Tarih: 15.08.2022 15:14

EKREM IMAMOGLU: KAMU KAYNAKLARI DEPREM IÇIN HARCANMADI. BIR AVUÇ ÇIKAR GRUBU 85 MILYAR DOLARLIK RANTI PAYLASTI

Facebook Twitter Linked-in

Istanbul Büyüksehir Belediye (IBB) Baskani Ekrem Imamoglu, Istanbul’un depreme hazirlik ajandasini ve yeni çözüm önerilerini aktardigi toplantida, “Korunmus askeri alanlarimizi lüks konuta ve ticari alanlara çevirip, milletin mali üzerinden çevrelerini zengin ettiler” dedi. Kamu kaynaklarinin depremle mücadele için harcanmadigini vurgulayan Imamoglu, 6306 sayili Afet Riski Yasasi kullanilarak Istanbul’un göbegindeki üniversite alanlarinin konuta, ticarete açildigini belirterek, “Bu alanlar lüks, israf ve yeni kentsel yük alanlari oldu. Bu ‘hançer projeler’, kente yeni altyapi ve trafik yükü getirdi. Bir avuç çikar grubu, 85 milyar dolarlik ranti paylasti” diye konustu.

IBB Baskani Ekrem Imamoglu, bugün düzenledigi basin toplantisinda Istanbul’un depreme hazirlik ajandasini ve yeni çözüm önerilerini açikladi. Haliç Kongre Merkezi’ndeki “Istanbul’un Yeni Çözüm Adimlari” baslikli toplantida konusan Imamoglu, 17 Agustos 1999’da meydana gelen Gölcük merkezli depreminin tüm Cumhuriyet tarihinin en büyük trajedisi oldugunu söyledi. “Büyük depremin üzerinden 23 yil geçti ama biz, ülke olarak bu zamani dogru kullanamadik” diyen Imamoglu, bu süreçteki 20 yilda hem Istanbul’u hem de Türkiye’yi yöneten anlayisin depreme hazirlik konusunu dönem dönem ciddiye aldigini, ancak çogu zaman o ciddiye alisin arka planinda baska islere öncelik verildigini dile getirdi.

Göreve geldiklerinde, verilerin Istanbul’da deprem durumunda yaklasik 48 bin binada agir ve çok agir, 146 bin binada ise orta hasar yasanabilecegini ortaya koydugunu belirten Imamoglu, “Önümüze konmus olan veri son derece endise vericiydi ama çok geçmeden detayli bir çalisma yapinca gördük ki bu rakamlar dogru degil. Yaptigimiz tespitlerden sonra agir hasar görebilecek binalarin 1,8 kat, orta hasar görebilecek binalarin ise 3,3 kat daha fazla oldugunu bize gösteren sonuçlar elde ettik” diye konustu.

Imamoglu, sunlari söyledi:

“ISTANBUL’UN DEPREM RISKI IFADE EDILENDEN ÇOK DAHA BÜYÜK: Istanbul’un deprem riski, bugüne kadar ifade edilenden çok daha büyük. Konuya en basindan beri ciddiyetle yaklasiyoruz. Deprem riskinin bizden önceki yönetimlerce ne kadar az ciddiye alindiginin bir diger kanitini da kentsel dönüsüm uygulamalari gösteriyor. Bu konudaki yasal düzenlemelerin gerekçesi, deprem bölgelerindeki konut alanlarini güvenli hâle getirmekti, degil mi? Peki gerçekte ne yaptilar? Bu slayttaki haritaya baktiginizda yapilanlari görüyorsunuz. Sari zeminde gördügünüz alanlar, depremden sonra o tarihteki IBB yönetiminin Japon Uluslararasi Is Birligi Ajansi’na (JICA) yaptirdigi bilimsel analizlerle ortaya çikan, sehrin deprem riski yüksek alanlarini gösteriyor. Kirmizi çizili alanlar ise iktidarin kentsel dönüsümle ilgili öncelikli alan ilan ettigi yerler. Yasa ve yönetmeliklerle deprem riskli alan ilan ettikleri yerlerin bu çalismayla nasil örtüsmedigini net olarak görüyorsunuz. Oysa kentsel dönüsümün öncelikle deprem riski tasiyan alanlarda olmasi gerekmez mi? Demek ki gerekmiyormus. Ortada bir dönüsüm var ama bunun ne yazik ki depremle pek ilgisi yok. Baska türlü bir dönüsüm bu.

