AKSENER: ALTILI MASADA OTURAN GENEL BASKANLAR 'HAZIRIM' DERLERSE ONUR DUYARIM

AKSENER: ALTILI MASADA OTURAN GENEL BASKANLAR

IYI Parti Genel Baskani Meral Aksener, CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu'nun cumhurbaskani adayligi için söyledigi “Altili Masa uzlasirsa hazirim” sözlerine iliskin, “Altili Masa’da oturan genel baskanlar ‘Hazirim’ derlerse onur duyarim. Elbette çok sa

IYI Parti Genel Baskani Meral Aksener, CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu'nun cumhurbaskani adayligi için söyledigi “Altili Masa uzlasirsa hazirim” sözlerine iliskin, “Altili Masa’da oturan genel baskanlar ‘Hazirim’ derlerse onur duyarim. Elbette çok saygi deger ama bu noktada hiçbir konusma olmadi” dedi.

Meral Aksener, Youtube üzerinden yayin yapan Yeniçag TV'de bugün Selcan Tasçi’nin gündeme iliskin sorularini yanitladi. Aksener, özetle sunlari söyledi:

“CUMHURBASKANI ADAYI DEGILIM: Cumhurbaskani adayi degilim, dolayisi ile basbakanliga talibim. Bunun için de partimin birinci parti olmasi gerekiyor. Cumhurbaskani’ni, seçtikten sonra Çankaya’ya yerlestirecegiz. Benimki kolay is.

MASADA OTURAN GENEL BASKANLAR ‘HAZIRIM’ DERLERSE ONUR DUYARIM: (Bir siyasi parti liderine muhabir ‘cumhurbaskani adayi olmaya hazir misiniz’ diye sorsa lider hayir diyebilir mi) Diyemez. Sayin Kiliçdaroglu’nun beyani üzerinden yol gidilirse eger; Sayin Kiliçdaroglu’nun kendisiyle beraber alti lider bir masanin etrafinda toplandi. Hatirlatmak isterim; 24 Haziran 2018’de dört parti, Millet Ittifaki’ni kurduk ama üç adayin etrafinda toplandik. Demokrat Parti bizim listemizden girdigi için onlar da beni desteklediler. Sonra Sayin Erdogan, tekrar seçildi ve devam etti. 31 Mart’a giderken biz CHP’ye bir teklif götürdük, IYI Parti olarak. Dedik ki ’31 Mart seçimlerine birlikte ittifak yaparak gidelim’. Onlar da bir ay kadar çalistilar kendi aralarinda, bir ay sonra geri döndüler, -ki ben sabirsiz bir insanimdir- sonuç itibariyle geri döndüler birlikte gittik. Simdi bu birlikte gitmenin neticesinde Millet Ittifak’i iki partiye döndü. Demokrat Parti ve Saadet, hemen hemen her yerde aday gösterdiler. Bizim hedefimiz Istanbul ve Ankara’ydi. Hep söylüyoruz; Ankara’daki adayliginda Sayin Mansur Yavas’in, bizim faydamiz dokundu. Istanbul’daki adayin tercihi Sayin Kiliçdaroglu’nundur, onun ferasetidir. Netice itibariyle Sayin Imamoglu da seçildi. Bu iki partinin Millet Ittifaki’ni devam ettirmesi büyük bir sinerji yaratti. Alti lideri yan yana getiren Sayin Kiliçdaroglu, masadan bir cumhurbaskani adayi çikmasini istedi. Kamuoyu ile verdigi mesaj, bizlerle yaptigi konusmalar öyle. Iki parti olarak biz, Millet Ittifaki’yiz. Diger arkadaslarin bu ittifakta yer alip almayacagi ayri bir konu. Esas olan; Güçlendirilmis Parlamenter Sistem’e geçis ile ilgili el sikistik. Dolayisi ile orada bir birlikteligimiz var. ‘Ben cumhurbaskani adayi degilim’ diyen tek kisi benim. Diger bes lider arasinda bir talip olma durumu söz konusuysa eger, bunu biz hiç konusmadik. Hepsinin aday olma hakki var. Diger taraftan tek aday üzerinden yürümeyi dogru buldugumuzu deklare ettik. Yine Sayin Kiliçdaroglu’nun; masadan çikacak olan adayin vasiflari ve sifatlari var. Ben, onlarin her firsatta dogru oldugunu söyledim ve kazanacak bir adayla yola çikmamiz gerekli. Hâlâ burada duruyoruz. Onun için Sayin Kiliçdaroglu’nun cumhurbaskanligi adayligina dair söyledigi… Altili Masa’da oturan genel baskanlar ‘Hazirim’ derlerse onur duyarim. Elbette çok saygi deger ama bu noktada hiçbir konusma olmadi.

