İSTANBUL (AA) - İstanbul Üniversitesi (İÜ) Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Funda Yıldırım, köpek ve kedi gibi yoldaş hayvanların yavru dönemlerinde şirin bulunarak satın alındığını veya sahiplenildiğini belirterek, 'İnsanlar hevesi geçince de bunları bir oyuncak gibi terk ediyor. Genellikle kent yakınındaki kırsal ve ormanlık alanlara terk edilen, insanlarla yaşamaya entegre olmuş bu hayvanlar doğal ortama adapte olamayıp kente geri dönüyor. Barınaklar da bu şekilde terk edilen hayvanlarla dolu.' ifadelerini kullandı.
Üniversiteden yapılan açıklamada, Yıldırım'ın sokak hayvanlarının yaşadığı sıkıntılar, bu konudaki yasal düzenlemeler ve evde hayvan bakımıyla ilgili değerlendirmelerine yer verildi.
Yıldırım, sokak hayvanları rehabilitasyonuyla ilgili yerel yönetimlerin son 10-20 yılda önemli bir yol aldığını aktararak, sokak hayvanlarının en çok büyük kentlerin problemi olduğunu kaydetti. Kentleşme yüzünden hayvanların doğal yaşam alanlarının insanlar tarafından işgal edildiğini ve hayvanların yiyecek bulabilecekleri ya da barınabilecekleri alanların giderek kısıtlandığını anlatan Yıldırım, İstanbul'da büyük barınaklar inşa edildiğini hatırlattı.
İnsanların bu alanda yapabilecekleri en güzel şeylerde birinin çevrelerindeki hayvanların tedavilerini üstlenmek olduğunu vurgulayan Funda Yıldırım, 'Çevremizdeki muhtaç hayvanların tedavilerini gerekiyorsa yerel yönetimler ya da dernekler aracılığıyla yaptırmak, aşılarını takip ettirmek ve bir arada yaşamın çözümlerini bulmak gerekiyor. Çünkü kentleşme bizi giderek doğaya yabancılaştırıyor. Sokaklardan hayvanların kaybolmaması gerektiğini düşünüyorum.' değerlendirmesini yaptı.
- 'Hayvanlar şehir dışına itiliyor'
Kentsel dönüşüm nedeniyle İstanbul'daki sokak hayvanlarının sürekli şehrin dışına itilmek durumunda kalındığını dile getiren Yıldırım, 'Hayvanların doğal yaşadığı alanlar, inşaatlarla dolmaya başladı. Hayvanların gidecekleri yer bulamıyorlar. Köpek ve kedi gibi yoldaş hayvanlar, yavru dönemlerinde şirin bulunarak satın alınıyor veya sahipleniliyor. İnsanlar hevesi geçince de bunları bir oyuncak gibi terk ediyor. Genellikle kent yakınındaki kırsal ve ormanlık alanlara terk edilen, insanlarla yaşamaya entegre olmuş bu hayvanlar doğal ortama adapte olamayıp kente geri dönüyor. Barınaklar da bu şekilde terk edilen hayvanlarla dolu.' yorumunu yaptı.
Doç. Dr. Funda Yıldırım, kentleşmenin yaşandığı fakat hayvanlarla ilgili organizasyonların çok zayıf kaldığı küçük kentlerde, yerel yönetimlerce hayvanların itlaf edilmesi gibi korkunç manzaralarla karşılaşıldığını anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
'Sokak hayvanlarının sahiplenilmesi konusunda net bir rakam veremesem de çok düşük olduğunu biliyoruz. Bu konuda farkındalık projeleri yapılarak insanlar bilinçlendirilmeli. Hatta sahiplenmenin özendirilmesi için devletin belirli sayıda köpek ya da kediyi sahiplenen insanlara yönelik teşvik vermesi gibi politikaları olabilir. Hayvan Hakları Yasası 2004'te çıktı. 2014'teki revizyonlarla görece hayvanlara daha çok sahip çıkan bir yasa. Hayvana işkence yapmaktan, izin alınmadan hayvana yapılan deneysel çalışmalara varana kadar hepsi hayvan hakları açısından suç teşkil ediyor. Dolayısıyla da bunların yasada birtakım cezai yaptırımları oluştu. Ancak diğer yandan yasanın öngördüğü birtakım maddeler var. O maddelerde, çene kasları güçlü ya da belirli bir kilonun üstündeki hayvanların sokakta serbest olarak dolaşmayacağı belirtiliyor.'
- Hayvanlardan geçen hastalıklar
İÜ Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Funda Yıldırım, evde hayvan bakımına ilişkin de hijyen konusunun önemine değindi. Köpeklere günde 2 kere en az yarım saatlik yürüyüşler yaptırılması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, bu hayvanların mutlaka veteriner hekim kontrollerinin yapılması ve beslenmelerine özen gösterilmesi gerektiğini kaydetti.
Evde hayvan bakımında bir başka önemli konunun da insanlar ve hayvanlar arasındaki ortak enfeksiyonlar olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Yıldırım, şu bilgileri verdi:
'Hayvanlardan insanlara bulaşan veya insanlardan hayvanlara bulaşan kuduz, tüberküloz, kist hidatid gibi bazı enfeksiyonlar söz konusu. Özellikle son zamanlarda yapılmış araştırmalar, aslında insanlardan da hayvanlara enfeksiyon geçtiğini ve bizim de onlar için bir risk oluşturduğumuzu söylüyor. Bunun dışında hayvanların da kendi içlerinde birbirlerine bulaştırdıkları birtakım hastalıklar var. Köpeklerde kanlı ishal, gençlik hastalığı, kedi gençlik hastalığı gibi. Özellikle yavrularda öldürücü seyreden hastalıklar bunlar. Bu enfeksiyonlarla ilgili aşılamaların ve antiparaziter koruyucu tedavilerin düzenli olarak mutlaka yapılması gerekiyor.'