AFET RISKI YASASI, KENTSEL AFET YARATTI: Önceki dönemde, riskli alanlarda dönüsümü kolaylastirmak için 6306 sayili Afet Riski Yasasi çikarildi. Bu yasayla konu deprem ve afetler oldugu için kamu otoritesine önemli ve yer yer de olaganüstü yetkiler verildi. ‘Bu yetkiyle deprem meselesini çözecegiz, hiç merak etmeyin’ denilerek vatandasa çok büyük ümit verildi. 6306 sayili Afet Riski Yasasi ile Istanbul’da azimsanmayacak düzeyde uygulama yapildi. Bunlarin önemli bir bölümünü de merkezden yaptilar. Peki sonuç ne oldu? Olaganüstü yetkilerle deprem meselesini çözebildiler mi? 6306 sayili Yasa’ya dayali uygulamalara biz de detayli olarak baktik. Gördügümüz sudur. ‘Afet Riski Yasasi’ denilen yasanin uygulamasi, basli basina bir kentsel afet yaratti. Hatta adina, ‘kentsel bir cinayet’ bile diyebiliriz. 

KAMU KAYNAKLARI DEPREMLE MÜCADELE IÇIN HARCANMADI: Uzmanlarimizla birlikte oturduk ve bu yasa çerçevesinde Istanbul’un arazilerine ne olmus diye incelemeye basladik. Gördük ki 130 proje, 78 donati alani ve tam 7 orman alanindan 85 milyar dolar gibi inanilmaz bir rant elde edilmis. Ne yazik ki kamu arazileri, kamu kaynaklari depremle mücadele için harcanmadi. Bu özel yasalar kullanilarak satildi veya imara açildi. Oysaki kamu arazileri ve bu yasalar, bu kentin deprem toplanma alanlari, yeni sosyal konut alanlari ve çürük yapi stokunun yenilenmesi için kullanilabilirdi. Bu inanilmaz tutar ne IBB’ye kaynak olarak gelmis ne depreme dayanikli konuta harcanmis. Tam 85 milyar dolarla su anda Istanbul’da depreme dayaniksiz ev birakilmaz, hepsi yenilenirdi.

KANUN KILIF OLARAK KULLANILDI: 6306 sayili Kanun, bir kilif olarak kullanildi. Çok üzülerek söylüyorum ki bu yasayi bahane ederek Cumhuriyet tarihimizin en büyük trajedisinden rant ürettiler. Depreme karsi, afetlere karsi devletin gücünü ve hizini artirmak için verilen yetkiler, kötüye kullanildi. Bunu yaparken kentin kamu alanlarini talan ettiler. 6306 sayili Kanun’a yaslanarak ve ‘riskli’ ilan edilerek yapilastirilan alanlar, gerçek afet riski tasiyan alanlarla örtüsmüyordu. Bunun sonucu Istanbul, yesil alanlarini ve donati alanlarini bir kez daha konut ranti ugruna kaybetti. Sahsi çikarlar, bir avuç insanin çikarlari, halkin ve ülkenin çikarlarinin önüne kondu. Bu kadim kentin kamusal alanlari, rant ugruna betonlastirildi.

