CHP Genel Baskan Koordinatör Basdanismani Erdogan Toprak, “13 Eylül’de ilan edilen sosyal konut kampanyasi, iktidarin seçime endeksli hamlelerinden birisi. Ilk etapta 250 bin konut insaati için 81 il ve ilçelerinde açilacak ihalelerde ciddi birim fiyat-maliyet sorunu ortaya çikacak ve pek çok ihale ya da insaat, basladiktan sonra yarim kalma riskiyle karsilasacaktir. Geçen ay 50 bin is yerini konuta dönüstürme kampanyasi baslatan iktidar, simdi TOKI’ye 50 bin is yeri insa ettirecek. Bu, çeliski ve plansizlik degil mi” dedi.
CHP Istanbul Milletvekili Erdogan Toprak, haftalik degerlendirme raporunu bugün yayinladi. Toprak’in degerlendirmeleri özetle söyle:
“ÖGRETMENLIK MESLEGININ SAYGINLIGININ YOK EDILMESI SÜRECI DERINLESTIRIYOR”
“600 bin ögretmenin atama bekledigi egitim sisteminde, çocuklarini yurt disina egitime gönderen aileler üzerinden yeni bir ayristirma kanali açmaya çalisan Cumhurbaskani Erdogan ve iktidar partisi mensuplarinin büyük kisminin, çocuklarini batili ülkelerin en pahali üniversite ve kolejlerinde okuttuklari açiga çikti.
Ögretmen yetistiren okullarin kapatilmasiyla üniversitelerden mezun olan gençlere egitim fakültelerinden formasyon egitimi alinmasinin dayatilmasi, bu uygulamayi pek çok üniversitenin ticari kazanç kapisina dönüstürmesine olanak sagladi. Yüksekögretim Kurumu (YÖK) tüm üniversitelere formasyon egitimi için kendi kontenjanlarini belirleme olanagi saglayinca çogu üniversite bunu kazanç kapisina dönüstürdü. Öyle ki bazi üniversitelerde egitim fakültelerinin kendi ögrencilerinden kat kat fazla sayida parali formasyon egitimi alan ögretmen adaylari ögrenim görüyor.
Iktidar, Ögretmenlik Meslek Kanunu ile egitim sistemine, ögretim kurumuna ve ögretmenlere yeni bir darbe indirerek mesleki ayrismayi, ücret ve unvan farkliliklarini, ögretmenlik mesleginin sayginliginin yok edilmesi sürecini derinlestiriyor. Kadrolu ögretmenlerle is güvencesiz sözlesmeli ögretmenler arasindaki maas ve sosyal güvence uçurumu, simdi de kadrolu, yillarin deneyimli ögretmenleri arasinda yayginlastirilmaya çalisiliyor.
“‘YESIL VIZE’ PROGRAMI NITELIKLI INSAN GÜCÜNE AGIR HASAR VERECEK BIR SONUÇ YARATABILIR”
Iktidarin uygulamalarina karsi çikilmaz ve gençleri, doktorlari, bilim insanlarini, sanatçilari ayristirma zeminine son verilmezse Almanya’nin uygulamaya koydugu ‘Yesil Vize’ programi ülkemizden beyin göçünü hizlandiracak, nitelikli insan gücüne agir hasar verecek bir sonuç yaratabilir. Son dönemde gençlere, sanatçilara, kadinlara yönelik baskilar ve ayristirici beyanatlarla yasam, giyim, hayat tarzlarina kisitlama çabalariyla toplum kesimlerini soluksuz birakmaya yönelen iktidara karsi olusan sosyal ve ekonomik tepkiler, yurt disina gitme egilimlerini artiriyor.
