İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 'Zorla, zoraki bir modernleşmeyle değerlerimizin uzaklaştırılmaya çalışıldığı, bunlar değiştirilerek başka bir şekilde, başka medeniyetlerin değerleriyle bu ülkenin yeniden bir büyük ülke hale geleceğine inanan görüşler ortaya konuldu, uygulamalar oldu. Görüldü ki her ağaç kendi gövdesi üstünde yükselir. Hiçbir ülkenin, hiçbir milletin başka bir medeniyetin kökleri üzerinde yükselmesi mümkün değildir' dedi.
Kurtulmuş, İnsan ve Medeniyet Hareketi tarafından Bahariye Mevlevihanesi'nde düzenlenen Toplumsal Değişim Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, tarih boyunca değişim meselesinin sosyolojinin yanı sıra bütün toplumsal faaliyetlerin odak noktası olduğunu dile getirerek, değişim alanındaki yaklaşımları 'toplumların zorla, yukarıdan, tepeden, cebri, metazori şekilde değiştirilebileceği kanaatine sahip olanların ortaya koyduğu faaliyetler' ve 'toplumların kendi özünde olanı değiştirerek ancak bir toplumsal değişim yaşayabileceği hakikatine bağlı olanların ortaya koyduğu faaliyetler' şeklinde sıraladı.Osmanlı'nın son 150 yılına damgasını vuran, o zamandan bu yana devlet eliyle, devletin zoruyla daha da şiddetini artırdığı zoraki bir modernleşmenin Türkiye toplumundaki en önemli toplumsal değişim projelerinden birisi olarak uygulandığını anlatan Kurtulmuş, zoraki modernleşme meselesinin toplum tarafından bugün dahi ciddi şekilde benimsenmediğini, özümsenmediğini ve toplumun bu zoraki modernleşme meselesine de gerekli cevabı ve katkıyı sunmadığını söyledi.
Numan Kurtulmuş, toplumsal değişmeyi sağlayacak şeyin düşünce sistematiği denilen paradigma olduğunu ve düzgün şekilde ortaya konulan paradigmanın hem toplumun içerisindekini hem de toplumlar eliyle dünyayı değiştirecek adımları atmaya muktedir olduğunu belirtti.
'Bu büyük medeniyet uzunca bir süredir başka medeniyetlerin kültürel istilası altındadır' ifadesini kullanan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Zorla, zoraki bir modernleşmeyle değerlerimizin uzaklaştırılmaya çalışıldığı, bunlar değiştirilerek başka bir şekilde, başka medeniyetlerin değerleriyle bu ülkenin yeniden bir büyük ülke hale geleceğine inanan görüşler ortaya konuldu, uygulamalar oldu. Görüldü ki her ağaç kendi gövdesi üstünde yükselir. Hiçbir ülkenin, hiçbir milletin başka bir medeniyetin kökleri üzerinde yükselmesi mümkün değildir. Bunu söylerken, 'Medeniyetler birbirleri arasında bir etkileşim içinde değildir' demiyorum. Tam tersine biz de tarih boyunca başka medeniyetlerin etkileşimi altındayız, bizim büyük medeniyetimizin büyük çıkışları döneminde de başka medeniyetler bizden büyük etkiler aldı. Tabii ki başka medeniyetlerin etkisini göreceğiz ama hiçbir medeniyet, kendi kökleri dışında başka bir kök üzerinde yükselmez.
Uzunca süre devam eden bir büyük dağınıklıktan sonra, ben diyeyim 200 sene, siz bunu 500 seneye kadar çıkarabilirsiniz, İslam topluluklarının içe kapanması ve dağılması süreci, İslam medeniyetinin hız kesme ve geriye gitme sürecini, en azından bu tarihsel süreç içerisinde görebilirsiniz. Şimdi dünyada yeni bir sese ihtiyaç var, yeni bir medeniyete ihtiyaç var, yeniden adaleti, hakkaniyeti, insanlığı, insafı, barışı, kendi temel paradigmasının vazgeçilmez unsurları olarak gören ve bunların üzerinde dünyayı yeniden tanımlayan, irfan geleneğinin bize öğrettiği büyük birikimin üzerinde onları post modern dünyanın diliyle yeniden insanlığa takdim eden bir anlayışa ihtiyaç var.'
- 'Millet aklıyla devlet aklı bütünleşmeye başladı'
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, günümüzde yaşanan karmaşanın aksine ümitvar olduğunu ifade ederek, 'Birinci koşumuz, Hazreti Resul ve sonrasındaki Raşid Halifeler dönemiydi. İkinci büyük koşumuz, bu meşhur tarihçi Braudel'in tasnifidir, o, Osmanlı ve Selçuklunun Fergana Vadisi'nden ilham alarak geliştirdiği bu süreci anlatır. Üçüncü büyük koşu da inşallah Türkiye'nin merkezinden dünyaya yayılacak olan yeni bir medeniyet hamlesidir, yeni bir çıkıştır, yeni bir güçlü yürüyüştür' dedi.
İrfan geleneğinde her bilginin statü değil ilave sorumluluk gerektirdiğini aktaran Kurtulmuş, 'Kendimizi bileceğiz, ne kadar aciz olduğumuzu, ne kadar sınırlı kapasitelere sahip olduğumuzu bileceğiz. Dünyanın en büyük alimi olabiliriz ama bu bizim sınırlı kapasitemiz olduğu gerçeğini değiştirmez. Dünyayı bileceğiz, evreni tanıyacağız. Bu maddi anlamda dünyadaki bütün bilgilerle mücehhez olmak demektir. Dünyadaki bütün gelişmeleri takip edeceğiz. Bilimde, kültürde, sanatta geri kalmayacağız, daha iyi olacağız. Dünyada ne varsa bunların hepsini en yakinen bileceğiz. Bütün bunların hepsini kendi medeniyetimizin potasında eriterek, buralardan bugünün dünyasına hitap eden sonuçlar çıkaracağız' diye konuştu.
Kurtulmuş, birilerinin hala büyük medeniyetin yeniden söz söyleme becerisi elde etmesini istemediğini belirterek, şunları söyledi:
'İslam dünyasının içerisinde ve üzerinde bir sürü oyunların oynandığını görüyorsunuz, ama biz 'Başkaları bizim üzerinde şunları şunları yapıyor' diye ağlama makamı değiliz. Başkaları ne yaparsa yapsın bize hem tarih hem millet hem de öte dünyada Allah soracak ki 'Siz ne yapıyordunuz?'. İşte bugün geçmiş dönemlerle kıyasladığımızda daha büyük imkanlarımız var. Çok şükür bu topraklarda millet aklıyla devlet aklı bütünleşmeye başladı. Henüz tam manasıyla bütünleşti demiyorum, bütünleşmeye başladı. Devletin inşallah milletin derununda olan bu geleneklerin parıltılarıyla mücehhez hale gelmesi zaman içerisinde inşallah gerçekleşiyor. Okullarımız, imkanlarımız, araştırma imkanlarımız, dünya ile mücadele edebilecek teknik kapasitemiz her gün gelişiyor. Çocuklarımızın, gençlerimizin ufukları gelişiyor. Bütün bunları büyük medeniyetimizin potasında eritecek ve inşallah yeniden 21. yüzyılın dünyasında en güçlü sözü, en güçlü eylemi ortaya koyacağız.'