RANT UGRUNA INSAN CANINI HIÇE SAYABILEN ZIHNIYET: Istanbul, ‘depreme önlem aliyor’ gibi yapip yesili betona, kamusal alani ranta çeviren zihniyetle 20 yil kaybetti. Yani 20 yildir iyi bildigimiz, vatandaslarimizin deprem korkusunu istismar eden, rant ugruna insan canini hiçe sayabilen zihniyet. Çinarköy, Dikimevi, Haliçport, Maslak 1453, Ormanköy ve daha niceleri. Sadece 7- 8 örnekte 3 milyon 226 bin 41 metrekare yapilasma elde edildi. Sadece bu metrekareyle bile Istanbul’da ranti yüksek olan bu alanlardan milyonlarca metrekare yeni konut alani elde edilebilir ve insanlarimizin deprem riski bertaraf edilebilirdi. Askeri alanlarin yapilasmaya açilmasi ve satilmasinda, 15 Temmuz 2016’daki alçak darbe girisimi bile kullanildi maalesef.

KAYIRMACI ANLAYISLA BU SEHRI DAHA DA BETONA SÜRÜKLEMEYE ÇALISIYORSUNUZ: Esenler’de bir askeri alani, ‘kentsel dönüsüm’ diyerek imara açiyorsunuz. Bu 10 binlerce metrekarelik alani, sadece Esenler’e tarih vererek, geri kalan ilçeleri görmezden gelip kendi istediginiz yerden nasil ve ne sekilde dönüstüreceginizin belli olmadigi bir modelle is yapiyorsunuz ve bunu da ‘Istanbul’un dönüsümü’ olarak Istanbullulara yutturmaya çalisiyorsunuz. Hâlâ yagmaci, kayirmaci ve torpilci bir anlayisla bu sehri daha da betona, karanliga sürüklemeye çalisiyorsunuz. Imar planinda egitim, saglik, kültürel tesis gibi kamusal kullanima açilmasi öngörülmüs araziler, Etiler Polis Okulu arazisindeki gibi, ‘özel proje’lere dönüstü.

IPTAL EDILEN PLANA KARSI YENIDEN PLAN YAPIYORLAR: Korunmus askeri alanlarimizi lüks konuta ve ticari alanlara çevirip, milletin mali üzerinden çevrelerini zengin ettiler. Ayni açgözlülükle etmeye de devam ediyorlar. Yine ayni yasalari kullanarak Istanbul’un göbegindeki üniversite alanlarini konuta, ticarete açiyorlar ve yasanin tüm sinirlarini kullanarak, iptal edilen plana karsi yeniden plan yaparak israr ediyorlar. Marmara Üniversitesi’nin bir milyon metrekarelik Halkali’daki alani TOKI’ye devrediliyor ve sonra riskli alan ilan edilip konut ve ticarete açiliyor. 9 Temmuz 2022’de de son plani yapiyorlar. Durum bu kadar açik, bu kadar inanilmaz. Bu zihniyetin 20 yillik eserini, bu essiz sehri nasil bir beton yiginina çevirdigini görmek için Esenyurt ve Esenler’e bakmak yeterlidir.

85 MILYAR DOLARLIK RANTI PAYLASTILAR: Iste Istanbullunun 85 milyar dolari, bu yöntemler ne yazik ki paylasildi. Buralarda kimler oturuyor? Depreme dayaniksiz evlerde yasayan çocuklarimiz mi? Karinca kararinca tasarruf yapip basina sokacak bir evi olsun isteyen düsük veya orta gelirli Istanbullular mi? Maalesef hayir. Aksine bu alanlar lüks, israf ve yeni kentsel yük alanlari oldu. Bu ‘hançer projeler’, kente yeni altyapi ve trafik yükü getirdi. Onlar, bir avuç çikar grubu, 85 milyar dolarlik ranti paylastilar.