Alman hükümeti, ülkenin sanayicileriyle, is insanlari, sendikalar, egitim kurumlariyla bir araya gelerek ortaklasa yürüttügü bir çalismanin sonunda ‘Yesil Vize’ uygulamasina geçildigini duyurdu. Alman sanayisinin, saglik ve egitim sisteminin, kültür ve sanat yasaminin deneyimli, nitelikli insan açigini kapatmak üzere uygulamaya konulan bu program ile belirlenerek ilan edilen mesleklerden on binlerce insan, Almanya’ya davet ediliyor. Almanya’nin açikladigi ‘nitelikli insan kaynagi ve beyin gücü toplama’ hamlesine en büyük katkiyi iktidarin insanlarimizi dislayan, küstüren, yurdundan kopmaya zorlayan söylem ve politikalari verdi, vermeye devam ediyor. Almanya, Yesil Vize-Firsat Kart programiyla hemsire, bakici, doktor, mühendis, bilisim teknolojileri uzmanlari, zanaatkarlar ve hizmet sektöründe çalisabilecek profesyoneller alacagini her türlü maddi-manevi olanaklarin saglanacagini dünyaya duyurdu.
“SOSYAL KONUT KAMPANYASI IKTIDARIN SEÇIME ENDEKSLI HAMLELERINDEN BIRISI”
13 Eylül’de ilan edilen sosyal konut kampanyasi, iktidarin seçime endeksli hamlelerinden birisi. Ilk etapta 250 bin konut insaati için 81 il ve ilçelerinde açilacak ihalelerde ciddi birim fiyat-maliyet sorunu ortaya çikacak ve pek çok ihale ya da insaat, basladiktan sonra yarim kalma riskiyle karsilasacaktir. Geçen ay 50 bin is yerini konuta dönüstürme kampanyasi baslatan iktidar, simdi TOKI’ye 50 bin is yeri insa ettirecek. Bu, çeliski ve plansizlik degil mi?
Iktidar, seçime endeksli birtakim kampanyalara yönelerek ayakta kalabilme çabasina yöneldi. Iktidar sözcülerinin ‘Yüzyilin konut projesi’ ya da ‘Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi’ olarak adlandirdiklari proje de bu seçim vaatlerinden birisi. 2028 yilina kadar toplam 500 bin konut ve ilk asamada iki yil içinde 250 bin konutun TOKI tarafindan üretilerek kurada çikacak hak sahiplerine teslim edilmesi vaadini içeren bu kampanya, evi-is yeri olmayanlarin bu imkana kavusturulmasi açisindan olumlu ve atilmasi gereken bir adimdir. 20 yildir TOKI’nin 1 milyon 170 bin sosyal konut ürettigini bizzat kendisi ifade eden Cumhurbaskani Erdogan’in simdi iki yilda 250 bin konut, 100 bin altyapili arsa, 50 bin is yeri vaadiyle ortaya çikmasi, iktidarin büyük bir ‘emlak balonunu sisirdigini’ akla getirmektedir.
“YÜZBINLERCE KISININ UMUTLARIYLA, HAYALLERIYLE OYNANMASININ RISKLERINI IÇERMEKTEDIR”
Türkiye insaat-taahhüt sektörünün böyle bir kapasitesi olabilir. Ancak es zamanli olarak bu kadar çok sayida insaatin baslamasi, santiyelerin kurulmasi, TOKI tarafindan binlerce ihale açilmasi vb. islemlerin 2 yilda tamamlanip anahtarlarin teslim edilecegi vaadi, su ana kadar bu umutla basvuran yüzbinlerce kisinin umutlariyla, hayalleriyle oynanmasinin risklerini içermektedir. Ilk etabi olusturan 250 bin konut 2025’te, projenin tamamini olusturan 500 bin sosyal konutun 2028’de tamamlanmasi planlaniyor.
“ICRALIK OLAN MILYONLARCA GENÇ, BU AYLIK TAKSITLERI NASIL ÖDEYECEK”
Daha geçen ay Cumhurbaskani Erdogan ve Çevre, Sehircilik ve Iklim Degisikligi Bakani, ülke genelinde âtil, kullanilmayan, satilamayan 50 bin ofis-is yerinin konuta çevrilecegini, bu yolla 2023 Temmuz’una kadar 15 bini Istanbul’da olmak üzere ülke genelinde 50 bin ‘ofisten dönüsmüs ev’ insa edilecegini ilan ettiler. Yönetmelik yayinlayarak ofisten konuta dönüsüm kampanyasi baslattilar. Simdi bir yanda 50 bin is yeri-ofis-ticarethane 10 ayda eve dönüstürülecek, diger yanda TOKI iki yilda 50 bin yeni is yeri insa edecek. Sadece bu bile bu projenin, ilan edilen kampanyanin sirf seçim ugruna ne kadar plansiz-programsiz-öngörüsüz ve alelacele hazirlanip ortaliga sürüldügünü apaçik gösteriyor. Projede gençlere ve emeklilere 50’ser bin konut kontenjani ayrildigi açiklandi. Amaç ve hedef güzel, ancak Kredi Yurtlar Kurumu’ndan (KYK) kullandiklari kredileri geri ödeyemedikleri için banka hesaplari bloke edilen, icralik olan milyonlarca genç bu aylik taksitleri nasil ödeyecek?