TÜRKIYE’NIN SADECE CUMHURBASKANI KIM OLACAK TARTISMASI, BU UCUBE SISTEMIN TARTISILMAMASI DA HER SEYDEN ÖNCE SEÇMENE HAKSIZLIK: (Kiliçdaroglu ben aday olmak istiyorum diyebilir mi) Diyebilir. Hakkidir. Henüz ‘sudur’ diyemem. O masadan, her toplantidan sonra en az konusan benim. Pozisyonu en rahat olan da benim. Tek adayla gidilmesini saglayabilmek için, 2021 Eylül ortasiydi, Halk TV’den ‘Ben aday degilim’ diyen de benim. Bir tecrübem var benim. Aday olduk, biz hep beraber, muhalif seçmen çok heyecanlandi. Hayal ettigi ‘birinci turda geçeriz’ olmayinca çok yerle bir oldu. Biz, 31 Mart’ta iki siyasi parti olarak bir basari öyküsü yazdik ve simdi o seçmenin hayalleri var. O seçmenin içine bir de AK Parti’den artik bizar olmus, çesitli nedenlerle mutsuz seçmenin de bir kismi arafta duruyor, bir kismi da bu Altili Masa’nin mensubu olan siyasi partilere dagiliyor. Yani AK Parti’den kopan seçmen de geliyor. Böyle bir durumda bir heyecan var tabii ki. Cumhur Ittifaki’nin adayi belli, Sayin Erdogan. Bizim ise aslinda tartistirmaya gayret ettigimiz sey, bu ucube sistem. Tekrar söylüyorum; Altili Masa’nin, ittifak haline döndügümüzde diyelim ki Millet Ittifaki olduk, hepimiz beraber aday gösterdi, 13. Cumhurbaskani olacak o kisi. Biz, parlamenter sisteme geçmek durumundayiz. Çünkü bugünkü mesele, Sayin Erdogan degil, sahislardan bagimsiz bu ucube sistemdir. Bir kisinin iki dudagi arasinda, onun söyledigi kelimelerin yazildigi, kanun hükmünde kararnameyle her seye karar verilen bir sistemin devami bu ülke için dogru degil. Hürriyetin kisitlandigi, sizin neslin temsil ettigi, o kadin-erkek, o neslin insanlarinin nefes alamadigi, sizden sonraki neslin umudunun ortadan kalktigi, simdi ‘Z kusagi’ denilen yeni nesil gençligin ise Türkiye’ye dair bir istihdam hayallerine yönelik hiçbir umudunun kalmadigi bir Türkiye’nin sadece ‘cumhurbaskani kim olacak’ tartismasi, bu ucube sistemin tartisilmamasi da her seyden önce seçmene haksizlik.

SORU VE VERILEN BIR CEVAP VAR: (Altili Masa’nin ‘hayir’ deme sansi kalmadi Kiliçdaroglu’na) Böyle bir sey yok benim açimdan. Sayin Kiliçdaroglu’nun açiklamasini ben öyle anlamadim. Insanlar bir soru soruluyor ve siz o soruya cevap veriyorsunuz. Sonra o cevap hiç yokmus da biz kendi kafamiza göre söylemisiz gibi lanse ediliyor. Dolayisi ile soru ve verilen bir cevap var.

