Izmir Büyüksehir Belediyesi’nin destegiyle düzenlenen 13. Karaburun Kösedere Üzüm Senligi renkli görüntülerle basladi. Pandemi nedeniyle verilen iki yillik aranin ardindan düzenlenen senlige Izmirliler büyük ilgi gösterdi. Izmir Büyüksehir Belediye Baskani Tunç Soyer, “Yurtseverlik, milliyetçilik, ulusalcilik, adina ne derseniz deyin, önce bu topragin bereketine sahip çikmakla baslar. Bu topragin bereketini, bu topragin namusunu, bu topragin gücünü bizler koruyacagiz. Dedelerimizin, torunlarimizin topragina sahip çikacagiz” dedi.
Karaburun Belediyesi’nin ev sahipliginde Izmir Büyüksehir Belediyesi’nin destegiyle düzenlenen Kösedere Üzüm Senligi basladi. Iki yillik pandeminin ardindan bölgenin üzüm üreticileri, Izmirlilerle Kösedere Meydani’nda bulustu. 13. kez düzenlenen Kösedere Üzüm Senligi’ne, Izmir Büyüksehir Belediye Baskani Tunç Soyer ve esi Neptün Soyer ile Karaburun Belediye Baskani Ilkay Girgin Erdogan ve esi Teoman Erdogan, siyasi parti temsilcileri, muhtarlar, yöre halki ve Izmirliler katildi.
Senlik, açilis konusmalarinin ardindan kortej ve stant ziyaretleriyle devam etti. Senlikte ayrica üreticilerle “Bagciligin Sürdürülebilirligi” söylesisi de düzenlendi. Moderasyonunu ziraat mühendisi, arastirmaci yazar Bilge Keykubat’in yaptigi söyleside, yüksek ziraat mühendisi Sacit Inal, üreticiler Yakup Aksür, Mehmet Özduran, Ahmet Eren, Karaburun’da bagciligin nasil artirilabilecegine dair bilgi paylasti. Üretici Yakup Aksüt, söylesinin ardindan Pekmez Atölyesi’nde üzüm sikim tekniklerini anlatti.
Karaburun’un en özel günlerinden birinde yöre halkiyla birlikte olmanin mutlulugu içerisinde oldugunu söyleyen Izmir Büyüksehir Belediye Baskani Tunç Soyer, “Üzüm, zeytin ve keçi cografyasi olan Karaburun, Anadolu bereket uygarliginin izlerini yasatmaya devam ediyor. Etkisini giderek artan bir sekilde hissettigimiz iklim krizi gibi sorunlara kalici çözümler üretmek için, dogamizla uyumu bir kültüre dönüstürmek zorundayiz. Bunun için atmamiz gereken en temel adim, tarimin temel girdileri olan tohumu, suyu ve topragi korumak. Gida güvenliginin teminati olan üreticilerimizin dogduklari yerde doymasini saglamak. Tüm bu anlattiklarima Izmir’de biz, kisaca 'Baska Bir Tarim' dedik ve bugün adim adim gerçeklestigini gördügümüz bir hayalle yola çiktik. Baska bir tarim mümkün. Biz diyoruz ki tarim, sadece büyük ölçekli üreticilerin, sanayi kuruluslarinin yapabilecegi bir sey degil. Tarih boyunca da böyle olmadi. Tarih boyunca hep küçük üreticinin dogdugu yerde doymasini saglayan bir sektör olmasini saglamistir. Tam da bu nedenle Anadolu, dünyanin tahil ambari olmustur. Köylü, köyünü terk ediyor, issiz ordusuna katiliyor. Bizim tarim kültürümüz giderek yok oluyor. Peki bu bir kader mi? Asla degil. Çok iyi biliyoruz ki içine düstügümüz hayat pahaliligi, bu yüksek enflasyon, ekonomik kriz, asla bir kader degil” dedi.
"TOPRAGIMIZI BIZLER KORUYACAGIZ"
Izmir’in, bereketli ovalariyla, daglari ve vadileriyle, deltalari ve akarsulariyla 8 bin 500 yildir dogayla uyumlu yasama ilham veren bir yer oldugunu hatirlatan Baskan Tunç Soyer, “Bu essiz cografyada tümü yerli tohum ve irklarla üretilen çok degerli bes ürün grubu, bizim öncelikli ürünlerimiz. Bunlar üzüm, incir ve badem gibi kurakliga dayanikli meyveler, atalik tahil ve baklagiller, kiyi balikçiligi, mera hayvanciligi ve elbette zeytin. Bu ürünlerimiz, kurakliga ve iklim krizine dirençli Izmir Tarimi politikamizin omurgasini olusturuyor. Karaburun’da da bunlarin hepsi yetistiriliyor. Keçi kültürünün cennetidir Karaburun. Karaburun, dünyanin en güzel, en bereketli cografyalarindan biri. Ne yazik ki ne Karaburun ne Izmir ne de Türkiye, sahip oldugu bu zenginliklerle, bu potansiyelle uyumlu bir hayat kalitesinde yasamiyor. Hiçbirimiz yasamiyoruz ve hiçbirimiz bunu hak etmiyoruz. Biliyoruz ki bu bir kader degil, bunu degistirecegiz. Yurtseverlik, milliyetçilik, ulusalcilik, adina ne derseniz deyin, önce bu topragin bereketine sahip çikmakla baslar. Hiç kimse ahkam kesmesin. Bu topragin bereketini, bu topragin namusunu, bu topragin gücünü bizler koruyacagiz. Dedelerimizin, torunlarimizin topragina sahip çikacagiz. Bu topraklarda güle oynaya hep birlikte yasamaya devam edecegiz” diye konustu.
Üzüm senliginin ilçenin ve Kösedere’nin tanitimina büyük katki sagladigini ifade eden Karaburun Belediye Baskani Ilkay Girgin Erdogan ise “Bugün, ülkemiz tarihinin en derin ekonomik krizini ve derin yoksullasma sürecini yasamaktadir. Uygulanan hatali ekonomi ve yanlis tarim politikalari nedeniyle basta tarim sektörü olmak üzere üreticilerimiz, korkutucu hizla topraktan ve üretimden uzaklasmaktadir. Anlamak isteyenler için tarihi olaylarla dolu pek çok olay yasiyoruz. Dört mevsimi doya doya yasayan, topraklarindan adeta bereket fiskiran cennet ülkemiz en az 200 milyon insani rahatlikla doyurabilecek bir potansiyele sahipken bugün Ukrayna limanlarindan çikmasina izin verilen bugday ve misir yüklü gemilerin yolunu gözlemenin utanci içerisindeyiz. Biliyor ve inaniyoruz ki bu utanç prangasini atacagimiz günler çok yakin. Yasadigimiz zengin cografya, Karaburun’a özgü tarim ürünlerinin yetismesini sagliyor. Bizlere düsen görev, bereketi gözler önüne sermek, yetisen ürünleri en iyi sekilde sizlere tanitmaktir. Öz kimligimizi kaybetmeden üretimi öncüleyen politikalarla gelisim saglamak zorundayiz. Ne mutlu bize, önceligi tarim ve kirsal kalkinma olan bir büyüksehir belediye baskanimiz var. Baskanimiz Tunç Soyer, tarima verdigi önemi herkese gösterdi ve tüm Türkiye’ye örnek oluyor. Bizler, bu yolda çiftçimizle, üreticimizle tarimsal kalkinmayi saglayacagiz” dedi.