CHP Ekonomi Masasi Izmir'de... CHP Sözcüsü Faik Öztrak; "Ülkede paramizi pul ettiler. Türkiye’yi Avrupa’nin ‘1 milyoncu marketi’ haline getirdiler. Her sey 1 milyon. Eskiden Çin mallarini satan marketler vardi, ona döndük. Yabanci için burada her sey ucuz
CHP Ekonomi Masasi Izmir'de... CHP Sözcüsü Faik Öztrak; "Ülkede paramizi pul ettiler. Türkiye’yi Avrupa’nin ‘1 milyoncu marketi’ haline getirdiler. Her sey 1 milyon. Eskiden Çin mallarini satan marketler vardi, ona döndük. Yabanci için burada her sey ucuz. Vatandas için pahali da… Is bu hale gelmisken dün baktim birileri 8, 80’den büyüktür hikayesi anlatmaya çalisiyor. Yani Avrupa’daki 8’lik enflasyon, Türkiye’deki 80’lik enflasyondan daha vahimmis. Bu tabi artik yönetim olarak baktiginizda isin hangi noktaya geldigini, çaresizligin hangi boyutlara ulastigini açik seçik ortaya koyuyor” dedi.
CHP Genel Baskan Yardimcisi, Parti Sözcüsü ve Tekirdag Milletvekili Faik Öztrak baskanligindaki Ekonomi Masasi, Izmir'de... Öztrak baskanligindaki Ekonomi Masasi, Izmir'de is insanlari ile bir araya geldi.
Is insanlari ile toplantida yaptigi konusmada; Türkiye ve dünyadaki ekonominin durumuna iliskin Öztrak, "Küresel merkez bankalari pandemiden sonra gevsettikleri para politikalarini yeniden sikilastirmaya basliyorlar. Küresel merkez bankalari, faiz arttirma sürecine giriyorlar" dedi.
Iktidarin ve Cumhurbaskanligi Hükümet Sistemi'nin degismesi gerektigini söyleyen Öztrak, "Türkiye bugün çok ciddi bir güven bunalimi yasiyor. Güven bunalimi ile birlikte de çok ciddi bir istikrarsizlik var. Peki bunu asip enflasyonu düsürmek, güvensizligi bitirmek, yeniden sürdürülebilir büyüme patikasina dönebilmek için ne yapmak lazim? Su andaki bu mevcut yönetim ile bu güven bunalimini asamazsiniz. Su andaki mevcut sistemle de bu güven bunalimini asamazsiniz. Bu güven bunalimini asabilmenin ilk ayagi bu yönetimin ve sistemin degismesinden geçiyor" diye konustu.
Öztrak, CHP'nin iktidar oldugu takdirde, ekonomideki sorunlari, ve çözüm önerilerini is insanlarina anlatti. Öztrak’in konusmasindan öne çikan basliklar söyle:
“BÜYÜK TAARRUZ’UN 100’ÜNCÜ YILI: Yarin 26 Agustos, Cumhuriyet tarihindeki en önemli günlerden bir tanesi. 26 Agustos’ta Afyon Kocatepe’de baslayan 9 Eylül’de Izmir’in kurtulusu ile sonuçlanan Büyük Taarruz’un 100’üncü yildönümü. Büyük önderimiz büyük zaferin insasini yapan partimizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaslarini, tüm kahramanlari bu vesile ile rahmetle, minnetle aniyoruz.
ESKININ ÖLDÜGÜ, AMA YERINE YENININ HENÜZ DOGMADIGI BIR ARA DÖNEMDEN GEÇIYORUZ: ‘Neden yeni bir hikâyeye ihtiyacimiz var’i iki kisimda anlatmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi küresel boyut. Aslinda herkes sunu kabul ediyor ki artik eskinin öldügü, ama yerine yeninin henüz dogmadigi bir ara dönemden geçiyoruz dünyada. Küresel sistemde degerler ve ilkeler temelinde yeni bir ayrisma var. Eskide kalan bir Washington Mutabakati var. Devlet, adaleti, güvenligi saglasin, sirt üstü yatsin. Ondan sonrasini piyasalar halleder yaklasimi.