BU YAGMACILIK HIRSI, KENTIMIZIN SIRTINDAKI EN AGIR KAMBUR: Bu büyük projeleri, deprem yasalarini, mevcut imar yasalarini baska niyetlerle kullanirsaniz o projelerin o alana getirdigi trafik yükü, altyapi yükünü Istanbullulara çektirirsiniz. Yogun betonlasma, toprak kaybi, dere yataklarinin imara açilmasiyla kentimiz afetlere karsi çok daha dirençsiz hâle gelir, bu tarz uygulamalarla birlikte. Bu plansizlik, bu rantseverlik, bu yagmacilik hirsi kentimizin sirtindaki en agir kamburdur. Bugün Esenyurt, ‘Türkiye sehircilik tarihinde bir AK Parti özetini gösterin’ deseler, bir örnek olarak gösterebilecegimiz en net özettir. Bu kentin afetlerde bu kadar kirilgan olmasi, savunmasiz olmasi, 20 yildir bu anlayisin bu kentte olmasindandir. Maalesef bu süreç hâlâ devam ediyor.

‘ISTANBUL BIZIM ASKIMIZ’ DIYENLERIN ASIL ASKININ NE OLDUGUNU MILLETIMIZ ANLADI: Istanbul’un etinden et koparir gibi kamu arazileri satilmaya devam ediyor. Hâlâ Istanbul’da ve tüm Türkiye’de yangindan mal kaçirir gibi kamu arazilerini satma konusunda fütursuz ve pervasiz bir biçimde hareket ediliyor. 243 kamu arazisi ve tasinmaz için özellestirme karari alindi. Bunun 44’ü Istanbul’da. Niçin, kim için satiliyor yangindan mal kaçirir gibi, ‘batan geminin mallari’ gibi? ‘Istanbul bizim askimiz’ diyenlerin asil askinin ne oldugunu artik milletimiz çok iyi anladi.

KARSIMIZA YETKI KARMASASI ÇIKIYOR: Istanbullularin güvenliginden birincil derecede sorumlu belediye yönetimi olarak, sehrimizi deprem riskine karsi güçlendirmek istedigimizde karsimiza tam bir yetki karmasasi çikiyor. Istanbul’un imariyla ilgili kararlarda etkili olan 24 kanun, 11 yönetmelik ve 19 kurum var. Bu kadar mevzuatin, bu kadar kurumun uyum içinde nasil çalisacagini gözeten yok. Yönetici insanlar istese bile aslinda bagli olduklari sistem ve onlari baski altinda tutan anlayis, ne yazik ki bunu gerçeklestirme iradesini onlara vermiyor. Dahasi, bunu isteyen de yok. Zira bu karmasayi yaratan aklin, bu karmasadan faydalanmaktan baska bir düsüncesi de yok. Örnegin Avcilar’da aldigimiz bir yikim karari, ta Ankara’dan dügmeye basar gibi aninda bozulabiliyor. Daha yeni Marmara Denizi’ndeki müsilajla mücadele için çikarildigi söylenilen ‘Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilani ve bu bölgedeki yetkiyi bakanliga almalari, bunun bir baska örnegi.

BASKA ISTANBUL YOK: Bu yetkiyle su an Istanbul’un tüm kiyi alanlarindaki belediye yetkisinin kullanilmasina pervasiz bir biçimde müdahale ediliyor. Avcilar’daki isgalleri yikarak sahilin kullanimini Istanbullulara açmak istiyoruz ama bakanlik, müsilajla mücadele için çikarilan ‘özel çevre koruma bölgesi’ yetkisini bunu durdurmakta kullaniyor. Bütün bu mevzuat ve kurumlar, sadece bir avuç insanin çikari söz konusu oldugunda uyumlu hâle getiriliyor. O bir avuç insanin çikarina uygun olmayan hangi konuda talepte bulunursaniz da sizi dikkate almiyorlar. O bir avuç insani buradan bir kez daha uyarmak istiyorum. 24 kanun, 11 yönetmelik, 19 kurum var ama baska Istanbul yok.

HIÇBIR BAHANENIN ARKASINA GIZLENMEM: Bahane ve mazeret üreten bir siyasetçi degilim. Hele ki deprem gibi insanimizin hayatini, ülkemizin güvenligini tehdit eden bir afet karsisinda hiçbir bahanenin arkasina gizlenmem. Biraz önceki konulari teker teker anlattim. Çünkü sizlere dogrulari aktarma borcum var. Is basina geldigimizden beri ne tür bir zihniyete karsi mücadele verdigimizin ve ne büyük bir sorumsuzlukla karsi karsiya oldugumuzun bilinmesini istedim.

