Tarih: 02.08.2022 11:48

SIDDET ARTIK EN ÖNEMLI BEKA SORUNU?

Facebook Twitter Linked-in

Siddet olaylarinin önüne geçemezsek toplumsal bir çöküs yasariz. Sagimiz-solumuz patlamaya hazir öfke dolu insanlarla dolu. Siddet konusu artik güvenlik sorunu terör kadar da tehdit içeriyor
Sadece ülkemiz degil dünya siddet olaylarina karsi çaresiz. Siddet meselesi artik toplumlari derinden etkiliyor .Suç dosyalari kabardi! Vakalarda artis var. Peki ama artarak devam eden siddet olaylarina karsi çözüm yok mu? Çözüm noktasinda elimizi degil bedenimizi tasin altina sokmaliyiz diyen HEGEM Baskani Adem Solak Cumhurbaskanligi 11.Kalkinma Plani ve Insan Haklari Eylem Plani Genelgesi dogrultusunda ”  Insan Haklari ve Siddetle Sivil Mücadele Bilincini Güçlendirici Saha Aktörleri Yetistirilmesi” projesini hayata geçirdi.10 yil sürecek proje siddetle mücadele de  en büyük sivil ag olusumu ayni zamanda . Küresel Gazeteciler Konseyi(KGK) ailesinin paydas oldugu ve bir-birinden degerli akademisyenlerin hazirladigi projenin mimari HEGEM Vakfi Baskani  Adem Solak ile projenin uygulama asamasini ve hedeflerini konustuk
PEKI BU PROJENIN AMACI NEDIR?
Insan Haklari ve Siddetle Sivil Mücadele Bilincini Güçlendirici Saha Aktörleri Yetistirilmesi" programinin GENEL AMACI, en büyük risk olan siddeti daha ortaya çikmadan aile, okul ve diger sosyal ortamlarda önlemek için etkin tedbirler almak; ülkemizde her tür siddet baglaminda yasanabilecek psiko-sosyal travmalar riskine karsi, acilen koruyucu-iyilestirici-onarici hizmet modellerini hayata geçirerek, ülke düzeyinde ‘siddetle ve suçla sivil mücadele agi’ olusturmak; "Insan Haklari ve Siddetle Sivil Mücadele Bilincini Güçlendirici Saha Aktörleri Yetistirilmesi" programinin ÖZEL AMACI ise, her mahalleye on sosyal arabulucu aktör, her okula yeterli sayida siddet önleme formatörleri ve sosyal arabulucu aktörler kazandirmaktir.
PROJE NE  ZAMAN HAYATA GEÇTI?
Proje HEGEM Vakfi tarafindan son 6 yilda 537 akademisyen/uzman katilimiyla ülke düzeyinde gerçeklestirilen 34 bilimsel saha çalismasina; daha öncesinde ise, yaklasik 13 yillik gibi uzun sürede gerçeklestirilen HEGEM risk arastirmalari sonuç raporlarina dayandirilarak hazirlandi.  Adalet Bakanligi çagrisi ve sekiz ayri Bakanliktan 16 Genel Müdürlük ve 25 ayri Üniversite Rektörlügü katilimiyla 2021 tarihinde bir sosyal politika programi olarak uygulamaya konmustur. “Insan Haklari” sorunu, insanca yasama temelinde hiçbir tür siddete ugramadan yasayabilme sorunudur. Insan haklarinin ihlalinden söz edildiginde, en ciddi risk faktörü olarak siddet olgusuyla karsilasiriz. Barinma, beslenme, saglik, egitim, kisisel ve sosyal gelisim, güvenlik … gibi temel haklara erisimin önündeki her keyfi ya da kasti engel, bireyin-bireylerin zarar gördügü bir siddet durumudur. 
NEDEN SIDDETIN TANIMINI YAPARKEN ZORLANIYORUZ?
"Siddet; kisinin/kisilerin diger bir kisiye, bir gruba ya da bir topluluga karsi sözel, fiziksel, cinsel, psikolojik, sosyal, ekonomik, siyasi olarak zarar vermesi veya zarar verme tehdidinde bulunmasi; daha farkli olarak ise, kisinin/kisilerin kendine, diger canlilara, dogaya bilinçli olarak zarar verici eylemler ortaya koymasi durumudur" Siddet olgusunun tek bir bilim disipliniyle izah edilmesi ve siddet gerçekliginin toplumda yasanan birkaç siradisi olay üzerinden anlasilmasi mümkün degildir. Siddeti anlama, anlatma ve siddet baglamindaki sorunlara önleyici, iyilestirici etkin çözüm modelleri ortaya koymada ve yürütmede ilgili bütün bilim disiplinlerinin, ahlakin, dinin ve dahasi felsefenin ise karismasi gerekir. "Siddetle Sivil Mücadele”, öncelikle sahada siddet olgusu üzerine bilgisi ve siddeti önlemeye dair becerisi, azmi, inanci bulunan hizmet aktörlerini gerektirir. 