KAMU VE ÖZEL KESIM ARASINDA YENI BIR DIYALOG IHTIYACIMIZ VAR: Onun yerine simdi Cornwall Mutabakati dedigimiz 2021 yilinda G7 ülkelerinin imzaladigi yeni bir mutabakat dönemine dogru geçiyoruz. Orada da diyor ki bu is sadece piyasa ile olmuyor. Piyasa bizim o istedigimiz kapsayici büyümeyi gerçeklestiremedi. Belli alanlarda belli sikintilarimiz oldu. O nedenle kamu ve özel kesim arasinda yeni bir diyalog ihtiyacimiz var. Kapsayici büyüme, mutlaka büyümenin bir parçasi olmali, sonucu degil. Eger büyüme kapsayici olmazsa o büyüme sürdürülebilir olmuyor diyor.
ARTIK SAGDA VEYA SOLDA DÜNYADAKI TÜM HÜKÜMETLERIN GÜNDEMINE GIRMEYE BASLIYOR: Neoliberal ekonomik sistemden kalkiyoruz, sanayi politikasi alanina dogru girmeye basliyoruz. Bu çok ciddi bir degisiklik. Farkli bir dönüsüm. Dolasiyla bizim sik sik daha önceki dönemde de söz ettigimiz, bazi is insanlarimizin da çok hosuna gitmeyen kamucu yaklasim tarzi birtakim kavramlar artik sagda veya solda dünyadaki tüm hükümetlerin gündemine girmeye basliyor. Stratejik sanayilere devlet destegi olayi genelde kabul görülen bir husus olarak ortaya çikiyor.
KÜRESEL MERKEZ BANKALARI: Bir baska önemli gelisme de küresel merkez bankalari pandemiden sonra gevsettikleri para politikalarini yeniden sikilastirmaya basliyorlar. Küresel merkez bankalari, faiz arttirma sürecine giriyorlar. Peki bizim neden yeni bir hikâyeye, stratejiye ihtiyacimiz var? Bu isin yerel boyutu ne? 2013’ten baktiginizda hatta 2007’de bu ip uçlarini vermeye baslamisti, ama 2013’ten sonra giderek netlesti. Bize benzeyen ekonomilerden Türk parasinin degeri, büyüme bakimindan ve diger açilardan kopmaya, ayrismaya basladik.
NASIL BIR BÜYÜME MODELI VARDI?: Bunun arkasinda da büyüme modelinin tikanmasi var. Nasil bir büyüme modeli vardi? 2001 yilinda yasanan krizden sonra gündeme getirdigimiz ‘güçlü ekonomiye geçis’ diye bir program vardi. Bu geçis programiydi. Dünyada para o kadar bollasti ki sicak paranin ülkeye getirilmesine dayanan bu program sürdürülmeye çalisildi. Çünkü maliyeti de son derece düsüktü. Ama sonuçta ortaya sürekli bozulan dis denge, yetersiz döviz rezervleri, yüksek enflasyon; niteliksiz, kapsayici olmayan bir büyüme süreci ile karsi karsiya kaldik.
GIDEREK MÜDAHALECI BIR EKONOMIK YAPI ILE KARSI KARSIYA KALIYORUZ: Bugün geldigimiz noktada ülkeyi yöneten hükümet sadece bu modeli bildigi için disaridan para kesilmesine ragmen ben bu modeli benim içeride vatandaslarimin dövizleri var, bunlari toparlayarak sürdürebilirim, yaklasimi içinde görüyorum. Tabi bu da olmuyor. O kadar müdahale ediyorsunuz ki ekonomiye, ekonomi artik rekabetçi ekonomi olmaktan çikiyor, giderek müdahaleci bir ekonomik yapi ile karsi karsiya kaliyoruz.
AVRUPA’DAKI 8’LIK ENFLASYON, TÜRKIYE’DEKI 80’LIK ENFLASYONDAN DAHA VAHIMMIS: Dün itibariyle geldigimiz nokta su; mevcut durumu savunabilmek için; ülkede paramizi pul ettiler. Türkiye’yi Avrupa’nin 1 milyoncu marketi haline getirdiler. Her sey 1 milyon. Eskiden Çin mallarini satan marketler vardi, ona döndük. Yabanci için burada her sey ucuz. Vatandas için pahali da yabanci için ucuz… Is bu hale gelmisken dün baktim birileri 8, 80’den büyüktür hikayesi anlatmaya çalisiyor. Yani Avrupa’daki 8’lik enflasyon, Türkiye’deki 80’lik enflasyondan daha vahimmis. Bu tabi artik yönetim olarak baktiginizda isin hangi noktaya geldigini, çaresizligin hangi boyutlara ulastigini açik seçik ortaya koyuyor.