SEFERBERLIK ANLAYISIYLA HAREKETE GEÇTIK: Peki üç yildir biz ne yapiyoruz? Göreve geldigimiz günlerde, 17 Agustos’un üzerinden 20 yil geçmis, deprem Istanbul’un gündeminden çoktan silinmisti. Sistematik olarak tahrip edilen, sirtindaki yük her geçen gün büyütülen Istanbul, 20 yil önceki acilari hiç yasamamis gibi talan edilmekteydi. Bu yüzden seferberlik anlayisiyla harekete geçtik. Hükümete, devletin ilgili kurumlarina defalarca çagrilarda bulunduk. Her toplantida ilgili siyasilere ve bürokratlara, birlikte hareket etme talebimizi ilettik. Dedik ki ‘Istanbul’un deprem riski, Türkiye’nin ulusal güvenlik meselesidir. Gerek sorunun büyüklügünü gerekse Istanbul’u asan boyutlarini dikkate alarak beraber çalisalim. Kentsel dönüsüm meselesini asla ve asla siyasete alet etmeyelim’. Nasil bir karsilik gördügümüzü hepiniz biliyorsunuz.

DEPREME HAZIRLIK ORTAK AKILLA YAPILABILIR: Depreme hazirlik, ancak bütüncül bir anlayisla, tam koordinasyon ve ortak akilla yapilabilir. Bu bütüncül yaklasimi olusturabilmek için su ana kadar çok sayida asamayi geride biraktik. Bilim insanlarini ve kurum temsilcilerini bir araya toplayan ‘Deprem Çalistayi’ yaptik. Çiktilarini ve çözüm yollarini ilgili tüm paydaslarla paylastik. ‘Deprem Konseyi’ kurulmasini istedik. ‘Devletin tüm birimleri olarak bir araya gelelim, bir masa etrafinda bulusup Istanbul’umuz için seferber olalim’ dedik. 2018’de yapilmis sinirli çalismayi ileriye tasiyarak bina incelemelerini tüm kente yaydik. Hizli tarama yöntemiyle bina analizleri yaptik. Vatandaslarimiza binalariyla ilgili seffaf ve açik bilgiyi verdik. Ilçe risk analiz kitapçiklari çikardik. 102 bin binayi ziyaret ettik ama ne yazik ki vatandaslarimiz, 29 bin binayi incelemek için bize izin verdiler. Bu durum, vatandasin deprem konusunda gerçeklerle yüzlesmek istemediginin, bundan kaçtiginin fotografidir. Vatandas, kendini bu yasal, yönetsel ve yönetim karmasasinda güvende hissetmiyor ve ‘evim riskli çikarsa’ korkusuyla bizlere inceleme için izin vermiyor.

2018’E GÖRE 2020’DEKI TABLO DAHA AGIR: Deprem konusunda yürütülen politikalar, insanlarin meseleye ‘maddi deger’ odakli bakmasina sebep oluyor. Bu bakis açimizi, çocuklarimizin ve ülkemizin gelecegi için degistirmeliyiz. Ne yazik ki çikan tablo, tahminimizin de üzerinde çikti. En dogru risk haritasini olusturdugumuzda gördük ki 2018’e göre 2020’deki fotograf çok daha agir. 500 bine yakin orta hasarli, 90 bine yakin agir ve çok agir hasarli binamiz var. Toplamda 600 bine yakin, bir problemli yapi stokundan bahsediyoruz. Burada bir çirpida ifade ettigimiz 600 bin yapida, Istanbul’un çocuklari ve aileleri yasiyor. ‘Riski Yapilara Iliskin Plan Notu’ onayi ile mevcut plan kosullarinda dönüsemeyen binalarin yapildigi dönemdeki imar planina göre yeniden insa edilebilmesinin önünü açtik. Istanbul’daki 36 ilçede yaklasik 300 bin hektarlik alandaki yapilar uygulamadan yararlanabilecek. Bu plan notu, yillardir Istanbul’da dönüsemeyen yapilarin dönüsümünün önünü açmis, hizli ve geçici bir çözüm haline gelmistir. Çünkü tespitler, bize çok hizli bir hamle yapmamiz gerçegini göstermistir.