HER ILDE ÇALISMA YAPILACAK MI ?
HEGEM Vakfi, 25 farkli ilde 25 devlet üniversitesiyle 10+10 yil süreli is birligi protokolleri imzalayarak, planlanan sosyal politikalarin hayata geçirilmesi hususunda önemli bir hizmet gücü/yapilanmasi ortaya koymus; bu sistematikle, öncelikle (Insan Haklari Eylem Plani HEDEF 3.5 geregi) Adalet Bakanligi ile is birligi ve katilimci diger Bakanlik ve Kurum/kuruluslar birlikteligiyle “Siddetle Sivil Mücadele” alaninda ciddi bir süreç baslatmistir. Subat 2022-Temmuz 2022 alti aylik proje hazirlik döneminde 25 pilot ilde tanitim faaliyetleri yapilmis; bu süreçte öncelikle paydas üniversite akademisyenlerinin ve Bakanliklarda çalisan konu ilgilisi kamu yöneticilerinin baslatilan sertifikali egitim programlarina katilimi için faaliyetler yürütülmüstür. Bu alti aylik hazirlik döneminde “Sosyal Arabuluculuk” sertifika programina 2200 ve “Siddet Önleme Formatörlügü” sertifika programina 1100 kisinin gönüllü katilimi saglanmis; 32 Genel Müdürlük, 27 Valilik ve 40 Rektörlük katilimiyla 26 Mayis 2022 tarihinde Manisa ilinde yapilan pilot il çalismalari degerlendirme toplantisinda sürecin Eylül 2022 sonrasi 81 ile yayginlastirilmasina karar verilmistir

SUÇ ORANLARINDAKI ARTISI NEYE BAGLIYORSUNUZ?
Adalet Bakanligi Adli Sicil ve Istatistik Genel Müdürlügü verilerine göre; Türkiye'de 2019 yilinda Cumhuriyet Bassavciliklari sorusturma dosya sayisi 9 milyon 342 bin 676'dir. Bu dosyalarda yer alan süpheli sayisi 13 milyon 562 bin 961 ve magdur sayisi 10 milyon 504 bin 922'dir. Bu ise bize, ülkemizde hane basina yaklasik olarak bir süpheli ya da magdur kisi düstügünü göstermektedir. 2020 yili 1 Ocak tarihi esas olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti adliyelerinde icra/iflas dahil toplam açik dosya sayisi 48 milyon 700 bin üzeridir. Türkiye suç baglaminda, Islam Ülkeleri arasinda birinci ve OECD ülkeleri (36 ülke) arasinda ABD'den sonra ikinci sirada yer almaktadir. Türkiye'de suça karisanlarin; TBMM Siddet Arastirma Komisyon Raporuna (2007) göre %88'i, Etkin Hükümlü Projesi Sonuç Raporuna (2009) göre %84'ü, HEGEM Gençlik ve Siddet Arastirma Raporuna (2018) göre %78'i, "okulunu terk eden" çocuklardir. Terör üzerine yapilan arastirma ve belirlemelere göre ise, Türkiye'de, 2007-2015 yillari arasinda devam, disiplin, vs. nedenlerle okulunu terk eden ögrenci sayisi 1 milyon 929 bin 966'dir. Bu ve diger benzer verilerden hareketle, ülkemiz için "okul terk problemi, bir güvenlik sorunudur" diyebiliriz.
SIDDET FAKTÖRÜNDE AILELERIN ETKISI NEDIR?