“3 BIN 500 TL AYLIK ALAN MILYONLARCA EMEKLININ BU KAMPANYADAN YARARLANAMAYACAGI APAÇIK”
Bizim israrimiz ve asgari ücret düzeyine çikarilmasi çagrilarimizla iktidar, en düsük emekli ayligini bin 500 TL’den ocakta 2 bin 500’e, temmuzda 3 bin 500 TL’ye yükseltmeye mecbur kaldi. 3500 TL maas alan evsiz ve kirada oturan bir emekli hem kirasini hem de bu aylik taksitleri nasil ödeyecek? 2 bin liralik elektrik-dogal gaz faturasini ödeyemedigi için icralik olan 10 milyon dar gelirli, KYK borcunu ödeyemeyen milyonlarca genç, 3 bin 500 TL aylik alan milyonlarca emeklinin bu kampanyadan yararlanamayacagi, basvuruda bulunamayacagi apaçik. Tümüyle seçime endeksli bu kampanya için saglam ve güvenceli finansman kaynaklari kesintisiz sekilde garanti edilmedigi takdirde bu projenin yikici bir fiyaskoya dönüsmesi, 81 ilde yarim kalmis konut santiyesi mezarliklarinin ortaya çikmasi, çok ciddi bir olasilik.
“IKTIDARIN ‘CARI FAZLA’ IDDIASINA RAGMEN TEMMUZ AYINDA 4 MILYAR DOLAR ‘CARI AÇIK’ VERILDI”
Iktidarin ‘cari fazla’ iddiasina ragmen temmuz ayinda 4 milyar dolar ‘cari açik’ verildi. Ocak-temmuz dönemi 7 aylik cari açik toplami 36 milyar 672 milyar dolara yükseldi. Kaynagi belirsiz döviz girisleri 7 ayda 24 milyar dolari asti. Bu izi sürülemeyen döviz girisleri, siyasi-ekonomik tavizleri ve iktidarin ülke adina verdigi bazi riskli taahhütleri akla getiriyor.
Türkiye’nin artan cari açigi ve bu açigin finansmaninda kullanilan yöntemlerin neler oldugunun sorgulanmasi gerek. Türkiye’nin kredi notu son düsüslerle dibe vururken ülke risk puani 800’lerde ve tavan seviyelerde. Uluslararasi piyasalardan, fonlardan borç bulamayan iktidarin baska arayislara girdigi, yan yollara saptigi Cumhurbaskani Erdogan’in ifadeleriyle de teyit ediliyor.
Bu yilin ocak-temmuz döneminde 7 ayda geçeklesen 28,7 milyar dolarlik net dis kaynak girisinin 24,3 milyar dolarinin kaynagi belirsiz. Bir ülke ekonomisinde, ülkeye giren net döviz tutarinin yaklasik yüzde 85’inin kaynagi belirsiz görünüyorsa burada artik bir hatadan söz etmek olanakli degildir. Kaynagi belirsiz döviz girisinin ekonomimizde böylesine hayati bir konuma gelmesi döviz varliklari ve rezervleri üzerindeki spekülasyonlari büyütecegi gibi, ekonomideki kirilganliklari artiracaktir.
Cumhurbaskani Erdogan, hangi dost ülkelerden ne kadar borç alindigini, ne zaman geri ödenecegini, karsiliginda ne sözler verildigini, baglayici taahhütlere girilip girilmedigini, resmi bir anlasma imzalanip imzalanmadigini kamuoyuna ve TBMM’ye açiklamalidir. Merkez Bankasi yönetimi, 25 milyar dolara yaklasan net hata noksan kalemindeki döviz girislerinin kaynagini açiklamali, bu süphe ve saibeleri ortadan kaldirmalidir.