BIRBIRIMIZE GÜVENMEYI ÖGRENIYORUZ BIZ: Simdi bakin, Türkiye’de muhalefetin bir araya gelmesinden… Birbirinden çok farkli geleneklerden gelen siyasiler o masada. Öncelikle o gelenekleri temsil ederek birbirimizi incitmemeyi ve farkliliklarimiza da saygi duyup yol yürümeyi ve bunun neticesinde birbirimize güvenmeyi ögreniyoruz biz.

CUMHUR ITTIFAKI VE CUMHUR ITTIFAKI TARAFTARI HDP ILE TERBIYE ETMEYE ÇALISIYOR: Gürsel Bey üzerinden konusuyorsunuz. Bugünün tartismasi o. Sayin Gürsel Tekin çok tecrübeli, CHP’nin kilit taslarindan bir tanesidir. Dolayisi ile böyle bir cümle kurduguna göre, böyle bir kanaat belirttigine göre partisinin görüslerini iletiyor demektir. Biz, o masada IYI Parti olarak, hiçbir siyasi partinin baska siyasi partilerle nasil iliski kuracagina dair bir dayatmaya girismedik. Masanin disinda, tekrar söylüyorum, hangi siyasi parti ile hangi iliskileri veya iliski de demeyelim, iletisimi kuracaklarina biz herhangi bir dayatmada bulunmadik. Bu iliskilere saygi duyduk. Bizim de diger siyasi partilerle olan iletisimimize herkes saygi duymak zorunda. Bunu böyle dedikten sonra baska bir sey söyleyecegim; bakin, Türkiye’de uzunca bir zamandir bizi, Cumhur Ittifaki ve Cumhur Ittifaki taraftari HDP ile terbiye etmeye çalisiyor. Bu kelimeyi özel olarak seçtim. Bu arada da kendini HDP’nin de üzerinde patron gibi gören muvafik takim, bir de muhalif takimin içinde onlar da bizi HDP ile terbiye etmeye çalisiyor. Onlar da HDP’nin üzerinde etkili, yetkili tavir gibi. Bütün bunlarin içinde çok üzüldügümüz bir sey oluyor; sonuçta bu terbiye etme metodunun Kürtlere dair bir sövgüye döndügü gördüm. Buna yönelik, insanlarla karsilastigim zaman söyledigim bir sey var; ‘Ne yaparsaniz yapin ben Kürtlere sövmeyecegim kardesim, onlari incitmeyecegim’. Bu tarafa söyledigim bu. Diger taraf ise öyle enteresan bir sey ki Kürtleri bir çuvala doldurup -ve bunlarin hepsi Türk biliyor musunuz- bir çuvala doldurup sahibiymis gibi; biz bunu da reddediyoruz.

HER EYLÜL AYINDA BIZE BIR LINÇ FESTIVALI BASLAR BU ÜLKEDE: PKK; silahli, ayrilikçi bir terör örgütü. Ama o terör örgütüyle bu Cumhuriyet her türlü mesru gücüyle mücadele ederken o mesru gücün içinde orada yasayan Kürt aileler de mücadele etmemis olsaydik biz neyi konusacaktik? Biz, dün il baskanlariyla bir toplanti yaptik, Güneydogu Anadolu il baskanlarimizdan bir tanesi çikti dedi ki ‘Benim ailemden bes sehit var’. Hiç bunlar konusulmuyor. Sayin Gürsel Tekin’in bu açiklamasindan sonraki süreci dikkatle takip ettim. Her eylül ayinda bize bir linç festivali baslar bu ülkede; IYI Parti’ye bir linç festivali. Bu linç festivali yeniden basladi. Bunun içinde muvafik tayfa da var, muhalif tayfa da var. Biz buna aliskiniz. Sunu tekrar söyleyeyim; o masada bulunan partilerin baska siyasi partilerle iletisimine biz nasil saygi duyuyorsak bizim de baska partilere olan tutumumuza, iletisim biçimimize, durusumuza saygi duymak herkesin mecburiyetidir. Saygi kelimesinden bahsediyorum. Bizim HDP’ye dair görüslerimiz ise çok bellidir, defalarca söylendi. Bunlari ha bire tekrarlamanin da bir zafiyet haline geldigini düsünüyorum. Tekrar söylüyorum; Kürtleri incitmemek üzerine bir tutumdur. Kimse Kürtlerin hamisi de degil, sahibi de degil. Biz, bir tek seye inaniyoruz; o nüfus cüzdanina. O nüfus cüzdanina sahip olan her bir vatandas, etnik aidiyetinden bagimsiz, dini aidiyetinden bagimsiz bu ülkenin birinci sinif, birinci derecede serefli vatandasidir. Bizim bütün anayasamiz, gruplarla degil bireylerle el sikismistir. Makulün pesinde kosmaya devam edecegiz.