 Kadinlarin anne olarak gelecek nesillere kisilik kazandirmada rolleri ve etkileri çok fazladir. Oysa ülkemizde bölgeler/iller arasinda bu yönde sosyal risk olusturacak büyük farkliliklar vardir. Örnegin; Eskisehir'de okur-yazar olmayan ya da hiçbir okul bitirmeyen kadinlarin haneye orani %4 iken, bu oran Sirnak'ta %84, Mus'ta %73, Hakkâri’de %70, Sanliurfa'da %65, Van'da %63, Siirt/Agri'da %62, Bitlis'te %58, Diyarbakir/Mardin'de %57’dir. 120 bin liseli ve 12 bin hükümlü gence ulasilan "HEGEM: GENÇLIK VE SIDDET" saha çalismasindan elde edilen bazi önemli bulgular söyledir: Ankete katilan 120 bin lise ögrencisinden %70,5'i ve Ceza Infaz Kurumlarinda bulunan 12 bin gencin %86'si okuduklari okul ortamlarinda haksizliga, adaletsizlige ugradiklarini beyan etmistir. Okullarda haksizliga ugrama sikliginin (katilanlarin üçte ikisi, haftada ya da ayda birkaç kere) yüksek olusu dikkat çekici bir durumdur. ABD'de yedi eyaleti kapsayan bir arastirmada 25-34 yaslari arasinda olup lise düzeyinde okulu terk eden bireylerin, lise egitimlerini tamamlamamaktan ötürü 944 milyar dolar civarinda vergi kaybina neden olduklari hesaplanmistir. Amerikan devlet hapishanelerindeki mahkumlarin %75'i liseyi erken terk etmis kisilerden olusmaktadir. 
GENÇLER NEDEN SUÇ ISLEMEYE MEGILLI?
HEGEM Vakfi Siddet Raporu verilerine göre, okulunu terk eden ya da suça sürüklenen çocuk ve gençlerin en bariz özelliklerinden birisi, ailesinde suç magduru olmus en az bir bireyin var olmasidir. Ülkemizde bu nitelikteki ailelerle ilgili bilimsel arastirmalar, istatistiki belirlemeler çok yetersiz durumdadir. Bu baglamda, okulu terk eden ya da ailesinde suç magduru birey bulunan çocuklarla birebir çalisma yürüten etkin yapilarin, aktif görevli hizmet aktörlerinin bulunmamasi çok önemli bir sosyal risk faktörüdür. "Gençlik ve Siddet Arastirmalari" anketine katilan 120 bin lise ögrencisinden ancak %47 kadarinin anne-babasi, anlasmazliklarini olumlu yollarla çözme yolunu seçiyor; %53'ü ise negatif yollari, yani siddete basvurmayi yegliyor. Ceza Infaz Kurumlari ekseninde ankete katilan 12 bin hükümlü gençten ise, anne-babasinin ortaya çikan anlasmazliklarini olumlu yollarla çözenlerin orani sadece %27'dir. Bunun anlami ise, hükümlü gençlerden %77'sinin anne-babalari anlasmazliklarini negatif yollarla (siddete basvurarak) çözme yolunu seçtikleridir. Bu oran ailedeki çatisma ortami ile çocuklarin suça sürüklenmeleri arasindaki baglantiyi düsündürmektedir. Ankete katilan liseli gençlerden sadece üçte biri kardesleriyle ya da arkadaslariyla ortaya çikan anlasmazliklarini olumlu yollarla çözme yolunu seçiyor; bu oran hükümlü geçlerde ise, beste/altida bir oranina kadar düsmektedir
GENÇLERDEKI NEFRET DUYGUSU NEDEN ARTIYOR?
 Bu arastirma verilerine göre, yeni nesillerin anne babalarina göre insan iliskilerinde, iletisimde daha olumsuz ve yikici bir tutum sergiledigi söylenebilir. Oysa, bir çocuk siddete basvurdugunda ortaya çikan durumdan çocugun kendisi, ailesi, magdur olan taraf ve dahasi bütün toplum zarar görmektedir. 120 bin liseli ve 12 bin hükümlü gence ulasilan HEGEM Raporuna göre (2018); Liseye devam eden gençlerin %58'i, Ceza Infaz Sistemindeki gençlerin %82'si kendinden nefret ettigini belirtirken; Liseye devam eden gençlerin %80’i ve Ceza Infaz Sistemindeki gençlerin %88'i diger insanlardan nefret ettigini beyan etmistir. Geçmiste cinsel taciz vb. en az bir travmatik olayla karsilasma durumu: Liseye devam eden gençlerde %21, Ceza Infaz Sistemindeki gençlerde %58'dir. Ailesinde son 15 yil içinde en az bir kere suç magduru kisi olma orani; Liseye devam eden gençlerde %21 ve Ceza Infaz Sistemindeki gençlerde %84'tür. Intihar egilimi tasima durumu; Liseli gençlerde %37 ve Ceza Infaz Sistemindeki gençlerde %64 olarak tespit edilmistir. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —