmistir.
Ortadogu’da sürekli tahkim ve tahrik edilen etnik ve mezhep rekabeti komsu ülkeleri kaosa itmis, felaketlerin kapagini kaldirmistir.
Bu kapsamda mazisi bir asri asan hakimiyet ve bölüsüm mücadelesi tüm acimasizligiyla, tüm siddetiyle yeni bir evreye girmistir.
Içimizde ve disimizda hem insanlar istismar edilmekte, hem de degisik ülkelerin toprak bütünlügü silahla, terör saldirilariyla ve küresel senaryolarla yargilanmaktadir.
Ortadogu etnik, dini, ideolojik ve mezhebi farkliliklariyla Dünya’nin en istikrasiz ve infial halindeki cografi alanidir.
Yüzyillarca hakimiyetimiz altinda bulunan, kültürel ve tarihi baglarla iliskilerimizi derinlestirdigimiz ülkeler ve halklari birer birer atese atilmaktadir.
Haritalar yeniden çizilmekte, insanlar seri sekilde katledilmektedir.
Gazze Seridinden Bagdat’a kadar uzanan genis alan üzerinde toplu cinayetler islenmekte, kan nehri akmaktadir.
Müslümanlar birbirine düsmüs, yapay ayrimlar sonucunda cinnet hali salgin hastalik gibi yayilmistir.
Süphesiz ki, bu yürek burkan tabloya insanim diyen hiç kimsenin katlanmasi söz konusu olmayacaktir.
Ortadogu’da insanlik kaybolmus, vicdan rafa kalkmis, uzlasma, baris ve kardeslik kaybetmistir.
Islam ülkeleri geriligin, gerginligin, demokrasi disi yönetimlerin, adaletsiz paylasimin, esitsiz ve dengesiz siyasi sartlarin güdümündedir.
Maalesef ki, aklin önemine vurgu yapan kutlu dinimizin mensuplari akilsizligin kör kuyusuna çoktan düsmüstür.
Dil, mezhep, etnik ve siyasi bazda ayrimciligin körüklendigi Islam alemi cahiliye devrini bile aratacak sancili bir dönemin pençesindedir.
Askeri, ekonomik ve kültürel emperyalizm Türk ve Islam alemine adi konmamis bir savas ilan ederek kiran kirana fitne asilamaktadir.
Türkiye’nin Ortadogu’daki gelismelerden kendini soyutlamasi ya da etkilenmemesi dogal olarak imkânsizdir.
Bu yüzden sahip oldugumuz stratejik ve jeopolitik özellikler nedeniyle dünyanin güç odaklari tarafindan izlendigimiz bir hakikattir.
Ülkemiz kitalari birlestiren ana kavsaklarin dügüm noktasi; su yollarinin ve su geçitlerinin kontrol noktasi; kara, deniz ve hava koridorlarinin baglanti noktasi; enerji nakil hatlarinin geçis güzergâhidir.
Bu nedenle Türkiye’nin bölgesel ve küresel denklemin disinda kalmasi düsünülemeyecegi gibi; pasif, edilgen ve milli gerçeklerle bagdasmayan politikalarla oyalanmasi ilave risklere mahkûm olmasi anlamina gelecektir.
Güçsüz, iç çeliskisi artmis, demokrasisinde anormal sorunlar bulunan ve Bati uydusu olmus bir ülke gerçeginin Ortadogu’ya merhem olmasi söyle dursun, kendi yarasini tedavi etmesi dahi akil disidir.
Aday Erdogan ile Türkiye’nin bölgesel itibari asinmis, yaptirim ve inandiriciligi sifirlamistir.
AKP iktidari hiçbir tasavvurunu gerçeklestirememis, hiçbir taaddüdünü yerine getirememis, hiçbir iddiasinin arkasinda duramamistir.
Türk dis politikasi stratejik derinlikte bogulmus, bir ucunun Anadolu’ya tutundugu, diger ucunun da 360 dereceyle dünyayi kavradigi söylenen pergel metaforu gögüslenmesi çok zor olacak musibetlere yol açmistir.
Aday Erdogan Arap sokaklarinda söhret pesinde kosarken, Türkiye’nin milli gerçeklerini çignemis, sanal kahramanliklarla kendisini ve AKP’ye oy veren vatandaslarimizi kandirmistir.
7 Temmuz’dan 17 Temmuz’a kadar Gazze’de 223 kisiyi öldüren, bini askin kisiyi yaralayan, sahilde top oynayan çocuklara ölüm kusan Israil’e yillarca bagiran çagiran aday Erdogan, hiçbir soruna deva olamamistir.
17 Temmuz’dan itibaren Gazze’ye kara harekâti baslatan Israil Filistin’li kardeslerimize ölüm yagdirirken, Aday Erdogan meydanlarda dedikodu yapmakta, ayni ezberlerini paralel öznesiyle tekrarlamaktadir.
Aday Erdogan, bir yanda Israil’i terör devleti diye elestirirken, diger yanda gemi filosu sahibi talihli oglu bu ülkeye karli ticaret yaparak servetine servet katmaktadir.
Filistin’in acil ve insani yardima ihtiyaci vardir.
Israil barbarligi bir an önce durmali, kalici ateskes saglanmali ve uluslararasi toplum islenen insanlik suçunu agirdan almamalidir.
Su anda mazlum Gazze’nin yaninda olmak, dua ve yardimlarimizla destek vermek insanlik görevimizdir.
Aday Erdogan’in yanlislari, önyargilari, gaflet içindeki tutumu olmasaydi Israil-Filistin arasinda diyalog kanallarinin açilmasi konusunda Türkiye önemli rol oynayabilir, taraflar arasinda arabuluculuk yapabilir ve siddet dalgasini önleyebilirdi.
Fakat bu imkân uzun zaman önce heba olmustur.
Aday Erdogan devlet politikasini kisisel ihtiraslarina kurban vermistir.
Diger yandan Erdogan’in Mursi’nin Rabiasi’na tutunarak Sisi’ye durmadan yüklenmesi, hamasetle hareket etmesi Misir’da hiçbir yanki ve karsilik bulmamistir.
Kardesim Esad’tan katil Esad’a çok kisa süre içinde geçen aday Erdogan sadece bosbogazlik yapmis, sadece Türkiye’nin stratejik gücünü israf etmis ve milletimizin beklentilerini yikmistir.
Irak Merkezi Yönetimiyle ters düsmüs, fakat yalnizca dost ve müttefik olarak pesmergeyi benimsemistir.
Türkmenleri yüzüstü birakmis, Türkmen soykirimina tepkisiz kalarak insanlikta sinifta kalmistir.
Türkiye aday Erdogan sayesinde bölgesinde yapayalniz hale düsmüs; yönlendirici, müdahale edici, tayin edici, yön verici, belirleyici aktif ve dinamik dis politika yetenegini yitirmistir.
Aday Erdogan ve hükümeti terör örgütlerinin yaninda saf tutmus, insan kafasi kesen, insan eti yiyen yamyamlarla ayni kareye girmis, ihtiyaçlarini karsilamistir.
ISID’in Musul’daki Türk Baskonsoloslugunu basarak 49 vatandasimizi tutsak almasini sineye çekmis, korkakça hareket etmistir.
Türkmen kentlerini yok eden, camileri, türbeleri yikan, yakan ve tas üstünde tas birakmayan ISID’e ‘inaniyorsaniz, Müslümansaniz’ diye yalvaran Erdogan, sahsiyetini teröristlerin seviyesine indirmis, Türkiye’nin haysiyetiyle oynamistir.
Su an Musul Nova Otel’de tutulan 49 vatandasimiz muhtemelen 10 Agustos öncesi serbest birakilacak ve aday Erdogan Cumhurbaskani Seçimi’ne sayili günler kala yeni bir yapay kahramanlik hikâyesiyle takdim edilecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin prestijini iki paralik eden aday Erdogan’in dis politikada çuvallamasi, milli güvenlik ve kirmizi çizgilerimizi yok saymasi öngörülemeyecek badirelere sebep olacaktir.
Yakin bir tarihe kadar Irak’in bölünmesine, pesmergenin bagimsizlik kulislerine soguk ve mesafeli duran aday Erdogan ve hükümetinin birden bire Kürdistan’a sicak bakmasi, Barzani’yle kucaklasmasi Türkiye’yi zora sokacaktir.