PLANLARI YENILEDIK: Yillardir çözümsüz biçimde bekleyen yüksek konut ve nüfusa sahip alanlarimizin planlarini yeniledik. Basta, çözümsüz ve tikanmis olan plan sorunlarina iliskin 80 bölge plani hazirladik ve ilçelere gönderdik. 68 bölge için plan çalismalarimiz devam ediyor. Sunu da söylemeliyim ki bu çalismalar kendi alaninda bir rekor. Deprem konusu için bütüncül bir is yapmak istiyorsaniz parsel bazli riskli alan ilan edip plan yapmazsiniz. 40 yildir imar sorunu bekleyen, yapi stoku çok kötü olan Istanbul’un genellikle yoksul alanlarini dert edinirsiniz. Riskli yapisini dönüstürmek isteyen Istanbullular için teknik ve finansal garantörlük sunan, anahtar teslim sürecini içeren ‘Istanbul Yenileniyor Platformu’nu hizmete açtik. Vatandasimizdan, bugüne kadar 38 ilçe, 584 mahalle ve 127 bin 996 bagimsiz birimi kapsayan 5 bin 452 basvuru aldik. Bu basvurular, yaklasik 500 bine yakin kisiyi ilgilendiriyor.

FAKIRIN ELINDEN ALIP BIR AVUÇ ZENGINE AKTARMIYORUZ: Istanbullulari, evlerinin depreme karsi dayanikli hâle getirilmesi sürecinde Istanbul Yenileniyor Platformu’muza basvurmaya davet ediyorum. Lütfen bu konuyu önemseyin ve dönüsüm projeniz için platformumuza kaydolun. Belediyemizin istiraki KIPTAS, son dönemde deprem konusunda önemli bir çikis yapti. Tamamlanan projeler yaninda deprem odakli olarak toplami 16 milyar liralik yatirim gerektiren 10 bine yakin yeni konutun yapimini sürdürüyor. Altini çizerek söylemek isterim ki bu bir TOKI modeli degil. Yani fakirin elinden alip bir avuç zengine aktarmiyoruz. Tam tersine, dar gelirlinin deprem sorununu çözmeyi hedefleyen bir konut üretimi sistemini ortaya koyuyor.

YARATICI VE ÇÖZÜMCÜ OLACAGIZ: Bu anlattiklarim, pandemi ve agir ekonomik kriz sartlarinda türlü engellemelerle bogusarak yaptiklarimizin özetidir. Karsi karsiya oldugumuz tehlike o kadar büyük ki hiçbir belediye, hiçbir bakanlik, hiçbir sivil organizasyon tek basina bu tehlikeyi çözemez. Defalarca seslendirdigim gibi, çok genis bir is birligine ve tam bir ulusal seferberlige ihtiyacimiz var. Istanbul’un baska bir çözümü yok. Karsimizda her geçen gün büyüyen büyük deprem riski varken yilginliga, atalete düsemeyiz. Aksine gerçekçi olacagiz, hizli olacagiz, yaratici ve çözümcü olacagiz.

DÖNÜSÜM SÜRECINI DESTEKLEYECEK ADIMLARI HIZLANDIRACAGIZ: Stok konut kullanimi konusunda adim atacagiz. IBB’nin elindeki stok konutlarini kentsel dönüsüm proje alanlarinda kullanmak için yetki isteyecegiz. Riskli bölgelerde yasayan ve özellikle kiraci vatandaslarimiza yönelik kira destegi saglayacagiz. Alacagimiz kullanim yetkisiyle satis karsiligi insaat, kat karsiligi ve hasilat paylasimi gibi usulleri kullanarak üretecegimiz projelerin birlikte veya ayri ayri degerlendirilmesini saglayacagiz. Bu yolla dönüsüm sürecini destekleyecek adimlari hizlandiracagiz. Ancak bu tarihten sonra bazi adimlari hizla atmak zorundayiz. En sondan, en dezavantajli binalardan baslamak zorundayiz.