“BIR YANDAN ISSIZLIGIN AZALDIGINI ÖNE SÜREN TÜIK RAKAMLARI DIGER YANDAN ISTIHDAMIN DÜSTÜGÜNÜ GÖSTERIYOR”
TÜIK’in Temmuz 2022 Isgücü Istatistikleri, kendi içinde tezatlar ve çeliskiler içeren, ülkemizin issizlik tablosunun gerçekleriyle örtüsmeyen verilerden olusuyor. Bir yandan issizligin azaldigini öne süren TÜIK rakamlari, diger yandan istihdamin düstügünü gösteriyor. Genis tanimli issizligin bir ayda 2 puan birden artarak yüzde 22,5’a yükselmesi bir baska çeliskiyi yansitiyor.
Tipki dis ticarette açigin artmasi, enflasyonda tüketici-üretici enflasyonu arasindaki farkin açilmasi gibi TÜIK’in dar ve genis tanimli issizlik hesabinda da makas hizla açiliyor. Temmuz ayi dar tanimli resmi issizlik orani yüzde 10,1, âtil isgücü (genis tanimli issizlik) orani ise yüzde 22,5. Aradaki fark 12,4 puan. Genis tanimli issizligin yüzde 22,5 olmasi ayni zamanda 8 milyon 415 bin issize tekabül ediyor. Bir baska dikkat çekici gelisme; çalisma çagindaki kadinlarda issizlik yüzde 29,9’a yükselmis.
“YÜZDE 6,2 GERILEYEN SANAYI ÜRETIMI, 2020’DEKI COVID-19 PANDEMISINDEN BU YANA GÖRÜLEN EN BÜYÜK ÜRETIM DÜSÜSÜ”
Üretim ve kapasite kullanimindaki yavaslama, dis pazarlarda yasanan talep düsüsü ve olaganüstü düzeyde artan maliyetlerin yarattigi risk, kendisini sanayi üretimindeki sert düsüsle gösterdi. Temmuzda yüzde 6,2 gerileyen sanayi üretimindeki bu gelisme, 2020’deki Covid-19 pandemisinden bu yana görülen en büyük üretim düsüsü.
Türkiye ekonomisinin ve ihracatinin ana omurgasini olusturan sanayi sektörü ve imalat sanayiinde temmuz ayinda yasanan sert üretim düsüsü, son 2-2,5 yilda salginin etkilerini de içeren dönemlerin ardindan görülen en büyük üretim gerilemesi. Sanayi üretimi temmuzda, haziran ayina kiyasla yüzde 6,2 düserken yillik olarak ise yüzde 8 artmasi beklenen sanayi üretimi, beklentilerin dörtte biri düzeyinde ve yüzde 2,4 artti. Sanayi üretimi haziranda aylik yüzde 1,4, yillik yüzde 8,8 artis göstermisti.
Sanayi üretimin alt dagilimindaki üretim düsüslerinin oldukça yüksek düzeylerde seyretmesi, önümüzdeki aylar için ülke sanayisi, ekonomisi ve ihracati açisindan çok ciddi uyari isaretleri olarak görülmelidir.
“TÜRKIYE’DE IKTIDAR GÜNÜ KURTARMAYA VE ÖZELLIKLE DE SEÇIME DÖNÜK UYGULAMALARA ÖNCELIK VERIYOR”
IMF, OECD, Avrupa ve ABD Merkez Bankalarinin ardindan küresel ekonomide olaganüstü durgunluk ve resesyon beklentisini içeren degerlendirme raporu da Dünya Bankasi’ndan geldi. Dünya Bankasi’nin ‘Küresel Durgunluk Yakin mi’ baslikli raporunda, ‘Es zamanli olarak faiz oranlari yükseltilirken dünya, 2023’te küresel bir durgunluga ve yükselen piyasalar ile gelismekte olan ekonomilere kalici zarar verecek bir dizi finansal krize dogru ilerliyor olabilir’ görüsüne yer verildi.