Kürdistan’a çanak tutmak, Irak’in parçalanmasina göz yummak, Barzani’ye petrol için dalkavukluk yapmak toprak bütünlügümüze ve milli bekamiza çok açik suikasttir.
Aday Erdogan önce 36.paralelin kuzeyinde kurulmak için yillardir gün sayan Kürdistan’a razi edilmis, ardindan büyük Kürdistan’in diger üç parçasindan biri olan ve denize açilimini saglayacak Türkiye ayagi için çek vermistir.
Bu durum elbette Türk devlet geleneginin yok sayilmasi oldugu kadar ihanet projelerinin bizatihi aday olan ama adam olamayan Erdogan tarafindan benimsenmesidir.
Kürdistan’in insasi oldu bittiye getirilecektir.
Bu çerçevede Türkiye’nin önce bölünmesi, sonra da paylasimi gündeme getirilecektir.
TBMM’nde kabul edilen ve Çankaya’daki nöbetçi AKP’li tarafindan onaylanan PKK yasasi da bu amaç için hazirlanmistir.
Bebek katiliyle birlikte Mehmetçik katillerinin affedilmesi asama asama gerçeklesecek, aday Erdogan aldigi ihalenin geregini eger seçilirse Cumhurbaskani olarak sürdürecektir.
Böyle giderse; ser cephesi, seytani niyetler, yikim ekibi, ihanet ve melanet koalisyonu yüzyili askin süredir bekledigi hedefine Erdogan’la birlikte kademe kademe ulasacaktir.
Her gün yandas ekranlardan kin kusan, nifak ve ayrimcilik eken aday Erdogan Çankaya’ya çikmasi Öcalan’i mutlu edecek, sözde Kürt sorunu mucitlerini, terör örgütlerini havalara uçuracaktir.
HDP’nin Esbaskani olan malum Cumhurbaskani adayinin parlatilmasi ise AKP-PKK-HDP arasindaki müzakerelerin bariz göstergesi, somut delili olarak yorumlanmalidir.
Aziz milletim bilmelidir ki; sözde Kürt sorunu ve Türkiyelilik bölücülügün saklandigi kiliftir.
Lozan’in delinmesi, kurulus ilkelerinin imhasi, milli yemin ve ülkülerin çignenmesi için PKK taleplerinin demokrasi ve özgürlük paravanina gizlenmesi gerekli ve sart görülmüstür.
Aday Erdogan Baskanlik rüyasina dalarak Imrali canisi ve PKK’yla birlikte böylesi bir tezgâhin ana akimi olmuslardir.
17-25 Aralik kirine bastan asagi bulanan, rüsvetçi ve hirsizlarin ustasi olan aday Erdogan Türkiye Cumhuriyeti’nin basi olamayacak, milletin birligini temsil edemeyecek kadar saibeli ve sorunludur.
Kürt kökenli kardeslerim oyuna gelmemeli, AKP-PKK-HDP tuzagina düsmemelidir.
Her Kürt kökenli kardesim Türk milletinin esit ve yeri dolmaz bir parçasidir.
Türk milleti etnik, mezhep ve dil farkliliklarinin gölgesinde bir araya gelen, gevsek ve zamani gelince dagilacak ismarlama ve zorlama bir kalabalik degildir.
Bu vatan hepimizindir.
Bu bayrak hepimizin istiklal ve seref simgesidir.
Misak-i Milliyi kaleme alip ilan edecek kadar cesaret sahibi iradenin öncülügünde, Anadolu’nun bereketli bagrindan filizlenmis kurtulus azminin yardimiyla Dogulusu-Batilisi, Kuzeylisi-Güneylisi hep birlikte kader ortakligi yaparak Türkiye’yi kurmustur.
Türk milleti kültürel zenginligiyle, yasanmis onca asrin sahitligiyle kardesligini sulamis, beraberligini saglamlastirmistir.
Kürt kökenli kardeslerim tarihi bir görevin arifesindedir.
Kan tüccarlarina haddini bildirmek için bütün Kürt kökenli kardeslerim sandiga gitmeli; nimet bildikleri, aziz kabul ettikleri, deger verdikleri, ekmek gibi gördükleri Türkiye için oy kullanmalidirlar.
