Tarih: 29.03.2016 13:05

Çocuklarda Skolyoza Dikkat

Facebook Twitter Linked-in

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Cihan Kırçıl, çocuk omurga eğriliği (skolyoz) hastalığının omurganın sağa veya sola doğru eğilmesi şeklinde tanımlanabilecek bir omurga şekil bozukluğu olduğunu, genellikle çocukluk döneminde tanısı koyulan skolyozda çok düşük dereceli eğriliklerin çocuklukta fark edilmeyip bazen erişkin dönemde de tanı alındığını söyledi.
Koru Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği Uzmanı Op. Dr. Cihan Kırçıl, normal bir insan omurgasına yandan bakıldığında boyun ve bel bölgesinde bir miktar çukurluk ve sırt bölgesinde hafif bir kamburluğun normal kabul edilebilecek derecelerde bulunabileceğini, ama önden veya arkadan bakıldığında normal bir omurgada eğrilik bulunmayacağını bildirdi. Skolyoz tanısı almış olan hastaların büyük kısmında bir sebep bulunamadığını ifade eden Op. Dr. Kırçıl, bu durumdaki hastalığa ?idiyopatik skolyoz? yani sebebi belli olmayan skolyoz denildiğini belirtti. Op. Dr. Cihan Kırçıl, 'İdiyopatik skolyozda genetik yatkınlığın söz konusu olabileceği ile ilgili bilimsel yayınlar bulunmakla beraber skolyozdan kesin surette sorumlu bir gen henüz bildirilmemiştir. İdiyopatik skolyoz dışında kalan diğer skolyoz türlerinde ise özellikle doğuştan gelebilen bazı sinir sistemi ve kas hastalıklarının skolyoza yol açabildiği bilinmektedir. Bu şekilde bir hastalıkla dünyaya gelen veya doğduktan sonra tanı alan çocukların da skolyoz açısından araştırılmasında fayda vardır' şeklinde konuştu.
Op. Dr. Kırçıl, çocuklarda oluşabilecek skolyoz hastalığının şu şekilde anlaşılabileceğini söyledi:
'Çocuğun belinde veya sırtında asimetri varsa; bir omuzu diğerinden daha yüksekse; arkadan bakıldığında bir kürek kemiği diğerinden daha çıkık veya belirginse; bir bacak diğerinden daha uzunmuş gibi görünüyorsa; gövde veya göğüs kafesi bir tarafa kaymış görünüyorsa; çocuk öne doğru eğildiğinde gövdenin bir tarafındaki kaburgalar diğer tarafa göre daha yüksek kalıyorsa; çocuğun elbiseleri üzerinde sürekli asimetrik bir şekilde duruyorsa çocukta bir omurga şekil bozukluğu olabileceğinden şüphelenilmelidir.'
Çocuğunda bu hastalığın olabileceğinden şüphelenenlerin mutlaka skolyoz cerrahisi ile uğraşan bir ortopedi uzmanına başvurması gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Kırçıl, 'Uzman doktor tarafından yapılan muayene ve röntgen incelemeleri ve gerekirse MR görüntülemesi sonrasında omurgadaki eğriliğin derecesi ve beraberinde eşlik eden başka omurga ve omurilik problemlerinin olup olmadığı saptanarak hasta uygun bir tedavi planına dahil edilir.'
Op. Dr. Cihan Kırçıl, skolyozun ilerleyip ilerlemeyeceğini tahmin etmenin her zaman kolay olmayacağını fakat ilerleme riskini arttıran pek çok faktörün mevcut olduğunu söyledi. Op. Dr. Kırçıl, 'Özellikle mevcut omurga eğriliğinin en hızlı ilerleyebileceği dönem ergenlik dönemindeki hızlı boy uzaması dönemidir. Bu dönemde saptanan eğriliklerde tanı koyulduğu andaki eğrilik yüksek dereceli ise düşük dereceli bir eğriliğe nazaran bu eğriliğin ilerleme riski daha fazladır' dedi.
Tedavi planını belirlerken göz önünde bulundurulan iki temel kriterin olduğunu söyleyen Op. Dr. Cihan Kırçıl, 'Birincisi çocuğun yaşı, ikincisi de eğriliğin derecesidir. Çocuğun yaşı tanı koyulduğu anda ne kadar küçük ise omurgadaki eğriliğin de büyüyüp ilerlemesi o oranda fazla olacaktır. İskelet gelişimini tamamlamış erişkin bireylerde eğriliğin ilerlemesi bu derecede belirgin ve hızlı olmamaktadır. Bu nedenle küçük yaşlarda ve özellikle ergenliğin hızlı boy atma döneminde skolyoz tanısı almış olan çocuklarda skolyoz çok yakından takip edilmelidir ki bu takip sürecinde eğriliğin ilerleme miktarına göre tedavi şeklinde değişikliğe gidilebilmektedir' şeklinde konuştu.
Op. Dr. Cihan Kırçıl sözlerini şöyle sürdürdü:
'Çok hafif dereceli eğriliklerde genellikle özel bir tedavi uygulamaksızın çocuğun da yaşını göz önünde bulundurarak eğrilikte herhangi bir ilerleme oluşup oluşmayacağını 4 veya 6 aylık periyotlarla yakından takip etmekteyiz. Orta dereceli skolyozlarda ise gene çocuğun yaşını göz önünde bulundurmak suretiyle korse tedavisi uygulamaktayız. Korse tedavisindeki esas amaç eğriliği korse ile düzeltmekten ziyade ilerlemesini önleyerek ileri dereceli bir skolyoz ortaya çıkmasının önüne geçmek ve hastayı ameliyattan kurtarmaktır. İleri dereceli skolyozlarda ise cerrahi tedavi ile eğriliğin düzeltilmesi gerekmektedir.'
Skolyoz tedavisindeki amacın gelişebilecek göğüs kafesi deformitelerinin önüne geçerek akciğer fonksiyonlarını koruma altına almak için omurganın şeklini düzeltmek olduğunu ifade eden Op. Dr. Kırçıl, 'Bu sebeple tedavi gerektiren durumlarda skolyoz tedavisinin uygulanmaması veya ertelenmesi hayati açıdan risk arzedebilecek sonuçlar doğurabilir' diyerek tedavinin öneminin altını çizdi.
Op. Dr. Cihan Kırçıl, ameliyat sonrası süreçle ilgili de şunları söyledi:
'Ameliyattan sonraki erken dönemde omurgayı ve kemikleri tutan implantları zorlayıcı bazı hareketlerden kaçınılması gerektiği yönünde hastalarımızı bilgilendirmekteyiz. Fakat ameliyat olduktan 6 ay veya 1 yıl sonra bütün fiziksel ve sportif aktiviteler serbest bırakılmakta olup, hastalar günlük rutin yaşantılarına devam etmektedirler. Tabi ki doktorunun önerdiği aralıklarda da kontrollerin yapılması gerekmektedir.'


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —