Tarih: 26.03.2016 15:38

Bursa?da Kadavra Bağışında Umut Verici Artış

Facebook Twitter Linked-in

Tıp fakültelerinde son yıllarda artan kadavra sıkıntısı bağışların artmasıyla sona eriyor.
Yapılan eğitimlerin yanı sıra sosyal medya üzerinden kurulan iletişim ve etkileşim de kadavra bağışını artırıyor. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Mustafa Kafa, son dönemde kadavra bağışlayanlarda artış olduğunu söyledi. Kafa, yarısı son dönemlerde olmak üzere toplam 100?e yakın kişinin kendisini kadavra olarak bağışladığını, bu bağışların yüzde 20?sinin gerçekleşmesi halinde bile uzun süre kadavra sıkıntısı yaşamayacaklarını belirtti. Türkiye?deki tıp fakültelerinde 2013 verilerine göre toplam 20 bin öğrencinin 126 kadavra üzerinde eğitim görmeye çalıştığını belirten Kafa, 'Farklı aşamalarda 261 öğrenciye bir kadavra düşüyor. Bunun idealinin ise 6 öğrenciye bir kadavradır. Üniversite olarak nispeten iyi bir durumda olunsa da en çok kadın kadavrası konusunda sıkıntı çekiyoruz. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi?nde 1?i kadın olmak 15 kadavra bulunuyor. Bunun 10 tanesini rotasyon usulü ile yani bir süre kullandıktan sonra yenilenmesi için özel ilaçlanmış havuzlarda bekleterek yeniden kullanıyoruz. Bir kadavrayı, yapılan işleme bağlı olarak 5-10 yıl kullanabiliyoruz. Öğrenci sayısı arttıkça kadavraların ömrü azalıyor. Ömrü bitenler usulüne uygun olarak gömülüyor' dedi.
AVRUPA?DA BAĞIŞÇI ÇOK
Japonya?nın 2-4 öğrenciye bir kadavra ile bu konuda en iyi durumda olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kafa, 'Avrupa?da da 6-7 öğrenciye bir kadavra düşüyor. Ama Avrupa?da şöyle bir durum var. Orada bin kişiden biri kadavra bağışçısı. Üniversiteler kadavra bağışını yoğunluktan dolayı dönem dönem kapatmak zorunda kalıyorr. Türkiye?de ise bağış Avrupa?dan çok düşük, bu konuda bir açlık durumu söz konusu. Türkiye?deki kadavra ihtiyacını ağırlıklı olarak kimsesizler gideriyor. Adli Tıp Kurumu kanalıyla, resmi protokollerle ve kanunlarla kadavra sağlanmaya çalışılıyor. Diğer bir açıdan, bazen de kişi kendini vasiyetinde belirterek bağışlasa bile, bağışçının vefatından sonra ailesi vazgeçebiliyor. Kanunlarımız çok açık olmasa da, organ ve kadavra bağışında tüm söz hakkını yakınlarına vermiş durumda? dedi.
Türkiye?deki kadavra meselesinin aşılması için ailelerin bilinçlendirilmesinin büyük önem taşıdığını anlatan Doç. Dr. Kafa, hukuki düzenlemeler yapılarak kişinin vasiyetini esas alan bir sistemin getirilmesinin daha olumlu olabileceğini savundu. Tıp eğitiminde kadavranın yerini hiçbir şeyin tutmadığını vurgulayan Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Mustafa Kafa, ?Öğrenci kadavrada, yumuşak bir insan vücudunu damarlarıyla, sinirleri ile ve diğer tüm oluşumları ile birlikte görebiliyor. Bozulmuş, uzun süre kullanılmış kadavrada tıp eğitimi neredeyse imkansızdır. Cerrah olacaksa nasıl keseceğini, nereden kesmesi gerektiğini, ameliyatta hangi işlemi yapacağını öğreniyor. Gerçek hastaya ameliyat yapmadan önce kadavrada tecrübe kazanıyor. Kadavralar artık endoskopik cerrahide de kullanılmaya başlandı. Artık mikro cerrahiye yönelme var. Doku cerrahisine gidilmeye başlandı. Cerrahide dokulara bakılıyor artık, bir organ veya lob çıkartılmıyor. Bunların kadavralar üzerinde geliştirilmesi gerekir ki o cerrah daha çok hayat kurtarmaya devam etsin. Sadece tıp öğrencisinin değil, uzmanların eğitiminde de çok önemli kadavra. Tıp öğrencisinin organları ve dokuları gerçeğine en yakın bir şekilde görmesi gerekir. Tıp öğrencisinin varyasyonları yani insandan insana olan değişkenlikleri görmesi gerekiyor. Kadavra üzerindeki eğitimin yerini hiçbir şey tutamaz. Yurt dışındaki bazı kurumlarda bir dönem kadavra yerine sadece model veya üç boyutlu simülasyon eğitimleri denenmesine rağmen tekrar kadavra üzerinde eğitime dönüldüğünü ve diğer yaklaşımların birer yardımcı gereç olarak görüldüklerini biliyoruz? dedi.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —