ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, bir mahkumun cezaevinde orantısız güç kullanılması ve üç gün süresince havalandırması olmayan bir yerde tutulma şikayetlerinin etkili soruşturulmamasını hak ihlali saydı. Yüksek Mahkeme, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapmak üzere kararı ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına göndererek başvurucuya 2 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararına göre, Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu olarak bulunan T.G. 2012 yılı Aralık ayında Kocaeli 2 No'lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na sevk edildi. Buradaki mahkum kabul bölümünde kurum personelince çıplak olarak üst aranması yapılmak istendiğini ve karşı çıkması nedeniyle de darbedildiğini ileri süren T.G. daha sonra da havalandırması olmayan bir yerde üç gün tutulduğunu öne sürdü.
Şikayetçi olması üzerine başlatılan soruşturma kapsamında Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
T.G. darp ve işkenceye maruz kaldığı, şikayetleriyle ilgili etkili soruşturma yapılmadığı bu nedenle haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesi, çıplak arama yapıldığı iddiasını 'açıkça dayanaktan yoksun olması' nedeniyle kabul edilemez buldu.
Orantısız güç kullanılarak üç gün boyunca havalandırması olmayan bir yerde tutulma şikayetlerinin etkili soruşturulmamasını hak ihlali sayan Yüksek Mahkeme, başvurucuya 2 bin lira manevi tazminat ödenmesine ve yeniden yargılama yapılmasına karar verdi.
- Karardan
Yüksek Mahkemenin kararında devletin kişinin maddi manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün bir de usul boyutunun bulunduğu belirtilerek, bu yükümlülük çerçevesinde devletin doğal olmayan her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayacak etkili bir resmi soruşturma yürütmek zorunda olduğu vurgulandı.
Kararda, bu tarz bir soruşturmanın temel amacının, söz konusu saldırıları önleyen hukukun etkin şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve kamu görevlilerinin ya da kurumların karıştığı olaylarda, bunların sorumlulukları altında meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamak olduğu kaydedildi.
Yürütülecek ceza soruşturmalarının sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkan verecek şekilde etkili ve yeterli olması gerektiğine işaret edilen kararda, kötü muamele iddialarının gerektirdiği soruşturmanın bağımsız şekilde hızlı ve derinlikli yürütülmesinin zorunlu olduğu ifade edildi.
Yetkililerin, olay ve olguları ciddiyetle öğrenmeye çalışması, soruşturmayı sonlandırmak ya da kararlarını temellendirmek için çabuk ve temelden yoksun sonuçlara dayanmaması gerektiği belirtilen kararda, şu tespitler yapıldı:
'Devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında soruşturma yapılmamış olması ya da soruşturmanın yeterli olmaması bazen tek başına kötü muamele teşkil edebilmektedir. Dolayısıyla şartlar ne olursa olsun yetkililer resmi şikayet yapılır yapılmaz harekete geçmelidir. Şikayet yapılmadığında bile işkence veya kötü muamele olduğunu gösteren yeterli, kesin belirtiler olduğunda soruşturma açılması sağlanmalıdır. Bu bağlamda soruşturmanın derhal başlaması, bağımsız biçimde kamu denetimine tabi olarak özenli ve süratli yürütülmesi ve bir bütün olarak etkili olması gerekir. Devlet memurları tarafından yapılan işkence ve kötü muamele hakkında yürütülen soruşturmanın etkili olması için soruşturmadan sorumlu ve tetkikleri yapan kişilerin olaylara karışan kişilerden bağımsız olması gerekir. Soruşturmanın bağımsızlığı sadece hiyerarşik ya da kurumsal bağlantının olmamasını değil, aynı zamanda somut bir bağımsızlığı da gerektirir.'
Başvuruya konu soruşturma kapsamında başvurucunun şikayet dilekçesini sunmasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen aşamaya kadar herhangi bir şekilde cumhuriyet savcısı huzurunda ifade vermek üzere getirtilmediği ve ifadesinin alınmadığı anlatılan kararda, ifadesi dahi alınmayan başvurucunun ayrıca ilgili idarece soruşturma dosyasına sunulan bilgilerden haberdar olup, bunlara itiraz etme imkanından da mahrum bırakıldığı kaydedildi.
Kararda, şu ifadelere yer verildi:
'Dolayısıyla başvurucunun mağduru olduğu soruşturmanın şeffaflığına ve adalet mekanizmasının işleyişine güvenini temin edecek tedbirler alındığı söylenemez. Sonuç itibarıyla başvurucunun işkence ve kötü muamele iddiaları etkili şekilde soruşturulmamıştır. Bu açıdan başvuruya konu soruşturma işkence ve kötü muamele fiillerinin önlenmesi ve gerekiyorsa faillerin cezalandırılması bakımından yeterli bir etki doğurmamıştır. Dahası, salt soruşturmanın etkisizliği nedeniyle şüphelilerin kovuşturulmamış olması bu tür olaylara karışan kamu görevlilerine müsamaha ile yaklaşıldığı izlenimini uyandırmakta olup bu durum işkence ve kötü muamele fiillerini gerçekleştirme temayülü olan kamu görevlilerini cesaretlendirebileceği gibi bireyleri belirtilen eylemlere karşı koruma görevi bakımından devlete ve adalet mekanizmalarına olan güveni de zedeleyecektir.'