MEB’in; Uzman ve Basögretmenlik Süreci Nasil Gidiyor?..(1)

Ögretmen arkadaslarimiz, gelismeleri takip etmeye, görüslerini dile getirerek MEB ve ilgililere ulastirmaya gayret ediyorlar.

Güncel 1.08.2022 11:49:00 0
MEB’in; Uzman ve Basögretmenlik Süreci Nasil Gidiyor?..(1)

Geçen ay gündeme gelen “Uzman ve Basögretmenlik” konusu elestiriler de aldi. Bir çok egitimci, bunun “ayrimciliga-yabancilasmaya vb.” etki yapacagini dile getirdi ve “10 yil olan uzman, 20 yil olan Basögretmen olmali. Sinavla olmaz. Hele video ile ders vererek hiç olmaz” dediler…

Son çevrimiçi toplanti 22 Temmuz, saat:21.30’da  yapildi. Simdi toplantidan bize aktarilan  notlari paylasalim.

Dr. Tugba YILMAZ; “Birçok ülkede ögretmenlik meslegiyle ilgili kanunlar var. “Meslek Kanunu” olan ülkelerin yasal metinleri incelendiginde, genel anlamda ögretmenlik mesleginin bütün boyutlarini ele alan metinler. Bu kanunlar; ögretmenlerin görevleri, sorumluluklari, ögretmen yetistirme programlarina ögrenci seçim, saat i, ögretmen yetistirme süreci, ögretmenlerin istihdami, atama süreci, mesleki uyum süreci, okul yöneticilerinin yetistirilmesi ve .atamasi, ögretmenlerin yer degistirme islemleri, mesleki gelisim faaliyetleri, kariyer basamaklari, özlük haklari gibi ögretmenlik meslegini tüm yönleri ile ele alan çok kapsamli. 14 Subat 2022 tarihinde yayimlanan Ögretmenlik Meslek Kanunu’nun amaci; ögretmenlerin atamalari ve mesleki gelisimleri ile kariyer basamaklarinda ilerlemelerini düzenlemektir. Türkiye’de hem resmi okullarda hem de özel okullarda görev yapan yaklasik 1 milyon 200 bin ögretmen için hazirlanmis olan yaklasik 2 sayfalik bir metnin kapsami da  tartisilmalidir..”

Doç. Dr. Devrim AKGÜNDÜZ; “Öncelikle uzmanligin ve uzman ögretmenligin tanimini yapmak gerekiyor. Ögretmenlik meslegi “özlük haklari açisindan” zayif kalan bir memuriyet grubu, bu uygulamalarda ögretmenlerin maaslarindaki iyilestirme amaçlanmis olabilir. “Uzmanlik” olabilir ancak, bu “alan uzmanligi” olmalidir. “Genel ögretmenlikte” uzmanliginin söz konusu olamaz. Çünkü verilen egitimlerde pedagojik formasyon ve egitim bilimleri içerigi verilmekte, bu egitimleri alan bir kisinin alan uzmanligindan bahsetmek de mümkün olamayacaktir. ABD’nin bazi eyaletlerinde yeni göreve baslayan bir ögretmenle, 10 yillik bir ögretmen maasi arasinda ciddi bir fark vardir. Buna benzer bir durum Türkiye’de de olabilir. Bununla birlikte ögretmenlerin kendilerini güncellemeleri gerekir ve çesitli mesleki gelisim programlarina katilim saglayabileceklerdir. Ögretmenlerin degerlendirilmesi gerçeklesecekse, bunun bir standardinin olmasi gerekir, ögretmenlerin çoktan seçmeli sorularla degerlendirilmeleri son derece yanlistir. Ögretmenlerin süreç içinde yaptiklari uygulamalar, egitime kattiklari degerler, yaptiklari projeler ile degerlendirilmeleri gerekir. Üniversiteler ve STK’lar ile isbirligi içerisinde bagimsiz kurullar olusturularak uygulamali degerlendirmeler yapilabilecektir.. Yaklasik 600 bin ögretmenin uzman/basögretmen kategorisine girmeye çalismasinin sistemde tikanmaya neden olacaktir. Kendi alanlarinda yüksek lisans ve doktora yapan ögretmenlerin egitimlerden de muaf tutulmasi ve akademik egitimin güçlendirilmesi gerekmektedir. Video ile ögretimin, uzaktan egitimin temel ilkelerine uymaz, ara degerlendirme, etkilesim, geri bildirim, eglenceli aktiviteler olamaz. Web 2.0 araçlarindan yararlanilamiyor. Bu egitim ögretmenlerin ilgisini çekmeyecektir. Amaç, ögretmenlerin “akademik gelisimlerini saglamak” ise üniversitelerin MEB ile is birligi içinde olarak senkron, asenkron, harmanlanmis egitim modelleri ile mesleki egitim verilmesi gerekmektedir.”

Savas ÖZEN; “Özel okullarda çalisan ögretmenler “uzman ve basögretmenlik

sürecinde” sikintilar yasiyor, bazi “özel okul ögretmenlerine” ÖBA egitimleri çikmiyor. Bu egitimleri alip uzman ya da basögretmen olan özel okul ögretmenlerinin maas ve özlük haklarinin, MEB’deki ögretmenlerin maas ve özlük haklarina benzer sekilde düzenlenip düzenlenmeyecegi de belli olmamistir. Uzman ya da basögretmenlik unvani alan ögretmenlerin unvanlarina ek olarak yetki gelip gelmeyecegi, yetki gelse bile bunu tasimak çok zordur. Degisim güzeldir, degisim gelismeyi getirir. Ancak, “her degisim de gelisim degildir”, sadece unvanlar degistiginde gelismislik saglanamaz. Unvanlar ya da yetkiler elde edildiginde bunlarin getirdiklerinin bir meslegin gereklerine uygun olmasi, evrensel, kalici, kapsayici, insani olmasi gerekir. Alinan unvanlarin; kisiye degil topluma, toplum nezdinde devlete, devlet nezdinde ülkelere faydasi olmasi gerekir.”

Abdullah DAMAR; “Yasa tasarisi hazirlanirken, mecliste konusulurken ve su an bu egitimler verilirken egitiminin taraflarinin yani üniversitelerin, egitim sendikalarinin, egitimle ilgili sivil toplum kuruluslarinin görüslerine basvurulmadi. Esit ise esit ücret geregi ögretmenlerin ayni ücretleri almasi gerekir,  UNESCO’nun kararlari arasinda; ‘ögretmenlerin meslege giristen emekli oluncaya kadar kendilerini gelistirmeleri, kariyer anlaminda ilerlemeleri, yönetim kademelerine geçebilmeleri gerektigi’ belirtilmis, Türkiye de bu ögretmenlerin statüsü kararlarini imzalamistir. Ögretmenlere sunulan tek düze videolar yerine, ögretmenlerin gelisimine katki sunacak

geri bildirim, etkilesim içeren egitimlerin verilmesi gerekir. Bu sekilde egitim vermek yerine yüksek lisans ve doktora egitimini tamamlayan ögretmenlere bu unvanlarin verilmesi ve “akademik gelisimin tesvik edilmesi” gerekir. Ayrica sinavlar yapildiktan ve ögretmenler uzman ve basögretmen olduktan sonar, görev tanimlarinin degismesi gerekir, ancak yasanin bu haliyle kalmasi, hem esit ise esit ücret yasasina aykiri bir durum olup, hem de okulda ‘ögretmenler arasindaki barisi’ bozacaktir..”

Aylin ÇALISKAN; “MEB ‘insan kaynagini yönetme’ konusunda sikinti yasiyor.

1,5 milyona yakin personeli var, ancak insan kaynaklari politikasi açisindan bir ’kurum kültürü’ yok…“Alan uzmanligi” meslekte çok önemli, öncelikle

egitimlerde alan uzmanliklarinin gelistirilmesi gerekir. 600 bin ögretmene ayni egitim verilirken uzmanlastirmaktan ziyade ögretmenler arasinda bir standart olusturulmaya çalisilmaktadir.Verilen egitim programi çok önemli,

ögretmenlerin kendilerini gelistireceklerini ancak daha iyi bir uzaktan egitim verilebilirdi.” 