Raporda; çekirdek enflasyonun 2023’te yüzde 5’e ulasabilecegi, daha fazla faiz artiriminin küresel gayrisafi hasiladaki büyümeyi 2023’te yüzde 0,5’e yavaslatabilecegi, bunun da kisi basina yüzde 0,4’lük daralmaya denk gelecegi vurgulandi. Küresel enflasyonu hedeflerle uyumlu bir orana düsürmek için merkez bankalarinin faiz oranlarini 2 puan daha artirmasinin gerekebilecegi belirtilerek; ABD, Çin ve Euro Bölgesi ekonomilerinin keskin bir sekilde yavasladigina dikkat çekildi.
Dünya ve ülke ekonomilerini oldukça zorlu bir ekonomik sürecin bekledigine yönelik uyari ve endise açiklamalari artarken Türkiye’de iktidar, bu sürecin farkinda olmaksizin günü kurtarmaya ve özellikle de seçime dönük uygulamalara öncelik veriyor. Bu da küresel ekonominin bir parçasi olan ülkemizin ve ekonomimizin karsilasmasi olasi riskleri daha da büyütüyor.
“KONUT FIYAT ENDEKSINDEKI ARTIS TEMMUZ AYI ITIBARIYLA YÜZDE 174 OLDU”
Konut fiyat endeksindeki artis, temmuz ayi itibariyla yüzde 174 oldu. Türkiye ortalamasinda konut fiyat endeksi bu düzeye çikarken Istanbul’da yillik konut fiyat artisi, yüzde 200 olarak açiklandi. Bu endeks ve fiyat artislari, konut piyasalarinda yaklasan büyük çöküsün ve talep düsüsünün isaretleri.
Merkez Bankasi’nin (MB) açikladigi konut fiyatlari endeksine (KFE) iliskin temmuz ayi verileri, hiçbir ekonomik kriz sürecinde görülmedik düzeyde fiyat artislari yasandigini, giderek konut fiyatlarinin hem ülke genelinde hem de bazi büyük illerde tümüyle kontrolden çiktigini gösterdi.
Konut fiyatlari, temmuzda aylik yüzde 8, yillik bazda yüzde 174 artis gösterdi. Haziran ayindaki yillik endeks artisi yüzde 160,57 seviyesindeydi. Istanbul, Ankara ve Izmir’in konut fiyat endekslerinde, 2022 yili temmuz ayinda bir önceki aya göre, sirasiyla 8,2, 8,4 ve 7 oranlarinda artis yasandi. Üç büyük ilin endeks degerleri, bir önceki yilin ayni ayina göre yillik olarak ise Istanbul’da yüzde 200,1, Ankara’da yüzde 181 ve Izmir’de yüzde 162,2 oraninda yükseldi. Ortalama metrekare birim fiyati, Istanbul'da 22 bin 590 TL olurken Ankara'da 9 bin 945 TL'ye, Izmir'de ise 16 bin 231 TL'ye yükseldi.
Gerek konut fiyat endeksi gerekse metrekare birim maliyet fiyatlarindaki yükselisler, insaat maliyet endeksinde temmuzda gerçeklesen yillik yüzde 115 artisi da dikkate aldigimizda yakin ve orta vadede konut fiyatlarinda ve maliyetlerinde düsüs beklemenin güç oldugunu gösteriyor. Iktidarin ilan ettigi sosyal konut kampanyasinda TOKI’nin yüzde 40 indirimli fiyatlarina ragmen kentlerin çeperlerinde 3 arti 1 konut fiyatinin 850 bin TL olarak açiklanmasi, sosyal konut kampanyasi ile konut fiyatlarini asagi çekmenin çok zor olacagini ve zaman alacagini isaret ediyor. Önümüzdeki dönemde barinma sorunu, ülkemizde çok genis kesimlerin en temel sorunlarindan birisi olmaya devam edecek. Bu soruna planli, programli orta ve uzun vadeli akilci çözümler üretilmesi, kaçinilmaz bir görev olarak önümüzde duruyor.
“SURIYE YÖNETIMI, TÜRKIYE ILE NORMALLESME VE DIYALOG KONUSUNDA SESSIZLIGINI KORUYOR”
Rusya Devlet Baskani Putin’in telkin ve tavsiyesiyle Suriye’de normallesme ve Sam yönetimiyle diyalog arayislarina girisen iktidar, Suriye’nin kuzeyine dönük operasyonu uzun süredir dile getirmiyor. Suriye yönetimi, Türkiye ile normallesme ve diyalog konusunda sessizligini koruyor.
Mayis ayinda Suriye’nin kuzeyine yönelik olarak yeni bir harekatin hazirliklarinin tamamlandigini, her an, ‘bir gece ansizin baslayabilecegini’ ifade eden Cumhurbaskani Erdogan, 5 Agustos’ta Soçi’de Rusya Devlet Baskani Putin ile görüsmesinden bu yana harekattan söz etmiyor. Esad’in kendisine Sam yönetimiyle meseleleri çözme tavsiyesinde bulundugunu ifade eden Erdogan’in bu sözleri sonrasinda da bazi açiklamalar ve girisimler yapildi.
Suriye-Türkiye diyalogunun tekrar baslamasi için Rusya’nin arabuluculuk yaptigi belirtilirken bir yandan da iki ülke istihbarat örgütlerinin üst düzey temaslar yürüttügü kaydedildi. Geçen hafta bu kapsamda bir temasin daha yapildigi uluslararasi yayinlarda yer alirken iktidar sözcüleri bunlari yalanlamadi. MIT Müstesari Hakan Fidan'in ve Suriye Istihbarat Örgütü Baskani Ali Memlük'ün Sam'da bir araya geldikleri dile getirildi.
Bugüne kadar iktidar partisinden, Disisleri Bakani’ndan, Erdogan’dan gelen açiklamalara karsilik Sam yönetimi sessiz kaldi. Iktidara yakin bazi medya organlarinda Sam yönetiminin müzakereler için bes kosul gündeme getirdigi öne sürüldü ve iktidar bunlari da yalanlamadi. Suriye’den ilk üst düzey resmi açiklama geçen hafta yapildi. Rusya’nin girisimiyle ve Rusya medyasina yapilan açiklama, Suriye Parlamentosu Uluslararasi Iliskiler Komitesi Baskani Butrus el Marjan’dan geldi. Butrus el Marjan, Türkiye ve Suriye arasinda diyalog ve yakinlasma için öncelikli iki kosulun, ‘Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyindeki askeri varligini sona erdirmesi, bu bölgelerden tamamiyla çekilmesi ve Suriye topraklarindaki terör örgütlerine destegini geri çekmesi’ oldugunu dile getirdi. El Marjan, Türkiye ile iliskilerin normallesmesi yönünde bazi ciddi engellerin sürdügünü söylerken Türkiye ve Suriye arasinda güvenlik ve istihbarat alaninda bazi temaslar olduguna dikkat çekti.
“SAM YÖNETIMININ PYD-YPG’YE BAKISININ RUSYA’NIN DA ETKISIYLE DAHA ILIMLI OLDUGU SÖYLENEBILIR”
Sam yönetiminin ISID, El Nusra, HTS gibi örgütlerin yani sira Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve Suriye Milli Ordusu’nu (SMO) da terör örgütü olarak kabul ettigi biliniyor. PYD-YPG-PKK’yi da terör örgütü olarak gören Sam yönetimi, 2011’de baslayan iç savasin basindan bu yana bu örgütlerle karsi karsiya gelmedi, çatismaya girmedi. PYD-YPG-SDG de Suriye ordusuyla çatismadi. Zaman zaman ISID ile mücadelede Suriye ordusunun yaninda yer aldi. Sam yönetiminin PYD-YPG’ye bakisinin Rusya’nin da etkisiyle daha ilimli oldugu söylenebilir. PKK ile ortak mücadele konusunda imzalanan Adana Mutabakati, bugüne kadar birçok kez Putin ve diger Rus yöneticiler tarafindan dile getirildi. Cumhurbaskani Erdogan’a ve iktidara PKK ile mücadelede Suriye yönetiminin is birligi yapmaya istekli oldugu, Adana Mutabakati’na bagliligini sürdürdügü iletildi. Iktidar bu konuda adim atmadi, Sam yönetimiyle diyalogdan yana tavir sergilemedi.
