Eski Ulastirma Bakani ve eski MHP Milletvekili Oktay Vural, Semra Topçu ile Haftanin Panoramasi programinda, “Merkez Bankasi enflasyonla mücadeleyi geri plana atip durgunlukla mücadeleyi öne aldi. Oysa enflasyon bir numarali halk düsmanidir. Vatandastan alip baskalarina aktarma vesilesidir. Öyle kar oranlari var ki, bankalarin kâri bes kat artmis. Vatandasin emegi, degeri ucuzluyor. Bunun tek amaci var, sirketler kesimine daha ucuz kredi vermek” dedi.
Eski Ulastirma Bakani ve eski MHP Milletvekili Oktay Vural, dün aksam KRT ekranlarinda Semra Topçu’nun sundugu Hafta’nin Panoramasi programinin konugu oldu. Programda Türkiye ekonomisini ve siyasetini degerlendiren Vural, özetle sunlari söyledi:
“MERKEZ BANKASI ENFLASYONLA MÜCADELEYI GERI PLANA ATIP DURGUNLUKLA MÜCADELEYI ÖNE ALDI”
“Merkez Bankasi’na kanunla verilen bir görev var, fiyat istikrarini korumak. Yani enflasyonla mücadele etmek. Ama açiklama metninde bu faiz karaninin enflasyonu nasil etkileyecegine iliskin bir kelime yok. Merkez Bankasi enflasyonla mücadeleyi geri plana atip durgunlukla mücadeleyi öne aldi. Oysa enflasyon bir numarali halk düsmanidir. Vatandastan alip baskalarina aktarma vesilesidir. Öyle kar oranlari var ki, bankalarin kâri bes kat artmis. Dar gelirli, orta kesim ve az gelirliler hem vergi hem de kârlar yoluyla bütün varliklarini kaybeder noktaya gelmis. Vatandasin emegi, degeri ucuzluyor. Bunun tek amaci var, sirketler kesimine daha ucuz kredi vermek. Enflasyonla mücadele programi degil bu ekonomik model. Dar gelirliyi daha da sikintiya sokacak bir süreçteyiz.
“SIMDI ZENGINLERIN YÜKÜ ORTA HALLILERE YÜKLENMIS VAZIYETTE, ORTA SINIF DA ÇÖKÜK VAZIYETTE”
Vatandastan alinan vergilerin bankada parasi olanlara aktarilma mekanizmasi adil bir finansman modeli degil, demokratik degil. Bu kalici degil, günübirlik politika… Türk ekonomisinde kisa vadeli politikalarla degil, orta uzun vadeli politikalarla fiyat istikrari saglayabilirsiniz. Simdi zenginlerin yükü orta hallilere yüklenmis vaziyette, orta sinif da çökük vaziyette. Bu sürdürülebilir bir ekonomik model degil. Bizim orta kesimi güçlendirecek politikalara ihtiyacimiz var. Bence bu politik ekonominin degismesi lazim, vatandasi yardima muhtaç halden çikarmak, orta gelirliyi desteklemek gerekiyor. Türkiye’nin gelecegi orta diregin güçlenmesine bagli.
“PARLAMENTODA MILLETVEKILLERI GÜÇLÜ DEGIL, HALKIN PARLAMENTOYA ETKISI YETERINCE YOK”
Güçlü bir parlamento hesap sorabilmeli, denetim yapabilmeli ki dogru kararlar alinabilsin. Üstelik parlamento bürokrasiye de mahkum olmamali, kendi bilgi kaynaklarina dayali olmali ki politika olusturup, denge saglamali. 100. yila geliyoruz, kurumlarimizi yenilemeliyiz. Parlamentoya halkin katilimi var mi? Parlamentoda milletvekilleri güçlü degil, halkin parlamentoya etkisi yeterince yok. Karar alma süreçlerini yeniden gözden geçirmemiz gerekir. Süreçlerin içinde halkin olmadigi bir yapida milli egemenligi güçlendiremeyiz. Cumhurbaskanligi hükümet sistemi ve parlamenter sistem, bu eksende bir kutuplasma. Türkiye gelecegine mesruiyet sikintilariyla gitmemesi lazim. Herkesin hep birlikte kararlar aldigi mesru bir yönetim sistemi, gönül ister ki bütün siyasi partiler bir araya gelsin. Cumhur ittifaki ortaklari da cumhurbaskanligi hükümet sistemi reforma tabii tutulmali diye söyledi. Cumhurbaskanliginda politika kurullari var, onlar strateji belirleyecek bakanliklar uygulayacak. Güçler ayriligi, denge denetim bunlar önemli. Ama istirham ediyorum, bu güçler nasil çalisiyor, kararlari nasil aliniyor? Karanlikta bir siyaset ancak suçlama ve kutuplasma getirir. Keske bütün siyasi partiler diyalog içinde olsa.
Partide aktif bir görevim yok. Bu düsüncelerimi zaten daha önce kamuoyuyla paylastim. Bakin, yenilenmemiz gerekir, böyle devam edemeyiz. Bunu samimiyetle söylüyorum.
“INSANLARIN KENDINI HÜR HISSETMESI LAZIM. KORKU IKLIMI VAR”
Yargi karar veriyor, AYM’ye basvurularin yüzde 96’isi hak ihlali. Sosyal yardima muhtaç kesimler artmis, çalisanlar ve emekliler yardima muhtaç hale gelmis, ortadirek çöküyor, zengin daha zengin hale geliyor. Politik ekonomi degismeli. Ben kurumlarimizin yenilenmesi gerektigini düsünüyorum. Aile degerlerimiz çöküyor. Insanlarin kendini hür hissetmesi lazim. Korku iklimi var. Biz hep sonuçlarla birbirimizi suçlar hale geliyoruz, aradigimiz hakikat olmali, gerçek olmali. Öyle bir ortam oluyor ki, ya her seyi yapmaya muktedir olanlara inananlar ya da hiçbir sey yapamayacagina inanip da toplumdan kaçanlar. Böyle bir yapi Türkiye’nin gelecegine umut vermez. O bakimdan yenilenmemiz gerekiyor. Kutuplasma hat safhada maalesef. Sadece iktidar degil herkes kendisini tahkim etmek istiyor. Kutuplasan Türkiye zarar veriyor. Birbirimizi anlamaz hale geliyoruz. Keske Türkiye’nin milli meseleleri konusunda muhalefet ve iktidar zaman zaman bir araya gelse. Mesruiyeti saglamanin yolu karar alanlarla almayanlarin bir araya gelmesi, diyalogu.
“BIZE DÜSEN KAYNAKLARIMIZI VERIMLI KULLANMAK, ÜRETIM ARTIRACAK SEKTÖRLERE GITMEK”
Neden böyle bir tercihte bulunuldu, niye yapildi bilmiyorum ama ben Atatürk Havalimanina yatirim yapmis bir bakanim. Ülkelerin gelismesi, kalkinmasini saglayan en önemli husus verimliliktir. Sahip oldugunuz kaynaklari verimli kullanacaksiniz, bunlar hepimizin vergileriyle oluyor. Bize düsen kaynaklarimizi verimli kullanmak, üretim artiracak sektörlere gitmek. Risk analizleri yapilmamis, mali analizler yapilmamis, ben bu kararlarin nasil alindigiyla ilgileniyorum, alinip alinmamasi degil, mesele nasil alindigi; risk analizleri yapilmadan, bu projelerin mühendislikleriyle ilgili çalismalar yapilmadan, denetimler olmadan yaptiginiz zaman maalesef kaynaklar akmis oluyor.