WASHINGTON (AA) - GÜLBİN YILDIRIM - Dünyanın en büyük savunma sektörüne sahip ABD, son bir yılda Orta Doğu ülkelerine yaklaşık 30 milyar dolarlık silah ve askeri teçhizat sattı.
AA muhabirinin, ABD Savunma Güvenliği İşbirliği Ajansından derlediği verilere göre, ABD Dışişleri Bakanlığı 2015'in Mart ayından bu yana Orta Doğu ülkelerine 30 milyar dolarlık silah ve savunma ürünü satışını onayladı.
Satışların önemli bir bölümü, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Umman, Katar ve Kuveyt'in oluşturduğu Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerine yapıldı.
KİK üyelerinden Suudi Arabistan, tek başına 21 milyar doların üstünde ürün satın alarak en çok savunma malzemesi ithal eden ülke oldu.
ABD'den Blackhawk helikopterler, Patriot füzeleri, çok yönlü gemiler ve askeri mühimmat içeren alımlar yapan Suudi Arabistan'ı çok geriden izleyen BAE, bir milyar doların üstünde silah alımıyla ikinci sırada yer aldı.
KİK ülkeleri dışında, Irak, İsrail ve Lübnan da ABD'den önemli seviyede silah ve savunma teçhizatı temin etti.
Irak, söz konusu dönemde ABD'den 2,1 milyar dolarlık silah ve teçhizat alırken, bunların içinde F-16'dan füzelere kadar birçok farklı ürün yer aldı.
ABD Dışişleri Bakanlığı, ayrıca Mayıs 2015'te İsrail'e 1 milyar 900 milyon dolara yakın taarruz mühimmatı satılmasını onayladı. Lübnan ise ABD'den bir yıl içinde yaklaşık 853 milyon dolarlık askeri ürün aldı.
- ABD silahları Orta Doğu'yu istikrarsızlaştırıyor mu
ABD'nin silah ve savunma ihracatının önemli bir bölümünü Orta Doğu ülkelerinin oluşturması, bazı soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.
Orta Doğu'da artan silah talebinin, bölgedeki istikrarsızlık ve şiddet sarmalının nedenlerinden mi yoksa sonuçlarından mı olduğu tartışılıyor.
Uluslararası Af Örgütünün geçen yılın sonunda, terör örgütü DAEŞ'in sahip olduğu silahlarla ilgili yayımladığı araştırma raporu, Orta Doğu ülkelerine satılan silahların terör örgütlerinin eline geçme ihtimaline işaret ederek tartışmalara yeni bir boyut kazandırmıştı.
'Stok alımı: IŞİD'in silahlanması' başlıklı raporda, DAEŞ'in cephanesindeki silahların büyük kısmının, Irak ordusundan yağmalanan ABD, Rusya ve eski Sovyet menşeli silahlar olduğu belirtilmişti.
'Irak'a silah akışına yönelik yıllardır devam eden zayıf düzen ve bölgedeki ihmalkar kontroller, kendisine 'İslam Devleti' diyen silahlı gruba, Irak'ta büyük ölçüde savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlemesi için geniş çapta ölümcül cephane sağladı' ifadelerine yer verilen raporda, DAEŞ'in Haziran 2014'te Musul'un kontrolünü ele geçirmesiyle Irak'ın ABD menşeli mühimmat stoklarından askeri araçlarına kadar önemli seviyede teçhizat elde ettiği vurgulanmıştı.
- 'Savaş alanında yaşanan teçhizat kayıpları kaçınılmaz'
ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi ve Askeri İlişkiler Bürosu Sözcüsü David McKeeby, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, savaş bölgelerinde yaşanan teçhizat kayıplarının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi.
McKeeby, 'Herhangi bir çatışmada, savaş alanında yaşanan teçhizat kayıplarının kaçınılmaz olduğunu söyleyebiliriz ancak ABD değerlendirme ve denetlemeyi askeri malzemelerin alıcı ülkelere ulaştırılması sürecinin olmazsa olmaz parçalarından biri olarak görüyor. ABD'nin kanunları ve politikası gereğince, Amerikan menşeli savunma ürünlerinin planlanan şekilde kullanılmasını sağlamak görevimiz.' diye konuştu.
ABD'nin yabancı ülkelere büyük miktarda silah ve savunma satışlarının kompleks ve titiz bir karar sürecine tabi tutulduğunu belirten McKeeby, 'ABD, 1995 Konvansiyonel Silah Satışları Politikası ve Silah İhracatı Kontrol Yasası gereğince bir ülkeye askeri ürün satışı kararını verirken siyasi, askeri, ekonomik, silah kontrolü ve insan hakları şartlarını göz önünde bulunduruyor.' bilgilerini verdi.
McKeeby, KİK üyelerine askeri satışlardaki artışın, bu ülkelere geçen yıl mayıs ayında düzenlenen Camp David Zirvesi'nde verilen sözleri yansıttığını da aktardı.
ABD, altı KİK ülkesiyle adı geçen zirvede alınan kararlar kapsamında, savunma satışlarını kolaylaştıran güvenlik iş birliği anlaşmaları imzalamıştı.