Suriye Parlamentosu Uluslararasi Iliskiler Komitesi Baskani Butrus el Marjan’in yaptigi açiklamalar, dile getirdigi ön kosullarin Rusya-Sam ortak görüsünü yansittigini öngörebiliriz. Iktidarin buna yönelik bir yanit vermemesi, iliskilerin gerilmeme arzusuna baglanabilir. Muhtemelen Sanghay Is Birligi Örgütü (SIÖ) zirvesinde Rusya ve Iran Devlet Baskanlari ile ikili temaslarda bulunan Erdogan’in gündemindeki önemli konulardan birisi yine Suriye idi. Kuzey Suriye operasyonunun gündemden düstügü ihtimali söz konusu olsa da Sam ile diyalog için Putin’in telkinlerinin sürdügünü öngörmekteyim. Suriye meclis üyesinin açiklamalarinin zamanlamasi da göz önünde tutuldugunda, yakin gelecekte Suriye’de ikili diyalog açisindan yeni gelismeler beklenebilir.
“IKTIDAR, BIR YANDAN YUNANISTAN ILE GERILIMI TIRMANDIRIRKEN DIGER YANDAN BALKANLARDA ARABULUCU-BARIS GIRISIMCISI ROLÜNÜ ÜSTLENIYOR”
Iktidar, bir yandan Yunanistan ile gerilimi tirmandirirken diger yandan Balkanlarda arabulucu-baris girisimcisi rolünü üstleniyor. Bu kapsamda gerçeklestirilen Balkan turundaki temaslar ve sonrasindaki gelismelere bakildiginda beklentilerin gerçeklesmedigi anlasiliyor.
Özellikle Bosna-Hersek’te Sirp, Hirvat ve Bosnaklardan olusan üçlü konsey yönetim yapisi ve dönüsümlü baskanlik sistemindeki anlasmazliklari çözme, Sirplarin ve Hirvatlarin ayrilikçi girisimlerini engelleme çabasindan somut bir sonuç çikmadigi anlasiliyor. Cumhurbaskani Erdogan’in arabuluculuk girisimlerinin Hirvatistan ve Bosna-Hersek yöneticileri tarafindan da kabul görmedigi, yapilan resmi açiklamalara yansidi. Ziyaretin Hirvatistan bölümünde Hirvatistan Cumhurbaskani Milanoviç’in Erdogan ile Bosna-Hersek konusunda görüs ayriligi içinde olduklarini söylemesi, bunun en somut göstergesi idi. Hirvatistan’in ardindan benzer bir mesaj da Kosova’dan geldi. Erdogan’in Sirbistan ile Kosova arasinda geçtigimiz haftalarda savas noktasina kadar varan gerilimde arabuluculuk yapma çabalarini Sirbistan ziyaretinde Sirp Devlet Baskani Aleksandar Vucic ile görüsmelerinde de dile getirildi. Sirbistan’in tanimadigi Kosova ile arasindaki gerginlik, ABD ve AB’nin devreye girmesiyle daha ileri boyutlara tasinmadan donduruldu.
Erdogan devreye girerek konuya müdahil olmaya çabalasa da asil engel Sirbistan’dan degil Kosova’dan geldi. Kosova’nin bagimsizligini ilk taniyan ülkelerden birisinin Türkiye olmasina ve bugüne kadar ekonomik olarak da Kosova’ya ciddi yatirim destegi verilmesine karsilik Kosova, ABD-AB ile daha yakin durmayi tercih ediyor. Nitekim Erdogan’in Sirbistan temaslarinda gündeme getirdigi arabuluculuk önerilerine ilk ret yaniti Kosova’dan geldi. Kosova Basbakani Albin Kurti, Sirbistan ile Kosova arasindaki sorunda arabulucu olarak AB’nin devrede oldugunu, ABD’nin de AB’nin yürüttügü araciliga destek verdigini belirterek baskalarinin devreye girmesini istemediklerini duyurdu. Cumhurbaskani Erdogan’in yaptigi çagriya Kosova Basbakani’nin bu yaniti, ‘Siz isimize karismayin. Biz sorunumuzu AB-ABD’nin destegiyle çözeriz’ mesaji idi.”