BATI YAKADAKI 318 BINA AGIR DERECEDE ÇÜRÜK: Tarama çalismalarimiz sirasinda özellikle Istanbul’un bati yakasinda tespit ettigimiz öyle 318 bina var ki hepsi çok agir derecede çürük. Biz, D ve E sinifindaki o 318 binayi bir an önce yikacagiz. Çünkü o binalarda yasayan 3 bin 99 aile var. Bu hanelerin çok agirlikli bölümü kiraci. Bu insanlarimizi tabutta yasatmayacagiz. Bu yil, Kentsel Dönüsüm Dairemizde bulunan 100 milyon liralik bütçeyi bu süreç için kullanacagiz. Biz, bu hanelerin içinde oturanlari, ‘kira mahiyetinde maddi yardim’ yaparak çikaracagiz. Maddi yardim siniri bin 150 lira olsa da Istanbul sartlarinda ailelere bu rakamin tam üç katini ödemek için meclisimize teklif getirecegiz. Inaniyorum ki bu teklif, meclisimizden oybirligiyle çikartacaktir. Gelecek yil için ise bu bütçeyi bes katina kadar artiracagiz. Yil basina kadar, basta meclisimizden karar çikararak, valiligimizle is birligi yaparak bu süreci tamamlayacagiz.

MILLET ITTIFAKI IKTIDARINDA ISTANBUL DEPREM KONSEYI’NIN KURULMASINI SAGLAYACAGIZ: Gelecek yil seçimlerden sonra, Millet Ittifaki iktidarinda, Istanbul Deprem Konseyi’nin kurulmasini saglayarak meseleyi kökünden ve hizlica tam katilimci bir modelle çözecegimizin taahhüdünü veriyorum. Amacimiz, dünyanin benzersiz metropollerinden Istanbul’un hizli ve saglikli bir dönüsüm sürecinde yol almasidir. Afet üzerinden siyaset yapilmamasi gerektigini en yüksek tonda, tüm mecralarda söylemeye devam edecegiz. Ülkemizin her kademedeki yöneticilerine üç çagrida bulunmak istiyorum. Insan hayatinin kutsalligini dikkate alarak deprem konusunda çok kapsamli bir merkezi-yerel yönetim is birligine ihtiyacimiz oldugunu belirtmek istiyorum. Yani bu is, Ankara’da olmaz. Bu is, Ankara’nin moderatörlügünde olmaz. Yerelde, kapsayicilikla mümkün olur.

KAPSAMLI BIR YEREL YÖNETIMLER REFORMUNA IHTIYAÇ VAR: Bu isin A, B, C, D partisi de olmaz. Bu islerde bütüncül hareket etmek sarttir. Kapsamli bir yerel yönetimler reformuna ihtiyaç var. Sorun çok büyük ve kademeli oldugu için hedefinden sapmayacak bir yetkilendirme ve kaynak seferberligine ihtiyaç var. Bu ekonomik kriz ortaminda deprem için kaynaklarin, kamu kaynaklarinin daha dogru ve yerel yönetimi güçlendiren bir noktadan harcanmasi hayati önem tasiyor. Belediyelerin ekonomik krizden bu kadar etkilendigi bir dönemde deprem konusunda gerçek çözümleri üretebilecek kaynak gücüne sahip olmalari, kamunun tüm kurumlariyla bu konudaki esgüdümü olmazsa olmazdir.