Ne Erbil, ne Vasgington, ne Brüksel, ne Imrali, ne Kandil, ne HDP, ne de Erdogan Kürt kökenli kardeslerimizi bizim kadar sevemeyecek, bizim kadar bagrina basamayacaktir.
Yüzyillarin mirasini, yüzyillar içinde kemiklesmis kardeslik hissiyatini kimse bozamayacaktir.
Kürt kökenli kardeslerim Türkiye’nin tökezlemesini bekleyen kalles unsurlarin, casuslarin, ajanlarin ve kiralik masalarin oyunlarini bozmalidir.
Anadolu; bizim kalpgahimiz, ekmek teknemiz, rizkimiz, göz nurumuz, sevincimiz, dogdugumuz, doydugumuz, dimdik durdugumuz ve son nefesi verdikten sonra topragina sereserpe uzanacagimiz son vatanimizdir.
Bunun için Türk milleti bölücülere firsat vermemelidir.
Kürt kökenli dedeler, analar, babalar, gelinler, kizlar Türkiye için sorumluluk almalidir.
Magara kovuklarinda ölme ve öldürme üzerine yatirim yapan teröristlere yeter artik demenin vakti gelmistir.
Aday Erdogan ile onbinlerce mazlumun kanina giren, ah ve beddua alan canibasina yeter artik deme zamani önümüzdedir.
Türkiye bölünürse kimse huzur bulamayacaktir.
Diyarbakir’i Ankara’dan koparma, Sirnak’i Izmir’den ayirma, Hakkâri’yi Istanbul’dan çekip alma gayeleri asla ama asla Türk milletinden onay görmeyecektir.
Etnik kimlikler, ortak acilar, ortak sevinçler, gelecekte birlikte yasama istegi, mahalli dil ve sive çesitlilikleri kültür ve tarih potasinda kaynasarak milletlesmeye vücut vermislerdir.
Ülke; bir devlet için bölünmez bir bütün teskil eden milletin, sürekli sekilde yasadigi toprak parçasi ve ugruna ölünen vatandir.
Ülkemizi kimse parselleyemeyecek, dirligimize ve güvenligimize kimse zarar veremeyecektir.
Güvence büyük Türk milletinin essiz haslet ve basiretidir.
Sayilari bir milyonu geçen Suriyeli mültecilerden herkes sonuç çikarmalidir.
Vatansiz, yersiz, yurtsuz ve korumasiz insanlarin basina ne tür belalar geldigini her vatandasim görmeli ve idrak etmelidir.
Türk milletinden mülteci çikarmak için pusuya yatanlar mahcup olacaklardir.
Vatan ekmektir, bayrak ekmektir, Türkiye ekmektir ve kardesligimiz tazeligi hiç kaybolmayan, dilimlenmesi de hayal dahi edilemeyecek ekmek olarak hepimize emanettir.
Aday Erdogan’in zehir saçan dili 10 Agustos’ta susturulmalidir.
Çocuklarimizi, gençlerimizi ve yarinlarimizi Bonzai illetine terk edenler 10 Agustos’ta bozguna ugramalidir.
Rüsvetçiler, sarlatanlar, haramdan geçinenler 10 Agustos’ta kaybetmelidir.
TBMM’de kurulan sorusturma komisyonlarini sabote eden, yolsuzluga bulasan bakanlarla ilgili fezlekeleri zaman kazanmak adina dizi pusulasi yok gerekçesiyle tekrar savciliga gönderen edepsizler mutlaka hayal kirikligi yasamalidir.
Soyguncular, havuzcular, villacilar, gemiciler, ihale vurgunculari, yandas medyanin ücretli köleleri, yanasma ve menfaat avcisi sanatçi artiklari 10 Agustos’ta insan içine çikamamalidir.
10 Agustos hainlere ders, iftiracilara ayar verilecek demokrasi arenasidir.
Cumhuriyet düsmanlarinin Cumhurbaskani olmasi Türkiye’nin kalbinden hançerlenmesi, sirtindan vurulmasidir.
