İddianameden: ''Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının, haklarında soruşturma yürütülen hakim ve savcılarla ilgili ''FETÖ/PDY'' kapsamında
İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 'Selam Tevhid' soruşturmasında kumpas yaptığına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, o dönemde görev yapan 54 hakim ve savcı hakkında hazırlanan ve Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının haklarında soruşturma yürütülen hakim ve savcılarla ilgili ''FETÖ/PDY'' kapsamındaki tespit ve değerlendirmelerine ilişkin bilgi notları, analiz raporları ve analiz grafiklerinden, örgütsel hiyerarşik bağın tespit edildiği belirtildi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan ve gönderildiği Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, hukuken şartları oluşmadığı halde iletişimin tespiti ve kayda alınmasına dair kararlarla doğrudan ve dolaylı dinlenen kişilerin sayısı ve konumlarının, özellikle devlet yönetimi ve politikaları açısından önem arz ettiği ve gizli kalması gerektiği değerlendirilen konuşmaların tespit edilerek kayda alındığı aktarıldı.
İddianamede, ''Benzer şekilde gerekçesiz ve keyfi olarak kabul edilebilecek şekilde pek çok kişinin teknik araçlarla izlenmesi, bahse konu kararların yine gerekçesiz olarak uzatılması, alakalı usulü hükümlere aykırı şekilde ilk tedbir kararına kıyasla geçen zamanda kesintinin gerçekleşmesine karşın uzatma kararlarının verilmesi, bazı teknik araçlarla izleme kararlarında tedbirin kimin hakkında verildiğinin belirtilmemesi, bazı kararlarda da tedbire konu kişilerin kimliklerinin açıklanmaması, evrakın uzunca bir süredir sonuca götüren ve etkin soruşturma yapıldığını gösteren bir usulü işlem ifa edilmeksizin üstelik herhangi bir delil de mevcut olmadığı halde sonuçlandırılmaksızın bekletilmesi, tespit edilen hukuka aykırılıkların salt hukuki yanılgıyla veya yargı yetkisi ve takdir hakkı içerisinde açıklanmasını imkansız kıldığı anlaşılmıştır.'' denildi.
- Hakim ve savcıların eylemlerini örgütlü ve sistematik bir şekilde icra ettikleri anlaşılmıştır'
Başbakan, bakanlar, MİT müsteşarı, siyasiler, bürokratlar ile akademisyenler, gazeteci ve yazarlardan hükümete yakın konumda olanların İran ile iş birliği içerisinde ve İran'a yakın terör örgütüne destek veren konumda gösterilmesiyle, devlet yönetimine ilişkin saklı kalması gereken, devlet ve hükumet politikaları açısından son derece önem arz eden iletişimlerin dinlenmesi, tespit edilmesi ve kayda alınmasının amaçlandığını anlatılan iddianamede, bu hususiyetinin de kurgu dosyanın amacının ileride yapılması muhtemel bir operasyon amaçlı olduğunu teyit ettiği ve Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının haklarında soruşturma yürütülen hakim ve savcılarla ilgili ''FETÖ/PDY'' kapsamındaki tespit ve değerlendirmelerine ilişkin bilgi notları, analiz raporları ve analiz grafiklerinden, örgütsel hiyerarşik bağın tespit edildiği aktarıldı.
İddianamede, şu tespitlere yer verildi:
''Görev ve sıfatları itibariyle önem arz eden kişilere dair iletişimin dinlenmesine ilişkin kararların, soruşturma dosyasında teknik takip kararlarıyla iletişimleri dinlenen başka şüphelilerle irtibatlandırılmak suretiyle verildiği, kimi zaman bu irtibatın tesisi ve hedeflenen şahsa ulaşılabilmesi için aşamalı olarak birden fazla ismin sırayla iletişiminin dinlenmesinin usul olarak benimsendiği anlaşılmıştır. Bir başka ifadeyle asıl dinlenmek istenilen şahsa bu kişinin ailevi, sosyal veya mesleki irtibatı bulunan kişilerin iletişimleri dinlemeye alınmak suretiyle ulaşıldığı, sadece bir iletişimin dinlenmesine veya teknik araçlarla izlenmesine yönelik kararın dahi hedeflenen önemli şahıs hakkında verilecek teknik takip kararlarına basamak teşkil ettiği, birbirini tamamlayan silsilenin bir parçası olduğu, eksiklik olması halinde ulaşılmak istenilen hedef şahsa yönelik irtibatın kurulmasının imkansızlaşacağı, bu itibarla bir talep veya karar altında imzası bulunan cumhuriyet savcısı veya hakimin sorumluluğunun söz konusu olduğu tespit edilmiştir. 'FETÖ/PDY' içinde hareket ettiklerine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğünden gelen gelen cevabi yazılar da göz önünde bulundurulduğunda hâkim ve savcıların eylemlerini TCK'nın 37/1. maddesi kapsamında örgütlü ve sistematik bir şekilde müştereken icra ettikleri anlaşılmıştır.''
İddianamede, 'Örgüt soruşturmalarının genellikle soruşturmaya konu edilen dosyada olduğu şekilde bir ihbar veya yakınma üzerine başlatıldığı ve sürdürüldüğü, örgütlü suçlarla ilgili pek çok soruşturmada aynı şekilde iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile teknik araçlarla takip kararlarının tatbik edildiği, iş yoğunluğu nedeniyle evraka yeterince zaman ayrılamadığı, özellikle nöbet sırasında gelen evrakın arzu edilen ölçüde okunma ve tetkik edilme imkânının bulunmadığı, evrakın asıl sorumluluğunun iş bölümü uyarınca evrakı uhdesinde bulunduran Cumhuriyet savcısında olduğu, talep sırasında soruşturma evrakının tamamının teslim edilmediği, mevcut şartlar içerisinde kolluğa ve getirdiği evraka itibar etmek durumunda bulundukları, sıfat ve konumları özellik arz eden kişilere dair başkalarının vermiş olduğu tedbir kararlarından sorumlu tutulmalarına olanak bulunmadığı, haklarında tedbir uygulanan kişilerin kim oldukları ve ne yaptıklarına ilişkin evrakta bir bilginin bulunmadığı, şartları varsa yürütülen bir örgüt soruşturmasında herkes hakkında tedbir kararının alınmasına bir engel olmadığı' şeklinde ortaklaştırılabilecek savunmaların, deruhte edilen görevin mahiyetine, yürütülen işin önem ve ağırlığına, anayasal teminat altında bulunan yargı yetkisi ve takdir hakkının ruhuna, kullanılan kamu gücünün derecesine uygun düşmeyeceği kaydedildi.
İddianamede, FETÖ lideri olan Fetullah Gülen hakkında 19 Ocak 2016 tarihi itibariyle ''silahlı terör örgütü kurma ve yönetme'', ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçlarından Afyonkarahisar, Ankara, İstanbul, Bursa, İzmir, Kocaeli, Manisa, Uşak'taki savcılık ve mahkemelerden toplam 21 tutuklama ve yakalama kararı çıkartıldığı bildirildi.