VAKIT KAYBETMEDEN IS BIRLIGI YAPALIM: Istanbul Planlama Ajansi araciligiyla Istanbul’un nerede durmasini gösterecek kapsamli bir 1/100.000 plan semasina aktaracagiz. Vakit kaybetmeden bu üç konuda hizlica is birligi yapalim. Istanbul depremle mücadelesinde rayindan çikmis; nereye, nasil girdigi belli olmayan bir sürece de son vermis olacagiz. Oturup Ankara’da, 100 binlik plan yapip, bir alani imara açip, ‘Kanal’ veya ‘çevresi’ diye imara açip veya Istanbul’un göbeginde bir orman alanini hiç kimseden habersiz imara açip milyonlarca metrekarelik konut yükünü bölgesel bir biçimde Istanbul’a yük olarak getirmenin, tasimanin Istanbul’a artik çok büyük bir ihanet oldugunu, yapanlarin bile dilinden düsmedigini hepimiz biliyoruz.

ÇÜRÜK RAPORU OLAN BINALARDA OTURMAYIN: Kimsenin kuskusu olmasin. Biz IBB olarak, önümüzdeki süreçte deprem konusunda çok daha kapsamli adimlar atacagiz. Tam da burada vatandaslarimiza da bir çagrida bulunmak istiyorum. Çürük raporu olan binalarda oturmayin. Çürük binalardan kurtulmak için sizlerin de hem kanuni hem de vicdani sorumlulugunuz var. Hiçbir sey ailenizin, çoluk çocugunuzun hayatini riske etmeye degmez. Çürük binalarda mülk sahibiyseniz o daireleri kullanmayin, ayni zamanda da kiralamayin. Kendi çocuklarinizi emanet etmeye cesaret etmediginiz binalara baska vatandaslarimizin çoluk çocugunu sokmaya hakkiniz yok. Çürük binalari kiraya veremezsiniz. Verirseniz de suç olur. Lütfen bu uygulamadan bir an önce vazgeçin. Biz, bu konularin da takipçisi olacagiz. Bu konuda bir birim kurarak görevlendirecegim.

DEPREM KONSEYI ÖNERIMIZ SAVSAKLANIYOR: Ekonomik zorluklar ve yüksek faiz oranlari, pek çok isletme için kredi bulma zorlugu demek. Kredi bulsaniz da maliyeti çok yüksek. Bu nedenle günümüz kosullarinda, sehrimizde her kademede deprem riskine karsi hazirlanmak için özel sartlarin olusturulmasi sart. Bilhassa bu is için özel bir finans modelinin gelistirilmesi sart. Biz, iste tüm bu nedenlerle ‘Istanbul’da tam yetkili bir Deprem Konseyi kuralim’ demistik. Görüyoruz ki bu önerimiz savsaklaniyor. Oysaki 23 yilda geldigimiz nokta ortada. 23 yilda ortaya konan hizla gidersek Istanbul’u deprem riskine karsi koruyabilmek için bize 100 yil yetmez. 100 yil içinde de simdi saglam olan konutlarimizin büyük bölümü riskli hale gelir.

ANA AKTÖR SEHIRCILIK BAKANLIGI DEGIL: O yüzden ana aktörün Sehircilik Bakanligi’nin olmadigi, Istanbul’un deprem meselesini birinci elden çözecek, icra kabiliyeti yüksek bir kurul olarak ‘Istanbul Deprem Planlama ve Icra Kurulu’nun kurulmasinin sart oldugunu duyururuz. Millet Ittifaki ve Altili Masa’nin gelecek yil seçimlerden zaferle çikmasiyla Istanbul Deprem Konseyi’nin öncelikli olarak kurulmasi için çalisacagiz. Afetin siyaseti olmaz, afetin mutlak mücadelesi olur. O mücadeleyi kayitsiz sartsiz veriyoruz, vermeye devam edecegiz. Kaybedecek vaktimiz yok ama yapmamiz gereken çok is var. Firsatçiliga, kentin talan edilmesine, kentsel dönüsüm ve depremle mücadele arkasinda baska isler çevrilmesine de asla bu anlamda müsaade etmeyecegiz. Hukuki tüm haklarimizi kullanmaya devam edecegiz.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —