ADANA (AA) - YUSUF KOYUN - Adana'da yaşayan kronik böbrek yetmezliği hastası uzman vaiz Fatih Yıldız, diyaliz seanslarıyla geçirdiği 14 yılda evlenip iki çocuk sahibi oldu ve yüksek lisansını tamamlayıp doktora eğitimine devam etti.
Adana'da Yüreğir İlçe Müftülüğünde görevli 41 yaşındaki uzman vaiz Fatih Yıldız, 2003'de kronik böbrek yetmezliği hastası olduğunu öğrendi. Diyalize girmeye başlayan Yıldız, bir yıl sonra kadavradan böbrek nakli oldu. Böbreğin vücuduyla uyum sağlamaması nedeniyle sağlığına kavuşamayan Yıldız, diyaliz tedavisine devam etti.
Hastalığı sırasında evlenip biri kız iki çocuk babası olan Yıldız, mezun olduğu Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde yüksek lisans eğitimini de tamamlayarak doktoraya başladı.
Haftada üç gün dörder saat klinikte diyaliz makinesine bağlı kalan Yıldız, ailesine ve eğitimine daha fazla vakit ayırabilmek amacıyla evde hemodiyaliz hizmeti almaya başladı.
- 'Diyaliz tedavisi görenlere tavsiye ediyorum'
Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, evine kurulan hemodiyaliz sistemi sayesinde ailesine ve eğitimine daha fazla vakit ayırma imkanı bulduğunu anlattı.
Klinikte tedavinin bazı dezavantajları olduğunu ifade eden Yıldız, şöyle konuştu:
'Diyalize gireceğiniz merkeze varana kadar yolda bir süre vaktiniz geçiyor. Birçok hasta aynı ortamı paylaşıyor ve o ortamda hastanın moralini bozacak durumlar olabiliyor. Durumu ağır olan hastalarla karşılaşabiliyorsunuz. Tedavi esnasında vefat eden hastalar dahi olabiliyor. Bu da diğer hastalar üzerinde olumsuz etkiler oluşturuyor. Diyalizden çıkan hasta evine gitmek için yolda bir süre daha zaman harcıyor. Evdeki cihazla diyalize girdiğimizde daha uzun süre bekliyoruz ancak tedavi sonrası kendimizi daha kısa sürede toparlayıp, günlük işlerimizi yapabiliyoruz. Diyaliz tedavisi görenlere bundan faydalanmalarını önemle tavsiye ediyorum.'
- 'Diyaliz tedavisi engel değil'
Diyaliz hastası olmanın, yaşama ara vermeyi ve hayattan kopmayı gerektirmediğini dile getiren Yıldız, 'Müslüman insanlar olarak bunu 'imtihan' olarak değerlendiriyoruz. İmtihanı bu şartlar altında başarabileceğimizi görmek ve göstermek istiyoruz. Dolayısıyla hayat bitmedi, devam ediyor. Hayata sımsıkı sarılıp, sorumluluklarımızı yerine getirme noktasında daha fazla gayret göstereceğiz. Yıkılmışlık, yenilmişlik psikolojisine kapılmadan bütün sorumluluklarımızı yerine getireceğiz.' dedi.
Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun olduktan sonra aynı üniversitenin Kelam Ana Bilim Dalı'nda yüksek lisansını tamamladığını aktaran Yıldız, yine bu üniversitede başladığı doktora eğitiminin sonuna yaklaştığını bildirdi.
Yıldız, bin 600 sayfadan oluşan doktora tezini Fahreddin er-Razı'nın 'Nihayetü'l-Ukul fi Dirayeti'l Usul' adlı eserinin tahkik tercüme ve değerlendirilmesi alanında hazırladığını ve bu sürede 10 parmak Arapça klavye kullanmayı öğrendiğini ifade etti.
Tezinin 900 sayfadan fazlasının Arapça'dan, geri kalanının Türkçe tercüme ve değerlendirmelerden oluştuğunu kaydeden Yıldız, 'Tezimde son düzeltmeleri yapıyorum. Bu çalışmalarımın hepsini diyaliz tedavisi sürecinde yaptım.' şeklinde konuştu.
Diyaliz tedavisine girdiği odasında eğitim çalışmalarını da yürütmek için bilgisayar sistemi kurduğunu anlatan Yıldız, 'Diyaliz tedavisi yaşamımızda diğer faaliyetleri gerçekleştirmede engel değildir.' dedi.
Yıldız, böbrek nakli için şu anda testlerin sürdüğünü, uygun zaman beklendiğini kaydetti.
Fatih Yıldız'ın eşi Hacer Yıldız da eşinin evde kurulan sistemle geceleri diyalize girdiğini ve bu sayede hem kendilerine hem de eğitimine daha fazla vakit ayırabildiğini dile getirdi.
- Hastalar 3 aylık eğitimden geçiyor
Özel bir diyaliz merkezinde görevli İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Pınar Ergin de belirli dönemlerde Yıldız'ı evinde ziyaret ederek kontrollerini yaptıklarını belirtti.
Ergin, evde hemodiyaliz tedavisine başlanmadan önce hastaların bir süre klinikte tedavi gördüğünü, daha sonra bu uygulamayı kabul eden hastalar arasında damar yapısı ve el becerisi yönünden tedaviye uygun olanların belirlendiğini ifade etti.
Hastaların klinikte üç aylık bir eğitim gördüğünü, bu sürede hemşire gözetiminde diyaliz tedavilerini kendilerinin uyguladığını aktaran Ergin, şöyle devam etti:
'Hastalar sıfır hatalı döneme gelene kadar merkezde kendileri diyalize giriyorlar. Daha sonra İl Sağlık Müdürlüğüne müracaat ediliyor. Hastanın evine hemodiyaliz cihazı ve su arıtma sistemi kuruluyor. Evin elektrik tesisatı da gözden geçiriliyor. Onlar tamamlandıktan sonra Sağlık Müdürlüğünden ekip geliyor. Onlar, hastanın evde kendi kendine hemodiyaliz tedavisini uygulayabileceğine, hayatını riske sokmadan yapabileceğine karar verdikten sonra hastanın evde diyalizine başlanıyor. Hasta açısından maliyeti bulunmayan bu tedavi yönteminin sağladığı konforun para karşılığında ise değeri yok.'
Bu yöntem sayesinde hastaların daha az ilaç kullandığını, sıkı diyet uygulaması ve sıvı kısıtlamasının daha az olduğunu belirten Ergin, evde hemodiyaliz tedavisi gören hastaların, normal şekilde yemek yiyebildiğini ve yaşamlarını sürdürebildiğini kaydetti.