IYI PARTI BUGÜN TÜRKIYE’NIN KILIT TASI DURUMUNDADIR: Simdi bu ucube sistem Türkiye’yi nereye getirdi, bu ucube sistemin failleri kimlerdir? Onun unutturuldugu bir süreç bu. Bu ucube sistemin faillerinden birisi Sayin Erdogan’dir, birisi Sayin Bahçeli’dir. Bu ucube sistem, Türkiye’ye uygun bir sistem degildir. Ikincisi; sürekli olarak etnik aidiyet üzerinden yapilan tanimlarla konusuluyor. Dogal olarak insanlari rencide eden bir durum. Simdi Kürtlerin rencide edilmemesi üzerinde dururken -bu arada 10 seçmenin ikisi Kürt, sekizi Türk- bu arada da Türkler hiç konusulmuyor. Türkler kime oy verecek? Bunun son derece yanlis bir davranis biçimi oldugunu düsünüyorum. Malum çevrelerin ümit bagladigi sistemleri, anahtarlari IYI Parti ortadan kaldirdi. IYI Parti, bugün Türkiye’nin kilit tasi durumundadir. En düzenli oyu artan siyasi parti biziz.

BIR ADAYIN KAZANDIKTAN SONRA BU TAAHHÜTNAMEYI YOK SAYMASINI BEN MÜMKÜN OLARAK GÖRMÜYORUM: (Cumhurbaskani adayiniz olacak kisi yetkileri devretmek istemezse ne gibi bir yaptirim yapacaksiniz) Neticede vatandasimiza, milletimize onu ilan edeceksiniz. Bizim imzamizin da adayin imzasinin da bulundugu bir taahhütname o. Bir nevi protokol metni gibi bizim aramizda, diger taraftan da adayin, yani muhalif seçmenden veya muhalefete dogru yolculuk yapan seçmenden oy isterken bu taahhütnameyi ortaya koyarak gidecek bir adayin kazandiktan sonra bu taahhütnameyi yok saymasini ben mümkün olarak görmüyorum. Öyle bir sey olursa o seçmene kazik atildigi zaman ‘batsin bu dünya’ olur. Olmaz. Ben öyle gençler görüyorum ki son umut olarak buraya bakip, ‘Kazandiniz kazandiniz, kazanmazsaniz biz gidiyoruz’ diyor.

TÜRKIYE’NIN CANINA OKUYAN, GELECEGINE YÖNELIK BIR ATOM BOMBASI: (1 Eylül 2026’da göçmen sorunu bitecek mi) ‘Üç yilda gönderecegiz’ diyoruz. Bu konuda çok ciddi çalisildi. En uzun süredir çalisan parti biziz. 2019’da da bir çalistay yapmistik. Onun üzerine de koya koya geldik. Bugün yapilan sunumda kamuoyu ile paylastik. Bu bir söz. Bu göç meselesi, siginmaci meselesi vesaire bunlar gerçekten Türkiye’nin canina okuyan, gelecegine yönelik bir atom bombasi. Ama su anda Türkiye’nin kendi içerisinde yasanan pek çok sorundan dolayi öfke dolu insanlarimizin bu isin sorumlularini unutup, yani Sayin Erdogan ve AK Parti iktidarini unutup Suriyelisiymis, Afganlisiymis, onlarin üzerine fiziki olarak yönlenmesini çok dogru bulmadigimi buradan ifade etmek isterim.”