TÜRKIYE KURUMLAR CIDDI YIPRANDI: Ekonomik krizin yaninda bir diger önemli kriz ise devlette yönetim krizi. Özellikle bu tek kisilik hükümet sistemine geçildikten sonra Türkiye kurumlar ciddi yiprandi. Kural kalmadi, günlük kararlarla ekonomi ve diger alanlar idare edilir hale geldi. Aksam yatiyorsunuz bir baska oyun kurali ile sabah kalkiyorsunuz bir baska oyun kurali var. Niye, niçin yapildigini kolay kolay kendilerine de izah edemedikleri bir sürü birbiriyle tutarsiz degisiklikler yapiliyor.
2030 GÜNDEMI, PARIS IKLIM ANLASMASI: Iki önemli uzlasi var dünyada. Bunlardan bir tanesi Birlesmis Milletler’in sürdürülebilir kalkinma için 2030 gündemi; bir de Paris Iklim Anlasmasi. Dolasiyla ne yapacaksak bu iki hususu dikkate alarak gerçeklestirmemiz lazim. Biz de bunu yapmaya çalistik. Sürdürülebilir kalkinmanin 17 tane temel amaci var. Ve bu 17 temel amaçla bizim CHP olarak öteden beri söylemekte oldugumuz 4 sütunumuz birbiriyle uyumlu.
VERIMLILIK, YENILIKÇILIK AYIRT EDICI FAKTÖRLER OLARAK DEVREYE GIRIYOR: Yeni nesil stratejide özgürlük, kurullar ve kurallar sistemin ana yapi taslari oluyor. Verimlilik, yenilikçilik ayirt edici faktörler olarak devreye giriyor. Kamu, özel sektör arasinda uyum ve is birligi kritik bir öneme sahip. Kapsayicilik büyümenin sonucu degil, büyümeye katki saglayan bir husus olarak ortaya çikiyor. Sürdürülebilir ve çevre büyüme ile dis finansmana erisimin temel belirleyicileri haline geliyor.
KATILIMCILIK VE HESAP VEREBILIRLIK: Yeni kurumlar, yeni kadrolar, yeni kurallarla, dört hedefi gerçeklestirmemiz lazim ki Türkiye kalici, sürekli büyüme sürecine girebilsin. Bunlardan birincisi hukuk sistemi ve parlamenter sistemin insasi. Biz bunu bir kurumsal kalite endeksinin altinda toplamaya çalistik. Çesitli bilesenleri var bunlarin. 6 tane performans kriteri kullandik. Bir tanesini söyleyeyim, katilimcilik ve hesap verebilirlik.
GÜVEN BUNALIMI ILE BIRLIKTE DE ÇOK CIDDI BIR ISTIKRARSIZLIK VAR: Türkiye bugün çok ciddi bir güven bunalimi yasiyor. Güven bunalimi ile birlikte de çok ciddi bir istikrarsizlik var. Peki bunu asip enflasyonu düsürmek, güvensizligi bitirmek, yeniden sürdürülebilir büyüme patikasina dönebilmek için ne yapmak lazim?
BU GÜVEN BUNALIMINI ASABILMENIN ILK AYAGI BU YÖNETIMIN VE SISTEMIN DEGISMESINDEN GEÇIYOR: Su andaki bu mevcut yönetim ile bu güven bunalimini asamazsiniz. Su andaki mevcut sistemle de bu güven bunalimini asamazsiniz. Bu güven bunalimini asabilmenin ilk ayagi bu yönetimin ve sistemin degismesinden geçiyor. Ki bu seçimde milletimiz bu tercihi yapacak. Bu tercih yapildiktan sonra beklentilerde çok ciddi iyilesmeler olacaktir. Bunun arkasindan da bu düzenlemeleri getirdiginiz zaman Türkiye’nin oyunu artik farkli oynayacagi ortaya çikacaktir. Ekonomik oyuncular da buna inanmaya baslayacaktir.”