Aday Erdogan’in yeni Türkiye’si zorbalarin gülecegi, eskiyalarin palazlanacagi, milli ruhun kararacagi, milli ahlakin kalmayacagi; issizlerin, yoksullarin, sefalet içinde yasayanlarin hatirlanmayacagi yikik, dökük ve kirik bir ülkenin vaadidir.
Aday Erdogan’in yeni Türkiye’si Türklügün çignenecegi, milliyetçiligin hiçe sayilacagi, bölücülerin rütbe ve mevki alacagi zulmet markasidir.
Yeni Türkiye; yalan, yüzsüzlük, yasak, yabancilasma, kriz, kamplasma, sahtekârlik, münafiklik ve riyakârliktir.
Yeni Türkiye; Kibris’tan vazgeçen, Ermeni diasporasindan özürler dileyen, Ege’yi Yunan tezlerine, Akdeniz’i Rum ve Siyonist istaha terk eden, isyancilara anitlar yaptiran, hainleri bas taci yapan içe kapanmis bir ülkenin habercisidir.
Yeni Türkiye; 17-25 Erdogan’in diktatörlesecegi, hirsiz var diyenlerin dövülecegi, saat kaç diye soranlarin mahkûm edilecegi, devlet hazinesinin soyup sogana çevrilecegi, kanunsuzluklarin resmilesecegi bir ülke manzarasidir.
Yeni Türkiye; kadin cinayetlerinin otomatige baglanacagi, uyusturucu yasinin düsecegi, suç ve suçlu sayisinin patlayacagi; çiftçiye, esnafa, memura, emekliye hayat hakki taninmayacagi sömürgelesmis bir ülke gerçegidir.
29 Ekim 1923 yeni Türkiye’nin miladidir.
Bu eskimeyecek yeniyi PKK’nin adami olan aday Erdogan ve çikar çeteleri degistiremeyecektir.
Milletimizin bütünüyle benimsedigi ortak degerlerin adi ve tanimi olan mahseri vicdan; aday Erdogan’i hezeyanlariyla, hakaretleriyle, hain hayal ve hedefleriyle sandiga gömecektir.
Milli dayanisma ve teskilatlanmanin 10 Agustos’u günes gibi aydinlatacagina güveniyor, Türk milletinin çagrimiza kulak verecegine yürekten inaniyorum.
Türk milleti, Cumhurbaskani seçiminde 1919 ruhuyla hareket edecek; pisligi, kirliligi gül suyuyla yikarcasina temizleyip Türkiye’yi sahipsiz birakmayacaktir.
Vashington imalati, düne kadar Pensilvanya hafiyesi ve hayrani, pesmerge kuklasi, Kandil oyuncacagi olan AKP’nin Cumhurbaskani adayi Erdogan 10 Agustos’ta milli iradeyle kizaga çekilmelidir.
Çagrimiz milletimizin her ferdinedir.
Çagrimiz 77 milyonun tümünedir.
Çagrimiz kalbi vatan askiyla atan, gönlü bayrak sevdasiyla yanip tutusan herkesedir.
Çagrimiz güzel ülkemin güzel insanlarinadir.
Çagrimiz Türk siyasetinin güzide partilerine, sivil toplum kuruluslarina, ekonomik ve sosyal hayatin saygin temsilcilerinedir.
Geçmiste nasil basarmissak, geçmiste nasil kötülügü ve kötü niyetlileri def etmissek yine yapariz, yine basaririz.
Türk milleti isterse, Türkiye’miz tüm yüklerinden, tüm engellerinden, tüm baglarindan kurtulacaktir.
Var olmak, tam bagimsiz sekilde, ekonomik refahi, toplumsal dengeyi ve sosyal barisi temin ederek büyük ve kudretli ülke haline gelebilmek için aramizda yeseren ayrik otlarinin kökünü kurutmaliyiz.
Hep birlikte Türkiye’de bulusmaliyiz.
Hep beraber Türk milletinin muazzam varliginda kucaklasmaliyiz.
10 Agustos bunun için tarihi firsattir.
Her zaman oldugu gibi söz ve karar egemenligin yegane sahibi aziz milletimizindir.
Sözlerimi bitirirken sevgi, muhabbet ve sadakatini cosku ve kararlilikla tasidigimiz büyük Türk milletini sevgi ve saygilarimla selamliyorum.