Mahkemeye sevk edilen 3 akademisyen, 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan tutuklandı Hakimlik kararından: 'Operasyonların devam ettiği sırada 11 Ocak 2016'da şüphelilerin de aralarında bulunduğu bin 128 kişi tarafından, 'Bu su?
İSTANBUL (AA) - İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 'Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi' üyelerinin imzaladığı bildiriye ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, gözaltına alınan ve mahkemeye sevk edilen 3 akademisyen, 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan tutuklandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunun tutuklama istemiyle nöbetçi İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliğine sevk ettiği Boğaziçi Üniversitesinden Esra Mungan ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinden Kıvanç Ersoy ile Nişantaşı Üniversitesindeki görevine son verilen Muzaffer Kaya'nın hakimlik sorgusu sona erdi.
- '2 polisin vurulmasıyla birlikte...'
Nöbetçi Hakimlik, verdiği kararda, 22 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde PKK terör örgütü tarafından iki polis memurunun evlerinde enselerinden vurularak şehit edilmesiyle birlikte PKK terör örgütü eylemlerinin artarak ve yoğunlaşarak devam ettiği belirtilerek, bu amaçla güvenlik güçlerinin mahallelere girmelerini engellemek için, mahalle girişlerine, sokaklara hendekler kazıldığı ve barikatlar kurularak güvenlik güçlerine terör örgütü mensupları tarafından roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendiği bilgisi verildi.
Değişik tarihlerde, değişik yerel birimlerde sözde 'öz yönetim' ilanlarının yapıldığı süreçte, 'PKK/KCK terör örgütü yürütme konseyi eş başkanı' Bese Hozat'ın, terör örgütünün yayın organları aracılığıyla, 22 Aralık 2015 tarihinde, 'Aydın ve demokratik çevreler öz yönetimlere sahip çıksın' şeklinde bir açıklama yaptığı belirtilen kararda, bu açıklamadan sonra, sözde 'öz yönetim' ilan edilen bölgelerde, güvenlik güçlerinin terör örgütü mensuplarınca hendekler ve barikatlarla engellendiği, sokaklara bombalı tuzaklar kurulduğu ve ilerleyen süreçte bu bölgelerde güvenliğin sağlanması amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan edilerek operasyonlara geçildiği anlatıldı.
- 'Akademisyenlerin bildirisi, Bese Hozat'ın açıklamalarıyla paralel'
Kararda, operasyonların asayiş ve huzurun yeniden tesisi maksadıyla yapıldığı, operasyonlar sırasında birçok terör örgütü mensubunun etkisiz hale getirildiği, barikatların kaldırılıp hendeklerin kapatıldığı, büyük miktarda patlayıcının imha edildiği, birçok silah ve mühimmatın ele geçirildiği aktarılarak, operasyonların devam ettiği sırada 11 Ocak 2016'da şüphelilerin de aralarında bulunduğu bin 128 kişi tarafından, 'Bu suça ortak olmayacağız' adı altında PKK terör örgütüne destek niteliğinde bir bildiri yayınlandığı ve sürece bakıldığında PKK adına açıklama yapan Bese Hozat'ın açıklamalarıyla bu bildirinin birbirine paralel olduğunun görüldüğü ifade edildi.
Süreç içinde içinde PKK terör örgütünün silahlı saldırılarının devam ettiği ve asıl şiddet yaratanın terör örgütü olduğu bilinmesine rağmen söz konusu bildiride terör örgütüne yönelik hiçbir eleştiri ve kınamanın dahi yer almadığı vurgulanan kararda, 'Şüphelilerin terör örgütünün eylemlerini destekler mahiyette tavır içerisinde olduklarının açık olduğu, bildirinin yayınlanmasından sonra şüphelilerin basın toplantısı düzenleyerek basın yoluyla aynı metni tekrar okudukları, metinde geçen hususları tekrar ettikleri, sözde 'barış talebi' adı altında silahlı terör örgütü propagandasını alenen yaptıkları, bu bildiriden sonra tüm terör örgütlerinin ve PKK terör örgütünün, asker, polis, sivil demeden bütün vatandaşların can ve mal güvenliğine karşı saldırılarının artırılarak eylemlerine devam ettiği, bu şekilde huzur ve güven ortamının tehdit edildiği anlaşılmıştır' denildi.
- 'Şüpheliler, terör örgütüyle aynı fikir ve eylem birlikteliği içinde'
Şüpheliler ve avukatlarının, 'bildirinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği' savunması yaptıkları belirtilen kararda, şu ifadeler yer buldu:
'Benzer terör eylemlerinin gerçekleştirildiği Avrupa ülkelerine bakıldığında, bu devletlerin huzur ve güvenliği sağlamak, eylemleri gerçekleştiren teröristlere karşı ve hatta teröristlerle çok hafif bir şekilde de olsa bağlantıları tespit edilen şahıslara karşı her türlü tedbirin alınarak, gerektiğinde güvenlik güçlerinin bütün tedbirleri aldığı, teröristleri ve bağlantılı şahısları etkisiz hale getirdiklerinin bilindiği, devletin temel görevlerinden bir tanesinin de bütün vatandaşlarının öncelikle yaşam ve güven hakkını sağlamak olduğu, bu hakkı tehdit eden terör örgütü mensuplarının silahlı saldırılarını sona erdirmek için başlatılan operasyonlardan dolayı, esasen savunma pozisyonunda olan devletin katliam yaptığından bahsedip asıl saldırıları gerçekleştiren terör örgütü mensuplarının eylemlerine hiç değinilmemesinin, şüphelilerin terör örgütüyle aynı fikir ve eylem birlikteliği içinde olduklarının delili olduğu, yayınlanan bildirinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.'
Hakimlik kararında, şüphelilerin, üzerlerine atılı, 'terör örgütü propagandası yapmak' suçunu işledikleri yönünde kuvvetli suç şüphesinin varılığını gösteren somut deliller bulunması, suçun yasada öngörülen cezasının alt ve üst sınırı, bu suçun önemli ve ciddi sayılan suçlardan olması sebebiyle tutuklama nedeni varsayılması, tutuklama yasağı ve yargılama engeli gibi halin bulunmaması, atılı suç yönünden şüphelilerin alabileceği ceza miktarına göre şüphelilerin kaçabilecekleri yönünde şüphe bulunması, soruşturmanın henüz tamamlanmaması ve atılı suç yönünden ölçülülük ilkesi uyarınca adli kontrol tedbiri uygulamasının bu aşamada yetersiz kalacak olması gerekçeleriyle tutuklanmasına hükmedildiği bildirildi.