Dr. Selçuk DOGAN; “Ögretmenler yaparak ögrenebilecektir, ögretmen egitimlerinin yillardir üzerinde çalisilan teknoloji ile bütünlesmis bir alan olup, bu konuda bilimsel

arastirmalarin, teoriler vardir. Verilen egitimlerin anlamli olabilmesi için sinif

içindeki deneyim ve video içerigin çesitli etkilesim ve etkinliklerle bir araya gelmesi gerekir, video izlerken ya da sonrasinda ögretmenlerin ''Sen bunu nerede ve nasil kullanirdin?'' sorusuna yansitma yapmalari gerekir. Bilimsel arastirmalarin, pasif videolarda ögrenme orani ile topluluk olusturarak ögrenme orani arasinda ciddi bir fark oldugunu gösterdiklerini, bu egitimlerde ögretmenlerin uzmanlik alanlarina göre informal topluluklar olusturularak verilebilecektir. Videolarda asenkron topluluklar kurmak için, ögretmenler kisa ve açik uçlu sorulara cevap yazabilecekler, bu cevaplara yazilacak cevaplarla da       deneyimleri ortaya çikacak ve yeni fikirlere ufuk açacaktir. Bilimsel arastirmalarda “ögretmen egitiminde 8 özellik olup”, bunlardan birinin de “ögretmenin örnegi görmesi” ve bir uzmanin bu örnegi analiz etmesidir. Analizin kaliciligi arttirdigini, videolarda sinif içi örneklerin analiz edilmesi, teori-uygulama iliskisinin kurulmasi ve ögrenme mekanikleri ile ögrenmenin saglanmasi gerekmektedir. Videolarda ölçme degerlendirme yoktur, “aninda geri bildirim verilmesi” gerekir. Bilimsel arastirmalara göre bu durumun ögrenmeyi büyük oranda arttirarak içerige baglilik saglayacak, ayrica bu durum dinleyenlere enerji verecek, ögretmenler yapilacak sinava girmeden önce de kendilerini test edebilecekler, ögren-sina yaklasimi sayesinde aktif katilim ve bilginin kalicilik saglanacaktir.

Cüneyt ILTUS;  “Ögretmenlere ikinci bir KPSS yapildi, ögretmenlerin

alanlarindan bagimsiz olarak ayni egitime tabi tutulmalari, ‘bir matematik ögretmeni ile bir okul öncesi ögretmeninin ayni ölçme degerlendirme egitimine’ alinmalari, onlari kendi alanlarinda uzman ve basögretmen yapamayacaktir.. Ayrica bu sinav, artik bir sector haline gelmeye basladi, çesitli kurslarin, soru bankalarinin hazirlandi, 

bilim uzmanliginin tesvik edilmesi gerektigini bu da ancak “yüksek lisans ve doktora egitimi” ile mümkün olacaktir.”

Dr. Ibrahim ÇETIN; “Uzman ve basögretmenlerin görev tanimlarinin, hak ve

sorumluluklarinin bu egitimlerden ve sinavdan önce belirlenmis olmasi gerekir. Egitim programlari, alandan bagimsiz KPSS içerigi gibi, genel ögretmenlige iliskin içeriklerdir. Ayrica “kendi alanlarinin disinda yüksek lisans yapan” kisilerin de

sinavlardan “muaf tutulup” uzman olmasinin alana nasil bir katki sunacagini, özellikle son dönemlerde uzaktan egitimle ve alan disi yapilan yüksek lisanslarin niteliginin tartisilmasi gerekmektedir. Yapilmasi gereken, ögretmenleri akademiye çekmektir.  Uzman ve basögretmenlik egitimleri, ölçme degerlendirme, özetleme, videolardan

sonra online geri bildirim verme konusunda eksik kalmaktadir. Bundan önceki uzman

ögretmenlik sinavlarinin kaldirildigi gibi bunlarin da mahkemeden geri dönmesi durumunda haksizliklar ortaya çikabilecektir. Ögretmenlerin kariyer ilerlemelerinde

Türkiye basarili olamamistir.

Egitim-Kültür-Sanat alani gelismeleri takip için @drgoktanay 


Perşembe 14.6 ° / 10.5 °
Cuma 15.6 ° / 10 °
Cumartesi 16.1 ° / 9.6 °